Ekim 2003 tarihli 65. sayımızda Demokratik Gençlik Hareketi adlı öğrenci grubunun bir bildirisini kısa bir not ile birlikte okuyucuya sunmuştuk. Söz konusu bildiri, ODTÜde Ekim Gençliği dışındaki devrimci grupların henüz çalışma adına tek bir materyal dahi kullanmadıkları bir dönemde çıkarılmış ilk bildiriydi. Bildiri üzerine birkaç cümle dışında bir şey söyleme gereği duymadık, çünkü içeriği gayet açıktı. Bu bildiri yeni oluşturulduğu söylenen bir gençlik grubunun kendisini tanıtma ihtiyacının ürünü politik bir metindi. Biz politik bir metindir derken ne kadar zorlansak da, sonrasında verilen bir yanıt, bildirinin bu çevrenin politik platformunu özetleyen bir belge olduğunu ortaya koydu. DGHın verdiği yanıt Özgür Düşün dergisinin Aralık saısında yayınlandı.
Biz, bir örnek olduğu için birkaç şey söylemek istiyoruz. Önce bir-iki hatırlatma yapalım. Özgür Düşün dergisi yayın hayatına başladığında, Devrimci Demokrasi gazetesi ile aynı ideolojik bakışa sahip olduğunu bildirmişti. Devrimci Demokrasi gazetesinin çizgisi biliniyor. Yine aynı çizgideki Partizan Gençlik isimli yayını da herkes hatırlayacaktır. DGHın bildirisinde bahsi geçen bir buçuk yılı aşan tartışma süreci işte bu Partizan Gençlik adlı derginin çevresindeki insanlar tarafından yapılmış olmalı. Bu tartışma sürecinin nasıl sonuçlandırıldığı ve sonuçta nasıl bir yapıya sahip bir hareketin ortaya çıktığı bizi ilgilendirmiyor. Zaten kendilerini anlattıkları ilk bildiride buna hemen hiç değinmemeleri, onların da bu konuyla pek ilgilenmediklerini ortaya koyuyor. Peki bu ilk bildirinin derdi ne?
Yayınladıkları bildiri, reformistlerin, hatta en rezil devrim kaçkınlarının bile cesaret edemedikleri bir üslup ve yaklaşıma sahip. Özellikle bir paragraf devrimcilere yönelik hakaret derecesindeki sataşmalara ayrılmış. Tüm ODTÜde dağıtılan bu bildiri, devrimcileri kantin solculuğuyla eleştiriyor, kantincilerin derslerine girmediklerinden yakınıp, derse girmeyen adam eğitimin bilimsel olmadığını nereden anlayacak türünden saçmalıklarla eleştirisine devam ediyor. Eğitimin bilimsel olmadığını anlamak için derslerine düzenli devam eden bu arkadaşlar, devrimcilerin Öğretimin anti-bilimselliğini meydanlarda protesto etmelerini de eleştiriyorlar. Kantin solculuğu dışında herhangi bir gerekçe sunmaksızın devrimcilerin yaşamdan koptuklarına hüküm getiriyorlar. Arkasından ikinci sınıf burjuva ideolglarının; komünistler bireyi yok ediyorlar, hiçe sayıyorlar; onlar insanları aynılaştırıp, sürüleştiriyorlar türünden eski cephaneliklerindeki yavanlıkları eleştiri adına devrimcilere yöneltmekten hiçbir sıkıntı duymuyorlar. Kitle çalışması adına dağıtılan bir bildiride devrimcilere sürüleştiler diyebiliyorlar. Bu paragrafın son cümlesi ise bildiride iyiye yorulacak en son cümle: Samimiyetiz insanlar devrimci kurumunu kullanarak kendilerine ortam aradılar.
Eğer derdiniz devrimcileri eleştirmekse bunun yolu ve yöntemi açıktır. Tabii böyle bir derdiniz varsa. Yok eğer derdiniz çevrenizdeki sınırlı sayıda bağımsız insanı etkilemek ve işte farkımız budur demekse, bunu devrimcilerin kafasına basarak yapmanıza izin vermeyiz. Bunun adı köylü kurnazlığıdır.
Bildiride söylenenler yetmemiş olsa gerek, DGH bize bir de bildiriden beter bir yanıt hazırlamış. Biz bunları yanıtlamayacağız, sadece birkaç noktaya değineceğiz. Öncelikle ODTÜdeki yoldaşlarımızın üslubunu saldırgan, yarı lümpen bulan DGHlılara, devrimcilere saldıran bir anlayışa nasıl davranıyorsak size de öyle davrandık diyoruz.
Kafalarında kurguladıkları kitle çalışmasında yeri olmadığını anladığımız ve kendilerince dalga geçtikleri bildiri ve afiş gibi araçlara ilişkin söyledikleri ise yaptıkları ile uygun. Neredeyse hiç kullanmadıkları araçlar olan bildiri, afiş ve standın aslında önemli birer araç olduğunu itiraf edip, devrimcilerin bunları amaçlaştırdıklarından yakınıyorlar. DGHın kitle çalışmasından anladığı, üç-beş ilişkisiyle vakit geçirmek, onların deyimiyle insanlara emek vermek, onlarla birşey paylaşmaktan ibarettir. Eylemlere nasıl baktıklarını ise şu sözler çok iyi özetliyor:
kitlelere emek vermek ve onlarla paylaşmak adına ortalıkta avaz avaz bağırarak slogan atmak
Ekim Gençliğine ait olmayan, dahası eleştirdiği düşünceleri Ekim Gençliğine maletmek ise tam bir ciddiyetsizlik: Kalkıp gençliğin içinde bulunduğu apolitikliğin nedeni dış koşullardır, daha doğrusu objektif koşullardır demek ne kadar doğru bir tahlil olur?(Özgür Düşün, Ekim Gençliği neyi savunuyor?) Bu soruyu yanıtlamaya dahi gerek duymuyoruz. DGHa söyleyeceğimiz; bir gençlik grubunu eleştirecekseniz, önce o grubun yayınını okuyun!
DGH ideolojik-politik platformu ile gerek Devrimci Demokrasi çizgisi ile, gerekse kendi içerisinde çelişkilerle doludur. Devrimci bir yapının ideolojik yaklaşımlarını benimsediğini söyleyen DGHın politik platformu reformizmden bile geridir. Bunun için yalnızca Özgür Düşünün söz konusu sayısındaki DGH tarafından yapılmış 6 Kasım değerlendirmesine ve Terörizme karşı savaş, emperyalizme karşı savaştan ayrı düşünülemez başlıklı yazıya bakmak yeterlidir.
Yazımızı, DGHın yanıtında doğruluğuna katıldığımız tek cümle ile bitirelim: Devrimcilik zor bir iştir!