Onbeşler kemalist burjuvazi tarafından katledildi...
Yoldaş, 28 Kânunisaniyi Unutma!
Kazıdık Onbeşlerin ismini,
kanlı kızıl bir mermere!...
Bir çelik aynadır gözlerimiz,
Onbeşlerin resmini
görmek isteyenlere
Karadeniz
on beş kere açtı göğsünü,
on beş kere örtüldü.
Onbeşlerin hepsi
bir komünist gibi öldü.
Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının 28 Ocak 1921de katledilmeleri Türk devletinin kanlı tarihinin ilk kilometre taşlarından biridir. Bu cinayet kurulan burjuva diktatörlüğünün karakterini ortaya koymuştur.
Mustafa Suphi 1883te Giresunda doğdu. İlk ve orta öğrenimini babasının görevi dolayısıyla Kudüs ve Şamda tamamladı. İstanbul Hukuk Mektebini bitirdikten sonra öğrenimini Pariste Siyasal Bilimler Okulunda sürdürdü. 1910da Osmanlı Ziraat Bankası üzerine verdiği teziyle mezun oldu. Bu dönemde iktisat üzerine söz söyleyebilen sayılı Osmanlı aydınlarından biriydi. Tanin, İfham gibi gazetelerde yazarlık ve yöneticilik yapan Mustafa Suphi, bu dönemlerde siyaset ile de ilgilendi. 1912de İttihat ve Terrakiden uzaklaştırıldı.
Mustafa Suphinin hayatında 1913 yılı dönüm noktası oldu. 1913 yılında Mahmut Şevket Paşanın öldürülmesi üstüne estirilen terör rüzgarından dönemin muhalifleri nasiplerini aldılar. Suphi de tutuklanarak Sinopa sürgün edildi. 1914 yılında arkadaşları ile birlikte Sinoptan buldukları bir kayık ile Rusyaya kaçtılar.
Rusyada sürmekte olan I. Dünya Savaşı sebebiyle sivil savaş esiri olarak tutuklandılar. Önce Kalugaya, sonra da Ural bölgesine sürüldüler. Mustafa Suphi, savaş esirleri içinde örgütlenme çalışması yürüten Bolşeviklerle tanıştı. Savaş esirleri içinden Bela Kun, Tito gibi sosyalist liderler yetiştiren Ekim Devrimi, Mustafa Suphiyi de okulunda eğitti. 1915 yılında, Suphi, RSDİPe üye oldu ve savaş esirlerinin örgütlenmesi çalışması yürüttü.
Mustafa Suphi Ekim Devriminin okulundan geçti. Tarihte açılan yeni bir döneme tanıklık etmekle kalmadı, onun içinde yer aldı, ondan öğrendi. Mustafa Suphinin 1917 sonrası hayatı, komünist bir önderin devrime adanmış hayatıdır.
Devrim sonrası Moskovaya gelen Mustafa Suphi özellikle Türk savaş esirleri arasında propaganda ve örgütleme çalışmasına başladı. Yeni Dünya gazetesini çıkardı. Aynı amaçla 25 Temmuz 1918de Türk Sol Sosyalistleri I. Kongresi toplandı. Mustafa Suphi 1918de Avrupa Rusyasından Orta Asya içlerine, Kafkasyaya kadar ülkenin dört bir yanında çalışmalarını sürdürdü. Aynı yılın Kasımında Moskova Komünistler Kongresine katıldı ve Milliyetler İşleri Halk Komiserliğine bağlı Tüm Rusya Müslüman İşçileri Merkez Komitesine seçildi. Aralık 1918de Uluslararsı Devrimciler Toplantısına ve Mart 1919da III. Enternasyonal I. Kongresine Türkiye temsilcisi olarak katıldı. Burada Mustafa Suphi, Türk komünistlerinin, yeryüzünü anavatanları, insanlığı da ulusları olarak ilan ettiklerini v dünya sosyalist devriminde Türkiye proletaryasının şerefli bir yer tutacağını ilan etti.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadoluda sol hareket
Mütareke sonrası kurulan ilk sol, hatta sosyalizm iddiası taşıyan parti, 1918de kurulan Sosyal Demokrat Fırkadır. Sonrasında farklı isimler sayılabilir. Ancak bunlar eski Osmanlı bürokratlarından oluşan, II. Enternasyonal çizgisinde, İstanbul sınırlarını aşamayan, İstanbul içinde de işçiler ile bağlar kuramayan partilerdi. Bu konuda Hüseyin Hilminin kurduğu Türkiye Sosyalist Fırkası önemli bir yerde durmaktadır. TSF İstanbulda geniş işçi kesimlerini ve bir takım grevleri örgütleyebilmiştir. Ne var ki TSFnin çalışmaları sendikacılık düzeyini aşamayan bir perspektifte yürümüştür.
Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolunun farklı yerellerinde ve hatta TBMMde Bolşevizmin belli bir sempati kazandığı görülür.
hatta BMMde Daha ne bekliyoruz? Neden komünizmi ilan edip de halkımıza yeni bir ruh, yeni bir heyecan aşılamıyoruz? diyenlerin sayısı küçümsenmeyecek kadardı. Kızıl renk ve yoldaş hitabı adeta moda haline gelmişti. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi)
Bu dönemin önemli yanlarından birisi de, Avrupada devrimci çalkantılar içerisinde bulunmuş aydınlar, öğrenciler, ustalık eğitimi almaya giden işçiler ülkeye geri dönüyorlardı. Şefik Hüsnü (Fransa), Ethem Nejat (Almanya) gibi...
Anadolunun farklı yerlerinde birbirlerinden bağımsız küçük örgütler, Çerkez Ethemin Yeşil Ordusu gibi örgütler görülür. Mustafa Suphi çizgisinin de Anadoluda bir karşılığı vardı. Komünist Kürt Süleyman, Geyveli Komünist Tahsin, Rizeli Osman Kaptan, Ardeşenli komünist Laz Abdullah, İstanbullu komünist tornacı Şaban gibi örgütleyici kişiler bulunmaktaydı. Bunların örgütledikleri kuvvetler Aznavur ayaklanmaları ve savaşın farklı döneminde önemli işler yapmışlardı. 1920 başlarında Topçu İsmail Hakkı, Kütahyada, 600er kişiden oluşan 4 taburluk bir alay oluşturmuştur.
TKPnin kuruluşu
III. Enternasyonalin II. Kongresi Şark Milletleri Kurultayının toplanmasını kararlaştırdı. Kurultaydan hemen sonra Baküde 10 Eylül 1920de TKP kuruldu. TKP başkanlığına Mustafa Suphi, genel sekreterliğine Ethem Nejat seçildiler. Kongrede Türkiye komünist teşkilatlarının birleştirilmesi, milli mücadele hareketinin derinleşmesine yardımcı olmak bununla birlikte işçi sınıfının gerçek ve son amacı olan emekçilerin egemenliğini kurmak için çalışmak kararları alındı. Bunlarla birlikte TKPnin Anadoluya taşınması, Suphilerin Anadoluya geçmesi öncelik verilen karardı.
Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşaya çektiği şifreli telgrafında şunu açıkça bildirir: Bu cereyanların etkisini kırabilmek için BMM çatısı altında bir komünist örgüt kurulmalıdır. Mustafa Kemal bununla hem yaşanan toplumsal çalkantıyı kontrol altına almayı, hem de yardım ve desteklerine ihtiyaç duyduğu SSCB ile ters düşmemeyi amaçlamıştı. Ankaranın TKPsi 1920 Ekiminden kuruldu. Bu tarihten itibaren gelişen örgütlülükler üzerinde baskı ve saldırı dönemi başladı. 1920-21de Çerkez Ethemin ayaklanması da bahane edilerek tüm örgütlülükler dağıtıldı. Mustafa Kemalin kurdurduğu TKP de bu baskılardan nasibini aldı.
Onbeşlerin katledilmesi
trabzonda bir motör açılıyor
sahilde kalabalık
motörü taşlıyorlar
son perdeye başlıyorlar
burjuva kemalin omzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar:
hav... hav... hak tu! ...
Kuruluş Kongresinden 4 ay sonra Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı Mustafa Kemalden aldıkları davet ile Anadoluya geçme kararı aldılar. Kars üzerinden Türkiyeye geldiler.
Erzurumda kışkırtılmış halk tarafından şehre sokulmadılar. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşayla yaptıkları görüşmede geri dönmeleri tavsiye edildi. Batum üzerinden Baküye geri yollanmak üzere Trabzona gönderildiler. Yol boyunca düzmece gösteriler sürdü. Trabzon yakınlarında da balıkçılar kahyası Yahya Kaptanın adamlarının saldırısına uğradılar. Şehre girmelerine izin verilmedi ve bir iskeleden bindirildikleri takayla denize açıldılar. Arkalarından yetişen Yahya Kaptanın adamları 28 Ocakı 29una bağlayan gece, silahları alınmış olan Mustafa Suphi ve 14 yoldaşını süngü ve kurşunlarla katlettiler.
Mustafa Suphi ve yoldaşları bu topraklarda bir geleneğin başlatıcılarıydılar. Onbeşler bir bayrağın taşıyıcısıydılar. O bayrak, 1917 Ekim Devriminden devralınan sosyalizmin kızıl bayrağıdır. O gelenek Türkiye proletaryasının şerefli bir yer tutacağı dünya sosyalist devrimine olan inançla tutuşulan kavgamızdır.
Bugün bu topraklarda bu bayrağın taşıyıcısı, bu kavganın yürütücüsü Partimizdir. Onbeşlerin bayrağı elimizdedir, anıları mücadelemizde yaşamaktadır.
Yeni Ekimlerin Partisinin saflarında,
Yeni Ekimler için, birleşelim, savaşalım!
|