- Belediyenin evlerinizi yıkmak için okulun genişletileceği gerekçesine inanıyor musunuz?
Salih Gülbahar: Kesinlikle inanmıyoruz.
İşçi: Okul meselesi bahane. Devlet adamı olarak kendi şahsına yapıyorlar.
1. ev kadını: Okulun yapılacağı yalan. Yapılacaksa bile boş arazi var. Okulu yapacaklar ama bizleri evimizden, ocağımızdan ettikten sonra kim okuyacak o okullarda. Bu bahanelerle zenginlere yer açmaya çalışıyorlar. Villaları neden yaptı lar peki? Villalar Albayrakların, yani T. Erdoğanın akrabalarının. Onlar bizim evimizi yıkarsa biz de o villaları yıkarız. Taş üstünde taş bırakmayız.
2. ev kadını: Okul için dediler, öyle değil. Amaçları milleti buradan evlerini üçer beşer yıka yıka kovmak. Ama bizler nereye gideceğiz, bu millet nereye gidecek?
- Yıkımların gerçek amacı sizce nedir?
Salih Gülbahar: Belediye buraları villa sahiplerine peşkeş çekecek. Okul ihtiyacının karşılanacağını söyleyen Pendik Belediye Başkanı Erol Kaya şimdiye kadar neredeydi? Şu anki okulu bile bizler yaptık. Yeni okul ihtiyacı varsa onu da yaparız. Ayrıca mahallemizde üç okul yeri için 7şer dönüm (7 bin metrekare) yer bulunmaktadır.
İşçi: Bulunduğu mevkiiyi kullanarak buralardan rant sağlıyorlar. Villaların tapusu yok. Ve her geçen gün çoğalıyor. Bu topraklardan rant sağlamaktan başka amaçları yok.
- Yıkımları durdurmak için neler yapılabilir?
Salih Gülbahar: Tüm mahalle halkı tek vücut olup birlikte hareket ederek yıkımlara karşı savaş vermeli. Çünkü bizler hem evimizi hem de işyerimizi kaybediyoruz. Bunun için de ölümü bile göze alırım. Eğer evim yıkılırsa ben de yanı başımıza yapılan bir villa yıkacağım.
İşçi: Hepimiz omuz omuza vereceğiz. Birlik olmak zorundayız. Kimsenin bir güvencesi yok. Tıpkı bir zincir gibi kenetlenmeliyiz. Zincir olursak kaldıramayacağımız yük yoktur.
1. ev kadını: Birlik olmamız lazım. Şu an halkın tepkisi yeterli değil. Başka mahallelerin de destek vermesi lazım. Çünkü bugün biz, yarın onlar karşı karşıya kalacaklar.
2. ev kadını: Şu anki birlik yeterli değil. Herkesin sağduyusuna bağlı. Bizim insanlarımız çekiniyorlar, korkuyorlar. Buradaki insanların çoğu Aydosun dışına çıkmamış. Buradaki kadınların %90ının kendilerine güveni yok. Bunu kırmak lazım. Çünkü evlerimiz elimizden gidince geç olabilir.
- Son bir yılda basında gecekondular özellikle hedef gösteriliyor. Çarpık yapılaşma, sağlıksız barınma vb. şeylerle yıkımları haklı göstermeye çalışıyorlar. Son yasalarda tüm gecekondu bölgelerinin yıkımı öngörülüyor. Bu yıkımlara karşı, halk hangi taleplerle, nasıl örgütlenmeli, nasıl mücadele etmeli?
Salih Gülbahar: Mademki gecekonduları çarpık yapılaşma olarak tanımlıyorlar, o zaman devlet bütçemize uygun sağlıklı konutlar yaparak bizleri yerleştirsin.
318 milyon asgari ücreti bize reva görenler, işimizi, sağlığımızı elimizden alanlar, şimdi de evimize, aşımıza elini uzatıyor. Evlerimizin karşılığında bizlere verilecek 110 metrekarelik arsa ile 40+60+60 metrekarelik üç katlı tripleks villayı yapamayacağımıza göre, istemiyoruz. Yapmamız da imkansız zaten. Sorun bizler için yeni başlıyor. Evlerimizi yıktırmamaya kararlıyız. Gerekirse canımızı bile feda etmekten geri durmayız.
İşçi: Belediye başkanları halkın oylarıyla geliyorlar. Gelmeden önce de binbir vaat veriyorlar. Bizler buraya yerleştiğimizde vaat yerine hizmet verilseydi buralar daha düzenli olurdu. Şimdi çarpık yapılaşma falan demesinler. Geldiğimizden bu yana bizden düzenli vergilerini alıyorlar, elektriğini, suyunu bağlıyorlar, şimdi de tapu yerine yıkım veriyorlar. Bizlerin yaptığı hırsızlık değil. Bizler nefs-i müdafaa yapıyoruz. Onurumuzu, namusumuzu koruyoruz, evlerimize sahip çıkıyoruz. Amerikadan gelenlere köşk yapıyorlar, ağırlıyorlar, kendi vatandaşlarının ise evlerini başına yıkıyorlar. Bizleri zorla harbe sokmasınlar. Sonuna kadar evlerimizi savunacağız.
1. ev kadını: İstanbulun %90ı kaçak yapı. Soruyorum onlara villaların tapusu var mı? Depreme dayanıklı, düzgün değil diyorlar. Pendik, Maltepe buraların merkezi de çok düzenli ve depreme dayanıklı değil. Önce kendilerinin oturdukları yerleri düzeltsinler ondan sonra gecekondulara gözlerini diksinler. Bizler evlerimizi yıktırmayacağız ve tapumuzu alacağız. Çünkü, bugüne kadar vergisini yatırdık, çöp parasını ödedik buraları kendimize vatan belledik.
2. ev kadını: Bunca sene izin vermeselerdi. Kaç sene oldu insanlar yerim yurdum diye benimsedi buraları. Bizlerden vergisini aldı. Buralardan yeri gelince oy istemesini, adam yerine koymasına bildiler. Şimdi de ticaret için halkın başına evlerini yıkıyorlar. Bizler tapumuzu istiyoruz.
Üç göz evimizi başımıza yıkmak istiyorlar!..
Aydos 1988de kurulmaya başlamıştır. Mahalleli kuruluşundan bu yana, ortak kullanım alanlarını (okul, telefon santrali, ibadethanelerini, sağlık ocağını, içme sularını, mezarlık, su, kanalizasyon vb.) kendi kampanyaları ile yapmıştır. Bu noktada, okul için, mahelle içinde ayrılmış iki yer mevcuttur. Mahalleli, belediye vergilerini, maliye vergilerini, su, elektirik, telefon kullanım bedellerini, kuruluşundan bu yana ödemektedir.
Aydosun, sağlam zeminli, temiz havalı olması, para babalarının, zenginlerin, mafyaların iştahını kabartmıştır. Yanı başımızdaki araziye kondurulan villalar bunun örneğidir.
Mahallemizin yıkımı, mahallelinin kendi yaptırdığı okulu genişletme planı adı altında meşrulaştırılmak isteniyor. Halbuki mahallle içinde önceden ayrılmış iki okul arazisi mevcuttur.
Bu planın aslı, Kurtköyde yapılan savaş tacirlerine hizmet edecek olan, hava alanı projesi içinde; Kurtköy, Ramazanoğlu, Şehli Sülüntepe, Ertuğrulgazi, Yayalar, Kavakpınar, Güllübağlar, Velibaba mahallerini içine alan buradaki işçi, emekçileri, işgalci ve görüntü kirliliği olarak görüldükleri için kovma planıdır.
Bugün bu plan AYDOS ERTUĞRULGAZİ mahallesinde başlamıştır.
Akpartili belediye başkanı seçim vaadi olarak gerekli yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra tapu verilecektir sözünü unutup, NATO, İMF, AB programlarını burada uygulamak için kolları sıvamıştır.
Biz Aydoslular, Filistinlilerin evlerine katil Şaronun buldozerlerle yıkıp girdiğini, Iraklıların evlerine ABD askerlerinin kapıları kırıp, insanlara işkence ettiklerini görmüştük. Şimdi bütün sıcaklığı ile buldozerlerin evlerimize nasıl yaklaştığını görüyoruz. Filistinlilere intahar komandoları dediler, Iraklılara kimyasal silah depoları dediler. Aydoslulara görüntü kirliliği deniyor. Şimdi bizi bu ad altında ortadan kaldırmak istiyorlar.
Toplumun bütün kesimlerine saldırılar yoğunlaşmaktadır. İşçilere 318 milyon reva görülüyor. Köylülerin ektikleri ürün tarlada çürüyor. Kamu emekçileri yeni yasalarla kıskaç içine alınıyor. Biz işçi-emekçi mahalleleri ise, ıslah programı içine alınıyoruz.
Biz Aydosluların üç göz evimizi başımıza yıkmaya çalıştılar. İki kere direnişimizle yıkımcıları eli boş gönderdik.
İşçi, emekçi halka yönelen bütün saldırılar örgütlü direnişlerle geri püskürtülecektir.
Aydosa yapılan bu saldırıda yeralan Akpartili belediye ve bütün kurumları kınıyoruz.
Aydosu yıktırmayacağız!
Aydos bizimdir bizim kalacak!
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!