22 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/19

  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf hareketinin gelişiminde mevzi direnişlerin artan önemi
  DTP milletvekillerinin dokunulmazlıkları boşa çıkartılmaya çalışılıyor…
Erdoğan’ın Bakü-Moskova ziyaretleri…
Kayseri’de işsizliğe isyan eden bir işçi katledildi…
Sermaye “Personel Rejimi” adı altında kamu emekçilerinin haklarına göz dikti...
  Direnişlerden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Bayramtepe’de yıkım saldırısı püskürtüldü!
  Mevzi direnişler ve önderlik müdahalesi
  Kriz derinleşiyor, sorunlar büyüyor, emekçi kadınlar daha çok etkileniyor...!
  Tekstil İşçileri Kurultayı’na çağrı!
  Taksim iradesi karşısında EMEP
reformizminin utanç verici tutumu!
  Mayıs şehitleri anmalarından...…
  Üniversitelerden… .
  Tamil Kaplanları’nın trajik sonu…
  Berlin’de krize karşı kitlesel eylem…
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden…
  Resmi çizgi aşılıyor mu, yoksa yeniden mi üretiliyor? - M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tamil Kaplanları’nın trajik sonu…

İmha savaşı karşısında “uygar batı”nın her zamanki ikiyüzlü tutumu!

Kapitalist-emperyalist dünya düzeni ulusal sorunu 21. yüzyıla taşıyarak, demokratik sorunları çözme yeteneğinden yoksun olduğunu, bu sorun üzerinden de kanıtlamaktadır. Demokratik sorunları çözmek bir yana, bu sorunları farklı boyutlarda hergün yeniden üreten bu barbarlık düzeni, insanlığın önünde aşılması gereken bir engel olduğunu icraatlarıyla da kanıtlıyor.

Tıpkı Filistin, Kürdistan, İrlanda gibi ulusal özgürlükten yoksun bırakılan halklardan biri olan Tamiller, çeyrek asırdan beri ulusal baskı ve ayrımcılığa karşı direniyor. Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) önderliğinde yürütülen mücadele, 1983’ten beri gerilla savaşı eşliğinde devam ediyor. Hindistan açıklarında bir ada ülkesi olan Sri Lanka rejimine karşı süren bu savaşta önemli başarılara imza atan LTTE, hem kara hem deniz savaşındaki ustalığını pek çok kere kanıtlamıştı. Uzun yıllar Tamil halkının yaşadığı Jafna Yarımadası’nı denetim altında tutan LTTE, çeyrek asır süren savaşın sonunda trajik bir yenilgiye uğradı.

Tamil Kaplanları’nın uluslararası ilişkiler sorumlusu Selvarasa Pathmanathan tarafından yapılan açıklamada, “Bu savaş acı sonuna ulaştı” denildi. “Uluslararası toplumun Tamil halkının hayatını ve onurunu koruyabilmesi için tek çare buysa silahlarımızı susturmaya hazırız” ifadesine yer verilen açıklama, Sri Lanka rejimi tarafından karşılıksız bırakıldı.

“Feda eylemlerine ilk başvuran örgüt” olarak da bilinen LTTE, silah bıraktığını açıkladı. Ateşkes önerisi ve silah bırakma kararına rağmen örgütün diğer liderlerini de katleden Sri Lanka ordusu, Tamil Kaplanları ile Tamil halkına karşı iğrenç bir imha savaşına girişti.

Tamil gerillalarının çeyrek asırlık kararlı direnişi karşısında pek çok kere yenilgiye uğrayan işgalci Sri Lanka ordusu, bekçi köpekliği yaptığı kapitalist sınıflara yakışır bir tutum alarak, ilkel intikam zihniyetiyle vahşi bir katliam gerçekleştirdi. Deniz bağlantıları kesildikten sonra dar bir alana sıkıştırılan gerillaları katleden Sri Lanka ordusu, son aylarda Tamil halkından binlerce sivili de katletti. Binlerce Tamilli yerinden yurdundan edildi.

Aylardır devam eden katliamları izlemekle yetinen ABD, AB, BM, Çin, Hindistan, Rusya gibi gerici güç odakları, Tamil halkına karşı imha savaşı sürdüren Sri Lanka rejimine hiçbir baskı uygulamamıştır. Ateşkes çağrısı yapmakla yetinen bu güçler, fiilen katliama yeşil ışık yakmıştır.

“Teröre karşı savaş” söylemini bıktırırcasına tekrarlayıp duran “uluslararası toplum”, Sri Lanka ordusunun iğrenç devlet terörünü destekleyerek, ikiyüzlülüğünü bir kez daha kanıtlamıştır. Hatırlanacağı gibi, bu yılın başında ırkçı-siyonist İsrail rejiminin Filistin halkına karşı giriştiği imha savaşı da, aynı “uluslararası toplum”un tam desteğini almıştı.

Sri Lanka ordusunun vahşi intikam saldırısı, ardından bu ülke devlet başkanının “zafer” ilanı, gerici rejimlerin niteliğini gösteren çarpıcı örneklerdir. Gerilla hareketi güçlüyken LTTE ile ateşkes anlaşması imzalayan Sri Lanka rejimi, 2005’te Tamil Kaplanları’nın doğu kolu komutanı albay Karuna Amman’ın 6 bin gerilla ile örgütten ayrılmasından sonra tavır değiştirmeye başlamıştır.

Norveç’in arabuluculuğuyla 2002’de imzalanan ateşkesi tanımamaya başlayan Sri Lanka rejimi, son yıllarda LTTE’nin ateşkes çağrılarını ciddiye almayarak, gerillalara teslim olmalarını dayatmıştır. Hatırlanacağı üzere, Kürt hareketi devrimci çizgide mücadele ederken “İsveç modeli”ni tartışmaya başlayan Türk sermaye devleti de, PKK’nin düzen içi çözüm arayışları, özellikle de İmralı teslimiyetinden sonra “pişmanlık” dayatmasında bulunma gücünü kendinde bulmaya başlamıştı.   

Son beş ayda Filistin ve Tamil halklarının maruz kaldığı imha savaşlarının kapitalist-emperyalist düzenin efendileri tarafından desteklenmesi, gerici devletlerin ulusal özgürlük mücadelelerine karşı izleyecekleri vahşi yöntemler hakkında somut bir fikir vermiştir.

Tamil halkının kitlesel desteğine dayanan militan bir direnişe rağmen, LTTE’nin vardığı trajik son, “uluslararası toplum”dan, yani kapitalist-emperyalist düzenin efendilerinden ulusal soruna çözüm bekleme eğiliminin açmazını bir kez daha ortaya koymuştur. “Çözüm için devrimi bekleyemeyiz” tezini savunan çizginin gerçek bir çözüm üretmekten yoksun olduğu, LTTE’nin trajik sonu ile yeniden kanıtlanmıştır.

Bu yalın gerçek, tekelci kapitalizmin demokratik sorunları çözen değil, yeniden üreten bir sistem olmasından kaynaklanmaktadır. Komünistler, “Halkların gerçek kurtuluşu sosyalizmde!” şiarını, kapitalizmin emperyalist aşamadaki gerici niteliğini ortaya koyan bu bilimsel olguya dayandırmaktadırlar.

Tamil halkının uzun yıllara yayılan özgürlük mücadelesine önderlik eden LTTE, yazık ki, trajik bir yenilgiye uğramıştır. Ancak bu son, Tamil halkının özgürlük özleminin yerli yerinde durduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Tarihsel deneyimler, halkların özgürlük özlemlerinin askeri zorla bastırılamayacak kadar köklü olduğunu defalarca kez kanıtlamıştır.