13 Nisan 2018
Sayı: KB 2018/15

Halklar için tek çıkış yolu birleşik direniştir!
Krizi manipülasyonla yönetme çabası
Şovenizm dalgasını kırmak ya da işçilerin birliğini başarmak!
Akkuyu’da nükleer santralin temeli atıldı
TKİP: Sosyalist bir dünya için 1 Mayıs’ta alanlara!
1 Mayıs kimin günüdür?
Performans saldırısı ve AKP iktidarının gerici hesapları
Kaza mı, cinayet mi?
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye'de 1 Mayıs
Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!
Karanlığı yırtmanın adımlarını hızlandıralım!
“Dünyada en büyük adaleti ölüler ister!”
Çifte sömürüye ve gericiliğe karşı 1 Mayıs’a!
Kapitalizmin insanlığa dayattığı fatura
Fransa’da kavga büyüyerek sürüyor
İngiliz eğitim sektöründe yükselen direniş
İsviçre’de polis devleti yasaları
Taşeron işçileri “güvenlik soruşturması” gerekçesiyle işten atılıyor
TTE saldırısına sessiz kalmak tek tipleşmektir
1 Mayıs’ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a!

 

1 Mayıs’ın ön günlerindeyiz. İşçi sınıfı ve burjuvazi arasında bir kavga günüdür 1 Mayıs. Kapitalist sistemi yenilgiye uğratacak, burçlarına sınıfsız, sömürüsüz bir dünyanın bayrağını dikecek olan işçi sınıfının birer parçası olan gençlik için de 1 Mayıs, kendi talepleri ile mücadele alanlarında olacağı bir gün. Emekten yana olan herkes özgürlük ve gelecek özlemini 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracaktır.

Emperyalist savaşa, gericiliğe, faşist baskıya karşı mücadeleyi büyütmek için...

Kapitalist emperyalist sistemin krizlerinin derinleştiği, bu krizlerin işçilere, emekçilere ve gençliğe savaş, açlık, yoksulluk olarak yansıdığı bir dönemden geçiyoruz. Bugün Ortadoğu adeta kan gölüne dönmüş durumda. Emperyalistler sefil çıkarları için halkları birbirine düşman ediyor, etnik ve mezhepsel çelişkileri kızıştırıyor. Yaşanan yıkımı görmek için Suriye’nin tablosuna bakmak yeterli.

Sistemin dünya çapında yaşadığı çok yönlü kriz elbette yaşadığımız coğrafyada da etkisini gösteriyor. Sermaye düzeni yaşadığı krizleri içeride-dışarıda savaş ve saldırganlık politikasını tırmandırarak yönetmeye çalışıyor. Efrîn’e dönük işgal harekatı ile kardeş Kürt halkını katlediyor. 15 Temmuz’un ardından ilan ettiği OHAL’i kalıcılaştırarak işçi ve emekçilerin hak arama mücadelelerini yasaklıyor, başta eğitim alanında olmak üzere kamudan ilerici muhalif birikimi tasfiye etmeye çalışıyor... Çıkarılan KHK’lar ile binlerce ilerici muhalif emekçi ihraç ediliyor. Yerlerine ise dinci gerici tarikatlarla yapılan protokoller ve işbirliği geçiyor.

Kuşkusuz sermaye devletinin topluma dönük bu kapsamlı saldırılarının en önemli ayaklarından birini de gençliği hedef alan saldırılar oluşturuyor. Eğitim hakkının gaspı, eğitimin dinselleştirilmesi ve piyasalaştırılması, okullarda baskı ortamının yoğunlaştırılması, devrimci ilerici öğrencilere dönük gözaltı, tutuklama saldırıları, soruşturma ve okuldan atma uygulamaları vb. gençliği hedef alan saldırıların başında geliyor. Tüm bunlar aynı zamanda AKP iktidarının “kindar ve dindar bir nesil” yetiştirme hedefine uygun bir şekilde hayata geçiriliyor.

DGB olarak bizler, tüm bu gelişmeler üzerinden 1 Mayıs’a; emperyalist saldırganlığa, gericiliğe, faşist baskı ve zorbalığa karşı mücadeleyi büyütme bakışı ile hazırlanıyoruz.

Eşit, parasız, bilimsel, laik, anadilde eğitim; demokratik üniversite!

Bugün üniversitelerimiz OHAL rejimi ile bizler için adeta birer karakola dönüştürülüyor. Sermaye devletinin polisleri, kayyım rektörü, yandaş akademisyenleri ile üniversitelere dönük saldırısı her zamankinden daha fazla hissediliyor.

Tüm bunlarla birlikte her geçen gün niteliksizleşen eğitim, yeni uygulamalarla dinselleştiriliyor ve piyasalaştırılıyor. Müfredatlara yapılan müdahalelerle eğitimin bilimsel içeriği ise gün be gün zayıflatılıyor.

Eğitim alanında yaşanan bu gelişmeler gösteriyor ki, “eşit-bilimsel eğitim, özerk-demokratik üniversite” talebi bugün özgürlük ve gelecek mücadelesinin temel bir talebi olarak daha da öne çıkıyor. Baskıların yoğunlaştığı, karanlığın yayıldığı bir dönemde DGB olarak 1 Mayıs’a eşit, parasız, bilimsel, laik ve anadilde eğitim hakkımızı savunmak için çıkacağız.

DGB olarak:

-Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleyi büyütmek için,

-Halkların kardeşliğini haykırmak için,

-Gericiliğe, faşist baskı ve zorbalığa, devlet terörüne dur demek için,

-Kadınların ezilmesine, şiddet görmesine, ikinci cins sayılmasına karşı sesimizi yükseltmek için,

-Çocuğa yönelik şiddete hayır demek için,

-Eşit, bilimsel eğitim, özerk- demokratik üniversite talebimizi haykırmak için,

-Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için...

1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

Devrimci Gençlik Birliği

 

 

 

 

Eşit, bilimsel eğitim, özerk-demokratik üniversite istiyoruz!”

Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’a

 

Sermayenin kan ve sömürü üzerine kurulu saltanatı sürsün diye; savaşın, sömürünün, baskının, açlığın ve yoksulluğun koyu karanlığı her geçen gün üzerimize üzerimize geliyor. Tüm zenginlikleri elinde tutan bir avuç asalak “sömürü çarkları dönsün, kasaları dolsun” istediği için, sermaye devleti zorbalığı tırmandırıyor. OHAL vb. uygulamalar ile topluma deli gömleği giydirmeye çalışıyor.

Bu koyu karanlık tablo bizler açısından en açık ifadeyle geleceksizlik anlamına geliyor. Ailelerimizin ve bizlerin emeğini çalanlar, geleceğimize de göz dikiyor. Faşist uygulamalarla okullarımız birer hapishaneye çevrilirken, eğitim piyasalaştırılıyor, içeriği dinselleştiriliyor. Eğitim hakkımız elimizden alınıyor.

Gerici kuşatma ve faşist zorbalık söz, basın, örgütlenme hakkı gibi en temel haklarımızı dahi ortadan kaldırıyor. Okullarımızda ilerici-devrimci örgütlenmelere siyaset yasağı getiriliyor, bununla birlikte IŞİD vari gerici çetelerin, tarikatların önü açılıyor. Okullarımızda ilerici birikimi temsil edenler KHK’larla tasfiye ediliyor, haklarına ve geleceğine sahip çıkan, zorbalığın karşısına dikilen öğrenciler gözaltı, tutuklama ve soruşturma terörünün hedefi haline geliyor. Özetle; sermaye düzeni tüm bu saldırılarla özgürlük özlemimizi boğmak istiyor.

Genç arkadaş! Tüm bu saldırıları geri püskürtmenin bir yolu var: Direnmek ve mücadele etmek! Geleceğimize ve özgürlüğümüze sahip çıkarak haramilerin karşısına dikilmek. Bizler bunun için ellerimizi birleştiriyor, birliğimizi güçlendiriyoruz. 1 Mayıs’a yürüyoruz.

Sen de gel! Devrimci Gençlik Birliği saflarında 1 Mayıs alanlarında yan yana, omuz omuza olalım!

Devrimci Gençlik Birliği

 

 

 

 

Kadıköy’de gençlik baskı ve yasaklara karşı yürüdü

 

Efrîn işgaline ve işgali kutlayan çetelere karşı çıktıkları için tutuklanan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile dayanışma eylemi Kadıköy’de polis engeliyle karşılaştı.

Üniversite öğrencilerinin 10 Nisan günü saat 19.00’da Khalkedon Meydanı’nda yapacağı eylem öncesi onlarca çevik kuvvet ve sivil polis alana yığınak yaparak tüm yolları kesti. Yoldan geçenlerin çantası ve üzeri arandı. Polis, basını da “eylem olmayacak” diyerek alandan göndermeye çalıştı. Eylem için alana gelen öğrenciler polisin yasak dayatması sonrası alandan ayrıldı.

Kadıköy’de yasağa karşı yürüyüş

Polis engelinin ardından Kadıköy’de tekrar toplanan gençlik, ara sokaklarda yürüyüş gerçekleştirerek baskı ve yasakları protesto ederek Boğaziçi öğrencileriyle dayanışmayı yükseltti.

“Öğrenim hakkı engellenemez!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek!” sloganlarının haykırıldığı yürüyüşte, ajitasyonlarla polisin “eylem yasağı” teşhir edildi. Tutuklanan Boğaziçi öğrencileri selamlanırken baskılara karşı mücadelenin süreceği vurgulandı.



 
§