16 Nisan 2005
Sayı: 2005/15 (15)


  Kızıl Bayrak'tan
  “Halk hassasiyeti” değil, ABD hesabına
“derin devlet” operasyonu
  Kitlesel ve devrimci 1 Mayıs’ın anlam ve önemi
  İMF programlarına hayır demek için 1 Mayıs’ta alanlara!
  TEKEL’i bitirme oyunu devrede
  SEKA ve TEKEL’den sonra mücadele
bayrağı TELEKOM işçisinde!
  Trabzon provokasyonu üzerine
  “Derin devlet” tartışmaları
  Sivil faşist teröre balans ayarı

  Trabzon’da faşist kudurganlık sürüyor!

  Faşist saldırılara karşı suç duyurusu
  Taksim Meydanı işçi sınıfı ve emekçilerindir
  İstanbul’a 10 bin yeni polis
  “Demokrat” kılıklı Amerikancı
kalemşörlerin işgal savunuculuğu
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/10 : Emperyalist politikalar yedeğinde
“tarihi Ortadoğu sentezi”
  Maltepe BDSP’den eylem
 1 Mayıs çalışmalarından
Irak halklarının kanıyla sulanan yolsuzluk bataklığı!

 Bağdat’ta yüzbinler işgali lanetledi

 Siyonist cellatlar işbaşında
 Yeni “PKK” ve “Demokratik
Konfederalizm” üzerine
Fransa’da gençlik eylemde
Bültenlerden
Ölümünün 4. yılında Hatice Yürekli yoldaş
Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

TEKEL'i bitirme oyunu devrede

TEKEL'e ait sigara fabrikalarının özelleştirilmesi için açılan ihalede, son teklif verme süresi 8 Nisan'da doldu. 8 Nisan günü Türkiye'nin dört bir yanından gelen TEKEL işçileri Ankara'da eylem yaparak fabrikalarına sahip çıkacaklarını ilan ettiler. Aynı gün akşama doğru Özelleştirme İdaresi'nden yapılan açıklamada teklif gelmediği için ihalenin iptal edildiği duyuruldu.

TEKEL işçileri özellikle son aylarda, SEKA direnişinden de aldıkları güç ve moralle, özelleştirmeye karşı anlamlı bir mücadele odağı yaratacaklarının işaretlerini veriyorlar, bunun hazırlıklarını yapıyorlardı. 8 Nisan'da Ankara'da gerçekleştirilen eylem de bu tutumun bir ifadesiydi.

Fakat konuyla ilgili gelişmelerin toplamına bakıldığında, TEKEL ihalesini iptal ettiren şeyin işçilerin kararlı tutumu olduğunu söylemek mümkün değildir. İşçilerin ortaya koydukları mücadeleci tutumun sermaye cephesinde yapılan hesaplarda dikkate alındığına şüphe yok. Aynı şekilde işçilerin temel talebi ihalenin iptali olduğuna göre bir başarıdan da sözetmek gerekir. Fakat sermayenin TEKEL'i özelleştirme girişimini durduran şeyin bundan ibaret olduğunu düşünmek için de ortada bir neden yoktur.

Tersine, gelişmeler TEKEL üzerinden farklı bir oyun oynandığını göstermektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse bunun adı TEKEL'i bitirme oyunudur.

İhale neden iptal edildi?

Sermaye cephesinden yapılan açıklamalarda, TEKEL ihalesine teklif gelmemesinin nedeni olarak sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi'nin yüksekliği gösteriliyor. Örneğin Özelleştirme İdaresi'nden bir yetkili şunları söylüyor: “İhaleye çıkılmadan önce yani aralık başında yaptığımız görüşmelerde şirketler bize teklif vermeyi arzu ettiklerini belirtmişti. Ancak aradan geçen 4 ayda şartların da değiştiği anlaşılıyor. Bir yılda 5 kez vergi oranları değişti, bu teklif gelmemesinde etkili olmuş olabilir.” Aynı düşünceyi sermaye cephesinden pek çok kişinin paylaştığı, gazetelerde bu konuda yazılıp çizildiği, ÖTV oranlarının düşürülmesi için hükümetle çeşitli görüşmeler yapıldığı da biliniyor.

TEKEL ihalesine girmeyi düşünen emperyalist tütün ve sigara tekellerinin ÖTV oranlarının yüksek olmasından dolayı ihalelere girmekten kaçındığı fikri ilk bakışta akla yatkın görünüyor. Gerçekten de devletin topladığı dolaylı vergiler içinde sigaradan alınan Özel Tüketim Vergileri önemli bir yer tutuyor. Sigara satış fiyatının yaklaşık yüzde 65-70'i ÖTV ve diğer vergilerden oluşuyor. Fakat öte yandan bu vergiler doğrudan doğruya tüketicinin cebinden çıkıyor ve şirketlerin kâr oranlarını aşağı çeken ciddi bir etkisi de bulunmuyor. Vergi oranları yükseltildiğinde şirketler bunu anında zamlarla tüketiciye yansıtıyorlar.

Öte yandan sigara tekellerinin Türkiye'de yatırımlarının hızla devam etmesi, yeni sigara fabrikaları açılması yönünde girişimlerin sürmesi de asıl meselenin yüksek ÖTV oranları olmadığını gösteriyor. Eğer sorun gerçekten de yüksek ÖTV oranları olsaydı ve bu vergiler şirketlerin kâr oranlarını sınırlasaydı, şirketler sadece TEKEL ihalesine girmemekle yetinmezler, Türkiye'de yeni yatırımlar yapmaktan, yeni sigara fabrikaları açmaktan da uzak dururlardı. Ve hiç şüphesiz böylesi bir durumda İMF'nin temel dayatmalarından birisi de ÖTV oranlarının aşağı çekilmesi yönünde olurdu. Ancak böyle bir şey sözkonusu bile değildir.

Bu oyun eski oyun

Tütün ve sigara üretimi gibi yüksek kâr oranlarının olduğu sektörlerde sermayenin özelleştirme politikalarının iki temel boyutu vardır. Bunlardan birincisi, sektördeki KİT'in sahip olduğu her türden birikimin yerli ve yabancı şirketlerin yağmasına açılmasıdır. Bu anlamda devasa bir birikime sahip olan TEKEL o nedenle başından itibaren tütün ve sigara tekellerinin ağzının suyunun akmasına neden olmuştur. TEKEL'in elindeki zenginliklerin mümkün olduğunca düşük bir maliyetle ele geçirilip yağmalanması bu şirketlerin öncelikli politikalarından biri haline gelmiştir.

Fakat bu leş kargalarını ilgilendiren sadece TEKEL'in elindeki fabrika ve tesisler değildir. TEKEL'in tek başına sahip olduğu Türkiye sigara ve alkollü içkiler pazarı onları çok daha fazla cezbetmekte, bütün plan ve projeleri bu pazardan yağlı bir parça kapmak üzerine şekillenmektedir. Özal döneminden bu yana tütün ve sigara tekellerinin önündeki engellerin kaldırılması sayesinde TEKEL'in elindeki pazar payı giderek daralmıştır. Önceleri sigara piyasasında rakipsiz olan TEKEL şimdilerde pazarın ancak yarısına hakim durumdadır. Yani belli başlı sigara tekellerinin hemen hepsi bugün Türkiye'de sigara üretme, piyasaya kendi ürünlerini sürme imkanlarına sahip durumdadırlar.

Dolayısıyla geçmişte onlar için Türkiye sigara pazarına girmenin geçerli ve zahmetsiz yollarından biri TEKEL fabrikalarını almak ve bu fabrikalarda kendi markalarını üretmekti. O nedenle de sigara fabrikalarının özelleştirilmesi için ciddi bir baskı yapılıyordu. Fakat bugün bir eşik geçilmiştir. Bu tekeller artık TEKEL'in elindeki fabrikalara eskisi kadar muhtaç olmadıklarını düşünmektedir. Şimdi gündemlerinde pazar paylarını daha da arttırmak için bir biçimde TEKEL'in tasfiyesi vardır. Geçmişte SEKA'da oynanan oyunun bir benzeri şimdi TEKEL'de oynanacaktır. TEKEL fabrikaları ya gerçek değerinin çok altında fiyatlarla bu şirketlere devredilecektir, ya da SEKA'da olduğu gibi üç-beş sene sonra türlü bahanelerle kapılarına kilit vurulacaktır. Onların beklediği ve planladığı budur. Sigara fabrikalarının ihalesine o yüzden hiçbiri başvurmamıştır. Hepsi de tam da leş kargalarına yakışır şekilde TEKEL'in pençelerine düşmesini beklemektedir.

Bu oyun bozulmalıdır!

Ortada iki ihtimal vardır. Ya hükümet ÖTV oranlarıyla oynayarak ya da başka bir yolla TEKEL'in gerçek değerinin çok altında satışa sürecek ve bu sayede kısa zamanda yeni bir ihale açılacaktır. Özelleştirmeden elde edilmesi planlanan gelir şu an hükümet için önemli olduğu için bu çok da küçük bir ihtimal değildir.

Ya da TEKEL özelleştirmesi zamana yayılacak, bir ihtimal fabrikaların tek tek satılması yoluna gidilecek, eğer buna rağmen tümü satılamazsa bir dönem sonra elde kalan fabrikaların kapısına kilit vurmak yoluyla TEKEL tasfiye edilecektir.

Her iki ihtimal de TEKEL'in bitmesi demektir. Her iki ihtimalde de tütün tarımı büyük darbe yiyecektir. Sigara ve tütün pazarı tümüyle emperyalist tekellerin denetimine girecektir. Ve nihayet her iki ihtimalde de TEKEL işçisini işsizlik ve sefalet beklemektedir.

Dolayısıyla TEKEL işçisi ihalenin iptal edilmesine aldanmamalıdır. TEKEL işçisi kendi başına geleceklerini görmek istiyorsa 1991'den bu yana SEKA işçisinin yaşadıklarını hatırlamalı, bekle gör mantığının bir noktadan sonra nasıl da önüne geçilmesi güç sonuçlara yol açtığını görmelidir. Özelleştirme ve tasfiyeye karşı mücadele bayrağını elden bırakmamalı, tersine ona daha da güçlü sarılmalıdır.

-------------------------------------------------------------------------------------

TEKEL işçilerinin Ankara eylemi...

“Tekel işçisi direnişin simgesi!”

Türkiye'deki tüm fabrikalardan TEKEL işçileri TEKEL ihalesinin son günü olan 8 Nisan günü Ankara'daydı. Sabahın erken saatlerinden itibaren otobüslerle geldikleri Kurtuluş Parkı'nda bekleyen işçiler, saat 15:00'da Özelleştirme İdaresi'ne doğru yürüyüşe geçtiler. Daha önce birçok işçi, özellikle Adana, Urfa ve Malatya'dan işyeri temsilcileri eylemin daha erken başlamasının yararlı olacağını dile getirdi. Ancak sendika bürokratlarının oyalamcı tutumu nedeniyle eylem ancak ihalenin kapanmasına yakın saatlerde başlayabildi.

Özelleştirme İdaresi'nin önünde büyük bir yığınak yapan sermaye devletinin kolluk güçleri, işçileri ana cadde yerine binanın yan tarafındaki sokağa yöneltti. Burada okul ile Özelleştirme İdaresi arasına sıkışan işçiler, Tek Gıda İş Genel Başkanı Korkut Güler'in yaptığı açıklamayı dinlediler. Açıklama sık sık sloganlarıyla kesildi. Korkut Güler de eylemin sonunda hazırladığı konuşmanın aslında 10 dakikalık olduğunu, ancak sloganlarla 45 dakikaya çıktığını söyledi. Bu tablo 1500 TEKEL işçisinin coşkusunu yansıtmaktaydı. Açıklamada TEKEL'in özelleştirilmesi ile ortaya çıkacak tablo anlatılarak, işçilerin bunu engelleyeceği vurgulandı.

Açıklamanın ardından eyleme Türk-İş yöneticileriyle birlikte katılan Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç bir konuşma yaptı ve “Biz SEKA'da olduğu gibi TEKEL'in arkasındayız ve siz kararlı oldukça biz sonuna kadar sizinleyiz” dedi. Kılıç hükümete de seslenerek, “Hani verimsiz yerler özelleştirilecekti, hani kâr eden kurumlar özelleştirilmeyecekti” diyerek, aslında Türk-İş'in özelleştirmenin karşısında olmadığını itiraf etmiş oldu. Kılıç'ın konuşması işçiler tarafından sık sık “Eller şaltere!”, “Genel Grev genel direniş!” sloganlarıyla kesildi ve Kılıç işçilere “Siz kararlıysanız olur. Biz evet deriz, bunu şubelerde, illerinizde tartışırsınız öyle bir sonuç çıkar” dedi ve kürsüden indi. Kürsüden inmesi ile birlikte çevresini saran ve sorular soran TEKEL işçilerine ise Kılıç cevap vermeyerek hızla uzaklaştı.

Bu konuşmanın ardından eylemin bittiği açıklandı. Pek çok işçi Kurtuluş Parkı'na yönelirken, çoğunluğunu Adana Şube'nin oluşturduğu işçiler “Ölmek var, dönmek yok!”, “Sonuç alıncaya kadar gitmeyeceğiz!”, “Gemileri yaktık, geri dönüş yok!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları ile eylemi sürdürdüler. Polisin anonsu ve tek tek işçilerle konuşması da sonuç vermedi. İşçiler işyerlerine ve işlerine sahip çıkmaktaki kararlılıklarını ifade etmeyi sürdürdüler. Birçok insanla sert biçimde tartışan polis saldırmaya kalkışmadı, zira bu direniş ruhunu geliştirebilirdi. Bunun yerine bir kez daha yalan ve demagojiye başvuruldu. Sendika Başkanı Korkut Gülerbir kez daha işçilere seslendi ve ölünecek yerin burası olmadığını, fabrikalar olduğunu, buraya tepkilerini göstermeye geldiklerini, bunu da yaptıklarını söyledi. Oysa henüz sonuç belli olmamıştı ve eğer teklif verilse idi o gün TEKEL özelleştirilecekti. Kimi işçilerin itirazlarına rağmen eylem 16:40 gibi bitirildi.

Eylemin ardından teklif alınamadığı için TEKEL'in özelleştirmesinin ertelendiği, yeni bir ihale açılacağı ya da farklı usullerle bu işin gerçekleştirileceği öğrenildi. Komünistler eylemde 1 Mayıs çağrısı yaparak bu konuyla ilgili bildiriler dağıttılar. Eyleme akşam saatlerinde gelen BES ile birçok devrimci, ilerici grup destek verdi.

Kızıl Bayrak/Ankara