1 Mayıs'04
Sayı: 2004/17 (09)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist NATO Zirvesi'ne Denizler'in anısından güç ve ilham alarak hazırlanalım!
  Geleceğin devrimci 1 Mayıslar'ına doğru!..
  12 Eylül ürünü cübbeli faşist terör aygıtı olarak DGM'ler...
  Varşova polis işgali altında!
  Telekom'da özelleştirme süreci başladı!
  Emperyalizme karşı mücadele programı ve EMEP
  BDSP'nin "İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!" pikniği başarıyla gerçekleştirildi...
  Mamak BDSP 1 Mayıs çalışmalarından...
  "Kamu Reformu", sendikalar ve KESK'in tutumu
  TKİP, geçmişin devrimci mirasının biricik gerçek savunucusu ve temsilcisidir
  Irak halkı emperyalist barbarlığa teslim olmuyor
  Siyonistler Arafat'ı ölümle tehdit ediyor!
  İsrail barışın bedelini ödemek istemiyor"
  ABD emperyalizminin Kosova planları
  Medya: "Güç bende artık"!
  Eğitim-Sen Ege Bölge toplantısı yapıldı...
  Kıbrıs ve Annan Planı
  Bültenlerden...
  Bir roman: "Direnen Haliç"
  İsrail: Bir Büyük Cephanelik
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Katliam ve direniş sürüyor...

Irak halkı emperyalist barbarlığa
teslim olmuyor

Irak’ı cehenneme çeviren emperyalist ordular katliamlarını aralıksız sürdürüyorlar. Direnişçilerin saldırısına uğradıklarında etrafta bulunan herkesi tarayan Amerikan askerleri, son olarak Bağdat’ta yaşları 12 civarında olan 4 çocuğu katlettiler. Fakat ne bu vahşi katliamlar ne de oyalama taktikleri işgal karşıtı direnişin önüne geçemiyor.

Bu arada hergün birkaç işgal askerinin ölmesi, Amerikan uşağı destekçilerin gözünü iyice korkuttu. Irak’a gönderdikleri asker sayısı düşük olmakla beraber, işgal güçlerine “koalisyon” görüntüsü veren bu “küçük” ortaklar peşpeşe Irak’ı terketmeye başladılar. Buna karşın ABD-İngiliz emperyalistleri Irak’a yeni birlikler göndermeye hazırlanıyor.

Felluce ve Necef’i kuşatan Amerikan ordusu, işbirlikçileri aracılığıyla direnişçileri teslim alabilmek için uğraşıyor. Her iki kentteki direnişçilere heyetler gönderen işgalciler, öte yandan her fırsatta katliam yaparak direnişi zayıflatmaya çalışıyorlar. Felluce kent konseyi ile ateşkes için görüşmeler yaparken, kenti savaş uçaklarıyla bombalamaya devam ediyorlar. Sık sık tehditler savuran ABD’li haydutlar, direnişçilerin silahlarını teslim etmesini istiyorlar. Bu talepleri karşılanmadığı için geniş çaplı bir saldırı hazırlığına girişen işgalcilerin, büyük bir katliam yapmalarından endişe ediliyor.

Bu endişeler boşuna değil elbet. Nisan ayı başlarında Felluce’ye saldıran emperyalist ordu askerleri, çoğu sivil 800 Iraklı’yı katletmiş, bin 800 kişiyi de yaralamıştı. Ateşkes görüşmelerini yürüten Felluce kent konseyi sözcüsü Muhammed Tarık, ABD ordusunun Felluce’ye uluslararası alanda kullanımı yasak olan misket bombaları attığını açıkladı. BM’den arabulucu olmasını isteyen Tarık, BM, Arap Birliği, Ürdün ve Mısır’a birer mektup göndererek, kente yönelik kuşatmanın kaldırılması için baskı yapılmasını istedi. Felluce’ye saldırma emrini reddeden Iraklı askerler de ABD ordusunu misket bombası kullandığını daha önce açıklamışlardı.

Ne işgal ordularının kuşatma ve katliamları, ne de sömürge valisi Bremer ile ABD’li generallerin tehditleri artık Iraklılar’ı korkutma gücüne sahiptir. Felluce’deki direnişçiler zaten teslim olmayı reddederek işgalcilerin saldırılarına karşı direniyorlar. Bu hafta başında Felluce’de patlak veren çatışmaların ardından ABD savaş uçakları ve saldırı helikopterleri kenti bombaladı. Diğer kentlerdeki Iraklılar, ABD ordusunun Felluce’ye topyekûn bir saldırı başlatmasına seyirci kalmayacaklarını açıkça dile getiriyorlar. Birkaç haftadır kenti kuşatan işgal güçlerinin kenti işgal etmek için doğrudan harekete geçememelerinin en önemli nedeni, Irak halkının bu kararlı tutumudur.

Şii direnişçilerin mevzilendiği Necef kenti de Amerikan ordusunun kuşatması altında bulunuyor. Mukteda Sadr ile ona bağlı direniş güçleri işgalcilere teslim olmayacaklarını ve saldırılara karşı direnmeye devam edeceklerini defalarca açıkladılar. İspanyol askerlerinin bölgeyi boşaltmasından sonra bölgeye gelen ABD askerleri ile direnişçiler arasında çatışmalar başladı.

Bölgedeki AFP muhabiri, Kufe kentinin girişindeki köprü üzerine konuşlanan Sadr milisleri ile buradan geçmek isteyen ABD askerleri arasında çatışma çıktığını aktardı. Necef’te de Sadr milisleriyle ABD askerleri arasında çatışmalar meydana geldiği ve kentin kenar mahallelerinden çok şiddetli patlama seslerinin duyulduğu bildirildi. Necef şehri yakınlarında işgal kuvvetleri ile direnişçiler arasında meydana gelen şiddetli çatışmada, Amerikan savaş uçaklarından atılan roket ve bombalarla onlarca Iraklı katledildi.

İşgalcilere teslim olunmayacağına dair son açıklama Mukteda Sadr’ın sözcüsü tarafından yapıldı. Kays el Hazali, ABD güçlerinin Necef’e girmeye çalışması durumunda buna direneceklerini söyledi ve tüm müslümanları kutsal şehri savunmaya çağırdı.

Irak’ta direniş ve işgale dair haberler gelişmeleri tam yansıtmasa da, genel durum hakkında bir fikir veriyor. Bağdat’tan, Felluce’den, Necef’ten “yanlış hesap”ları dönen emperyalistlerin daha da azgınlaşacağı anlaşılıyor. Iraklılar’ın üzerine misket bombaları yağdırmaya başlamaları da korkunç katliamlara hazırlandıklarını gösteriyor. Öte yandan, emperyalist işgale karşı direniş yolunu seçen Irak halkının onursuz bir teslimiyeti kesin olarak kabul etmeyeceği de açıkça görülüyor.



Emperyalist zorbaların demokrasisi!

Irak direnişinin Nisan ayında yaptığı sıçrama, ABD’ye giden asker tabutlarında büyük bir artışa neden oldu. Sadece Nisan ayı içinde 126 Amerikan askeri öldü. Atılan nutuklarda “kahraman” olarak nitelenen işgal ordusu askerleri, öldüklerinde göstermelik tören bile yapılmadan, alelacele gömülüyor. Bu cenazelere Bush haydudu ve çetesinden hiç kimse katılmıyor. Cenazeleri kamuoyuna gösterilmiyor. Çünkü, tabut sayısının artmasıyla Amerikan halkının emperyalist işgal karşıtı tepkisinin artacağı biliniyor.

Daha çok asker aileleri ile savaş karşıtlarının mücadelesiyle sınırlı olan savaş karşıtı hareket henüz savaş kundakçısı çeteyi fazla rahatsız etmese de, işgal karşıtı muhalefetin yükselmesi ABD yönetiminin en büyük korkularından biri.

Nitekim, Irak’ta ölen askerlerin sayısı son günlerde ABD’de gündemin üst sırasına yerleşti. Bunun bir nedeni, ilk cenaze fotoğraflarının geçen pazar günü Seattle Times gazetesinin ilk sayfasında yayınlanması. Irak’ta ölen askerlerin ABD bayrağına sarılı tabutlarını Kuveyt’ten ABD’ye taşıyan kargo uçağının çalışanlarından Tami Silicio adlı Amerikalı tabutların fotoğrafını çekti. Silicio, çektiği fotoğrafın kendi imzasıyla yayınlanmasından hemen sonra işten atıldı.

Ancak yayınlanan tek fotoğraf Silico’nunki olmadı. Aynı günlerde bir internet sitesi hazırlayan Russ Kick adlı kişi, “Bilgi özgürlüğü yasası” çerçevesinde Savunma Bakanlığı’na başvurdu ve cenazelerin fotoğraflarını istedi. Bu talep önce reddedildi, ancak Kick’in mahkemeye başvurarak kararın temyizini istemesi üzerine Savunma Bakanlığı 360 fotoğrafı Kick’e vermek zorunda kaldı.

Fotoğrafların yayınlanması sonucu kamuoyundaki tepkilerin artması üzerine, ABD Savunma Bakanlığı Amerikan askerlerinin tabutlarını gösteren fotoğrafların gazete ve internet sitelerinde yayınlanmasını yasakladı. Savaş kundakçıları askerin canlısını başka ülkelerin işgali için hoyratça kullanırken, kamuoyunun görmemesi için ölüsüne sansür uyguluyorlar. Bu da ölen işgalci asker sayısının günden güne arttığını gösteriyor. Savaş çetesi direnişle başedemezken, bir de Amerikan halkının savaş karşıtı mücadelesiyle karşı karşıya kalmamak için uğraşıyor.

Irak’ta gerçekleştirdikleri insan kıyımlarını dünya kamuoyundan saklamak için uğraşan ABD emperyalizmi, sansürü başka ülkelere de yaymaya çalışıyor. Ortadoğu’ya “demokrasi getirme” iddiasını halen yineleyen haydut takımı, bölgenin en etkin TV kanallarını susturmaya çalışıyor. Irak işgalinden sonra 20’ye yakın gazeteciyi katleden işgalciler, El Cezire ile El Arabiye televizyonlarını susturmak için defalarca girişimde bulundular. Zira bu iki kanal, Amerikan medyasının alan haber bombardımanını boşa düşürebiliyor. Arapça yayın yapan bu kanallar, direnişçilerin verdiği kasetleri de yayınlayarak işgalin teşhir olmasına katkıda bulunuyor.

Bush yönetimi bu yayınlara daha fazla tahammül etmeye niyetli değil. Özellikle El Cezire televizyonunu susturabilmek için bizzat Beyaz Saray devreye girmiş bulunuyor. Sansür gerekçesini “yalan/yanlış haber vermek, kışkırtıcılık yapmak, teröristlere destek veren yayınlara yer vermek” vb. şeklinde açıklayan Anglo-Sakson demokrasisinin temsilcileri, bu TV’lerin bir an önce susturulmasını istiyor. Bizzat ABD Dışişleri Bakanı Powell devreye girerek, Katar Dışişleri Bakanı ile El Cezire’nin susturulması konusunu görüştü. Savaş kundakçısı Powell’ın iddiasına göre, El Cezire televizyonu stratejik önemdeki ABD-Katar ilişkilerine zarar veriyormuş. Tabii bu ilişkilerin selameti için de susturulması gerekiyor.