İçindekiler:

15 Nisan 2023
Sayı: KB 2023/05

Gün seferber olma günüdür!
1 Mayıs'ta alanlara
Esenyurt Alaattin Karadağ 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
Küçükçekmece Hüseyin Temiz 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
Kapitalizm öldürür, mücadele yaşatır!
Saray rejimi oy peşinde!
Canları ve umutları yaşatmak mümkün!
Suçlular yine siyasi rant peşinde!
Emek ve Özgürlük ittifakı "tutum belgesi"
Mata işçisi kazanırsa, işçi sınıfı kazanır!
Bürokratik anlayış metal işçileri örgütlenirse yıkılır!
LC Waikiki işçisi anlatıyor...
Tarihten günümüze Türkiye'de 1 Mayıs
Çin'in Ortadoğu'da artan etkisi
Avustralya nükleer denizaltı ile donatılıyor
ABD'de banka iflaslarının olası sonuçları
Kapitalizm savaş demektir!
İsrail'de hükümet sallanıyor
ver.di yine sattı
Almanya'da grevleri karalama
Avrupa Kadın Konferansı'na doğru
8 Mart'ta ortak ses
Kadınların yaşamları seçim pazarlığında...
İstanbul Gençlik Ümit Altıntaş 1 Mayıs Hazırlık Komitesi
ON'ların çağrısı...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İktidarından muhalefetine...

Kadınların yaşamları seçim pazarlığında...

 

AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet katlanarak arttı. Bu konudaki istatistikler, kadın örgütlerinin açıkladıkları veriler ve gündelik yaşamdaki birçok olay bunu göstermektedir. Gerici-faşist iktidarın sermayenin çıkarlarına hizmet eden politikaları sonuca krizin faturası işçi ve emekçilere çıkarılmakta, kadınlara ise işsizlik, güvencesizlik, hak gaspları, baskı, aşağılama, istismar, şiddet ve artan oranda ölüm düşmektedir. Köklü toplumsal bir sorun olan kadın sorunu, 20 yılını geride bırakan dinci-gerici AKP döneminde gittikçe ağırlaşmış durumdadır.

AKP’li yetkilileri/sözcüleri her fırsatta kadına yönelik aşağılayıcı söz, tutum ve açıklamalarda bulundular. “Evlilik” adı altında çocuklara yönelik istismarın meşrulaştırılması, kadına yönelik şiddet ve boşanma başvurularında uzlaşma/arabuluculuk uygulaması, şiddete karşı koruma kararları için delil veya belge aranması, tedbir süresinin kısaltılması, kadınlara verilen nafakanın evlilik süresi ile sınırlandırılması vb. saldırılar iktidarın sürekli gündemindeydi. 2016’da mecliste kurdukları Boşanma Komisyonu raporu, peşpeşe çıkardıkları yargı paketleri bunların somut adımlarıydı.

Kadın ve çocuklara yönelik sistematik hak gasplarını İstanbul Sözleşmesi adıyla anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, 20 Mart 2021’de iptal kararı izledi. Kitle desteğindeki zayıflamayla birlikte cemaat-tarikatların talebiyle hızlandırılan iptalden sonra gözler İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıması olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’na çevrilmişti. 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı gibi, 2012’de kabul edilen 6284 sayılı yasasının uygulanmasında da ciddi sıkıntılar yaşandı. Yasa maddeleri yeni düzenlemelerle tırpanlandı. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi/engellenmesi konusunda hukuki düzenlemelerin başında gelen İstanbul Sözleşmesi -uygulanmamasına rağmen- iptal edildi. Seçim pazarlıklarının kızıştığı bugünlerde, 6284 sayılı kanunun kaldırılması yönündeki tartışmalar da gündeme getirildi.

İstanbul Sözleşmesi’nin iptal kararı AKP’li kadın milletvekillerinin bir kısmı tarafından eleştirilmişti. Şimdi de Yeniden Refah Partisi’yle ittifak görüşmeleri sırasında 6284’ün pazarlık konusu olması aynı kesimler tarafından eleştiri konusu yapıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile AKP Meclis Grup Başkan vekili Özlem Zengin, 6284 sayılı yasayı “kırmızı çizgi” ilan etti. Bu eleştirilerin dün olduğu gibi bugün de samimiyetten uzak ve daha çok da kadınlardan gelecek oyların muhafaza edilemeyeceğine yönelik kaygılardan dolayı olduğu aşikardır. Kendi iktidarlarının kadın düşmanı icraatlarıyla birlikte, kadın düşmanı/ katili, onlarca cinayetin tescilli örgütü Hizbullah’ın partisi olan ve İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi 6284 sayılı yasanın kaldırılmasına yönelik de çalışmalar yapan Hüda Par’la yapılan işbirliği de bu samimiyetsizliği en açık kanıtıdır. Kısacası, yapılan görüşmelerden kurulan ittifaklara ve ittifak pazarlığında ortaya konan eleştirilere kadar, gerçek olan şey kendilerini milyonların yaşamları üzerinde hak sahibi sayanların oturdukları rahat koltukları kaybetmemek için kâr-zarar hesaplarına başvurması, kadınların yaşamlarını seçim pazarlığında kullanmalarıdır.

İktidar cephesinden bunlar yaşanırken, düzen muhalefetinin kadın hakları konusundaki tablosu da pek parlak değildir. Düzen muhalefetin yayınladığı mutabakat metninde, Saadet Partisi’nin koyduğu şerhle birlikte İstanbul Sözleşmesi’nin adı dahi geçmemiş, kadın sadece aile kurumu kapsamında ele alınmıştır. Onların derdi devasa boyutlara ulaşan kadın sorununa çözüm aramak değil seçimi kazanmak için her yol mübahtır ilkesiyle kadın haklarından vazgeçmek anlayışıdır. 

Sonuç olarak, iktidarından düzen muhalefetine kadın hakları, kadınların yaşamları ancak getireceği oya göre değer kazanmaktadır. Kiril pazarlıkların bu kadar ayan beyan ortadayken, bizlerin yapması gereken hayatlarımızı, haklarımızı onların eline teslim etmemek ve mücadele sonucu kazandığımız hakları yine mücadeleyle korumaktır. Bunun için fiili-meşru mücadeleyi sürdürmek ve güçlendirmektir.

 

İEKK: Yaralarımızı sarmaya, hesap sormaya!

 

Depremin ikinci ayındayız. Bazı temel ihtiyaçlar hala ilk günkü kadar elzem.

Bir yanda azgın sömürü, diğer yanda ölüm. Kapitalist barbarlık düzeni işçi ve emekçi kadınlara insanca yaşam koşulları sunmadığı gibi yaşam hakkı da tanımıyor.

Sermayedarların sınırsız kâr hırsı biz işçi ve emekçiler için daha fazla sömürü ve ölüm demektir.

Deprem ve sonrasında bir kez daha gördük ki yıkımda en çok kadın ve çocuklar etkilendi. Pek çok çocuk açlık ve soğuktan kaynaklanan ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya. Ailesini kaybeden çocuklar ise tarikat ve cemaatlerin kıskacındalar. Kadınlar ise gıda, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları gibi hijyen ve temizlik malzemeleri gibi temel ihtiyaçlardan yoksun ve tuvalete dahi ulaşamıyorlar. Pek çok kadın erken doğum, düşük gibi vakaların yarattığı ağır sağlık problemleri ile boğuşuyor. Hamile olan binlercesi ise sağlık kontrollerinden yoksun durumdadır.

Depremin ilk gününden itibaren depremden etkilenen kadın ve çocukların ihtiyaçlarını gidermek, yanlarında olmak için çabalıyoruz. Bayramda “helallik” isteyenlerden hesap sormak, dayanışmanın gücünü ortaya koymak için yine deprem bölgesinde olacağız.

Depremden etkilenen kadın ve çocukların, deprem bölgesinde çalışmak zorunda olan kadın işçilerin taleplerini dile getireceğiz. Yaşamsal ihtiyaçları hem deprem bölgesindeki hem de deprem bölgesinden gelen kadın ve çocuklara ulaştıracağız. Depremlerin ardından bir de sel “felaketi” ile karşı karşıya kalan deprem bölgesindeki insanlarla dayanışmak ve sorumlulardan hesabını sormak için seferber olacağız. Ölüm ve sömürü düzeninden hesap sormak için emekçi dayanışmamızı güçlendirerek mücadelemizi büyüteceğiz..

* * *

Depremden etkilenen kadın ve çocukların talepleri derhal karşılanmalıdır:

- Kadınların hijyenik ped, iç çamaşırı ve hijyen ürün ihtiyaçları karşılanmalıdır!

- Çocukların mama ve çocuk bezi ihtiyaçları karşılanmalıdır!

- Kadın ve çocukların barınma, ısınma, sağlık ve beslenme sorunları acilen çözülmelidir!

- Kadınların evli olup olmadıklarına bakmaksızın, çadır-konteyner-konut vb. ihtiyaçlarına yanıt verilmelidir.

- Çocuklar için derhal güvenli, nitelikli, pedagojik destek verilecek bakım noktaları oluşturulmalıdır!

- Annesini, babasını ve yakınlarını kaybeden çocuk ve bebekler için derhal özel önlemler alınmalı; kayıt işlemleri yapılmalı ve güvenli yerlere yerleşim-takip-denetimi yapılmalıdır!

- Zorunlu işkolları dışındaki tüm çalışanlara ücretli izin verilsin!

- Temel yaşamsal ihtiyaçları karşılanmadan, çocuk ve yaşlıların bakım sorunu çözülmeden deprem bölgesindeki kadınlar çalışmaya zorlanamaz!

- Gerekli tedbirleri almayarak depremin bir insan kıyımına dönüşmesine yol açan bütün sorumlular hesap vermelidir!

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları

Mart 2023