Irak halkının direnişi güçlenerek sürüyor!
İşgalci güçler Saddamın yakalanmasını işgal karşıtı mücadeleye karşı bir moral savaşına dönüştürdü. Saddamın yakalanmasından sonra ortaya çıkan tabloyu şöyle özetliyorlardı: Direnişi yöneten kanlı diktatör yakalandı, işgal hedefine ulaştı, o halde Irakın yeniden yapılandırılması önünde bir engel kalmadı. Bu durumda Amerikan ordusunun Iraklılara karşı uyguladığı kimi sert tutumlara da gerek kalmayacak, böylece kurtarıcı Amerikalılar ile kurtarılan Iraklılar sonunda kucaklaşacaklardı. Geriye sadece demokrasi ve özgürlüğü sevmeyenlerin yapacağı münferit terör eylemleri sorunu kalacak, bunun da zamanla üstesinden gelinecekti.
Medya aracılığı ile sürdürülen kampayayla hem işgal karşıtı mücadeleye karşı girişilecek katliamlar meşrulaştırılmaya, hem de işgal karşıtı mücadelenin moral imkanları yıpratılmaya çalışılıyordu. Zira, daha ilk Kuvvetler Komutanı Saddamın direnişle uzaktan yakından bir ilgisinin olamayacağını, Saddamın gizlenme biçimi ve koşulları direnişle fazla bir irtibatının olmadığını gösteriyor sözleriyle itiraf etmek zoruda kalmıştı.
Yakalanma sonrasında ABD cephesinden yapılan hesapların bir diğeri, Saddamın direnmeden teslim olmasını işgal karşıtı mücadele üzerinde bir manipülasyona dönüştürmek ve Saddamı savaş suçlusu olarak yargılayıp bu yargılama sürecini de bir ayine dönüştürmektir. Ancak ABDnin hesapladığı sonuçlara ulaşamayacağı ortaya çıkmaktadır. ABDnin bu zamana kadar dünya halkları nezdindeki kanlı ve katliamcı sicilini hiçbir görüntü ve ayin temizleyemez. Diğer hesap ise zaten Saddamın direnişçiler açısından bir değer taşımaması nedeni ile boşa düşmüştür
Kısacası, Saddamın yakalanması savaş başlamadan önce CİA tarafından çizilen senaryonun sadece küçük bir ayrıntısıdır. Saddamın yakalanması üzerinden atılan zafer naraları gerçekte direniş karşısında yaşanılan aczin bir göstergesidir.
Emperyalist hesaplar mücadelenin
duvarına çarpıyor!
Tüm emperyalist propaganda ve hesapların tersine Irakta devam eden bir direniş söz konusudur. Öncesinde direniş Sünni Üçgeni denilen Felluce, Musul, Tikrit üçgeninde gelişmekte, ötesinde oldukça zayıf ve etkisiz bir görüntü çizmekteydi. Özellikle Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölgede direnişin arkasında Saddam var düşüncesi direnişe katılmanın önünde önemli bir engel teşkil etmekteydi. Saddamın yakalanmasıyla, işgal karşıtı mücadeleye tereddütle yaklaşan Şiiler de çok geçmeden mücadele içerisindeki yerlerini alacaklardır.
Nitekim bunun ilk örneği Şii kentlerinden Hillede oraya çıkan militan ayaklanmadır. Bu eylem ABDnin atadığı vali İskender Cevatı koltuğundan indirdi. Valilik binasını kuşatan binlerce kişi, yeni valinin belirlenmesi için özgür seçimlerin yapılmasını istedi.
Emperyalist güçlere gerekli yanıtı
direnen halklar verecektir!
Saddamın yakalanmasından sonra işgal karşıtı mücadele, sırtındaki kamburdan kurtularak daha etkili ve yagın bir hale gelmeye başlamış bulunmaktadır. Bu mücadeleyi ne ABD ve İngilterenin moral ziyaretleri ne de dizginlerinden boşalmış bulunan emperyalist terör durdurabilir.
Şu an için mücadelenin en temel handikabı ideolojik bulanık ve de ulusal çerçeveye ulaşamamış olmasıdır. Ancak bu geçici bir durumdur. İşgal karşıtı mücadele dini motiflerden kurtularak ulusal bir çerçeve kazanmak zorundadır/kazanacaktır. İşte o zaman emperyalist-kapitalist sistemin çok kullandığı demokrasi ve adalet emekçiler tarafından gerçekleştirilecektir.
|