16 Ekim 2009
Sayı: SİKB 2009/40

  Kızıl Bayrak'tan
  Sağlıkta ve sosyal haklarda yıkım anlamına gelen SSGSS saldırısı bir yıldır yürürlükte.....
  Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyası yüzlerce ailenin hayatını kararttı...
Kürt hareketini
tasfiyeye endeksli "açılım" da son perde!
İMF-Dünya Bankası karşıtı eylemler düzenin saldırganlığını arttırdı...
Temizöz davası sürüyor...
  Grevi tabanda örmek ve örgütlemek için göreve!
  Dink davasında yargılama oyunu
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Entes direnişinden...
  Güven Elektrikte işten çıkartma saldırısı yaşanıyor.
  Devletin Kürt açılımı-Ekim
  Kadın işçiler hak ve talepleri uğruna mücadeleye atılmalıdır
  YÖK düzeninin krizine ve geleceksizliğe karşı 6 Kasım'da alanlara!
  Gençlik eylemlerinden...
  İMF ve Dünya Bankası'nın İstanbul karararı - Volkan Yaraşır
  Türkiye-Ermenistan arası protokol imzalandı
  Dünyadan...
  Dersimin nefesi kesilmek isteniyor...
  Sermaye devleti katliamcı kimliğini örtbas edemez!
  Sınıf devrimcilerinden...
  Yaşayanlar anlatıyor
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kamu emekçileri hakları için 25 Kasım’da uyarı grevine gidiyor...

Grevi tabanda örmek ve
örgütlemek için göreve!

Sermaye iktidarı, kamu emekçilerinin kazanılmış haklarına yönelik saldırılarına devam etmektedir. Emeklilik yaşının kademeli olarak 65’e çıkarılması, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilerek sosyal hakların tırpanlanması, sağlığın paralı hale getirilmesi, ücretlere sefalet düzeyinde artış yapılması, ek ders ücretinin düşürülmesi, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, esnek istihdam ve çalışma biçimlerinin çalışma yaşamına egemen hale getirilmesi, grevli-TİS’li sendika hakkının tanınmaması... En son hazırlıkları devam eden Kamu Personel Rejimi Kanunu Tasarısı ile de kamu emekçilerinin en temel hakkı olan işgüvencesi de gaspedilmek isteniyor.

Sermaye hükümeti, bu yıl gerçekleştirilen toplu görüşme sürecinde bir kez daha kamu emekçilerinin taleplerini görmezden geldi. Bildiğini okumaya devam eden sermaye hükümeti karşısında etkili bir güç göremediği için kamu emekçilerine pervasızca saldırmaya devam etmektedir.

Kamu emekçilerinin tepki ve öfkesi her geçen gün artmaktadır. Ancak fiili-meşru mücadele geleneğini terkeden KESK’in hareketi yasallık cenderesine sıkıştıran tutumu, Kamu-Sen ve Memur-Sen’in kontra, işbirlikçi konumu nedeniyle bu tepki ve öfke akacak bir kanal bulamamaktadır.

KESK’in işyerleriyle bağı uzun zamandır kopuktur. Sahte sendika yasası sonrası karar alma mekanizmaları tabanın iradesini yansıtan temsilciler kurulu vb. mekanizmalardan alınmış başkanlar kuruluna devredilmiştir. Sendikal demokrasi ve işleyiş sendika yönetimlerinin keyfine bırakılmıştır. Bürokratik ve hantal işleyişin sendikalara hakim kılınması sonucu dinamik yapısını yitiren KESK, uzun dönemdir hak alıcı bir mücadele çizgisi izlemekten uzaktır. Bugüne kadar en dinamik kesimleri bünyesinde toplayan ve bu haliyle örgütlü-örgütsüz kesimleri harekete geçirebilen KESK, çözümü, yüzünü tabanına, işyerlerine değil asıl olarak “kardeş örgütlere” dönmekte bulmaktadır.

Kamu-Sen ve Memur-Sen’in durumu ise ortadadır. Kontra ve işbirlikçi bu iki konfederasyon KESK’i etkisizleştirmek, kamu emekçilerinin mücadelesini geriletmek için devlet tarafından kurulmuşlardır. KESK’in geriye düşen durumu nedeniyle bugün her iki sendika da kitle tabanına kavuşmuş durumdadır. Bu konumları nedeniyle yönetim düzeyinde teşhir ve eleştiriye konu edilirken, üye kitlesi bakımından hesaba katılması, tabanı üzerinden ortaklaşılmaya çalışılması gerekmektedir.

Kamu emekçileri hareketinin mevcut durumu ve sendikal tablosu özetle bu şekildedir. Ciddi saldırılarla karşı karşıya olan kamu emekçileri örgütlülüğe ve sendikalarına güvensiz, özgücüne inançsız bir haldedir. Böyle bir süreçte KESK ve Kamu-Sen, kamu çalışanlarına grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı verilmesi, toplu görüşme sürecinde karşılanmayan taleplerini gündemleştirmek amacıyla uyarı amaçlı iş bırakma eylemi gerçekleştirme kararı aldılar. Konfederasyonlar ayrı ayrı aldıkları eylem kararlarını ortaklaştırmış görünüyorlar.

KESK Genel Başkanı Sami Evren, iki konfederasyonun bütün bir eylem programı birlikteliğine gitmediğini ama iş bırakma eylemlerinin aynı gün yapılması konusunda uzlaşmaya vardıklarını söyledi. Evren, konfederasyonların iş bırakma eylemi dışındaki eylemlerini kendi belirledikleri takvim doğrultusunda uygulayacağını da dile getirdi.

Her şeyden önce, izlediği mücadele çizgisi ile aralarında bir fark kalmadığını düşünen, Kamu-Sen ile KESK’i aynı gören emekçiler şahsında, yönetim düzeyinde işbirliği yaparak bu kanıyı güçlendiren bir tutum içerisine girmek onaylanamaz bir tutumdur. Zira Kamu-Sen’in konumu ortadadır. Ayrıca bugüne kadar her fırsatta Kamu-Sen’in kamu emekçileri içerisinde oynadığı uğursuz rolü haklı olarak teşhir eden KESK’in, bu anlamda inandırıcılığı ve güvenirliliği zayıflamaktadır. Eğer Kamu-Sen, kamu emekçileri içerisinde etkisizleştirilmek isteniyorsa yapılması gereken Kamu-Sen’in yönetimine değil tabanına seslenmektir. Kamu-Sen’in tabanını kucaklayan ve fiili-meşru mücadele içerisine çeken bir mücadele anlayışına ve çalışma tarzına ihtiyaç vardır.

Ancak daha da önemlisi KESK’in, sektör sektör, işyeri işyeri uyarı grevini tabandan doğru örgütleyecek bir konumlanma içerisine girmesidir. Mevcut haliyle hareketin ve KESK’in dinamikleri önemli ölçüde zaafa uğramıştır. Dinamikleri harekete geçirmek için sendika sendika, şube şube, işyeri işyeri grevi örgütleyecek, tabanı harekete geçirecek komite veya komisyonların oluşturulması gerekmektedir. Süreç “Grev ve direniş komiteleri” üzerinden tabandan örülmeli ve örgütlenmelidir.

Bir diğer önemli konu da adı uyarı grevi olan 25 Kasım eylemini, sonrası ile birlikte örgütlemektir. Zira adı üzerinde 25 Kasım bir uyarı grevidir. Amacı sermaye iktidarını uyarmaktır. Eğer sermaye iktidarı, emekçilerin uyarı greviyle vermeye çalıştığı mesaja aldırmazsa, hak kazanımı olana kadar mücadele kesintisiz bir biçimde eylem ve direnişlerle devam etmelidir. Kamu emekçileri, hak ve taleplerini kazanıncaya kadar süresiz iş bırakma eylemine, işçi sınıfı ise genel bir greve hazırlanmalıdır.

Tüm bu süreç “Grev ve direniş komiteleri” aracılığıyla tabandan örgütlenmeli, örgütlü-örgütsüz tüm emekçilerin bu komiteler aracılığıyla harekete geçirilmesi hedeflenmelidir. Dönemin ve uyarı grevinin ihtiyacı budur. Tüm öncü, devrimci kamu emekçileri bu görev ve bilinçle üzerine düşen görevi yerine getirmek, eksikliklerine devrimci bir bakışla müdahale ederek 25 Kasım eylemine hazırlanmak durumundadır!



Kamu emekçileri 25 Kasım'da
uyarı grevinde!

KESK ve Kamu-Sen 12 Ekim günü Ankara Mülkiyeliler Birliği'nde gerçekleştirdikleri basın toplantısı ile toplu görüşme sürecinde dile getirdikleri talepleri dikkate alınmadığı için 25 Kasım'da tüm alanlarda uyarı grevi gerçekleştireceklerini ve iş bırakacaklarını duyurdu.

Ortak basın toplantısında konuşma yapan KESK Genel Başkanı Sami Evren, toplu görüşme sürecinde talepleri karşılanmadığı için uyarı grevine gideceklerini, uluslararası sözleşmelerden doğan haklarını kullanacaklarını ifade etti. 25 Kasım'da tüm kamu emekçilerini iş bırakma eylemine katılmaya çağıran Evren, bu eylemin sadece iki konfederasyona üye 600 bin kamu emekçisinin değil, bütün emekçilerin eylemi olduğunu dile getirdi. 4688 sayılı kanundan doğan haklarını kullanacaklarını belirten Evren, "25 Kasım'da eylem önlüklerimizi giyerek davul ve zurnalar eşliğinde eylemler gerçekleştireceğiz" dedi.

Bütün demokratik kitle örgütlerini eylemlerine destek vermeye çağıran Evren, 25 Kasım'da uçakların uçmayacağını, trenlerin çalışmayacağını, vergilerin toplanmayacağını ifade etti.

Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız ise hükümetin krizi yönetemediğini dile getirerek 25 Kasım'da uyarı grevi gerçekleştireceklerini söyledi.

 



Tersanelerde 18 Ekim mitingine çağrı

 Tersane İşçileri Birliği Derneği üyeleri, SSGSS’nin 1. yıldönümü nedeni ile Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu tarafından hazırlanan, 18 Ekim Pazar günü Kadıköy’de gerçekleşecek olan mitinge çağrı yapan broşürlerin dağıtımını gerçekleştirdi.

Dernek üyeleri, sabah işe giriş saatlerinde Tuzla Gemi Tersanesi önünde işçilere seslenerek mitinge çağrı yaptı.

Kızıl Bayrak / Tuzla