İçindekiler:

16 Haziran 2023
Sayı: KB 2023/09

Ya örgütlü mücadele ya derin sefalet
"Rahat nefes almak" mücadele ile mümkün!
Soygun düzeninde yola devam!
İlk işleri NATO'ya koşmak
"Kurtarıcı" Amerika'dan
Emekçileri yeni saldırı dalgası bekliyor
Direnmek ya da boyun eğmek
"Skandal veri sızıntısının" hatırlattıkları
Dünyada çocuk işçilik artıyor
Bizi yolumuzdan alıkoyamazsınız!
TPI sözleşmesi üzerine...
"Benian'ın icraatlarından haberi var mı?"
15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi
Dünya nükleer cephaneliğe dönüşüyor
G7'ye karşı BRICS!
NATO, Ukrayna'da kara hareketine mi hazırlanıyor?
Göçmenlerin önüne "demir perde"
Düzen mahkemelerine karşı mücadele!
ABD'de grev hakkına saldırı
Basel'de kitlesel ve politik feminist grev!
Paris'te panel
Devrimci Dersim emektar bir militanını yitirdi
ILO'dan Türkiye için uyarı
Çıraklar "çocuk işçi" değilmiş
Kapitalizm işsizlik sorununu çözemez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

NATO, Ukrayna’da kara hareketine mi hazırlanıyor?

 

2009’a kadar Danimarka Başbakanı, 2009-2014 arası ise emperyalist savaş aygıtı NATO’nun 12. Genel Sekreteri olan Rasmussen, halen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin resmi danışmanlığını yapıyor. Son günlerde Avrupa’nın değişik ülkelerini ve Washington’u kapsayan turu tamamladığına dair haberler uluslararası basında yer aldı. 11-12 Temmuz tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’da yapılacak NATO zirvesi öncesinde tura çıkan Rasmussen’in, Zelenski adına havayı yoklamak amacıyla NATO üyesi ülkeleri dolaştığı ortaya çıktı.

7 Haziran’da İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden The Guardian’a demeç veren eski NATO şefi şu ifadeleri kullandı: “Eğer NATO, Ukrayna için ileriye dönük net bir yol üzerinde anlaşamazsa, bazı ülkelerin bireysel olarak harekete geçmesi açık bir olasılıktır… Polonya’nın Ukrayna’ya somut yardım sağlama konusunda çok kararlı olduğunu biliyoruz. Polonya’nın ulusal düzeyde bu konuda daha kararlı olacağını ve Baltık ülkeleri tarafından takip edileceğini, belki de sahada asker bulundurma ihtimalini göz ardı etmem... Ukrayna Vilnius’ta hiçbir şey elde edemezse Polonyalıların bir istekliler/gönüllüler koalisyonu kurmayı ciddi olarak düşüneceklerini düşünüyorum. Polonyalıların duygularını hafife almamalıyız.”

Rasmussen, bazı NATO üyesi ülkelerin gelecekte “Ukrayna silahlı kuvvetlerini doğrudan desteklemek üzere”, yani savaşa fiilen katılmak amacıyla asker gönderebileceğini söylüyor.

“Bazı Doğu Avrupalı liderlerle konuştum. Ukrayna’nın NATO’ya katılımı için net bir yol haritası istiyorlar” diyen Rasmussen, beklentilerini şöyle sıralıyor; “Ukrayna’nın zirveden önce, ama NATO çerçevesi dışında yazılı güvenlik garantileri almasının zorunlu olduğunu… Bu garantiler istihbarat paylaşımı, ortak Ukrayna eğitimi, gelişmiş mühimmat üretimi, NATO ile çalışabilirlik ve Rusya’yı daha fazla saldırıdan caydırmak için yeterli silah sevkiyatını içermelidir.”

***

Rus Haber Ajansı RIA Novosti’nin görüştüğü uzmanlar ise, NATO eski genel sekreterinin Ukrayna’nın Avrupa birlikleri tarafından işgal edilebileceğine ilişkin sözlerinin Rusya için endişe verici bir sinyal olduğu görüşünde birleştiler.

Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Avrupa Çalışmaları Merkezi araştırma görevlisi Vladimir Olentchenko, Rasmussen’in açıklamalarına dair şöyle diyor: “Açıkçası Rasmussen ABD’nin görüşünü yansıtıyor. Washington en çok Ukrayna ile NATO arasında bir yakınlaşmayla ve dolayısıyla savaş sırasında herhangi bir garantinin verilmesiyle ilgileniyor. Bu ABD’nin stratejisidir. Batılı müttefiklerini konsolide etmeye çalışıyorlar. Rasmussen’e göre mantık basit: Avrupalılar Rusya ile tam teşekküllü bir çatışma istemiyorsa, Kiev›e şimdi yardım etmek daha iyi...”

“Polonya ve Baltık ülkeleri ABD’nin nüfuz araçlarıdır ve eğer Ukrayna’yı işgal etmekten bahsediliyorsa, gerekirse uygun talimatları alacaklardır” değerlendirmesini yapan Oltenschenko, kritik sorunu şöyle ifade ediyor: “Moskova için bu kabul edilemez. Batı için de öyle olduğunu sanıyorum. Bu, Üçüncü Dünya Savaşı’na doğru atılan pratik bir adımdan başka bir şey değil.”

Bugünlerde Almanya’da tarihinin en büyük hava tatbikatını yaparak Rusya’yı tehdit eden savaş aygıtı NATO’nun son dönem icraatları üçüncü dünya savaşı, diğer bir ifadeyle nükleer silahların kullanılacağı yıkıcı bir savaşın patlak vermesine her an sebep olabilir.

 

 

Kosova’da bir kez daha gerilim tırmandı

 

Emperyalistler Sovyetler Birliği’nin dağıldığı süreçte karanlık/kanlı ellerini Yugoslavya’ya da uzattılar. 1990’lı yıllarda halkları birbirine boğazlatarak Eski Yugoslavya’yı paramparça ettiler.

Çatışmalar yıllarca sürdü, vahşi katliamlar yaşandı. 1999 yılında ise, Yugoslavya’nın merkezi sayılan ancak Batılı emperyalistlerden çok Rusya ile ilişkiler geliştiren Sırbistan’ı aylarca bombaladılar. Emperyalist savaş aygıtı NATO önderliğinde gerçekleştirilen saldırıdan sonra Kosova da Sırbistan’dan ayrıldı. O dönemden beri NATO işgal kuvvetleri Kosova’da bulunuyor. Diğer işgal bölgelerinden farklı olarak NATO, Kosova’da polislik de yapıyor.  Nitekim son günlerde çıkan olaylardan kaynaklı AKP-MHP rejimi bölgeye 700 asker sevk etti. Yani TSK Kosova’da “NATO polisi” olarak göreve başladı.

***

Ayrılmadan sonra Kosova’daki Sırplar “azınlık” durumuna düştü, baskı ve ayrımcılığa maruz kalmaya başladılar. Daha önce Kosovalı Arnavutlar Belgrad yönetimiyle bazı sorunlar yaşarken, son dönemde daha fazlasını Sırplar kukla Kosova yönetimiyle yaşamaya başladı. Bu baskılara karşı direnmeye çalışan Sırplar, NATO polisiyle de karşı karşıya geliyorlar.

NATO kuklası yönetimin dayatmalarına karşı çıkan Sırplar, kısa süre önce yapılan belediye seçimlerini boykot ettiler. Katılım %3’lerde kaldı. Boykottan dolayı %3’lük oy alan Arnavut kökenli belediye başkan adayları seçimi „kazandı.” Kosova rejimi katılımın %3 olduğu seçimi “meşru” ilan etti. Belediye başkanlarını göreve atadı. Bu saçmalığa tepki gösteren Sırplar ise sokaklara çıktı. Hem Kosova polisi hem polislik yapan NATO askerleriyle çatışan göstericiler, yapılan dayatmayı kabul etmeyeceklerini net bir şekilde vurguladı. NATO polisi yetersiz kalmış olmalı ki, Türkiye’den takviye güç talebinde bulundular. Tabii “yerli/milli” Saray rejimi anında buna olumlu yanıt verdi. 5 Haziran itibarıyla 700 asker bölgeye sevk edildi. NATO kuvvetleri güya güvenlik sağlamak için Kosova’da bulunuyor. Oysa bu paravan devlette sorunlar bitmiyor. Son olayların nereye varacağı da henüz belli değil. 

***

Balkanlar, hegemonya çatışmasının sıcak yaşandığı alanlardan biri. NATO’ya katılan Arnavutluk, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya, Kuzey Makedonya gibi ülkeler batıya angaje olurken, Sırbistan farklı bir çizgi izliyor. Rusya ile ilişkileri zaten iyi olan Belgrad yönetimi, Çin’le de ilişkiler geliştiriyor. Bu arada Çin şirketlerinin bölgede birçok yatırım yaptığı, altyapının inşasında ise etkin bir rol oynadığı belirtiliyor.

Avrupa, Balkanlara arka bahçe muamelesi yaparken, o ülkeleri ise AB’ye tam üye yapmıyor. Oysa Romanya ile Bulgaristan’ın üyeliğe alınmasından sonra Arnavutluk ve eski Yugoslavya’nın dağılmasından sonra oluşan ülkeler, AB içinde bir ada gibi kaldılar. Yani dört taraflarında AB üyesi ülkeler var.

Bölgedeki NATO varlığı ve Balkanların hegemonya çatışmasının cephelerinden biri haline getirilmesi, orada yaşayan halkların geleceği açısından tehdit oluşturuyor. Bundan dolayı halkların kaderi/geleceği birbirine bağlıdır. Ancak emperyalistlerin kirli elleriyle karıştırılan bölgede, yazık ki sarsılan halklar arası güven henüz yeniden tesis edilebilmiş görünmüyor.