Bulunduğumuz yerelden ulaşabildiğimiz herkesi Ankaraya götürmeye çalıştık. Fakat eksik bir çalışma olacak ki istediğimiz katılımı sağlayamadık. Tabii sorunun maddi bir yönü de vardı.
Şenlikteki yoldaşça hava eyleme de yansıdı. Sunumları yapan hocalar oldukça anlamlı şeyler söylediler. Hocalardan biri emperyalizmin güncel sürecini gayet iyi anlattı. Diğer hocamız da YÖK yasasını daha iyi anlamamızı sağladı. Müzik grupları ve şiir grubu renklendirdi şenliğimizi.
Şenlik bitiminden sonra dışarı çıkıp kızıl bayraklarımızla kortej oluşturduk. Yüreklerdeki kavga ateşi coşkuyla attırdı sloganları. Disiplinli yürüyüşümüz, bize devrime de böyle düzenli adım atacağımızı gösterdi. Eylem boyunca atıldı sloganlar. Habip yoldaşı, Ümit yoldaşı, Hatice yoldaşı eskiden çalışma yaptıkları Ankaraya taşıdık sloganlarımızla.
Eylemimiz Yüksel Caddesinde halayla devam etti ve Sakaryanın göbeğinde dalgalandırdık kızıl bayrağımızı. Basın açıklamasından sonra dağıldık ve kendimize sözümüz oldu daha ileriye büyüyerek yürümek.
Gençlik, Partiye, devrime, sosyalizme!
Liselerde sadece bir yıl boyunca haftada iki ders saatinden oluşan felsefe dersleri verilmektedir. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun felsefe dersi üzerindeki ortak yargısı, felsefenin karmaşık yapısı, öğrenmenin zorluğu ve felsefenin gereksizliğidir. Bu yargıların temelinde kapitalist eğitim anlayışı yatmaktadır. Liselerde kaynak olarak verilen ders kitaplarında, yüzlerce filozof ve bir o kadar da düşünce ile karşı karşıya kalıyoruz. Ve eğitimdeki genel ezberci yapıyla filozofları teker teker ezberletme düşüncesi, felsefenin öğrenciler için içinden çıkılmaz bir şey olduğu düşüncesini doğuruyor. Genelde öğretmenlerin filozofları bulutların üstünde yaşayan, herşeye duyarsız, kendi halinde adamlar olarak göstermeye çalışması, bu dersin öğrenciler arasında gereksiz olduğu düşüncesin doğuruyor. Sonuçta derse ilgisizlik ve felsefeden nefret kendini gösteriyor.
Felsefenin insanları eleştirmeye, sorgulamaya, yorumlar getirmeye itecek bir disiplin olması elbette burjuvaziyi rahatsız etmektedir. Bu nedenle felsefe anti-bilimsel ve ezberci bir tarzda verilmektedir. Materyalizm işlenirken Marksın adının hiçbir şekilde geçmemesi, diyalektik materyalizmin kitaplarda kendisine hiçbir şekilde yer bulamaması, Marks öncesi dönemin materyalist filozoflarının Marksizmin karşısına konulması, burjuvazinin Marksizme karşı sus kampanyasıdır.
Liseli genç komünistler olarak, liselerde, felsefenin çok zor ve karmaşık olmadığını, okulda verilen felsefe derslerinin bilimsellikten uzak olduğunu, bundan dolayı zor göründüğünü, tek tek ezberletilen yüzlerce filozofla kafamızı karıştırmak istediklerini, filozofların dünyayı anlamak için düşünceler ortaya koyduğunu, fakat dünyayı anlamanın yeterli olmayacağını, onu değiştirmenin gerektiğini vurgulayarak, öğrencilere farklı bir dünyanın kurulabileceğini anlatmaktadırlar.
Burjuvazi liseli gençliğin Marksizmi öğrenmesine karşı önlemler alsa da, liselerimizde Marksizm daha fazla tanınmaya başlamıştır. Liseli genç komünistler bu konuda kendilerine düşen görevi yerine getirme çabasındadırlar.