17 Temmuz'04
Sayı: 2004/28 (20)


  Kızıl Bayrak'tan
  Genelkurmay direktifleriyle işleyen “demokrasi”!
  Kürt halkına yönelik tarihsel inkar ve imha politikası sürüyor
  Türkiye-Suriye ilişkilerinde hızlı gelişmelerin anlamı...
  CHP’den AKP’ye vekil transferleri...
  Büyüme masalları ve sefalet tablosu
  Aydos halkı yeni yıkım girişimlerine karşı hazırlanıyor!
  Pendik Belediyesi tarafından konduları yıkılmak istenen Aydoslu emekçilerle konuştuk...
  Castleblair direnişi işçi hareketini ve sendikaları felç eden...
  Direnişçi Castleblair işçilerinden sendika ağalarına...
  Direnişteki Castleblair işçilerinin kaleminden...
  Sendikalarımıza çöreklenmiş ihanet şebekelerini dağıtalım!
  Almanya’da onbinlerce Daimler-Chrysler işçisi ayakta!
  Özelleştirme yağmasında sıra TEDAŞ’ta
  Rottweiler tipi özelleştirme
  Mevsimlik tütün işçileri eylemde
  Yasa tanımayan yasadışı devlet: İsrail
  Türkiye-İsrail arası “köklü ilişkiler”i halkların direnişi bozacak!
  Irak’ta direniş kirli planlarla hesaplaşarak ilerleyecektir
  Gericiliğe ve emperyalizme karşı birlikteliğimiz sürecek!..
  Bültenlerden...
  Bültenlerden...
  Gazetemize bazı eleştiriler...
  Kızıl Bayrak’a yönelik eleştirel değerlendirmeler...
  Alişer hevala yanıt...
  14 Temmuz bir çağrıdır!
  Fahrenheit 9/11
  Şahintepesi İşçi Kültür Evi açıldı...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Emperyalistler kendi yaktıkları ateşte yanacaklar!

Fahrenheit 9/11

Son filmi Fahrenheit 9/11’den dolayı taraf tutmakla eleştirilen ünlü muhalif yönetmen Michael Moore, “Her halükarda benim filmim taraf tutuyorsa tuttuğu taraf bu savaş makinesine malzeme olan yoksul ve emekçi insanların tarafıdır” diyor. Her nedense film, Amerika’da gösterime bir süre giremedi ve ‘özgürlükler ülkesinde’ dağıtımına izin verilmiyordu. Ancak uluslararası bir festival olan Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü aldıktan sonra gösterime girebilme imkanı buldu. Ama bundan önce Michael Moore’un yaptıklarına bakıp neden bu şekilde sansürlenen, baskı gören bir insan haline geldiğini anlamalıyız.

Moore, geçtiğimiz yıllarda yazdığı Stupid White Men (Aptal Beyaz Adamlar) kitabıyla ve çevirmiş olduğu belgesel film Bowling For Columbine (Benim Cici Silahım) ile Fahrenheit 9/11’de olduğu gibi Bush ve Amerikan yönetiminin başını ağrıtmayı başarmıştı. Aptal Beyaz Adamlar kitabında, televizyonlarda görülen rüyalar ülkesi Amerika’ya içeriden ve farklı bir bakışla yaklaşmış, Bush ve yönetimini ve tüm Amerikan sistemini eleştirmiş, Bush’un başkan seçilmesi sırasındaki yolsuzlukları irdeleyip Amerikan sistemindeki sosyal adaletsizliklere ve çevre sorunlarına değinmiştir. Moore, 2003 yılında Columbine katliamını ve Amerika’daki silah kullanımını sorgulayan Benim Cici Silahım ile en iyi belgesel film dalında ödül aldığı Oscar töreninde, Bush’un Irak işgalinde neden ısrarlı olduğunu teşhir edip dikkatleri tekrar üzerine çekmiştir. Tüm bnların öncesinde de 2000 yılında politik sol kimliğiyle öne çıkan Rage Against The Machine adlı grubun Sleep Now in the Fire (Ateşte Uyu Şimdi) adlı parçasının videoklibini Wall Street önünde çekmeye başlamış, polisin kendini tutuklamaya kalkması üzerine grup elemanları borsayı işgal etmiş ve çıkan kargaşa sonucu borsa o gün 2 saat erken kapanmak zorunda kalmıştı.

Fahrenheit 9/11, ismini ünlü Fransız yönetmen Francois Truffaut tarafından sinemaya da uyarlanan, Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 kitabından alıyor. Fahrenheit 451 kağıdın yanma ısısı aslında. Asıl hikayede kitap okumanın yasaklandığı, itfaiye teşkilatının görevinin yangın söndürmek değil kitapları bulup yakmak olduğu, kitap bulundurmanın tamamen suç teşkil ettiği bir zamandan -bize 12 Eylül ve sonrasını hatırlatan bir durumdan- bahsediliyor. Fahrenheit 9/11 de 11 Eylül’e odaklanıyor. Şeytan haline getirilen Usame Bin Ladin’in de içinde olduğu Suudi zenginlerle Başkan Bush’un çok yoğun ve kârlı alışverişlerine değiniyor. Öte yandan Irak’ta cephedeki Amerikan askerlerinin açıklamalarına yer veriliyor. Bush’un 11 Eylül öncesi ve sonrası politikalarının da eleştirildiği filmin iktidar kanadında rahatsızlık yarattığı açı. Ama daha onlar harekete geçmeden yapımcı Walt Disney, kendisine bağlı Miramax’a sözkonusu filmi dağıtmaması yönünde baskı uyguluyor. Çünkü Bush’un kardeşinin vali olduğu ve W. Bush’un başkan seçilmesinde birçok oyunun döndüğü Florida eyaletinde Disney’in çok büyük yatırımları var. Fahrenheit 9/11’in, Bush’u, ailesini ve ekibini rahatsız edeceğini, bunun da Dsney’e iktidar tarafından vergi başta olmak üzere yaptırımlar, cezalar şeklinde yansıyacağını biliyorlar.

İşte ‘demokrasi ve insan haklarının yılmaz bekçisi ve yegane koruyucusu’ ABD’nin ve ister istemez tüm dünyanın yaşadığı 11 Eylül yangınının ardından yaşananlar, Fahrenheit 451’i adeta bir daha okuduğumuz hissini veriyor. Tüm özgürlükler ve insanca yaşama hakkı dünya üzerinden kalkana dek ABD emperyalizmi jandarmalığına devam edecek. Tabii hakimiyet için yapılan katliamlar, işkenceler, zulümler bu işin tuzu biberi onlar için. Ancak dünya işçi sınıfı ve emekçiler de Fahrenheit 451 ısısını yerinde kullanacaklardır: Tüm dünyada emperyalizm ortadan kalkana, yeryüzü emeğin yüzü olana ve kokuşmuş kapitalist düzen onların üzerine yıkılına dek savaşarak emperyalistleri kendi yaktıkları ateşte, milyonlarca kez 451 Fahrenheit’ta yakacaklardır.

K. Tunç/S. Ozan