13 Nisan 2018
Sayı: KB 2018/15

Halklar için tek çıkış yolu birleşik direniştir!
Krizi manipülasyonla yönetme çabası
Şovenizm dalgasını kırmak ya da işçilerin birliğini başarmak!
Akkuyu’da nükleer santralin temeli atıldı
TKİP: Sosyalist bir dünya için 1 Mayıs’ta alanlara!
1 Mayıs kimin günüdür?
Performans saldırısı ve AKP iktidarının gerici hesapları
Kaza mı, cinayet mi?
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye'de 1 Mayıs
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Karanlığı yırtmanın adımlarını hızlandıralım!
“Dünyada en büyük adaleti ölüler ister!”
Çifte sömürüye ve gericiliğe karşı 1 Mayıs’a!
Kapitalizmin insanlığa dayattığı fatura
Fransa’da kavga büyüyerek sürüyor
İngiliz eğitim sektöründe yükselen direniş
İsviçre’de polis devleti yasaları
Taşeron işçileri “güvenlik soruşturması” gerekçesiyle işten atılıyor
TTE saldırısına sessiz kalmak tek tipleşmektir
1 Mayıs’ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalistler bir kez daha savaş tamtamlarını çalıyor!

Halklar için tek çıkış yolu birleşik direniştir!

 

ABD emperyalizmi ile suç ortakları aylar öncesinden “Esad yönetimi Doğu Guta’da kimyasal silah kullanırsa Suriye’yi vururuz” diye küstahça tehditler savurmaya başladılar. Tehditler, saldırı bahanesi yaratmak için hazırlık yapıldığının işaretlerini veriyordu. Nitekim tam Doğu Guta cihatçı katil sürülerinden temizlenmek üzereyken yeni bir “kimyasal saldırı” mizanseni piyasaya sürüldü. ABD-Suudi Arabistan tetikçisi İslam Ordusu adlı cihatçı çete tarafından hazırlanan mizansen “Beyaz Baretliler” diye adlandırılan El Kaideci oluşum tarafından piyasaya sürüldü. Bu mizansen zaten hazırda bekleyen ABD ile suç ortaklarının hemen harekete geçmelerinin gerekçesi sayıldı.

Hem küstah hem riyakarlar!

ABD, Fransa, İngiltere gibi emperyalist güçler saldırganlığın başını çekerken Suudi Arabistan, İsrail, Türkiye gibi işbirlikçiler de efendilerinin izinden gidiyor. Tüm bu güçler Suriye’deki yıkıcı savaşın sona yaklaşmasından rahatsızlar. Zira savaşın bitmesi, Suriye’yi ele geçirmek için kullandıkları cihatçı katillerin hakimiyet alanlarının ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Bu ise sadece tetikçilerin değil, efendilerinin de hezimetini belirginleştiriyor.

Yedi yıldan beri Suriye’yi yakıp yıkan, yüz binleri öldüren, milyonları yerinden yurdundan eden savaşın emperyalist kundakçıları, utanmadan “Suriyeli sivillerin hamisi” havalarına bürünüyor. Kentleri bombalayarak “sivilleri himaye eden” emperyalistler, vahşi katillerden müteşekkil cihatçıları halkların üstüne salarak bu işi pekiştiriyorlar. Kimyasal saldırı mizansenini bahane ederek namlularını Suriye şahsında bölge halklarına çeviren emperyalistlerin arkasında hizaya giren, yine Efrîn işgalcisi din bezirganı AKP iktidarı, her gün Filistinli gençleri katleden siyonist İsrail ve üç yıldır Yemen halkını bombalayan Ortaçağ kalıntısı Suudi krallığı oldu.

Hegemonya savaşı halkları tehdit ediyor!

ABD ile suç ortakları BM Güvenlik Konseyi’ni kullanarak Suriye’ye saldırı için “hukuksal kılıf” uydurmaya çalıştı. Rusya ABD tasarısını veto ederek bunu engelledi. Rusya’nın saldırı iddiasının konunun uzmanları tarafından araştırılması için sunduğu iki tasarı ise ABD ve diğerleri tarafından veto edildi.

Bu arada Suriye’nin BM daimi temsilcisi Beşar el Caferi, ABD, Fransa, İngiltere ve Türkiye’nin cihatçılara kimyasal silah yapımında kullanılan malzemeler sattığını açıkladı. Caferi, bir süre önce de, söz konusu malzemeleri taşıyan araçların Türkiye’den İdlib’e giriş yaptığını saptadıklarını BM kürsüsünden duyurmuştu. Yani böyle bir mizansen hazırlandığı kimse için bir sır değildi. 2003’te Irak’ı işgal etmek için de CIA ile aparatları tarafından uydurulan yalanlar gerekçe gösterilmişti.

Gerçekte ABD ile suç ortaklarının saldırganlığının kimyasal saldırı mizanseniyle bir ilgisi yoktur. Emperyalist savaş merkezleri gerilimi tırmandırmaya karar vermiş, bu amaçla tetikçilerini kullanarak kimyasal saldırı mizansenini piyasaya sürmüşlerdir. Söz konusu olan batılı emperyalistlerin Suriye’yi parçalama ve Ortadoğu’da sarsılan hegemonyalarını tahkim etmek için savaşı kızıştırma çabalarıdır. Bununla birlikte emperyalistlerin özel himayesi altında bulunan İsrail’le Körfez şeyhlerinin Suriye, Lübnan Hizbullah’ı, Filistin direnişi ve İran’ı hedef alacak bir saldırı için çırpınmaları da gerilimi tırmandıran önemli etkenlerden biridir. Bu arada savaştan nemalanabileceklerini hesap eden AKP şefleri ise, emperyalist orduların Suriye’ye saldırması için tempo tutuyorlar.

Bu kapsamda bir saldırı, Rusya’nın Ortadoğu’daki varlığını ortadan kaldırmak anlamına geleceği için bölgesel bir savaş demektir. Rusya ile ABD, şimdilik doğrudan çatışmaya girmekten kaçınsalar da, bölge halkları olası bir hegemonya savaşının gölgesinde bulunuyor.

Halkların tek çıkış yolu emperyalist savaşa karşı direniştir!

20. yüzyılın başında tekelci/emperyalist aşamaya giren kapitalizm, 1914’te ilk paylaşım savaşının fitilini ateşledi. 1930’lu yıllarda derinleşen krizi aşmak için Hitler faşizmini yaratan tekelci kapitalizm, 1939 yılında ikinci paylaşım savaşını başlattı. Bu iki paylaşım savaşında 70 milyonu aşkın insan öldürüldü, ülkeler yakılıp yıkıldı, bölgesel savaşlar ise, kesintisiz şekilde günümüze kadar devam etti.

Birinci paylaşım savaşının bitişinden yüz yıl sonra kapitalist emperyalizm, yıkıcı sonuçları kestirilemez yeni bir paylaşım savaşıyla insan soyunu tehdit ediyor. Olası bir savaş tehlikesinin kaynağı olan hegemonya çatışmalarının merkezi halen Ortadoğu’dur. Bu devasa tehdit altında bulunan bölge halkları etnik, dinsel, mezhepsel, bölgesel ayrımları bir kenara atmalı, emperyalizme ve suç ortaklarına karşı birleşik bir direniş örmenin yollarını bulmalıdırlar. Böylesi bir savaşta “figüran” ya da “kurban” durumuna düşmeyi önlemenin tek yolu emperyalizme, siyonizme, gericiliğe karşı birleşik direnişin örülmesidir!


 
§