13 Mart 2015
Sayı: KB 2015/10

Toplumsal sorunlar toplumsal devrimlerle çözülür
AKP’nin öfkelileri çekilirken...
‘Demokratik cumhuriyet’ hayallerine karşı devrimci sınıf çizgisi! - Evrim Erdoğdu*
Saray basınının dilleri KABA, vicdanları TAŞ, cepleri para dolu!
Düzenin büyüyen ekonomik krizi
Berkin için Okmeydanı’nda militan direniş
Berkin devrimci liseli mücadelesinde yaşıyor!
Berkin unutulmadı!
Sokağı susturma girişimi
Grup sözleşmeleri, imkanlar ve çıkış arayışı
Baran: Taşeron köleliğine karşı taban örgütlülüğü!
“Kazanılmış haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz!”
Emekçi Kadın Komisyonları nedir? Neyi savunur?
EKK'dan devrimci 8 Mart eylemleri
Kadınlar 8 Mart'ta alanlardaydı
Direniş Divanı'nda 8 Mart
Avrupa'da 8 Mart eylem ve etkinlikleri
Syriza ve gücünün sınırları
İşçi ve emekçiler faturayı ödemek istemiyor
Hitler'den Neo-Nazilere, Neo-Nazilerden Pegida'ya
Burjuva gericiliği, emperyalist savaş ve saldırganlık...
Berkin'e sözümüz devrim olacak!
Çocuk işçilik: Sömürünün en ağır biçimlerinden biri
'Hüseyin Hoca' mezarı başında anıldı
Çağdaş Kawalarla gerçek Newrozlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Saray basınının dilleri KABA, vicdanları TAŞ, cepleri para dolu!

 

Haziran Direnişi’yle kimyası bozulan AKP ve yandaş basın son günlerde yine Kabataş yalanına sarıldı. Kabataş’ta başörtülü bir kadının saldırıya uğradığı yalanı üzerinden Erdoğan ve avanesi Kabataş’ı gerici söylemlerine dolgu malzemesi olarak kullanmaya çalışıyor.

Saray basını son olarak hazretlerinin kullanmayı pek sevdiği Kabataş yalanına inandırıcılık katmak için kalemlerine sarıldı. Zira Haziran Direnişi esnasında Kabataş’ta başörtülü bir kadının eylemciler tarafından şiddet gördüğü, taciz edildiği Star gazetesi yazarı Elif Çakır tarafından iddia edilmişti. Ancak yakın bir zaman önce Çakır’ın avukatı Fidel Okan tarafından da bu düzmece yalanlanmıştı. İş de haliyle yandaş basına düştü. Yandaş gazetelerin 13 yazarı aynı başlığı atarak bu yalanı savunmaya devam etti. Elbette bir yalanın kırk kere tekrarlanırsa doğru kabul edileceğine kendileri de inanmıyorlardır. Ancak gazete sütunlarına yerleştirdikleri yalanlarının efsunlu olduğunu, böylece okuyanında inanabileceğini düşünüyor olmalılar. Saray basınının 13’ü “Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ” başlığı ile yayımlanan yazılarıyla Erdoğan’ın Kabataş iddiasını ispatlamaya çalıştı.

Sabah gazetesinden Mahmut Övür, Yeni Şafak’tan Kemal Öztürk, Yasin Aktay, Merve Şebnem Oruç, Star’dan Ahmet Kekeç, Ardan Zentürk, Halime Kökçe, Saadet Oruç, Murat Çiçek, Türkiye’den Fuat Uğur, Yeni Akit’ten Ersoy Dede ve Kenan Alpay bugünkü köşe yazılarında “Diliniz KABA vicdanınız TAŞ” başlığını kullandı. Yeni Şafak’ın bir diğer yazarı Abdülkadir Selvi ise “Diliniz KABA Yüreğiniz TAŞ” dedi.

Ancak yalan, Kabataş senaryosunun bu derece detaylandırılarak piyasaya sürülmesinden de belliydi. Zira bir yalan söylenirken inandırıcılık katmak için hep fazlasıyla ayrıntıya girilir. Şimdi saray basını durumu kurtarmaya çalışıyor. Utanmazca bu yalanı kadına yönelik her türlü aşağılamanın bizzat AKP’liler tarafından yapıldığı, hedef gösterildiği, şiddetin, tecavüzün yasalarca önünün açıldığı bir dönemde, kadına yönelik şiddet ve tecavüz örneği göstererek tekrarlıyorlar. Hatta Star’dan Halime Kökçe gibileri de sebebi oldukları düzenin bedelini Mersin’de hayatıyla ödeyen Özgecan Aslan ile Kabataş yalanını benzeştirerek durumu açıklamaya çalışıyor.

Sermaye medyasının içinde şu saray dalkavukları da dahil tümünün dilinin ne kadar KABA, vicdanlarının ise ne kadar TAŞ olduğunu görmek için arşivlenemeyecek kadar fazla örnek var. Sanırız bu konuya dair bilgisayar bellekleri bile yetmez. Ancak bu toplumsal belleğin zayıf olduğuna, tarihin bu yazılanları ve yaşananları kaydetmediği anlamına gelmiyor. Bu topraklarda 12 Eylül dahil askeri faşist darbelere alkış tutanlardan devletin yasal mermileriyle öldürülen çocukları “terörist” diyerek haber konusu yapanlara, vaktiyle hapishaneleri hedef gösterip ardından “sahte oruç, kanlı iftar” başlığını atanlardan Sivas gibi katliamları meşrulaştırmaya çalışanlara, haber konusu işçiler olunca ta ki yüzlerce işçi cinayetlerinde katledilinceye kadar görmezden gelenlerden kadın bedenini meta haline getirenlere, haberleriyle kadın cinayetlerine davetiye çıkaranlardan sermaye devletinin bir bebekten tecavüzcü yetiştirmesi için gazetelerini emirlere amade yapanlara, tümünün yayın çizgisi aynıdır.

Saray basınının ne umurunda; Berkin’in ölümünün üzerinden bir yıl geçmiş, hırsızı, arsızı, tecavüzcüsü, katili korunmuş… Varsa yoksa Kabataş! Yalanlarından nerdeyse Kabataş çatladı çatlayacak. Ancak şaşırmamak lazım. Ne de olsa Haziran Direnişi’nde penguen belgeselleri yayınlayanlardan, haber merkezlerini sarayın içine kuranlardan krallarını çıplak gösterecek bir yayın çizgisi izlemelerini beklemek mümkün değil. Asıl onların dilleri KABA, vicdanları TAŞ ve cepleri para dolu. Ve elbette çocuklar bile görüyor ki “Kral çıplak!” En çok da çocukların öldürülüyor olması bu yüzden olsa gerek.

 

 

 

 

 

Polis de ‘Kabataş yalan’ dedi

 

Dinci-gerici AKP iktidarının Haziran Direnişi’ne yönelik karalama ve manipülasyon saldırılarından biri olan ‘Kabataş yalanı’, genel seçimlerin gündemdeki ağırlığının giderek arttığı şu günlerde bir kez daha gündeme sokuldu. Yalanın sahipleri ve savunucuları -ki baş savunucusu Tayyip Erdoğan- Haziran Direnişi günlerinde türbanlı bir kadının İstanbul Kabataş’ta saldırıya uğradığını iddia ettiler.

Olaya ilişkin hazırlanan polis raporu ise böyle bir olayın yaşandığına dair delil bulunamadığının belirtilmesinin yanında, sırf bu iddia üzerine bazı kişilerin polis tarafından sorgulandığı, sosyal medya hesaplarına girildiği, gözaltına alındığı ortaya çıktı. Yüzlerce sayfa yazı, görüntü ve fotoğraftan oluşan raporun hazırlanması için yüzlerce kişi ‘makul şüpheli’ muamelesi gördü.

‘Kabataş yalanına’ ilişkin olarak hazırlanan polis raporunda polisin tüm aramalarına rağmen iddia edilen olaylara ilişkin bir delil bulamadığı ortaya konuldu.

 

 

 

 

 

Patronlar Erdoğan’a çalıştı

 

AKP’nin 13 yıllık hükümetliği süresince fazlasıyla ihya ettiği patronlar dinci-gerici partinin daimi şefi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şükranlarını Antep’teki mitingde sundu.

Erdoğan’ın ‘seçim mitingine’ dönüştürdüğü Antep’teki toplu açılış törenine büyükşehir belediyesi başta olmak üzere AKP’li Şehitkamil ve Şahinbey Belediyesi’nin işçileri servislerle alana taşındı. Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki birçok fabrikanın patronu ise işçilerini aynı şekilde baskı yoluyla mitinge gönderdi.

Fabrikalarda yoklama alan patronlar, servislerle binlerce işçiyi Erdoğan’ın mitingine taşıdı. Farklı siyasi görüşlerde olan işçiler ise bu duruma tepki gösterdi. İşini kaybetmekten korkan işçiler, ″Bizi zorla servislere bindirip Erdoğan’ın mitingine götürdüler″ şeklinde tepki gösterdi. Erdoğan’ın programına halk otobüsleri de gün boyu ücretsiz taşıma yaptı. Otobüslerin ücretsiz olduğu önlerine konulan pankartla da belirtildi.

Mitinge katılan çok sayıda kişinin, alanı Erdoğan’ın konuşması bitmeden terk ettiği görüldü. Alandan ayrılanlar arasından, kendilerine dağıtılan Türk bayraklarını dereye atanların olduğu görüldü. Bazı belediye işçileri ise mitinge imza karşılığında zorla getirildiklerini söyledi.

 
§