İçindekiler:

15 Nisan 2023
Sayı: KB 2023/05

Gün seferber olma günüdür!
1 Mayıs'ta alanlara
Esenyurt Alaattin Karadağ 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
Küçükçekmece Hüseyin Temiz 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
Kapitalizm öldürür, mücadele yaşatır!
Saray rejimi oy peşinde!
Canları ve umutları yaşatmak mümkün!
Suçlular yine siyasi rant peşinde!
Emek ve Özgürlük ittifakı "tutum belgesi"
Mata işçisi kazanırsa, işçi sınıfı kazanır!
Bürokratik anlayış metal işçileri örgütlenirse yıkılır!
LC Waikiki işçisi anlatıyor...
Tarihten günümüze Türkiye'de 1 Mayıs
Çin'in Ortadoğu'da artan etkisi
Avustralya nükleer denizaltı ile donatılıyor
ABD'de banka iflaslarının olası sonuçları
Kapitalizm savaş demektir!
İsrail'de hükümet sallanıyor
ver.di yine sattı
Almanya'da grevleri karalama
Avrupa Kadın Konferansı'na doğru
8 Mart'ta ortak ses
Kadınların yaşamları seçim pazarlığında...
İstanbul Gençlik Ümit Altıntaş 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
ON'ların çağrısı...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

LC Waikiki işçisi anlatıyor...

 

Deprem bölgesine gittiği için LC Waikiki deposunda Talha Nakliyat bünyesinde işten atılan Serkan Yılmaz ile konuştuk...

Depremde emekçilerin yardımına gittiğiniz için işten çıkarıldığınızı belirttiniz. LC Waikiki deposunda işten atılma sürecini anlatabilir misiniz?

* Çalıştığım süre boyunca hem kendimin hem de çalışan arkadaşlarımın haklarını korumak ve kazanmak için mücadele eden biriyim.

İşçilerle haklarımızı savunma için bir birlik kurduk. Taleplerimiz, haklarımız olan banka promosyon paralarının verilmesi, insanca yaşayabileceğimiz bir ücretti.

Arkadaşlar sözcü olarak beni seçti. Kapitalist patronun müdürleri ile taleplerimizi konuşurken göze battığımı, bir sorunum varsa işçilerle birlikte değil tek gelmemi söylediler. Aksi takdirde işten çıkarılacağımı depo müdürü defalarca söyledi.

Bir ay önce 46 kod ile haksız yere işten çıkarılan Esenyurt depo işçilerinin sesini duyurmak için dayanışma eylemlerinde bulundum. Depo çalışanlarına Esenyurt depo işçilerinin direnişini anlatıyordum. Bir yandan da Kadıköy’de yapacakları basın açıklamasına insan götürmek için çalışma yürütüyordum. 

Depo müdürü ve genel müdür ile Esenyurt depo işçilerinin haklı olduklarını konuşuyorduk. Onlar istemiyorlardı işçileri savunmamı. Kadıköy’de Limter-İş öncülüğünde yapılan eyleme dışarıdan iyi bir katılım sağladık ve seslerine ses olduk. Müdürler, mücadele eden işçilerle dayanışma içinde olmamdan rahatsız oldu.

6 Şubat’ta, depo müdürüne deprem bölgesine gönüllü gitmek istediğimi söyledim. Kabul etmediler. Beni oyaladılar. İnsan kaynaklarına sorup dönüş yapacaklarını söylediler. İnsan kaynakları böyle bir iznin olmadığını söylemiş. 3 gün beni oyaladılar. Depremin 3. günü ben ısrar ettim ve 10 günlük ücretsiz izin formunu imzaladım. Benim hatam ücretsiz izin formunun bir nüshasını yanıma almamaktı. Deprem bölgesine gitmemde göze batıyor. «Yine sen hep sen « gibi işten çıkarılma tehditleri ile karşılaştım. Döndüğümde mağdur olan ben. Darp edilen, küfür edilen, hakaret edilen benim. İşten çıkarılan da ben oldum. Kesinlikle kimseye vurmadım, darp etmedim, hakaret etmedim. Kamera kayıtları mevcut, şahitler de var. Buna rağmen işten çıkarılan ben oldum. 

LC Waikiki’de yaşadığınız işkenceyi aktarabilir misiniz?

Depoda başka bir işçi tarafından küfürlere, hakarete ve palet parçası ile fiziki şiddette uğradım. Darp raporu aldım. Vücudumda morluklar var, şişlikler var. Bunlar bir işkencedir. Bana saldıran şahıs ise şirket CEO’sunun yakın köylüsü ve sürekli telefon ile konuştuğu biri. 

LC Waikiki mağazalarında eylem gerçekleştirdiniz. Bundan sonrası için bir planınız var mı?

Haksız yere işten çıkarıldım. Çocuklarımın haklarını bunlara yedirmeyeceğim. Taleplerim açık ve sadedir. Haklarımı istiyorum. İşten çıkarılma gerekçesi sayılan 25-2-d nin değiştirmesini istiyorum. Haklarımı almak için LCW mağazalarında eylemler yaptım ve her gün mağazalarında eylemler yapıp üst işveren LCW’ yi ve LCW’ nin aile şirketi olan Talha Nakliyat’ı teşhir etmeye devam edeceğim. 

Deprem bölgesine dayanışmaya giden bir emekçi olarak kısaca gözlemlerinizi aktarabilir misiniz?

Deprem bölgesine depremin 4. günü gittim. İskenderun ve Antakya bölgelerindeydim. Gerçekten oradaki durumu anlatmaya kelimeler yetmez. İnsanlar kendi kaderine bırakılmış, üzücü bir durum vardı. Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen binlerce canlı ve çıkarılması gereken binlerce ceset vardı. Ben arama kurtarma çalışmalarına katıldım. Ve parçalanmış cesetler, birbirine sarılmış baba oğul cesetleri çıkardık. Duygularımız dönmüştü. Cesetleri görmek “normal” bir şey olmuştu. Orada güzel olan insanların dayanışmacı olmasıydı. Ülke olarak en çok da çıkarsız bir dayanışma ruhu gelişti. Bu güzel bir şey. 

Emekçilere Kızıl Bayrak üzerinden iletmek istediğiniz mesaj var mı?

İşçi ve emekçilerin örgütlenmeleri ve kendi hakları uğruna birlikte hareket etmeleri gerekir. Hak arama mücadelesi verenlerle dayanışma içinde olunması gerektiğine inanıyorum. Emekçiler çalıştıkları iş yerlerinde haklarını alana kadar birlikte mücadele etmeliler. Ve biliyorum ki mücadele ederek kazanacaklar. Herkese sevgiler, dayanışma ile kalın.

Kızıl Bayrak / Ümraniye

 

 

“Bir sorunu daha çözdük” diyenler neyi çözdü?

 

Seçimler yaklaştıkça AKP iktidarı uzun bir süredir tepki konusu olan gündemlere dair manipülasyona dayalı açıklamalar yapmaya devam ediyor. Ne yapıp edip bir seçim daha kazanabilmek için işçi ve emekçilerin derinden yaşadığı tüm sorunlar yumağını “çözüyormuş” algısı yaratmaya kilitlenmiş durumdalar. EYT gündemi üzerinden toplumsal baskıya dayanamayıp geri adım atmış ancak kamuoyuna ifade edilen başlık ile içerik farklı hayata geçmişti. Maaşlar bugün bağlanacak, yarın bağlanacak açıklamaları devam ederken en son AKP’li Mustafa Elitaş, EYT maaşlarının Ağustos veya Eylül ayında bağlanacağını söylemişti.

Yine “en düşük emekli aylığı 7 bin 500 TL oldu” başlığıyla verilmek istenilen mesajla, hayata geçirilen uygulamanın farklı şeyler olduğu ortaya çıkmıştı. En düşük emekli maaşı 4 bin 200 TL ve üzeri “zam” olarak değil, hazine yardımı olarak tanımlanarak temmuz ayında yapılacak zammın “hazine yardımı” dışındaki kök maaş üzerinden olacağı netleşti.

Uzun bir süredir tepki konusu olan “geçici işçiler” konusu ise yine bir istismar ve aldatmaya dönük adımlara konu ediliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir açıklamada şunları ifade etti: “Bir sorunu daha çözdük; bir dosya daha kapandı: Geçici işçiler hem bir yıl çalışabilecek hem de sonrasında kadroya atanacak. Hayırlı olsun.” Sadece “çözdük” denilen, neyi, nasıl çözdüklerine dair hiçbir şey ifade edilmeyen açıklamanın arkasına bakıldığında gerçek su yüzüne çıkıyor.

Geçici işçi tanımlaması yaklaşık 90 bin işçiyi kapsıyor. Geçici işçilerin çalışma süreleri 5 ay 29 gün ile 9 ay 29 gün arasında değişiyor. Geçici işçiler Devlet Demiryolları, Orman Genel Müdürlüğü, şeker fabrikaları ve benzeri kurumlarda belirli süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışıyorlar. Uzun bir dönemdir dile getirdikleri güvenceli iş ve kadro talepleri yine AKP’nin “çözüyormuş” propagandasına feda edilmişe benziyor. Zira yapıldığı ifade edilen düzenlemeye göre ihtiyaç olursa, çalışma süreleri 11 ay 29 güne kadar uzatılabilecek deniyor. Ardından yine ilgili bakanlık ya da idare ihtiyaç olarak görürse, kıdeme göre işçileri kadroya alabilecek. Kısacası ortada yapılacak kesin bir uygulama yok. İlgili merci neresi ise oranın inisiyatifinde, birazda keyfiyetinde.

Hastane temeli diye boş arsada şantiyecilik oyunu oynayarak yakın çekim kamere ile toplumu aldatmaya çalışanlardan, işçi ve emekçilerin sorunlarını çözmelerini beklemek saflık olur.