İçindekiler:

1 Eylül 2023
Sayı: KB 2023/14

Örgütlü sınıf, topyekûn mücadele!
Kur Korumalı Mevduat (KKM) ucubesi...
Sarayın bilindik vizyonu: Riyakarlık
AKP, ekonomik kriz ve sınıf mücadelesi
Yaşam hakkı ancak mücadele ile korunabilir!
Suriye ile "normalleşme" mümkün mü?
"Liyakat" ve "mülakat" tartışmaları
1 Eylül Dünya Barış Günü
MESS Grup TİS süreci üzerine...
"Yaşasın onurlu mücadelemiz"
İşçi direnişleri sürüyor...
Sendikalar ve sınıf mücadelesi
Camp David ve BRICS zirvesi
AB Afrika'da yeni bir savaşa mı hazırlanıyor?
İsrail'in tehditleri ve direnişi
Libya-İsrail işbirliği krizi
Ukrayna'da savaşa itirazlar
Gate Gourmet'te işçilerin birliği
Hakan Fidan'ın Kürdistan ve Irak ziyareti
Hacı Bektaşı Veli etkinlikleri üzerine...
"Mental sağlığımız için adımlar atılmalıydı"
Vardık, varız, var olacağız!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Özgürlük ve eşitlik mücadelesinde;

Vardık, varız, var olacağız!

 

İktidarın icraatları, biz işçi ve emekçi kadınlar için hayatı her geçen gün daha da zorlaştırıyor. Çalışma ve yaşam koşullarımız ağırlaşıyor.

Güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışıyoruz. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde baskı, taciz, mobbingle boğuşuyoruz. İş Kanunu’nda yer aldığı haliyle bile, kreş hakkımızdan yararlanamıyoruz.

Üzerimize yıkılan çocuk, hasta, yaşlı bakımı ve ev işleri zamanımızın çoğunu alıyor. Toplumsal yaşama daha aktif katılmamıza, kimi durumlarda ise çalışmamıza engel oluyor.

Karşı karşıya kaldığımız çifte sömürü artarken her gün gelen zamlar, yükselen enflasyon, artan kiralar en çok bizi etkiliyor. Erkek egemen kapitalist düzen bizi babamıza, abimize, eşimize bağımlı hale getirmek için her şeyi yapıyor.

Bizlerin sömürüsünden beslenen sermaye düzeni ve temsilcileri kadın düşmanı politikaları hayata geçirmek için fırsat kolluyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin ardından sıraya 6284 sayılı yasayı koydular. Kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini ve istismarı arttıracak her türlü uygulamayı hayata geçiriyorlar. Kadın katillerini, istismarcıları infaz düzenlemesiyle serbest bırakıp adeta kadına yönelik şiddeti teşvik ediyorlar. Zira, ortaçağ artığı gerici-şeriatçı ideolojiye dayanan faşist rejim, hakkını arayan, onurlu/insanca yaşam talebi olan kadınlara özel bir nefret besliyor.

Kapitalistler bizleri kendi zenginliklerini büyütmek için kullanılacak köleler olarak görüyorlar. Gerici-faşist iktidarlar ise toplumu denetim altında tutmak için baskı ve zorbalığı arttırıyor. Yaşamlarımızı çalıyorlar. Düzenin zihniyeti nefes almamızı engellerken kar hırsı da doğamızı talan ediyor. Bizlerin büyüyen öfkesini dizginlemek, sindirmek için her türlü kadın eylemini yasaklıyor, saldırıyorlar.

AKP-MHP iktidarı ile suç ortakları, karşı karşıya kaldığımız sorunların derinleştirilmesinden sorumludurlar. Bu sorunların kaynağı olan kapitalizmi ve burjuva sınıf iktidarını temsil eden düzen muhalefeti de rejimin icraatlarına destek vererek ya da sessiz kalarak suç ortaklığı yapıyor. Hepsi bizlerin sömürüsünden beslenen sermaye düzenini temsil ediyorlar.

Hayatlarımızı, haklarımızı, geleceğimizi çalanlardan hesap soracağız! Şimdiye kadar kazandığımız ne varsa hepsini mücadele ederek, bedeller ödeyerek kazandık. Bundan sonra da öyle olacak.

Gerçek ve kalıcı kazanımlara ulaşmak, hayatlarımızı çalanlardan hesap sormak için işçi sınıfının birleşik mücadelesini büyütelim. Bu mücadele içerisinde işçi ve emekçi kadınlar olarak ön saflarda yerimizi alalım.

Dün nasıl ki özgürlük ve eşitlik mücadelesinde var olduysak, bugün de varız bundan sonra da var olacağız! Ta ki kapitalizmi yıkıp hak ettiğimiz insanca ve onurlu yaşamı kendi ellerimizle kurana kadar.

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları

 

Ankara’da yaşanan şiddet münferit değildir!

Sorumlusu sermaye düzenidir!

Ankara’da sokak ortasında kadınlara şiddet uygulama cüreti gösteren emniyet görevlileri de bu cüreti onlardan almaktadırlar. Benzer şiddet görüntüleri keyfi bir şekilde yasaklanan kadın eylemlerinde yaşanan polis saldırılarında, gözaltılarda da gerçekleşmektedir.

Ankara Kızılay’da kadınlara saldırıda bulunan bir başkomiser ve iki emniyet personelinin görüntüleri basına yansıdı. T24’de yer alan habere göre saldırganlar önce açığa alındı ardından da tutuklandı. Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarken Ankara’dan yansıyan görüntüler de istisnai denilebilecek olaylar değildir. Kadınlar evde, işte, sokakta, toplumsal yaşamın her alanında farklı şiddet biçimleriyle boğuşmakta, kadın cinayetlerine kurban gitmektedirler.

AKP iktidarı İstanbul Sözleşmesi’ni “aile yapısını bozuyor” gerekçesiyle fes etmiş, şimdilerde ise 6284 sayılı yasaya göz dikmiştir. Son infaz düzenlemesi ile kadın katillerini, istismarcıları serbest bırakarak kadına yönelik şiddeti adeta teşvik eden adımlarına bir yenisini daha eklemiştir. AKP iktidarı, gerici ortakları ve iktidarın gölgesi olmaktan başka bir işlevi olmayan düzen partileri, kısacası sermaye düzeni kadına yönelik her türlü şiddetin sorumlusudurlar. Ankara’da sokak ortasında kadınlara şiddet uygulama cüreti gösteren emniyet görevlileri de bu cüreti onlardan almaktadırlar. Benzer şiddet görüntüleri keyfi bir şekilde yasaklanan kadın eylemlerinde yaşanan polis saldırılarında, gözaltılarda da gerçekleşmektedir.

YRP’li milletvekili “kadınlar çalıştığı takdirde pavyona düşer” diyebilmektedir. İktidarın topluma dayattığı gericilikten güç alanlar gençlere ve kadınlara müdahale etme hakkını kendilerinde bulabilmektedirler. Mevcut halleriyle bile sınırlı olan İstanbul Sözleşmesi’nden, 6284’ten rahatsız olanlar Ankara’da olduğu gibi sokak ortasında kadınları dövme cüreti gösterebilmektedirler.

Sicili kirli iktidar göstermelik tutuklamaların ardından bu gerici grupta yer alanları ilk fırsatta serbest bırakıp, rütbelerini yükseltip, ödüllendirecektir. Gerici saldırganların ve onları koruyanların pervazsız saldırılarına karşı duralım. Kadına yönelik her türlü şiddeti engelleyebilmek, şiddetin sorumlularından hesap sorabilmek ise ancak işçi ve emekçilerin örgütlü gücü ve bu örgütlü güç içerisinde emekçi kadınların öne çıkmasıyla olabilecektir!

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları