İçindekiler:

1 Eylül 2023
Sayı: KB 2023/14

Örgütlü sınıf, topyekûn mücadele!
Kur Korumalı Mevduat (KKM) ucubesi...
Sarayın bilindik vizyonu: Riyakarlık
AKP, ekonomik kriz ve sınıf mücadelesi
Yaşam hakkı ancak mücadele ile korunabilir!
Suriye ile "normalleşme" mümkün mü?
"Liyakat" ve "mülakat" tartışmaları
1 Eylül Dünya Barış Günü
MESS Grup TİS süreci üzerine...
"Yaşasın onurlu mücadelemiz"
İşçi direnişleri sürüyor...
Sendikalar ve sınıf mücadelesi
Camp David ve BRICS zirvesi
AB Afrika'da yeni bir savaşa mı hazırlanıyor?
İsrail'in tehditleri ve direnişi
Libya-İsrail işbirliği krizi
Ukrayna'da savaşa itirazlar
Gate Gourmet'te işçilerin birliği
Hakan Fidan'ın Kürdistan ve Irak ziyareti
Hacı Bektaşı Veli etkinlikleri üzerine...
"Mental sağlığımız için adımlar atılmalıydı"
Vardık, varız, var olacağız!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

“Yaşasın onurlu mücadelemiz"

 

-Kendinizi tanıtıp Plasmek’te yaşanan süreci anlatır mısınız?

Plasmek direnişçisi: Üç yıldır İstanbul Sancaktepe’de bulunan Plasmek Makina’da çalışıyordum. Özellikle son iki yıldır ücretlerimiz çok düşük kalıyordu. Ücretlere yapılan zamlar çok yetersizdi. Emeğimizin karşılığını alamıyorduk.

Bu durumu değiştirmek için işçi arkadaşlarla sendikalı olalım diye konuşuyorduk. Eğer sendikalı olursak, birliğimiz-beraberliğimiz güçlenir diye düşündük. Öyle de oldu. TOMİS sendikasıyla görüştük. İlk toplantılarımızı yapmaya başladık. Bu mücadeleye başlarken kararlı olduğumuzu belirttik. Sendikal örgütlenmeye yönelik ilk adımlarımızı attık. Ardından bir grup işçi arkadaşımızla toplantılara başladık. Arkadaşlarımıza sendikadan bahsettik. Olumlu karşıladılar.

2023 Ocak ayında asgari ücrete yapılan artışla birlikte biz de ücretlerimize zam yapılmasını istedik. Sendikamızla yaptığımız toplantıda, Ocak zammı için %70 ücret artışı belirledik. Fabrikada %30-35 gibi zam oranları konuşuluyordu. Biz, şirket yönetimine gidip %70 zam talebimizi ilettik. Bizim çabamızı gören diğer işçi arkadaşlar da mücadelemize dahil olmak istedi. Aldığımız ortak karar sonucunda sendikal faaliyetimizi adım adım örgütleyecektik. Bu sırada şirket yönetimi tarafından %65 olarak açıklanan zam oranının bizim mücadelemizin kazanımı olduğu tüm arkadaşlarımız tarafından fark edildi, kabul gördü. Çünkü, şirket müdürü zam oranını açıklarken dahi bizim verdiğimiz mücadeleyi önemsiz göstermeye çalışan bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Zam oranının bizim mücadelemiz sayesinde değil de kendilerinin zaten belirlediğini iddia etti. Buna rağmen işçi arkadaşlar şirket yönetimine değil, bize güvendi.

Bu gelişmenin ardından sendikal örgütlenmemizi güçlendirme kararı aldık. Sendikal eğitim toplantılarında “sendika”, “mücadele”, “örgütlenme” konularında bilgilendirmeler yapıldı. Uzun yıllardan beri burada çalışan arkadaşlarımız dahi, “Yıllardır bu fabrikaya neden sendika getirmedik” diye kendilerini suçlamaya başladılar. Sendikal örgütlülüğümüz zamanla güçlendi.

Temmuz ayında artık sendikalı işçi olmanın gücüyle fiili olarak mücadele etme kararı aldık. Artık fabrikadaki bütün işçilerle birlikte ücretlere ek zam yapılması için temmuz ayında yeni bir mücadele başlattık. Şirket yönetimine ayın 20’sine kadar verdiğimiz sürede adım atılmayınca 21 Temmuz’da 2,5 saatlik iş durdurma eylemi yaptık. Yönetime %80 ek zam istediğimizi ilettik. 7 Ağustos tarihinde yönetim tarafından açıklanan %25’lik sefalet zammını kabul etmeyen arkadaşlarımız, işi durdurdu. Bizler, ücretlerimizin iyileştirilmesini isterken, yönetim işten atma saldırısını devreye soktu. Aynı gün Kadir arkadaşımızı işten çıkardılar. Arkadaşlarımız Kadir arkadaşımız için iş durdurma eylemine devam ettiler. Ertesi gün de iş durdurma eylemi sürdürüldü. Ancak, yönetimin yoğun baskıları, ücretlere biraz daha zam yapacakları sözü vermeleri ve bazı ustaların direnişi bitirmeye yönelik konuşmaları sonucunda ne zam alabildik ne de Kadir arkadaşımız işe geri dönebildi.

-Sendikalaşma mücadelesi yürüttüğünüz için işten çıkarıldınız. Plasmek yönetiminin bu saldırısını nasıl yorumluyorsunuz?

Biz, sendikal faaliyetlerimize başladığımızda usta pozisyonunda olan işçiler, patronun buraya sendika sokmayacağını, gerekirse fabrikayı kapatacağını iddia ettiler. Biz buna rağmen geri adım atmadık. Mücadeleye devam ettik. O arada şirket yönetiminin bizim sendikal faaliyetimizi öğrendiğine dair bilgiler alıyorduk. 2,5 saatlik iş durdurma eyleminin videosunu çeken Kadir arkadaşımızı önce işten çıkardılar. Ben de iş başı yaptığım gün sendikal faaliyetime kaldığım yerden devam ettim. Arkadaşlarla birlikte Şireci Tekstil’de çalışan arkadaşlarımıza destek amaçlı bir video çektik. Bu videonun yayınlanmasından bir saat sonra da işten çıkarıldım. Aslında birçok fabrikada yaşanan saldırıların bir benzerini yaşadık. İşten atarak, sendikal örgütlenmemizi engelleyebileceklerini sandılar. Ancak, biliyoruz ki, sendikalı olmak anayasal hakkımızdır. Arkadaşlarımız, sendikalarına sahip çıkıyor. Üstelik her türlü baskı ve mobbinge rağmen.

-Hukuki sürecinizle birlikte fabrika önünde direnişe başladınız. Direnişinizden bahseder misiniz?

İşten atıldığım günden itibaren, kapı önünde direnişe geçerek mücadeleme devam ettim. İşe gider gelir gibi her gün fabrika önünde direnişteyim. Özellikle içeride çalışan arkadaşlarımın desteği bana moral ve motivasyon sağlıyor. Kendi çaylarını, poğaçalarını bizimle paylaşmaları büyük bir mutluluk. Tek bir selamları dahi yetiyor. Şunu anladım ki aylardır devam eden toplantılarımızın, etkinliklerimizin sonucunda biz burada birliğimiz-beraberliğimiz için önemli ilerleme kaydetmişiz. Bazen slogan atıyoruz, bazen müzik açıyoruz. Paydos saatlerimizde sendikamızla birlikte arkadaşlarımıza neden direndiğimizi, fabrikada neden mücadele etmemiz gerektiğini anlatan konuşmalar yapıyoruz. Kapı önünde yönetimin ve polisin keyfi müdahalelerini de görüyoruz. Ama biz de mücadeleye ilk günkü kararlılığımızla devam ediyoruz. Sendikalar, demokratik kitle örgütleri desteğe geliyor. İşçinin yanında duran birilerini görmek insana gurur veriyor.

-Sendika ile birlikte hareket etmenizin mücadeleye olan katkılarını anlatır mısınız?

Açıkçası işçiler olarak yasal haklarımızı dahi bilmiyorduk. Sendikalı olunca hem yasal haklarımızı öğrendik hem de nasıl bir mücadele yürütmemiz gerektiği konusunda bilinçlendik. Tüm kararlarımızı ortak toplantılarda aldık. Sendikalı olunca daha güçlü olduğumuzu anladık. Çünkü bize her şeyi yasaklayan sermayeye karşı özellikle üretimden gelen gücümüzün farkına vardık. Bize sefalet ücretlerini dayatanlara, emeğimizin karşılığını vermeyip, bizden çalanlara karşı mücadele etmesini öğrendik. Sendikamız TOMİS ile birlikte bugüne kadar sürekli fikir alışverişinde bulunarak, her toplantımızdan daha da güçlenerek kalktık. O yüzden birimizin ekmeği için arkadaşlarımız işi durdurabildi. O yüzden, “Yaşasın onurlu ve gururlu mücadelemiz!” diyoruz.

Türkiye’nin birçok yerinde işçi eylemleri var. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? İşçi ve emekçilere çağrınız nedir?

Bu iktidarın yaptıklarını her gün görüyoruz, yaşıyoruz. Artık bu sorunlara dur demek lazım. Hiç kimse hak ettiğini alamıyor. Asgari ücret artıyor. Ama her şeye de sık sık zam geliyor. Bizi mücadele etmekten alıkoymak istiyorlar. Bize pazarlarda çöpe atılmış meyve-sebze toplamayı reva görüyorlar. Bunu reddetmek gerekiyor. Milyarderleri ve onlara hizmet eden iktidarı alkışlayarak sefaletten kurtulamayız!