İçindekiler:

16 Haziran 2023
Sayı: KB 2023/09

Ya örgütlü mücadele ya derin sefalet
"Rahat nefes almak" mücadele ile mümkün!
Soygun düzeninde yola devam!
İlk işleri NATO'ya koşmak
"Kurtarıcı" Amerika'dan
Emekçileri yeni saldırı dalgası bekliyor
Direnmek ya da boyun eğmek
"Skandal veri sızıntısının" hatırlattıkları
Dünyada çocuk işçilik artıyor
Bizi yolumuzdan alıkoyamazsınız!
TPI sözleşmesi üzerine...
"Benian'ın icraatlarından haberi var mı?"
15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi
Dünya nükleer cephaneliğe dönüşüyor
G7'ye karşı BRICS!
NATO, Ukrayna'da kara hareketine mi hazırlanıyor?
Göçmenlerin önüne "demir perde"
Düzen mahkemelerine karşı mücadele!
ABD'de grev hakkına saldırı
Basel'de kitlesel ve politik feminist grev!
Paris'te panel
Devrimci Dersim emektar bir militanını yitirdi
ILO'dan Türkiye için uyarı
Çıraklar "çocuk işçi" değilmiş
Kapitalizm işsizlik sorununu çözemez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

G7’ye karşı BRICS!

 

G7 grubunun Japonya’da topladığı zirvenin hemen ardından BRICS üyesi ülkeler de Güney Afrika Cumhuriyeti’nde (GAC) bir araya geldiler. Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden oluşan birlik bu defa hızlı refleks göstererek G7’ye alternatif olmak için hızla toplandı.

Geçen hafta GAC’ın Kapstadt kentinde bir araya gelen beş BRICS üyesi ülkenin dışişleri bakanları hem G7 Zirvesi’nde alınan tehditkar kararları görüştü hem kendi etki alanlarını genişletmeyi tartıştılar. BRICS üyeleri İran, Suudi Arabistan, Venezuela, Arjantin, Cezayir, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ile Endonezya’yı aralarına almak için görüşmelerde bulundu. Özellikle Çin ve Rusya temsilcileri genişleme planları için özel kampanya yürüttüler. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov birliğin önemli bir bileşeni olarak öne çıktı. G7 ve ABD’nin tüm çabalarına rağmen Rusya’nın Küresel Güney’de hiçbir şekilde izole olmadığını bir kez daha gösterdi.

Çin Bakan Yardımcısı Ma Zhaoxu, toplantıda yaptığı açıklamada, ülkesinin birliğin genişletilmesi yönünde çaba göstereceğini ve daha fazla devletin BRICS “büyük ailesine” katılmasını beklediğini belirtti. Çin hükümetinin bu desteği birliğin etkisini artırdığı gibi, gelişmekte olan ülkelerin kendi çıkarlarını temsil etme konusunda daha fazla güven duymalarını sağlıyor. Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ise, “dünyanın çok kutuplu olduğu ve eski yöntemlerin yeni durumları çözemeyeceğini” belirterek Güney Afrika’daki iki günlük toplantının bu amaçla “güçlü bir mesaj” vermesi gerektiğini, BRICS birliğinin bir “değişimin sembolü” olduğunu ifade etti.

***

BRICS üyesi ülkeler, kendilerini Batı’ya alternatif ve yükselen güçler için alan yaratmanın bir yolu olarak konumlandırıyor. Bir zamanlar, eşit olmayan gelişmekte olan ülkelerin büyük ölçüde sembolik bir birliği olarak alay konusu yapılan BRICS, son yıllarda özellikle Pekin’in ekonomik ve politik ağırlığını yansıttığı uluslararası bir güce dönüştü. Gelişmekte olan birçok ülkenin Ukrayna Savaşı’ndaki tarafsızlığının da gösterdiği gibi, bu ülkelerin ABD hegemonyası ile politikaları konusunda ciddi çekinceleri var. Birliğin dönüştürücü gücüne inanan dünyanın farklı kıtalarındaki birçok ülke BRICS’in bir parçası olmak istiyor. BRICS üyeleri Avrupa ile ABD’yi eleştirirken kendilerinden emin bir şekilde rekabet, jeopolitik gerilimler, eşitsizlik ve güvensizlikle parçalanmış bir dünyada küresel liderlik oluşturma iddialarını formüle ediyorlar.

Ukrayna Savaşı’yla somut bir görünüm kazanan emperyalist paylaşım ve hegemonya çatışması daha da derinleşerek büyüyor. Bir tarafta ABD ile G7 üyeleri diğer tarafta Çin ile BRICS ülkeleri kendi çıkar birliklerini güçlendirmeye devam ediyor. Bu egemenlik çatışmasının sonucunda ise işçi sınıfı ile emekçileri kendi hegemonya savaşlarında ölmeye, açlığa ve sefalete mahkum ediyorlar.

 

Operasyonel nükleer silah sayısı artıyor

 

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) Müdürü Dan Smith, pazartesi günü yaptığı açıklamada, silahlanma yarışının ulaştığı tehlikeye dikkat çekti. SIPRI’nin son yıllık raporunun sunumunda konuşan Smith, kaygı verici şu tespitte bulundu: “İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemlerinden birine sürükleniyoruz.”

Rapora göre silahlı çatışma içindeki devletlerin sayısı 51’den 56’ya yükseldi ve bu sayı dünya genelindeki tüm devletlerin dörtte birinden fazlasına tekabül ediyor. Aynı zamanda küresel silahlanma harcamaları da 2021 yılına göre yüzde 3,7 artışla 2 trilyon 240 milyar dolara yükseldi. Bu harcama, 1966’daki kuruluşundan bu yana SIPRI tarafından ölçülen en yüksek orana tekabül ediyor. Açık ara en büyük artış ise (%13) Avrupa’da kaydedildi. Dünya genelinde devletler bütçelerinin ortalama yüzde 6,2’sini orduya ayırıyor. Almanya’da bu rakam şu anda yüzde 10,52’dir.

SIPRI bu yıl nükleer silahlanma tehlikesine özel bir önem veriyor. Rapora göre, nükleer silaha sahip dokuz ülkenin tamamı şu anda nükleer cephaneliklerini kapsamlı bir şekilde modernize etme sürecinde bulunuyor. Kullanılmaya hazır nükleer savaş başlığı sayısı da son dönemde artarak, 2022’nin başında 9490’dan 2023’ün başına 9576’ya yükselmiştir. Sadece Rusya ile ABD’nin elindeki hizmet dışı bırakılmış ve imha edilecek savaş başlıklarının sayısında kısmi bir azalma var. Bunlar da dahil edilirse, bugün gerçek anlamda var olan toplam savaş başlığı sayısı yaklaşık 12512’dir. Bu silahların sayısı Rusya (4489), ABD (3708), Fransa (290) ve İngiltere’de (225) yaklaşık olarak aynı kalırken, Hindistan (164) ve Pakistan’da (170) kısmen yükseldi, Çin’de ise belirgin bir yükseliş (350’den 410’a) olmuştur.

Hindistan, sadece Pakistan’a karşı olası bir savaşta kullanılabilmek için değil, Çin’in tüm topraklarına ulaşabilecek taşıyıcı silahlar için de giderek daha fazla çaba sarf ediyor. İsrail’in 90 nükleer savaş başlığına sahip olduğu belirtilirken, SIPRI’nin tahminlerine göre Kuzey Kore şu anda hazır 30 savaş başlığına ve 70 başlığı inşa etmek için yeterli malzemeye sahip bulunuyor.

Kaynak: Jörg Knauer, Junge Welt,

13 Mayıs 2023

Çeviri: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi