Güçlü olmanın tek yolu, birleşmek ve
birlikte hareket etmektir!
SSKda çalışan bir işçiyim. İşe başlayalı 2.5 ay kadar oldu. Bu süre içinde gözlemlediğim olayları aktarmaya çalışacağım. Türkiyede işlerin nasıl yürüdüğü, çıkar ilişkilerinin, ekonomik ve sosyal ilişkilerin hangi zemin üzerinde hayat bulduğunu gösteren iyi bir örnek SSK.
Belediye ve hükümetin değişmesiyle beraber buranın personelinde de değişme olmakta. Sol bir potansiyele sahip olan SSK, AKPnin hükümet olmasıyla birlikte taşeron şirketlere ihale yoluyla (kendi adamlarına) verilmekte ve daha önce çalışan işçiler ise işten çıkarılmakta. Kısa bir süredir burada çalışmama rağmen olaylar çok yoğun ve hızlı yaşanmakta. En son 5 doktorun sürgün edilmesi ve ardından mutfağın özelleştirilmesi bu olaylardan sadece ikisi.
Her geçen gün sınırlar daraltılmakta ve herkes ne zaman sıra bana gelecek kaygısı taşımakta, fakat kimsenin sesi çıkmamaktadır. Burada dikkati çeken durum ise, davranışları düşüncelerden çok ekonomik ilişkilerin ve kaygıların belirlediğidir. Yani sizin sosyal demokrat ya da ilerici olmanız haklarınızı aradığınızı veya koruduğunuzu göstermiyor. Aynı sınıfsal çıkarlara sahip olan işçiler aralarına fesat karıştırılarak birbirinden yalıtılmakta. İşçi-memur ayrımı, kadrolu, kadrosuz, personel ve taşeron olarak hepsi birbirinden yalıtılmakta. Kısacası böl, parçala, yönet!
Her yanı daraltan sermaye, emekçilere tam bir hücre yaşamı dayatmaktadır. Sizin hareket alanınızı sınırlamakta veya yok etmektedir. Tam bir sistem içinde çalışan sermayenin oyunlarına alet olmamak bizim elimizde. Siz insanları düşünceleri, mezhepleri ve ırkları yönünden ayırıp onun üzerinden politika yaparsanız, sermayenin ekmeğine yağ sümüş olursunuz. Sermayenin mezhep ve ırkı yoktur. Onun sadece ekonomik kârı ve çıkarları vardır. Onlar nasıl ki kendi aralarında tam bir uyum içinde çalışıyorsa, yani sınıfsal birlik sağlıyorsa, biz de kendi sınıf politikalarımız üzerinden hareket etmeliyiz. Oysa hala geçmiş dönem politikalarını devam ettirmekteyiz. Bunu ortadan kaldırabilirsek sanırım birlikte hareket etmenin önündeki en büyük engellerden birini aşmış oluruz.
Kısacası hepimizin sorunu, kaygısı aynı. Biz kendi gerçekliğimizi görürsek çözüm yolunu da bulmuş oluruz. Bunu şöyle örneklendirebiliriz. Bir aile içinde anne, baba ve kardeşler farklı düşüncelere sahip olabilirler. Birinin inandığına diğerleri inanmayabilir. Dışarda farklı bir hayat yaşayabilirler, fakat hepsini kesen bir durum vardır. Aynı evde yaşamakta, aynı şeyleri yiyip içmektedirler. Yani ailelerin durumu kötü ise bu hepsi için geçerlidir. Ve birbirlerine karşı sorumlulukları vardır. Siz şunu diyebilir misiniz; senin düşüncen farklı, bu yüzden senin söz hakkın yok. Bunu demek aileyi birbirinden koparır ve birbirine düşman eder. Olaylara burdan bakmak ve değerlendirek gerek. Aynı çıkarlar doğrultusunda birleşmek ve birlikte hareket etmek; güçlü olmanın tek yolu budur.
Bir sağlık işçisi/İstanbul
Irak halkıyla dayanışma eylemi
Irakta Savaşa Hayır Koordinasyonunun çağrısıyla 1 Haziran günü saat 14:00de ABD İstanbul Konsolosluğunun karşısında bulunan TÜYAP binası önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Eylemde koordinasyonun pankartı dışında HÖD ve İLPS de pankartlarıyla yer aldılar. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylemde sık sık Irakta işgale son!, Kayıplar bulunsun, hesap sorulsun!, Yaşasın halkların kardeşliği!, Kaybedenler kaybedecek!, Katil ABD Ortadoğudan defol! ve Irak halkı yalnız değildir! sloganları atıldı.
Okunan basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi: Iraka atılan tonlarca bombaların altında binlerce Iraklı kayboldu. Saddam döneminde ve ABD işgalinden beri kaybedilen binlerce insanı soruyoruz. Kaybedenleri biliyoruz. Kayıpların bulunmasını istiyoruz.
Irak halkı işgalci orduları ülkesinde istemediğini defalarca ortaya koydu. Irakın hemen her şehrinde emperyalizme karşı gösteriler düzenlemekte. Mezhep ve milliyet farkı olmaksızın tüm Iraklılar birlikte karşı koymaya kararlı. Bu savaşın bitmediğini aslında yeni başladığını göstermekte. Irak halkı emperyalizmin planlarını bozacak güçtedir.
Malatya Kürecik Dayanışma Derneğinin geleneksel pikniği yapıldı...
Malatya Kürecik Dayanışma Derneğinin geleneksel pikniği 1 Haziran günü gerçekleştirildi. 1000i aşkın Küreciklinin katıldığı piknik dernek başkanının konuşmasıyla başladı. Konuşmada; Kürecikin bir direniş geleneğine sahip olduğu, ilk köy direnişlerinin burada gerçekleştiği, İbrahim Kaypakkayanın geleneğine ve devrim mücadelesine sahip çıkmak gerektiği vurgulandı. Bir süredir çalışmalarını Sov-Der bünyesinde sürdüren Grup Nurhak, YÇKMden Grup Yel, yerel sanatçılar ve halk oyunları ekipleriyle programa devam edildi.
Daha sonra Eşber Yağmurdereli bir konuşma yaptı. Yağmurdereli konuşmasında işçi sınıfı, emekçiler, gençlik ve ezilen kesimlerin 15-16 Haziranları yaratanlardan miras kalan mücadeleyi daha ileri taşıyacağını, gençlik kesimlerinde bu enerjinin varolduğunu, bir gün dünyayı emeği ile yaratanların yöneteciğini, sonunda sosyalizmin kazanacağını söyledi.
Etkinlikte SY Kızıl Bayrak, YÇKM, EMEP, DEHAP ve ÖDPnin mesajları okundu.
Komünistler olarak piknikte yayınlarımızın sergilendiği bir stand açtık. Elden gazete satışı yaptık, sohbet gerçekleştirdik. Özellikle gençliğin standa ilgisi oldukça yoğun oldu.
|