Emperyalist şeflerin bir araya geldikleri Evian Zirvesinin başarılı geçtiği, Irak krizi nedeniyle doğan husumetin geriye bazı izleri kalsa bile giderildiği, artık geride kaldığı iddia edilmektedir. En azından büyük medya tekelleri, ABD ile ilişkilerinde sıkıntılı bir dönem yaşayan Fransanın evsahipliğini yaptığı G-8 Zirvesini böyle değerlendirdiler.
Ancak, zirvenin gündeminde tartışma konusu olabilecek, gerginliğe yol açacak, eleştiri gerektirebilecek bir konu yoktu. Daha somut ifade etmek gerekirse, 1975ten bu yana ilk defa, bir araya gelmek dışında, bir gündem maddesi olmayan bir zirve yapılmış oldu. Taraflar bir araya geldiler, selamlaştılar, kameralar önünde birbirlerinin sırtlarını okşadılar, yemek yediler, hediye alıp verdiler, birbirlerine davetiye çıkardılar, daha doğrusu Washingtona çağrıldılar ve dağıldılar. Eğer Chirac, ABDnin ağırlığına sembolik bir denge koymak amacıyla Çin ve Hindistanla birlikte 11 diğer devlet bakanını davet etmemiş olsaydı, zirvenin süresini daha da kısa tutmak ve Bushun erken gitmesini engellemek dahi mümkün olabilirdi.
Rusyanın katılması ile birlikte G-8 adını alan zirvenin tarihi misyonu, dünya ekonomisinin genel eğilimine yön vermek, iktisadi politikaların saptanması ve uygulanmasında işbirliğini ve koordinasyonu geliştirerek uyumlu bir kalkınma ve gelişme sağlamak. Sonuçta alınan kararlar ileri sürülen iddialarla taban tabana zıt olsa bile, yıllar boyunca G 7 zirveleri bu misyonu temel gündem edinerek düzenlendi. Günümüzde hızla küreselleşen/bütünleşen dünya ekonomisi birçok açıdan çıkmaz içinde debelenmektedir. En gelişmiş ülkelerde iktisadi durgunluk yerini giderek daralmaya bırakmakta, kalkınma hızı düşmeye devam etmektedir. Kısacası, temel ve tarihi misyonu iktisadi sorunlara çözüm getirmek olan G-8 Zirvesinin gündemi, günün ihtiyaçları gereği, çok yoğun olması gerekirdi.
Buradan bakıldığında, Evian Zirvesi sırasında konuşulan, tartışılan konular ve yayınlanan sonuç bildirgesi bir iflas belgesidir ve ABD Maliye Bakanı Paul ONeillin 2001 yılı sonunda göreve başladığı dönemde salık verdiği eğilimi doğrulamaktadır. Bush yönetiminin Maliye Bakanı Paul ONeill G-7 zirvelerinin en ufak bir işlevi olmadığını ve gereksizleştiğini söylemişti. ABD yönetiminin iktisadi politikasını özetleyen Paul ONeill, ekonomiye gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde müdahalenin olumsuz sonuçlar yarattığını belirtmiş ve doğal dengeleri sağlama misyonunun pazar yasalarına terk edilmesi gerektiğini savunmuştu.
Evian Zirvesi de aynı sonuca vardı. Pazar yasalarının önündeki engellerin kaldırılması sonucu sermaye piyasanın güven bulacağı ve mevcut iktisadi durgunluğun önünün açılabileceği vurgulandı. Tony Blair yaptığı basın toplantısında konuyu daha da somutlaştırarak, Avrupada bazı ülkelerin kamu sektörlerini rekabete açmalarını talep etti.
Bu demektir ki, politik iktidarın iktisadi alanda yapacağı bir şey yoktur, karar alma hakkı kalmamıştır. Hükümetlerin yapacağı tek şey sermayenin taleplerini icra etmektir. Yani, kamu sektörünü özelleştirmek, tekelleşmenin önündeki yasal engelleri kaldırmak, işletmelere rekabet gücü kazandırmak için emeğin maliyetini düşürmek, kemer sıkma politikalarını her gün daha da katılaştırarak uygulamak, işçi ve emekçilerin kazanımlarını gasp etmek, tasarruf adı altında sosyal nitelikli harcamaları kısıtlamak, sıfırlamak. Kısacası, Avrupanın birçok ülkesinde emekçi sınıf ve katmanlara karşı gündeme alınan saldırı politikasını genelleştirerek sonuçlandırmak.
Evian Zirvesinin bu sonuca varması pek zaman almadı, tartışma dahi gerektirmedi. Bu alanda yaşanan iflas terörizme karşı mücadele, Kuzey Kore ve İranın tehdit edilmesi, Afrikada hastalıktan ve açlıktan ölen milyonlarca insan için biraz timsah gözyaşı dökmek gibi başka konularla telafi edilmeye çalışıldı.
G-8 Zirvesi, Cenevre-Evian-Lozan üçgeninde bir hafta süren kitlesel katılımlı eylemliliklerle karşılandı. Bu organizasyonu gerçekleştiren partiler, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve devrimci çevreler yoğun ve etkili bir çalışma yürüttüler. Bu hazırlık düzen cephesinde ciddi bir tedirginlik yarattı. Karalama kampanyası yürüterek kitlelere gözdağı vermeye çalıştılar. Çağrı yaparak halkı şehir dışına ve evlerinden çıkmamaya çağırdılar. Haftalar süren bu karşı propaganda kitlelerde bir tedirginlik yarattı. Karalama kampanyasına paralel olarak yoğun güvenlik önlemleri aldılar. Özellikle Alman polisi Cenevrede yoğunlaşmıştı. Tüm şehir, sokaklar, mahalleler, havaalanları tutulmuştu.
Zirvenin başlamasıyla birlikte 29 Mayıs günü Lozanda kitlesel bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşe 10 bini aşkın bir katılım oldu. Yürüyüşe iki pankartımızla katıldık. Yaygın bir şekilde bildirilerimizi ve el ilanlarımızı dağıttık. 29 Mayıs-2 Haziran tarihlerinde sürekli kitlesel eylemlilikler yapıldı. Bu eylemlerin birçoğunda yeraldık. Eviana iki gün üstüste gittik. Burada da yaygın bir şekilde bildirilerimizi dağıttık.
En kitlesel yürüyüş 1 Haziranda yapıldı. Yürüyüşün birinci kolu Cenevreden diğer kolu Fransada Evian yakınlarındaki Annemasse şehrinden başladı. Her iki kol sınırda birleşti. İnsanlar sel olmuş akıyordu. Bizler de tüm hazırlıklarımızı yaparak sabahın erken saatlerinde alana gittik. Birisi TKİP, diğer ikisi BİR-KAR imzalı üç ayrı pankart açtık. TKİP/YDÖ imzalı G-8 karşıtı 8 bin bildiri, yaygın el ilanı dağıttık. İngilizce parti programını sattık.
Yürüyüşte kitleye militan bir ruh ve canlılık egemendi. Hep birlikte G-8lere karşı direniş!, Hep birlikte emperyalist savaşa karşı direniş!, Katil G-8ler! Katil Bush, katil Blair, katil Chiarac!, Yaşasın enternasyonal dayanışma!, Kahrolsun kapitalizm! ve benzeri siyasal içerikli sloganlar yaygın atıldı. Yürüyüşü organize eden komite, bir hafta boyunca düzenlenen eylemlere 200 bin, 1 Haziran yürüyüşüne ise 120 bini aşkın kişinin katıldığını açıkladı.
Ayrıca 31 Mayısı 1 Hazirana bağlayan gece Cenova-Fransa-Lozanda gölün içinde özgürlük ateşleri yakıldı. Sabahın erken saatlerinde zirvenin engellenmesi amaçlı birçok yol işgal edildi, barikatlar kuruldu. Amaç çalışmaları engellemekti. Bu eylem belli oranda başarılı oldu.
Eyleme Türkiyeli devrimci gruplar pankartlarıyla sembolik olarak katılmışlardı. Reformist gruplar ise pek bir varlık gösteremediler. Biz ise, bazı eksikliklerine karşın, anlamlı bir çalışma yürüterek etkin bir katılım gerçekleştirdik.