BM Uluslararası Lahey Adalet Divanı: Tecrit duvarı yıkılsın!
Yasa tanımayan yasadışı devlet: İsrail
Hollandanın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrailin Batı Şeriada inşa ettiği tecrit duvarının yasadışı olduğuna ve yıkılması gerektiğine karar verdi. 15 üyeli mahkemede karar 1e karşı 14 oyla kabul edildi. Tabii olumsuz oy kullanan üyenin ABD emperyalizminin temsilcisi olduğunu söylemeye gerek dahi yok.
Kararda, İsrailin duvarın inşasına derhal son vermesi, işgal edilen bölgelerde duvarı yıkması, zarar gören kişilere tazminat ödemesi gerektiği belirtiliyor. Mahkeme ayrıca, BM Güvenlik Konseyini duvarın inşasının durdurulması için göreve çağırarak, BMnin İsrail-Filistin çatışmasının önlenmesi yönündeki çabalarını artırmasını istedi. Bu kararı alan UAD, siyonistlere de göz kırpmayı ihmal etmedi. Aynı kararda İsrailin şiddet eylemlerine karşı halkını korumaya hakkı olduğu, ancak alınacak önlemlerin bunu yıkım ve katliamların şeklinde okumak gerek- uluslararası hukuka uygun olması gerektiği, duvarın ise uluslararası hukuku açıkça çiğnediği vurgulanıyor.
ABD emperyalizmi ırkçı duvarı savunuyor
Mahkemede olumsuz oy kullanmakla yetinmeyen Bush yönetimi, karara karşı çıkarak kasap Şaronun arkasında durdu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, Lahey Adalet Divanının, tecrit duvarının uluslararası hukuk bakımından yasadışı olduğuna ilişkin görüşünün, İsraillilerle Filistinliler arasında müzakere edilen çözüme ulaşma yönündeki çabalara zarar verebileceğini iddia etti.
Filistinlileri Adalet Divanının kararını BM aracılığıyla uygulatma girişimine karşı uyaran Bush yönetimi, BM Güvenlik Konseyinin bu noktada devreye girmesine de karşı çıkıyor.
Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell da Adalet Divanının kararı üzerine yaptığı açıklamada, İsrailin bu duvar inşası sayesinde terörist saldırıların sayısını azaltmayı başardığını öne sürerek ırkçı duvarı savundu. Seçimde Bushun rakibi olan Demokrat Partili başkan adayı John Kerry de siyonistlere destek konusunda savaş kundakçılarından geri kalmıyor.
Washingtondaki ölüm tacirlerinin bu küstahça tutumlarının şaşırtıcı bir tarafı yoktur. Zira onlar, siyonist İsrailin Filistin halkına reva gördüğü tüm vahşetin dolaysız suç ortaklarıdır.
Siyonistler BMyi bir kez daha hiçe sayıyor
Hatırlanacağı gibi İsrail, dünyada BM Güvenlik Konseyi kararlarını en çok çiğneyen devlettir. Bu rekoru hiçbir zaman da başkasına kaptırmamıştır. Ortaya çıktığı 1948 yılından günümüze kadar İsrail, hiçbir BM kararına uymamıştır. Bu pervasızlık elbette ABD emperyalizminden gelen sınırsız destek sayesinde mümkün olmuştur. BM de, Irkçı duvarla ilgili son mahkeme kararı da dahil olmak üzere hiçbir zaman İsraile yaptırım uygulamamıştır.
Kasap Şaron yönetimi defalarca tecrit duvarıyla ilgili alınacak kararı tanımayacaklarını dile getirerek BMye meydan okumuştur. Uluslararası Adalet Divanı kararı açıklama aşamasındayken bile, İsrail yönetiminden peşpeşe saldırgan açıklamalar yapıldı. UADın bu konuda karar alma yetkisi olmadığını iddia eden siyonistler, duvar inşaatının aynı şekilde devam ediceğini defalarca vurgulamışlardır. Nitekim İsrail ordusu duvar inşaatını protesto edenlere bile kurşun sıkarak, tecrit duvarı etrafında her gün cinayet işliyor.
Duvarı, sivil İsraillileri terör saldırılarından korumak için ördüklerini iddia eden siyonistler, seri şekilde Filistinli çocukları katlediyorlar. Büyük oranda soğukkanlı katillerden oluşan İsrail ordusu, Filistinli çocukları katletmeyi de teröre karşı savaş şeklinde açıklıyor. Yani işgale karşı her direniş siyonist cellatlar ve onların destekçileri tarafından terör eylemleri kategorisine alınıyor. Tıpkı kapitalist sömürüye karşı gelişen devrimci sınıf mücadelesinin de benzer karalamalarla gözden düşürülmeye çalışılması gibi.
UADın kararı tarihi mi?
Uluslararası Adalet Divanının kararını açıklamasından sonra yapılan değerlendirmelerde, bunun tarihi bir adım olduğu iddiaları ortaya atıldı. Filistin yönetimi de kararın ardından beklenti içine girmiş görünüyor.
Kuşkusuz bu karar, siyonistlere indirilen hukuki-siyasi bir şamar niteliği taşıyor. Etnik kıyım gerçekleştirdikleri halde ki bazen siyonistler bile kendi icraatlarını Nazilerle kıyaslıyorlar- kendilerini mazlum Yahudi göstermeye özen gösteren siyonist canilerin maskesi, bu kararla tamamen düşmüştür. Buna rağmen, sırf bu karardan dolayı, İsrailin icraatlarında bir değişiklik olacağını beklemek yanıltıcıdır. Zaten Filistinden gelen haberler de bunu gösteriyor. Yine her gün baskın, yıkım, katliam...
Başta Filistin lideri Arafat olmak üzere Filistin yönetimi, kararı büyük bir olay şeklinde değerlendirdi. Arafat, Mükemmel bir karar alan mahkemeye teşekkür ediyoruz derken, Başbakan Ahmet Kurey ise, Mahkeme Filistin halkı için tarihi bir karar almıştır şeklinde konuştu. Arafatın danışmanı Nebil Ebu Rudeyna, BM Genel Kurul ve Güvenlik Konseyine başvurarak İsraili tecrit edecek ve cezalandıracak karar tasarısı çıkarılmasını isteyeceğiz. İsrail artık yasadışı bir devlet sayılmalıdır sözleriyle temennisini dile getirdi.
Filistin yönetimindeki bu iyimser hava, sokaktaki Filistinli için fazla bir şey ifade etmiyor. Zira onlar bu karardan sonra da yaşamlarında bir değişiklik olacağına inanmıyorlar. Bölgede bulunan gazeteciler de Filistinlilerin, duvarın yıkılmayacağını ve İsrailin bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir uluslararası kurala uymayacağını dile getirmelerine tanık oluyorlar.
Siyonistlerin bu kararın ardından saldırganlık politikası izlemeye devam edeceklerini geçen günler gösterdi. Adalet Divanının kararından sonra da mülteci kampları basıldı, ekinler tahrip edildi, zeytinlikler söküldü, evler yıkıldı, Filistinliler katledildi. İsrail gibi yasadışı bir devletin hak-hukuk tanıması beklenemez elbette. Siyonistler, fiili bir yaptırıma maruz bırakılmadıkları sürece uluslararası hukuku yok saymaya devam edecekler.
Şu anda ise, bu terörist devlet üzerinde etkili olabilecek esas güç Filistin direnişidir. Dolayısıyla İsrail zorbalığına karşı çıkanların da bu direnişi her yönden desteklemeleri enternasyonal bir görevdir.
Filistini yarı açık cezaevine çevirmeyi amaçlayan duvar...
* Yüzlerce kilometrelik duvar beton bloklar, dikenli teller, elektronik tertibatlar, gözetleme kuleleri, derin çukurlardan oluşuyor. Bu, Filistini üstü açık bir hapishaneye çevirme girişimidir.
* 730 kilometre uzunluğunda planlanan bu utanç abidesinin 196 kilometresi şimdiden tamamlanmış bulunuyor.
* Tahmini maliyeti 3.4 milyar dolar olan tecrit duvarının 2005 yılında komple bitirilmesi öngörülüyor.
* Daha şimdiden duvar yapımı için Filistinlilerin büyük oranda toprağına el konulmuş, pek çok ev yıkılmış, tarım arazileri talan edilmiştir.
* Irkçılık duvarı, mahalleleri bölüyor, üniversite kampüslerinin ortasından geçiyor, öğrencileri okulundan, işçileri işlerinden, köylüleri tarlalarından ayırıyor...
İsrail toplumunun büyük çoğunluğunu güvenlik paranoyası ile sersemleten siyonistler, -bir kısım barış aktivisti dışta tutulursa- kayda değer bir iç muhalefetle karşılaşmıyorlar. Duvar inşaatına karşı çıkan Filistinliler ve uluslararası dayanışma için gelen anti-siyonistler ise İsrail asker ve polisinin terörüne maruz kalıyorlar.
Filistin direnişinin kararlılığı, İsrailli siyonizm karşıtlarının mücadelesi ve güçlü bir enternasyonal dayanışma ile bu duvar yıkılacaktır. O zaman siyonist zorbaları ördükleri bu duvarın altına gömmenin de günü gelmiş olacak.
|