5 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/17

  Kızıl Bayrak'tan
  Taksim’i kazandıran cüret ve kararlılıkla ilerleyeceğiz!
  Azgın devlet terörüne direnen işçiler, emekçiler ve devrimciler sokak sokak çatışarak Taksim’i kazandı…
Adana’da 1 Mayıs coşkuyla kutlandı…
1 Mayıs Türkiye’nin dört bir yanında coşkulu eylemlerle kutlandı…
Liseliler 1 Mayıs’ta alanlardaydı!..
  Sokak sokak sergilenen devrimci direnişle 1 Mayıs kazanıldı!.. .
  Kadıköy’de devletin icazetine sığınan Türk-İş gericiliği ile kuyruğuna takılanlar düzene hizmet ettiler...
  Sermayenin yalıtma politikası 1 Mayıs’ta da sürdürüldü...
  Taksim’in kazanılmasının ardından.... - H. Eylül
  Kürdistan’da 1 Mayıs eylemlerinden...
  Küçükçekmece’den işçi ve emekçilerle 1 Mayıs üzerine konuştuk...
  Almanya’da 1 Mayıs gösterilerinden...
  Başbuğ, sermaye düzenin bekçisi olan orduyu aklamaya çalıştı…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Gençlik hareketinden...
  Hatice Yürekli anıldı
  Tamil Kaplanları: “Asla teslim olmayacağız!”
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Liberal kaçkınların arsızlığı!

Taksim tartışmaları üzerinde mücadele kaçkınlığı yapan EMEP yöneticileri ve Evrensel gazetesi yazarları devrimci değerlere değişik kılıflar altında saldırmaktadırlar.

2 Mayıs tarihli Evrensel’de İhsan Çaralan’nın yazısını okuduğumda, 1 Mayıs günü televziyon haberleri izleyen biri olarak emeğe saygı temelinde birkaç söz söylemek zorunda hissettim kendimi. Reformizmin belkemiksizliğinin buraya varacağını düşünememiştim.

Gerek Taksim tartışmaları esnasındaki tutumunuz, gerekse de mücadele sonucu yeniden kazanılan Taksim zaferi gerçeği varken orta yerde, bir de kalkıp Kadıköy 1 Mayısı’nın içine düştüğü rezaleti kurtarmaya çabalıyorsunuz. Tabandaki emekçiler dahi “bizim yerimiz Taksim olmalıydı” derken, sen kalk Taksim kararlılığına bir de dil uzat. Kusura bakma bu kadarı da fazla. Şunu iyi bilin, sınıf mücadelesi sertleştikçe sınıfın direnci altında ezileceğinizi unutmayın.

1 Mayıs Taksim kararlılığı iki sınıfın, emek ile sermayenin çatışmasının yaşandığı bir süreç oldu. İki yıldan beri emekçilerin kararlılığı sonucu kazanılan Taksim’in sadece Türkiyeli emekçilerin değil, dünya emekçilerinin de bir kazanımı olduğunu bilmelisiniz.

Ne diyor Evrensel “başyazar”ı İhsan Çaralan? 1 Mayıs kutlamaları için sadece “Taksim’e çıkma” iddiasıyla öne çıkan sendikacılar 2009 1 Mayısı’nın taleplerini önemsememişlerdir. Valiyle yapılan gizli anlaşma sonucu makul bir sayı Taksim’e bırakılmıştır.

Sendika yöneticilerini düzenle ne tür anlaşmalar yaptıklarını bizlere söylemeyin. Bunu biz bilemiyoruz. Orada uzlaşıcı bir tutumdan ziyade bir direniş vardı. Taksim ve çevresinin polis tarafından adeta işgal edilmesi vardı. Dahası sokak sokak çatışma ve militan bir direniş vardı. Direnişe gözünü kapatarak, bu kirli değerlendirmelerle işçi ve emekçileri aldatacağınızı sanıyorsanız çok fena yanılıyorsunuz. Sizleri sadece bu yılki manevralarınızla değil, 2 yıldan beri süren Taksim kararlılığı karşısındaki gerici tutumunuzdan da tanıyorum. Geçen yıl da direnişin olduğu bir sırada kaçkınlığın yolunu şu sözlerle döşemiştiniz: “Taksim olmazsa olmaz mı?”

Eğer bugün Taksim kazanılmış ise, teslimiyet ve anlaşmalar sonucu değil, devrimci bir direniş ve mücadelenin sonucu kazanılmıştır. Bunu böyle bilin. “Hak verilmez, alınır!”

Stuttgart’tan bir devrimci



“Makul” eylem yoktur, devrimci 1 Mayıs vardır!

2009 1 Mayısı benim için birkaç yönden önemliydi. Birincisi kitle/sınıf hareketinin değil ama sol hareketin moral, motivasyonu açısından yarattığı olumlu hava idi. Cihangir’de, Elmadağ’da, Tarlabaşı’nda yaşanan çatışmalar burjuvaziden ve hatta sol içinden de seslendirilen ve kitlelerde belirgin bir biçimde etkili olduğu görülen tüm uzlaşı-diyalog vb. söylemleri tuzla buz etti. Tam da “Düzene karşı devrim!” sloganının henüz çok genç görünümleriydi bu olanlar.

“Makul” bir Taksim makul de olsa sınıfın hanesine yazılacak olumlu bir gelişme, bir artı puandır. Ancak Türkiye Devrimci Hareketi/Devrimci 1 Mayıs Platformu şunu gözden kaçırmamalıdır. Taksim’e çıkılması her ne kadar devrimci hareketin sendikal bürokrasi üzerinde yarattığı basınçla başarılmış ise de, hala sendikal bürokrasinin toplumsal harekette tutabildiği karar verici konumu bir nebze olsun geriletememiştir. “Makul Taksim” oyununa gelen Çelebi/Evren’lerin bu yaptığının hesabı sorulmalıdır.

Tüm olan biten şunu göstermektedir; Küçükçekmece’den, Kartal’dan, Çiğli’den, Sincan’dan, Bakırçay’dan işçi taburları kent meydanlarına oluk oluk akıtılamadıkça, 1 Mayıslar sendikal bürokrasi, devlet ve küçükburjuvazi arasında oynanacak bir satrançtan ibaret kalacaktır. Kazanana makul hediyeler sunulacaktır olsa olsa.

Oysa bu çirkef düzenden kurtulmak için bize gereken devrimci 1 Mayıs’tır.

Küçükçekmece’den bir emekçi



Avukatlardan 1 Mayıs açıklaması

Devletin baskı ve zoruna karşı Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen işçi ve emekçilere dönük devlet terörünün bilançosunu Çağdaş Avukatlar Grubu ve Çağdaş Hukukçular Derneği 1 Mayıs günü saat 16.00’da İstanbul Barosu önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla duyurdu.

Çağdaş Hukukçular Derneği adına basın açıklamasını okuyan Av. Taylan Tanay, ÇHD İstanbul Şubesi’nde oluşturdukları kriz masasına ulaşan bilgilere göre, 1 Mayıs kutlamaları sırasında 400’den fazla kayıtlı-kayıtsız gözaltı saldırısı yaşandığı, 50’ye yakın kişinin hastanelik edildiği, 2 kişinin ise ağır yaralı olduğu bilgisini verdi.

Eylemde, “Biji yek gulan!”, “Taksim 1 Mayıs alanıdır!”, “Devlet terörüne son!” sloganları atıldı. “1977 katliamını unutmadık! Katiller cezalandırılsın!” pankartının açıldığı basın açıklaması sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul



Diyarbakır’da açlık grevi...

29 Mart yerel seçimlerinin ardından Demokratik Toplum Partisi’ne (DTP) yönelik olarak 15 ilde başlatılan operasyonlar ve tutuklama terörüne karşı 3 Mayıs günü Diyarbakır’da 2 gün sürecek açlık grevi başladı.

DTP’li milletvekilleri, belediye başkanları ve parti yöneticilerinin yanısıra Kürdistan illerinden Diyarbakır’a akın eden binlerce kişi sabah saatlerinden itibaren Koşuyolu Parkı’nda toplanmaya başladı. DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Emine Ayna’nın da katıldığı ve 2 gün sürecek olan açlık grevine katılacak olanlar binlerce kişi tarafından sloganlarla karşılandılar.

“Kürdistan sizinle gurur duyuyor!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Biji PKK!”, “Biji serok Apo!”, “Katil Erdoğan!” sloganlarıyla karşılanan DTP’liler açlık grevi için parkta kurulan çadırlara geçtiler. Hakkari ve Şırnak’tan gelen DTP’liler ise açlık grevine ulusal kıyafetlerle katılım sağladılar.

Kırmızı bant takarak başlatılan açlık grevinde saat 12.00’de DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk kitleye seslendi. Yerel seçimlerde “sahte Kürt”ünü kaybeden devletin DTP’ye yönelik darbe operasyonu başlattığını söyledi. İradesiz ve siyasetsiz bir Kürt olmayı asla kabul etmeyeceklerini belirten Türk, “Onurlu bir yaşam onurlu bir duruştur. Bu nedenle buradayız. Ya onurlu bir yaşam ya hiç. Ya özgür iradeye dayalı demokratik bir siyaset ya da hiç.” diyerek konuşmasını noktaladı.