22 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/19

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf hareketinin gelişiminde mevzi direnişlerin artan önemi
  DTP milletvekillerinin dokunulmazlıkları boşa çıkartılmaya çalışılıyor…
Erdoğan’ın Bakü-Moskova ziyaretleri…
Kayseri’de işsizliğe isyan eden bir işçi katledildi…
Sermaye “Personel Rejimi” adı altında kamu emekçilerinin haklarına göz dikti...
  Direnişlerden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Bayramtepe’de yıkım saldırısı püskürtüldü!
  Mevzi direnişler ve önderlik müdahalesi
  Kriz derinleşiyor, sorunlar büyüyor, emekçi kadınlar daha çok etkileniyor...!
  Tekstil İşçileri Kurultayı’na çağrı!
  Taksim iradesi karşısında EMEP
reformizminin utanç verici tutumu!
  Mayıs şehitleri anmalarından...…
  Üniversitelerden… .
  Tamil Kaplanları’nın trajik sonu…
  Berlin’de krize karşı kitlesel eylem…
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden…
  Resmi çizgi aşılıyor mu, yoksa yeniden mi üretiliyor? - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devlet direniş karşısında acz içine düştü…

Bayramtepe’de yıkım saldırısı püskürtüldü!

Yerel seçimlerin sona ermesi ile birlikte sermaye iktidarı pek çok alanda saldırılarına hız verdi. Seçim öncesinde ara verilen “kentsel dönüşüm” uygulamaları da bu saldırılar arasında yerini aldı. Ümraniye ve Sulukule’de başlatılan yıkımlar 14 Mayıs günü de Bayramtepe’de sürdü. Ancak bu kez yıkım ekipleri evlerini savunan Bayramtepeli işçi ve emekçilerin militan direnişiyle karşılaştı.

Sabah saatlerinde 40 kadar yapıyı yıkmak için Bayramtepe’ye polis eşliğinde gelen yıkım ekipleri, bölge halkı toplanmadan önce iki binayı yıkmayı başardı. Bu sırada bir araya gelen işçi ve emekçiler barınma haklarına sahip çıkarak düzen güçlerine militanca karşı koydular.

Evlerini savunan emekçilere polisin yanıtı ise gaz bombası, cop, tazyikli su ve plastik mermi oldu. Sabah 6.00 sıralarında başlayan çatışma akşam 17.00’ye kadar sürdü.

“Kadınların birkaçını yaralarsak direnişi kırarız” hesabıyla saldırıda kadınlar ve çocuklar hedef alındığı için, ilk saldırı sırasında çok sayıda kadın yaralandı. Yoğun biçimde gaz bombası kullanan kolluk güçleri ilköğretim okulunun içine de gaz bombası attı. 60 kadar öğrenci gazdan etkilendikleri için hastaneye kaldırıldı. Evlerin içine dahi gaz bombası atılması nedeniyle 4 aylık bir bebek hastaneye kaldırıldı.

Yaşanılan devlet terörünün basında genişçe yer alması ve 1 Mayıs’ın ardından “orantısız güç” tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi düzen güçlerini zor durumda bıraktı. Mahallede polisin basın mensuplarını tehdit ettiği ve “polis gaz atıyor” şeklinde haber verilmesini engellemeye çalıştığı basın organlarında yer aldı.

Valilik ise çözümü bir kez daha “provokatör” yalanına sığınmakta buldu. Polisin mahalleden püskürtülmesinin ardından açıklama yapan Vali, olayları provokatörlerin çıkardığını söyledi. Sadece bir binadaki kaçak katın yıkılmasının planlandığını ancak mahallede toplu yıkım yapılacağının provokatörlerce yayıldığını açıkladı. Oysa sabah saatlerinde iki bina yıkılmıştı!

Vali Güler, basını da olayları yanlış aktarmakla, yanlı ve tek taraflı haber ve görüntüler yansıtmakla itham etti. Yıkıma karşı gerçekleştirilen direniş sırasında aralarında polis amirinin de bulunduğu çok sayıda polisin yaralandığını belirtti.

Polisin okula gaz bombası atmasının söz konusu olmadığını söyleyen Vali, bombayı da provokatörlerin attığını iddia etti. Vali Güler, 1 Mayıs’ta da göstericilerin bir camiye gaz bombası attığını ve cemaati provoke ettiğini iddia etmişti. Oysa polis camiye bilinçli olarak gaz atmış ve camide namaz kılanları eylemci kitlenin üzerine saldırtarak linç girişiminde bulunmuştu.

Tüm bu ciddiyetsiz açıklamalar düzen güçlerinin, işçi ve emekçilerin meşru direnişi karşısında nasıl da acz içinde kaldığını bir kez daha ortaya koydu. “Provokatör” yalanlarına sığınan devlet sermaye basınında bile ciddiye alınmadı.

“Bayramtepe halkı yalnız değildir!”

İstanbul Bayramtepe’de yaşanan yıkım saldırısıyla ilgili olarak 16 Mayıs günü Eskişehir’de Adalar Migros önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamada, dünya çapında yaşanan ekonomik krizin emekçilerin yoksulluk ve sefaletini daha da derinleştirmesine ve bunun Türkiye’ye yansımalarına değinildikten sonra yıkım saldırısı ve sergilenen terör protesto edildi. 14 Mayıs günü Bayramtepe’ye yıkım ekiplerinin girdiği, emekçilerin yıkıma karşı gösterdiği direnişe polisin azgınca saldırdığı, emekçilerin yaşadığı evlere gaz bombalarının atıldığı, sokakta görülen herkesin tekme tokat dövüldüğü, hatta bir ilköğretim okuluna atılan gaz bombasıyla onlarca öğrencinin zehirlendiği vurgulandı. Onlarca insanın gözaltına alındığı ve orada yaşayan esnaf ve işçilerin darp edildiği belirtildi. Bütün bu saldırılara, baskılara, gözaltılara rağmen emekçilerin kurduğu barikatların aşılamadığı, yıkımın gerçekleşmediği ve saatlerce süren mücadele sonucu devletin geri adım attığı belirtildi. Barınmanın bir hak olduğu ve bu haklı mücadelenin sahiplenildiği vurgulanarak mücadele çağrısı yapıldı.

BDSP, EHP, İHD, ESP, Mücadele Birliği, ODAK ve Halkevleri’nin örgütleyicisi olduğu eyleme yaklaşık 70 kişi katıldı. DHF, DPG eyleme destek verdi.

Kızıl Bayrak / Eskişehir

 

Önce dayak, ardından “provokatör” suçlaması!

Yerel seçimlerin geride kalması ile birlikte sermaye cephesi kentsel dönüşüm uygulamalarına hız vermiş ve çeşitli emekçi semtlerinde yıkımlar yaşanmıştı. 14 Mayıs günü Altınşehir’de gerçekleştirilmeye çalışılan yıkım saldırısı halkın direnişi sayesinde iptal edilmişti. Altınşehir’de gösterilen direnişi polisin biber gazı, plastik mermi ve cop kullanarak dağıtmaya çalışması tüm basın-yayın organlarında da genişçe yer almış, Valilik polisi korumak için eylemcilerin okula gaz bombası attığı gibi gülünç yalanlara başvurmuştu.

Altınşehir görüntülerinin en akılda kalan yanlarından biri de polisin çevrede bulunan bir kişiye önce yumruk, sonra tekme atmasıydı. Saldırıya uğrayan Hüseyin Pakdemir, kendisini tokatlayan Emniyet Amiri hakkında şikayetçi oldu. Görüntülerden ve şikayetten rahatsız olan İstanbul Emniyeti ise çareyi Pakdemir’in “suçluluğunu” ispatlamakta buldu.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü yaptığı yazılı açıklamada, “Görüntülerde yer alan şahsın oradan geçen herhangi bir kişi değil, söz konusu grubun ön saflarında yer alarak provoke eden kişi olduğu www.iem.gov.tr. internet sitemizdeki fotoğraflardan anlaşılmaktadır.” diyerek Pakdemir’in “provokatör” olduğunu ve bu durumda dayağı hakkettiğini ifade etti. Evlerinin yıkılmasıni istemeyen ve polise karşı koyan kitlenin içerisinde Pakdemir’in daireye alınarak işaretlendiği pek çok fotoğraf da emniyetin sitesinde yer aldı. Kendilerini yalanlarına fazla kaptıran emniyet yetkilileri fotoğrafları sunarken “Altınşehir olayının provokatörüne ait fotoğraflar” ifadesini kullandılar.

Evlerinin başlarına yıkılmasına karşı direnenler önce tekme tokat dövülüp ardından da “provokatör” ilan ediliyor. Bu düzene karşı mücadele eden, direniş yolunu tutan herkesin provokatör ilan edileceğinin itirafıdır yapılan açıklama.