16 Nisan 2005
Sayı: 2005/15 (15)


  Kızıl Bayrak'tan
  “Halk hassasiyeti” değil, ABD hesabına
“derin devlet” operasyonu
  Kitlesel ve devrimci 1 Mayıs’ın anlam ve önemi
  İMF programlarına hayır demek için 1 Mayıs’ta alanlara!
  TEKEL’i bitirme oyunu devrede
  SEKA ve TEKEL’den sonra mücadele
bayrağı TELEKOM işçisinde!
  Trabzon provokasyonu üzerine
  “Derin devlet” tartışmaları
  Sivil faşist teröre balans ayarı

  Trabzon’da faşist kudurganlık sürüyor!

  Faşist saldırılara karşı suç duyurusu
  Taksim Meydanı işçi sınıfı ve emekçilerindir
  İstanbul’a 10 bin yeni polis
  “Demokrat” kılıklı Amerikancı
kalemşörlerin işgal savunuculuğu
  Ulusal sorun ve Kürt hareketi/10 : Emperyalist politikalar yedeğinde
“tarihi Ortadoğu sentezi”
  Maltepe BDSP’den eylem
 1 Mayıs çalışmalarından
Irak halklarının kanıyla sulanan yolsuzluk bataklığı!

 Bağdat’ta yüzbinler işgali lanetledi

 Siyonist cellatlar işbaşında
 Yeni “PKK” ve “Demokratik
Konfederalizm” üzerine
Fransa’da gençlik eylemde
Bültenlerden
Ölümünün 4. yılında Hatice Yürekli yoldaş
Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Köle değil işçiyiz!

Sömürü, soygun ve talan düzenine karşı 1 Mayıs'ta alanlardayız!

İşçi arkadaş!

Çoğumuz sigorta, sendika gibi en temel haklardan yoksunuz. Düşük ücretler ve yoğun mesailerle tam bir sefalet içine sürüklendik. Kiramızı ödeyemez, çocuklarımızı okutamaz, hastamızı tedavi ettiremez olduk. En ufak sosyal hak kırıntılarımızı bile birer birer elimizden alıyorlar. Patronlar bizleri keyiflerince bir paçavra gibi kullandıktan sonra kapıdan dışarı atıyorlar. “Şükür” dedikçe sefaletimiz derinleşiyor.

Böyle bir yaşam kaderimiz değil. Boynumuzu büktükçe, sesimizi çıkarmadıkça elbet patronlar keyifleri ne istiyorsa onu yapacaklar. Ama biz ne zaman birleşirsek, patronların karşısına tek yumruk olarak çıkarsak, işte o zaman yaşadıklarımız bir kader olmaktan çıkar.

Patronlarda bu gerçeği bildikleri için bizleri Türk-Kürt, Alevi-Sünni, kadın-erkek diyerek ya da üç-beş kuruşluk ücret ayrımı yaparak bölmeye çalışıyorlar. Bizler yoksullaştıkça onlar zenginliklerine zenginlik katıyor. Biz üretiyoruz onlar tüketiyor.

Bu dünyanın tüm değer ve zenginliklerini emeğiyle üreten biziz, işçi sınıfıdır. Dünyayı döndüren bizleriz. Biz milyonlar eğer “tek başına ne yapabilirim ki?” yanılgısını bir tarafa bırakırsak bu dünyayı yerinden oynatmasını da biliriz. Evet işçiler birlik olsa dünya yerinden oynar!

İşçi arkadaş!

Bütün dünya işçilerinin ücretli kölelikten kurtuluşu için, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs'ta bütün ülkelerin işçileri kavga alanlarını doldurarak kendilerini sömüren ve ezen kapitalizme karşı öfkelerini haykıracaklar.

İşte sömürünün ve baskının olmadığı bir dünya yaratmak için; patronların işçi kanı üzerinde dönen kapitalist dünyasını yerinden oynatmak için; emperyalistlerin dünyanın hemen her köşesinde katlettiği halklarla dayanışmak için biz de 1 Mayıs alanında yerimizi alalım. 1 Mayıs alanında dünyanın her köşesinde bizimle aynı şartlarda çalışan ve sömürülen sınıf kardeşlerimizle şu sloganları haykıralım:

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın dünya işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışması!

(Genç İşçi Bülteni'nin Nisan 2005 tarihli sayısından alınmıştır...)

-------------------------------------------------------------------------------------

Doğu Sanayi işçilerinden tüm Doğu Sanayi işçilerine çağrı...

İnsanca bir yaşam için 1 Mayıs'ta alanlara!

Doğu Sanayi Sitesi işçileri!

Doğu Sanayi Sitesi'nde her şey patronların keyfine göre düzenleniyor. Çalışma koşullarından ücret standardına, belirlenecek olan zam oranlarından haklarını arayan işçilere karşı alınacak tutuma kadar bu durumun sayısız örneğini görmek mümkün.

Ocak ayı zamları halen bir çok işyerinde açıklanmış değil, henüz daha yeni açıklanan yerlerde ise bir kez daha sefalet ücretine mahkum edildik. Patronların ceplerine üç kuruş fazla girsin diye her gün işe gitmek için soğuk, yağmur-çamur demeden bizleri yürüttükleri 30-40 dakikalık yol yaşamımızın bir parçası haline getirildi. Hemen her gün bir iş yerinden iş kazası haberi geliyor. İşçi ya parmaklarını makineye kaptırıyor, ya ayağını, ya da makine işçiyi paramparça ediyor. Her zamanki gibi kazadan kendisi suçlanan işçi önce özel hastaneye götürülüyor, sonrasında ise kaderiyle baş başa bırakılıyor.

Dişimizi, yumruğumuzu sıkarak, yarı aç yarı tok boyun eğdiğimiz bu kahrolası ücretli kölelik düzeni bizim gençliğimizi, yaşamımızı an an elimizden çalmakta, geleceğimizi yok etmektedir.

Kardeşler!

119 yıl önce Amerika'daki işçi kardeşlerimiz “8 saatlik işgünü” ve “Eşit işe eşit ücret” talepleriyle dişe diş bir mücadeleyle 1 Mayıs'ı tüm dünyanın işçilerine armağan ettiler. İşçi sınıfı 1 Mayıs ruhuyla sermayeye karşı verdiği çetin mücadelelerle en azından vahşi sömürüyü sınırladı, bir takım sosyal haklarını söküp almasını bildi. Ancak aradan bunca zaman geçtikten sonra biz işçiler bu ruhu yaşatamadığımız için sermaye kazandığımız mevzileri düşürüp bizleri yeniden yüz yıl öncesinin koşullarında bir yaşama mahkum etti. Şimdi dilediğince canımıza okuyor, dilediğince sömürüyor, dilediği zaman bir posa gibi bir yana atıyor.

İşte bu koşullarda bu yılın 1 Mayıs'ı bizler açısından büyük önem taşıyor. Eğer 1 Mayıs'a kitlesel olarak katılır, 1 Mayıs ruhuna sahip çıkarsak, vahşi sömürüye “artık yeter” demiş olur, sermaye karşısında yeniden bir güç haline gelebiliriz. Çünkü 1 Mayıs alanlarında ülkenin dört bir yanında bizimle aynı koşullarda sömürülen, ezilen kardeşlerimizle bir araya gelecek, aynı dilden söyleyecek, sesimizi birleştireceğiz. Çünkü 1 Mayıs alanlarında, dünyanın dört bir köşesinde alanlara çıkan işçi ve emekçilerle yan yana gelecek, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele kardeşliğimizi yaratacağız. İşte bunun için 1 Mayıs alanında Doğu Sanayi işçileri olarak yerimizi almalıyız.

Birlik-dayanışma ruhuyla mücadeleye!

Doğu Sanayi Sitesi İşçileri

(Genç İşçi Bülteni'nin Nisan 2005 tarihli sayısından alınmıştır...)

-----------------------------------------------------------------------------------------

Tekstil işçilerine çağrımızdır...

“Tekstil İşçileri” pankartı altında 1 Mayıs'a!

Uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günümüz 1 Mayıs yaklaşıyor. Bugünü gerçek bir mücadele, sermaye ile bir hesaplaşma günü haline getirmek apayrı bir önem taşıyor. Tekstil işçileri olarak sendikasız, sigortasız, sefalet ücreti ve fazla mesaiye dayalı koşullar altında çalışıyoruz. Her türlü hakaret ve küfüre maruz kalıyoruz.

Tekstil işçisi arkadaş, bu sorunlardan yola çıkarak diyoruz ki!

1 Mayıs; sermaye sınıfının kölelik dayatmalarına karşı özgürlük bayrağını yükseltmemizin simgesidir.

1 Mayıs; haklarımızı söke söke alışımızın simgesidir.

1 Mayıs; tehdit ve saldırılara boyun eğmemenin, mücadele bayrağı altında sınıfsal direnişin en ileri örneklerini göstermemizin simgesidir.

1 Mayıs; sermayenin böl-parçala-yönet politikalarını birlik bayrağıyla boşa çıkarmamızın simgesidir.

1 Mayıs; sermayenin körüklediği bireyciliğe karşı sınıf dayanışmamızın kazandığı zaferlerin simgesidir.

İşçi sınıfı can-kan bedeli mücadelelerle vahşi kapitalizmi dizginlemeyi başarmış ve bugüne kadar kullandığımız pek çok hakkı kazanmıştı. Bizlere emanet edilen bu haklar bugün sermaye sınıfı tarafından tekrar gaspediliyor. Bizler modern köleler haline getiriliyoruz. Vahşi kapitalizm yeniden hakim kılınmak isteniyor.

Tarihimizden de aldığımız güçle bu saldırıyı püskürtebiliriz, püskürtmek zorundayız. Başka çaremiz, başka bir çıkış yolumuz yoktur.

Sınıfsal birliğimizi sağlamanın yolu, bağımsız sınıfsal taleplerimize sahip çıkmaktır. Haklarımızı ve geleceğimizi kazanmanın tek yolu, birleşik-örgütlü bir mücadeleyle bu taleplerin en güçlü biçimde yükseltilmesinden geçiyor.

Güneşli-Yenibosna'daki fabrika ve atölyelerinde çalışan tüm tekstil işçisi kardeşlerimizi, 1 Mayıs'ta alanda yükselteceğimiz “Tekstil İşçileri” pankartı altında toplanmaya ve gücünü birleştirmeye çağırıyoruz.

Haydi tekstil işçileri 1 Mayıs'a,

“Tekstil İşçileri” pankartı altına!

Güneşli-Yenibosna'dan Tekstil İşçileri

(Genç İşçi Bülteni'nin Nisan 2005 tarihli sayısından alınmıştır...)