27 Nisan 2018
Sayı: KB 2018/17

Aslolan devrimci sınıf mücadelesini büyütmektir!
Seçim oyunlarını sokağın gücü bozar!
Erken seçim ve düzenin siyasal krizi
Orman arazileri satışa çıkarılacak
Tutsak annesi: Çocuklarımıza insanca davranılmasını istiyoruz!
“Devrimci tutsakların sesi olmak zorundayız!”
“Bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diye...”
“Savaştan daha fazla insan ölüyor iş cinayetlerinde”
“İşimiz ve iş güvencemiz için 1 Mayıs’ta alanlardayız”
Genç işçilerde sınıfsal bakış ve kapitalizmin yaydığı ahlak üzerine...
Suriye’ye emperyalist saldırı güçler dengesini değiştirmeyecek
Blair’in anı defterinden Macron’a miras kalan yalanlar ve Suriye gerçeği
Avrupa Komisyonu Raporu ve AKP rejiminin çıkmazları
Fransa’da öfke dinmiyor, kavga kızışıyor
Küba seçimleri ve görev devri
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden…
Nafaka-sadaka ile süren bir hayat değil, özgür, eşit bir yaşam ve çalışma imkanı!
“1 Mayıs’ta da alanlarda, sahnede var olacağız!”
Onlar bölmek istiyorlar, bizler birleşiyoruz!
Fransa üniversitelerinde neler oluyor?
Emek olmayan yerde umut ölüyor
İhraç olan hayatlar
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Nafaka-sadaka ile süren bir hayat değil, özgür, eşit bir yaşam ve çalışma imkanı!

 

Bugünlerde yapılan itirazlar nedeniyle nafaka işleyişinin yeniden düzenleneceği söyleniyor. Mevcut sisteme göre bir gün bile evli kalınsa boşanma sonucunda ömür boyu nafaka alınabiliyor. Nafaka boşanan her iki tarafın da hakkı olmakla birlikte Türkiye’de istisnai örnekler dışında kadınlar alıyor. Nafaka alan tarafın evlenmesi ve ölümü ile nafaka sona eriyor. Sona ermesi için diğer bir gerekçe olarak da nafaka alan tarafın evlenme olmadan fiilen evli gibi yaşaması, yoksulluğunun sona ermesi, “haysiyetsiz yaşam” olarak ifade edilen durumların ortaya çıkması ile mahkeme kararı gerekiyor.

Başta da belirttiğimiz gibi, nafaka bir günlük evlilik sonucunda bile alınabilecek şekilde düzenlenmiş. Adalet Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın açıklamasına göre bu durumdan şikayetçi olan yüzlerce, belki de binlerce erkek başvuruda bulunmuş. Özellikle erkekler tarafından “müebbet nafaka, ömür boyu nafaka” diye tanımlanıyor. Yapılacak düzenlemede ise nafakanın bağlanmasında boşanan kadının yaşı, iş durumu, çocuk sayısı, boşanmada kadının kusur durumu vb. kriterlerin belirleyici olacağı ifade ediliyor.

Nafaka, boşanılan erkek ile bağımlı bir ilişkinin sürmesidir

Nafakanın bir diğer tanımlanması da yoksulluk parasıdır. Nafaka, evlenmenin sonlanması ile kadına bağlanmaktadır. Neden böyledir? Çünkü bu toplumda kadın evlilik ile birlikte genelde iş yaşamından uzaklaşan, çocuk bakımı ve ev işleri ile geçen bir ömür yaşayandır. Ekonomik bağımsızlığını elde edemeyen veya kaybeden kadın evlilik boyunca erkeğe bağımlıdır. Aynı bağımlılık nafaka mantığı ile aslında devam ettirilmektedir. Evlilik sürecinde çalışma yaşamından uzak kalan kadın için, kadınların iş bulmasının zorluğunu düşündüğümüzde bir gereklilik gibi durmaktadır. Evet, kadının toplumda ikinci cins olması, üzerine yüklenilen sorumluluklar ile çalışma yaşamından kopması veya sürekliliğinin kesintiye uğraması, kadınların iş bulmasının zor olması, toplamda belli bir yaşın üzerinde iş bulmanın imkansızlaşması, hele bir de çocuk gelinliğin arttığı-teşvik edildiği bir Türkiye gerçeği ile bakıldığında boşanan kadının yaşamını idame ettirmesi zordur.

Kadın açısından yukarıda saydığımız zorluklar çoktan sona ermiş evliliklerin zorla devam etmesine neden olmaktadır. Sömürü düzeni, bitmeyen evliliklerden, kurumsal bir yapı olarak gördüğü evliliklerden güç almaktadır. Bozulsun istememektedir. Bundandır ki nafaka tartışması gündeme geldiğinde “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi” için kurulmuş olan Araştırma Komisyonu adına yapılan açıklama şu olmuştur: “Kadınlar nafakadan güç alıp boşanabiliyor!”

Yoruma gerek yok, komisyonun amacı-adı her şeyi açıklıyor, derdi açık. Sermaye devletinin sözcüleri, tüm gericilikleri ile tartışadursunlar. Nafakanın kalkması veya her halde verilmesinin sınırlanması ile evlilikleri sürdürme derdinde olsunlar. Bizler kadının özgür bir birey olabilmesinin önündeki tüm etmenlerin ortadan kalkması gerektiğininin altını bir kez daha çiziyoruz. Karl Marx ve Friedrich Engels, Komünist Manifesto’da “Burjuvazi aile ilişkisinin dokunaklı-duygusal peçesini yırttı ve onu katışıksız para ilişkisine döndürdü” cümlesi ile evliliği, aile ilişkilerini kapitalizmin nasıl şekillendirdiğini anlatıyorlar.

Nafakanın sözlük anlamı şöyle: “Bir kimsenin geçindirmekle, bakıp gözetmekle yükümlü bulunduğu kimseye ya da kimselere, mahkeme kararıyla verdiği aylık.” Nafaka sistemi, evlilik sonrasında bile kadının erkeğe bağımlılığını sürdüren bir temel oluşturmaktadır. Boşanılan erkek ile boşanan kadının ekonomik temelli bile olsa ilişkilenişini sürdüren bir yan taşımaktadır. Boşanan kadın, boşandığı erkek tarafından hâlâ bakılmaktadır. Burada kadın kendi başına kendi yaşamını devam ettirme noktasında aciz görülmektedir.

Çözüm toplumsal değişimde, kadından yana düzenlemelerde

Bugünün dünyasında kadının boşanma kararı almakta ve sonrasında yaşamını idame ettirmekte zorlanacağı gerçeği nafakanın kalıcı olmasının gerekçesi yapılmamalıdır. Zira, çözümü erkekte değil kadının her türlü özgürlüğünü sağlayacak toplumsal düzende-düzenlemelerde aramalıyız.

Bunun için, günümüz koşullarında öncelikle kadının çalışmasının önündeki engeller ortadan kaldırılmalıdır. Kadın toplumsal üretimin parçası haline getirilmelidir. Kadının çalışma yaşamına girmesi teşvik edilmeli, iş imkanı yaratılmalıdır. Kadının çalışma yaşamında olmasını engelleyen ataerkil zihniyetle mücadele edilmeli, kadının üzerine yüklenen sorumluluklara çözümler üretilmelidir. Bunların en başında gelenlerinden biri çocuk bakımıdır. Ücretsiz ve nitelikli kreşlerle kadınlar çocuk sahibi olduktan sonra da çalışma yaşamının içinde olabilirler.

Eşit ve özgür bir şekilde yaşayan kadın, istediği zaman evliliği bitirebilme gücünü bulacak, evlilik sonrası onu bağımlı kılacak hiçbir şeye muhtaç kalmayacaktır.

 

 

 

 

2017’de 23 bin 906 kız çocuğu evlendirildi

 

Dinci gericiliğin her alanda tırmandırıldığı bir dönemde 2017 yılı içerisinde binlerce kız çocuğu evlendirildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun “İstatistiklerle Çocuk, 2017” raporunda yer alan verilere göre geçtiğimiz yıl 23 bin 906 kız çocuğu evlendirildi.

TÜİK her ne kadar da 2016 yılında toplam evlilik içerisinde %4,6 olan çocukların evlendirilme oranının 2017 yılında %4,2’ye düştüğünü açıklasa da resmi rakamlara yansımayan evlilik oranları da düşünüldüğünde tablonun çok daha vahim olduğu anlaşılmaktadır.

2017 yılında toplam evlilik oranı içerisinde kız çocuklarının evlendirilmesi oranında Ağrı yüzde 16,6’lık oranla en üst sırada yer aldı. Onu yüzde 16,1 ile Muş ve yüzde 12,3 ile Bitlis izledi. Kız çocukların evlendirilmelerinin toplam evlilikler içindeki oranının en düşük olduğu üç il ise sırasıyla; yüzde 0,4 ile Tunceli, yüzde 1,1 ile Rize ve yüzde 1,4 ile Trabzon oldu.

En çok çocuk evliliklerinin yaşandığı iller ve sayılar ise şu şekilde: İstanbul 1615, Antep 1591, Hatay 1040, Urfa 1292, Ağrı 712, Ankara 938, Maraş 801, Kastamonu 695, Adana 668, Antalya 332, Bitlis 315, Bursa 429, Diyarbakır 837, Erzurum 346, Mardin 493, Muş 517, Van 947.

 
§