29 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/20

  Kızıl Bayrak'tan
  Sahte görüntülerle
gizlenemeyen gerçekler
  Resmi tarihle hesaplaşmak için sermaye düzeniyle hesaplaşmak gerekir!
“Kürt açılımı”nın körüklediği ham hayaller!
Grev ve direnişleri büyütmek için ortak mücadele!
Entes direnişinden...
İşçi ve emekçi hareketinden…
  Metal İşçileri Kurultayı’na doğru...
  Tokat Eğitim-Sen üyelerinden Tokat’ta yaşanan son gelişmeler üzerine açıklama…
  Bursa’nın “akıllı” hastanesinde çıkan yangının gösterdikleri…
  Üniversitelerden...
  ABD Guantanamo’dan
vazgeçmek istemiyor!
  Barack Obama-Benyamin Netanyahu görüşmesi……
  ABD’nin kirli ve karanlık icraatları
  Mamak İşçi Kültür Evi 8. Geleneksel Birlik ve Dayanışma Pikniği gerçekleştirildi…
  Onurlu çözüm mü? Yoksa dilencilik mi? - M. Can Yüce
  KESK ve bağlı sendikalara yönelik devlet terörü
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

KESK ve bağlı sendikalara yönelik devlet terörü

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Merkezi ile Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim-Sen) bazı şubelerine 28 Mayıs sabahı düzenlenen eş zamanlı baskınlar sonucunda 35 kamu emekçisi gözaltına alındı.

KESK üyelerine beş ilde gözaltı ve baskınlar…

İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı doğrultusunda KESK yönetici ve üyelerine yönelik Ankara, İstanbul, Van ve Manisa’da başlatılan operasyonlar kapsamında KESK’in Ankara’daki genel merkez binası sabah saat 06.30 sıralarında terörle mücadele polisleri tarafından basıldı.

KESK Genel Merkezi’nin yanı sıra Eğitim-Sen Van Şubesi ile çok sayıda kamu emekçisinin evlerine düzenlenen baskınlar sonucunda gözaltılar yaşandı.

KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümsül, Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Gülçin İsbert, Eğitim-Sen Ankara 2 No’lu Şube üyesi Lami Özgen‘in de aralarında bulunduğu kamu emekçileri gözaltında tutuluyorlar.

KESK’ten basın açıklaması

“PKK operasyonu” kapsamında yaşanan gözaltı saldırısının hemen ardından sabah saatlerinde basına açıklama yapan KESK Genel Başkanı Sami Evren yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“İlk olarak mahkemeye çıkmamış insanların olayın sıcağı sıcağına suçlanması, PKK’lı diye kodlanması doğru değil. Bu insanlar sendikamızın üyesi ve çalıştıkları yer adresleri belli, polisin çağırıp ifadelerini istediği zaman alabilir. Bu tür bir baskınla örgütümüz kamuoyu önünde itham altına alınıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.

Başbakan geçtiğimiz günlerde geçmişte farklı kimliklere yönelik Faşizan uygulamalar yapıldığını, bunun hata olduğunu söylemişti. Anlaşılan o ki bugün de Başbakan aşan kimi işler işler yapılıyor. Benzeri faşizan ve baskıcı bir uygulama ile bugün sendikamız karşı karşıyadır. KESK muhalif kimliğini devam ettirecektir.”

KESK üyeleri ise çeşitli illerdeki gözaltı  ve baskınları bugün öğle saatlerinde Ankara’da Yüksel Caddesi’nde gerçekleştirecekleri basın açıklamasıyla protesto edecekler. Gözaltı terörünün saat 18.00’de Taksim Gezi Parkı’nda gerçekleştirilecek bir eylemle de protesto edilmesi bekleniyor.

Eğitim-Sen: “Üye ve yöneticilerimiz serbest bırakılsın!”

Üye ve yöneticilerinin gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yapan Eğitim-Sen ise şu ifadelere yer verdi:

“Sendikamıza ve KESK’e yönelik olarak gerçekleştirilen bu hukuk dışı mücadele, bizleri bugüne kadar her türlü baskıya rağmen yürüttüğümüz mücadelemizden alıkoymayacaktır. Yaşanan gözaltıların sona ermesini istiyor, Eğitim Sen olarak gözaltındaki üye ve yöneticilerimizin en kısa sürede serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”


BDSP: Faşist teröre karşı KESK’i savunmaya çağırıyoruz!

Son dönemde artan devlet terörü yeni bir boyut kazandı. Bu kez hedefte kamu emekçileri var. Jandarma tarafından 28 Mayıs sabahı sabah saatlerinde başlatılan operasyonlarda çok sayıda kamu emekçisi gözaltına alındı. Saldırılar, KESK Genel Merkezi’ne yapılan baskınla devam etti. Gelen ilk haberlere göre jandarmanın hala sendikada olduğu belirtiliyor. KESK Genel Merkez Kadın Sekreteri Songül Morsümbül ve Eğitim-Sen Genel Merkez Kadın Sekreteri Gülçin İsbert’in de aralarında olduğu yaklaşık 35 kişinin gözaltına alındığı gelen bilgiler arasında.

On binlerce üyesi olan KESK’in basılarak yönetici ve üyelerinin gözaltına alınması tam bir faşist terör örneğidir. Bu türden bir saldırının örneğine ancak askeri darbe dönemlerinde rastlanabilir.

Bu terörün hedefinde emekçiler var. Bu terörün hedefinde emekçilerin haklı mücadelesi var. Bu terörün hedefinde Kürt halkı var. Emekçilerin mücadelesi ezilmeye, Kürt halkı da yalnızlaştırılmaya çalışılıyor.

Bu gözü dönmüşlük gösteriyor ki, düzen güçlerinin “Kürt sorununda çözüm” iddiası tam bir aldatmacadır. Bu düzenin inkar ve imhadan başka bir çözümü yoktur. Çözüm diye pazarlanan bu düzene ve devletine teslim olma dayatmasıdır. KESK’e ve emekçilere yapılan bu kaba saldırı düzen güçlerinin yalanlarını açığa vurmuş, onların gerçekte emekçilerin ve Kürt halkının yeminli düşmanları olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), tüm ilerici ve devrimci güçleri, sendika ve kitle örgütlerini ve emekçileri ve KESK’i savunmaya ve sahiplenmeye çağırıyor.

KESK’e yönelik devlet terörüne son!

Gözaltılar serbest bırakılsın!

Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) 

28 Mayıs 2009


Eğitim-Sen İstanbul bölge toplantısının ardından…

Eğitim-Sen’in 23 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirdiği bölge toplantısı bir kez daha gruplar arası çatışmanın ne kadar derinleştiğini ortaya koymuştur. Öyle ki, devrimcilerin KESK’in reformist yöneticilerine yönelttiği eleştirilerden “daha sert” söylemlere başvurulabilmektedir. Çirkin boyutlara varabilen bu grupçu tartışmalar hareketi güçten düşürmektedir.

Devrimci dinamikler tarafından büyük bedellerle kurulan sendikalarımız, reformist-liberal anlayışlar tarafından uzlaşmacı-icazetçi mücadele çizgisine çekilmeye çalışılmıştır. Reformist anlayışlar, devrimcileri sendikalarda etkisizleştirmek ya da uzaklaştırmak için türlü ayak oyunlarını ve karalama politikalarını hayata geçirmişlerdir.

Elbirliğiyle fiili mücadele hattı yerine uzlaşmacı çizgiyi sendikaya hakim kılmaya çalışanlar hareketin dibe vurmasının baş sorumlularıdır. Artık tüketecek bir şey kalmadığı için sıra şimdi birbirlerine gelmiştir. Sorun da buradadır aslında. Dün ilkesiz ittifaklarla bir aradayken, kolkola girerek devrimci güçlerin tüm çabalarına rağmen 4688’e çanak tutarken, anadilde eğitimi yangıdan mal kaçırır gibi tüzükten çıkarırken, taban inisiyatifini hiçe sayarak altı boş eylem kararları alarak diri unsurları bile umutsuzluğa, mücadeleye karşı inançsızlığa iterken “ak”tınız da, şimdi mi kimileriniz kara oldu, kimileri gri...

Dün sendika yönetimlerinde hepiniz aynı ilkesizliği ve mücadelesizliği savunmuyor muydunuz? Geçmişte hareketi geriye çeken, uzlaşmacı, pasif, hak almaktan uzak, kitleyi yoran ve bezdiren kararların altına birlikte imza atmadınız mı? Kamu emekçileri hareketini gerileten, fiili-meşru mücadele hattını hukuksal-pasifist mücadele hattına çeviren sizler değil miydiniz? Şimdi ne oldu da birbirinize düştünüz, mücadelenin ihtiyaçlarından uzak kısır tartışmalarla birbirinizi yemeye başladınız? Dar grupsal çıkarlarınız çatışınca mı aklınıza geldi en devrimci söylemlerle muhalefet etmek? Bugüne kadar MYK’da idiniz de hangi mücadeleci kararların altına imza attınız?

Eğitim-Sen’in İstanbul bölge toplantısı bir kez daha mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt vermekten uzak kalmıştır. KESK ve Eğitim-Sen’in yıllardır içinde bulunduğu olumsuz tablo ve bunların sorumluları bir kez daha sınıfsal değil grupsal çıkarlarının gereğini uygun davranarak sınıfta kalmıştır.

Bu tablo bir kez daha devrimci, ilerici kamu emekçilerine mücadeleci bir odak olarak harekete geçme görev ve sorumluluğunu hatırlatmaktadır.

Sosyalist Kamu Emekçileri / Kırklareli