5 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/17

  Kızıl Bayrak'tan
  Taksim’i kazandıran cüret ve kararlılıkla ilerleyeceğiz!
  Azgın devlet terörüne direnen işçiler, emekçiler ve devrimciler sokak sokak çatışarak Taksim’i kazandı…
Adana’da 1 Mayıs coşkuyla kutlandı…
1 Mayıs Türkiye’nin dört bir yanında coşkulu eylemlerle kutlandı…
Liseliler 1 Mayıs’ta alanlardaydı!..
  Sokak sokak sergilenen devrimci direnişle 1 Mayıs kazanıldı!.. .
  Kadıköy’de devletin icazetine sığınan Türk-İş gericiliği ile kuyruğuna takılanlar düzene hizmet ettiler...
  Sermayenin yalıtma politikası 1 Mayıs’ta da sürdürüldü...
  Taksim’in kazanılmasının ardından.... - H. Eylül
  Kürdistan’da 1 Mayıs eylemlerinden...
  Küçükçekmece’den işçi ve emekçilerle 1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Almanya’da 1 Mayıs gösterilerinden...
  Başbuğ, sermaye düzenin bekçisi olan orduyu aklamaya çalıştı…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Gençlik hareketinden...
  Hatice Yürekli anıldı
  Tamil Kaplanları: “Asla teslim olmayacağız!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Küçükçekmece’den işçi ve emekçilerle 1 Mayıs üzerine konuştuk...

“Artık Taksim bizimdir!”

2010 1 Mayısı’nda artık Taksim’e barikat kuramayacaklar!”

Sefaköy’den bir işsiz: Taksim’in 31 yıl sonra işçi ve emekçiler tarafından, en önemlisi de devrimciler tarafından kazanıldığını düşünüyorum. Devrimci direniş sergileyen tüm güçlerin iradesi gayet iyiydi. Ancak 1 Mayıs’tan birkaç gün önce Çağlayan çağrısı yapan TKP’nin ne kadar Taksim için “emek sarfettiğini” durup düşünmek gerekiyor.

1 Mayıs’tan önce işçi ve emekçilerin Taksim kararlılığını karalayıp sınıf işbirlikçi konfederasyonun kuyruğuna takılarak Kadıköy’e giden EMEP, aslında düzenin politikalarına “sol”dan hizmet ettiklerini dosta-düşmana göstermiş oldu.

Devrimci güçlerin iradesi Taksim’i kazanmanın yolunu açtı. Bu kazanım işçi ve emekçilere hayırlı ve uğurlu olsun.

Faşist sermaye devletinin tam teçhizatlı bir şekilde işçilere, emekçilere ve devrimcilere saldırması, ne kadar baskıcı, zorba ve emekçilerin yaşamını hiçe sayan bir aygıt haline geldiğini bir kez daha bizlere gösterdi. İşçilere, emekçiler saldırısını kınıyorum. Taksim’i artık kazandık. Faşist sermaye devleti 2010 yılı 1 Mayısı’nda artık Taksim’e barikat kuramayacaktır.


Artık Taksim bizimdir!”

Sefaköy’den kağıt sektöründen bir işçi: Her sokakta yine çatışma ve direniş vardı. Taksim’i aldık ama giremeyen birisi olarak her sokağı Taksim Teydanı yaptık. Devrimci dayanışma yine vardı ancak geçen seneki kadar yoktu diye düşünüyorum. Devrimci gruplar kitleyi yönlendirmekte başarılı olamadılar; kendi gruplarını toplayarak farklı yönlere dağıldılar. Burada devrimci dayanışma olması gerekiyordu. Artık grupçuluğu bırakıp birleştirici bir siper yoldaşlığını Devrimci 1 Mayıs Platformu olarak örebilmek gerekiyordu. Bunun eksik kaldığı düşüncesindeyim.

Bazı sendikalar, barikatı aşmaları gerekirken, “Taksim’e girildi” diye anmayı Mecidiyeköy alanında yapmayı tercih ettiler ve barikatı zorlamadılar. Burada sınıf devrimcileri olarak iyi bir tutumumuz vardı. Anmadan sonra sendika ağalarını teşhir ederek alandan ayrılarak Taksim’i zorlamaya gidiyorduk. Sermayenin kolluk güçleri bizlere saldırdı. Çoğu arkadaşımız orada yaralandı. Hatta birisi ölüm tehlikesi de atlattı. Bunlar 1 Mayıs mücadelesinde olması gerekenlerdi. Sermayeye karşı işçi sınıfının direnişiydi. Önceki senelerde olduğu gibi bu sene de zorlandı ve alındı. Artık Taksim bizimdir ve Taksim alanında olacağız. Sermaye ve onların kolluk kuvvetleri bizleri zorlamaya çalışsa da o alanı aldık ve bir daha terketmeyeceğiz.


Alanımız Taksim Meydanı’dır!”

Şahintepe’den bir işsiz: Bu yılki 1 Mayıs genel anlamıyla sınıflar mücadelesinde önemli bir yer tutacaktı. Ekonomik ve siyasal krizin de etkisiyle işçi ve emekçiler belli bir arayış içerisindedirler. Bu 1 Mayıs işçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğunun dışavurumu olmuştur. Taksim tartışmalarına gelince; bu ise zaten canı burnunda olan işçi sınıfının öfkesini bilemiştir ve bilindiği gibi 1 Mayıs’ta işçi sınıfına ve onun devrimci kimliğine yakışan bir tavır ortaya koymuştur.

30 yıl sonra Taksim’e çıkılmış, Taksim alanı işçi ve emekçilerin gücüyle zaptedilmiştir. Bundan önceki yıllarda Taksim üzerinden çatışmalar yaşanmış, ancak Taksim’e çıkılamamıştı. Bu yıl bu engel aşılmıştır. Bundan sonra Taksim Meydanı 1 Mayıs Meydanı’dır. Artık alan tartışması gerici bir tartışmadır. Böyle birşey olmaması gerekir. Alanımız Taksim Meydanı’dır. Herkese, işçi ve emekçilere, bu uğurda bedel ödeyen tüm devrimcilere hayırlı olsun.


Zorbalık sökmedi!”

Sefaköy’den bir metal işçisi: Bu seneki krizden dolayı çatışmaların daha yoğun geçeceğini düşünüyordum. İlk alana girişimiz bizler için güzeldi. Polisin panzer kullanmasıyla aramızda açılmalar, yer yer dağılmalar yaşandı. Biraraya gelmekte, ortak hareket etmekte zorlandık. Bu dağılmalar yaşanmasaydı, toplu hareket edebilseydik, daha fazla zorlayarak belki amacımıza ulaşabilirdik diye düşünüyorum.

Sermayenin köpeklerinin kullandıkları gaz bombaları ve tazyikli sular irademizi kırmaya yetmedi. Sermayenin kolluk güçlerinin bu tutumu bizlerin, işçi ve emekçilerin haklarına karşı ne kadar düşmanca hareket ettiklerini açıkça gösteriyordu. Bu bizleri yıldırmadı ve yıldırmayacak. Her geçen gün biraz daha güçleniyoruz ve güçlenmeye devam edeceğiz. Yolumuzun yavaş yavaş açıldığını söyleyebiliriz. Ne pahasına olursa olsun istediğimize ulaşacağız. Bütün devrimcilerin, işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ı kutlu olsun.



Direnen işçi ve emekçilere selam olsun!”

Şahintepe’den bir tekstil işçisi: Bu sene kararlı bir 1 Mayıs oldu. Gelen kitle kararlı bir kitleydi. Bazı yerlerde iyi direndi, bazı yerlerde direnemedi. Ama toplamında 1 Mayıs’a yakışır bir eylem oldu. Coşkuluydu. Bir dahaki 1 Mayıs’a daha iyi olacağını düşünüyorum ve 1 Mayıs’ta direnen işçi ve emekçilere selam olsun diyorum. 1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanlarındaydık, her yer 1 Mayıs alanıydı!


1 Mayıs’ı kazandık, Taksim’i de!”

Hadımköy’den bir metal işçisi: Bir sene boyunca hep bugünü bekledim. Hep 1 Mayıs şarkılarıyla kendimi bugüne hazırladım. Ve o gün gelip çattığında 1 Mayıs ruhuyla alanlarda toplandık. Gördüm ki istenildiğinde bir şeyler başarılabiliyormuş.

Sermaye sınıfı şunu bilsin ki, bir gün gelecek, sömürdükleri, ezdikleri emekçiler onların sonunu getirecek. Yeter ki işçi ve emekçiler ne olduklarını, ne istediklerini bilsin.

150 yıl önce işçi ve emekçilerin ne istediklerini, nasıl başarabildiklerini okuduk, yaşadık ve gördük. Tüm baskı ve zulme karşı işçi ve emekçinin Taksim 1 Mayıs kazanımını yürekten kutluyorum. Asalak burjuvazi bilmelidir ki, 1 Mayıs’ı kazandık, Taksim’i de kazandık. Onlar 1 Mayıs’ın tatil ilan etmeye mecbur kaldılar.

Bizleri Taksim’e sokmamaya çalıştılar ancak bizler için her yer Taksim, her yer direniş alanı oldu.

Taksim irademiz kırılmadı”

Küçükçekmece’den bir grup emekçi: Bir kez daha sınıfsal kinimiz ve onurumuzla olmamız gereken yerde, 1 Mayıs alanındaydık. Gurur ve heyecanla doluyduk.

Saat 09.30’da Mecidiyeköy’e ulaştığımızda binler yönünü Taksim’e çevrimişti. Daha yoldayken Pangaltı’da ilk saldırının haberini aldık. Yoldaşlarımızın orada olduğunu biliyorduk. Akşam TV’den izledik, yoğun tazyikli su ve gaz bombalarına rağmen BDSP pankartını sımsıkı tutarak direniş ruhuyla karşı duruyorlardı.

Mecidiyeköy’de başta zayıf bir polis barikatı vardı. Düşman ön saldırısını yapmış, kitleyi ikiye bölmüştü. “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları Mecidiyeköy Meydanı’nı inletiyordu. Biz çoğaldıkça polis barikatı da robokop, çevik, panzer artıyordu. Birden ilk saldırıyla kitle hareketlendi ama sonra çabuk toparlanıp tekrar yönünü Taksim’e çevridi. Ama ayrılanlar olmuştu. Bir yandan da alana girenler oluyor, saflar giderek sıklaşıyordu. Karşılaştığımız yoldaşlarla ne yapmak gerektiği üzerine konuştuk. Farklı yollardan Taksim’e çıkmayı deneyebilirdik ya da buradaki kitleyle gerekeni yapmalıydık. Kalmaya karar verdik.

DİSK ve KESK temsilcileri aralıksız pazarlığı sürdürerek Taksim’i zorluyordu. Kalabalık bir kitlenin de Harbiye’de önümüzdeki barikatın açılması için oturma eylemi yaptığı haberini aldık. Biz de sloganlarla oturma eylemi yaptık. Bir süre sonra Harbiye’deki kitlenin Taksim’e yürümesine izin verildiği haberi geldi. Haber alkış ve sloganlarla karşılandı. Bize de izin verileceği rehaveti, ruh hali egemendi. Böyle olmayınca hemen kürsü oluşturup saygı duruşuna geçildi. Konuşmalar, sloganlar...

Bu sırada saldırı hazırlıkları başladı. Büyük bir kin ve nefretle gaz bombaları atılıp tazyikli su sıkıyorlardı. Kitle geriye çekilmek zorunda kaldı. Sloganlarla saldırı protesto edildi. Gaz bombaları atılmaya devam ediyordu. Panzer de kitlenin üzerine doğru gelmeye devam etti. Burada farklı yönlere (Gayrettepe, Profilo, Okmeydanı gibi) bölünen kitle gazdan oldukça etkilenmişti.

İşçiler, emekçiler, işsizler ve kapitalizmden hiçbir umudu olmayan, kahrolası düzenin bütün ezasını çeken bizler bir kez daha gördük ki, kurtuluşumuz örgütlenerek mücadele etmek ve mücadele alanlarında özgürleşmekten geçiyor.