İçindekiler:

23 Nisan 2024
Sayı: KB 2024/07

Haklarımız ve özgürlüğümüz için 1 Mayıs'a
Yerel seçimler süreci ve sınıf mücadelesi
Türkiye gelir eşitsizliğinde Avrupa birincisi
Hezimete uğrayan saray rejiminin hazımsızlığı
Saray rejimi: Saldırganlık
Çocukların gülüşlerini çaldılar
İşçi ücretlerinde istikrarlı erime sürüyor
İstanbul'da 1 Mayıs etkinlikleri
İzmir'de 1 Mayıs etkinlikleri
Üç kentte 1 Mayıs faaliyetleri
Dört bir yanda 1 Mayıs çağrıları
İşçi kadınlar bir adım öne
Kadın hareketi ve kadın çalışması
BİR-KAR'dan 1 Mayıs çağrısı
Rüsselsheim'da 1 Mayıs toplantısı
Frankfurt'ta 1 Mayıs hazırlıkları
Ortadoğu'da bölgesel savaş manevraları
İran Devrim Muhafızları İsrail'i vurdu
İsrail İran'a mı saldırdı
Gazze soykırımın altıncı ayında
NATO'nun 75. yıl kutlamaları
"Geleceğin Bundeswehr"i nasıl olmalı
ABD-Japonya-Filipinler zirvesi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İsrail İran’a mı saldırdı

E. Bahri

 

ABD medyasında gece saatlerinde İsrail’in İran’a saldırdığına dair haberler yayınlandı. Haberlerde bu saldırının İran’ın 14 Nisan’ı 15 Nisan’a bağlayan gece İsrail’e yaptığı saldırıya karşılık olarak gerçekleştirildiği ifade edildi. Saldırıda İran’ın orta bölgelerinde bulunan İsfahan kentindeki Havalimanı ile bir askeri üssün hedef alındığı söylendi.

Siyonist rejim tarafından saldırıya dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Ancak siyonist medya saldırıyı İsrail’in yaptığını yazdı. İran yönetimi ise, İsfahan’da küçük ve kısa menzilli üç İHA tarafından saldırı girişiminde bulunulduğunu ancak saldırının hava savunma sistemi tarafından engellendiğini açıkladı. İran yönetimine göre önlenen saldırı girişiminin ülke içinden yapılmış olma ihtimali var. Bu saldırı girişiminin arkasında İsrail’in olmasının kanıtlanması durumunda ise buna karşılık verileceği belirtildi.

14 Nisan’da bir ilki gerçekleştirerek İsrail’e saldırı düzenleyen Tahran yönetimi, siyonist rejimin karşılık vermesi durumunda, anında ve daha sert bir karşılık verileceğini ilan etmişti. İran’ın karşılık vermemesi, ortada ciddi bir saldırı olmadığını gösteriyor. Saldırının, İran tarafından “güvenlik sorunu” kapsamında değerlendirildiği belirtiliyor.

Siyonist çetenin “savaş histerisi” geçecek mi?

Emperyalistler himayesindeki siyonist rejim, 1973’ten bu yana bir tür “dokunulmazlık” kazanmıştı. 14 Nisan’da bu “zırh” emperyalist korumaya rağmen delindi. Bu, olağan koşullarda siyonist savaş aygıtının sessizlikle geçiştireceği bir olay değil. Nitekim yansıyan haberler, bölgede bir savaş başlatmak istemeyen ABD’nin siyonist şefleri İran’a ciddi bir karşılık vermemeleri konusunda net bir şekilde uyardıklarına işaret ediyor.

İran’ın saldırısının yıkıcı etkilerini ancak ABD, İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin desteği ile sınırlayabilen İsrail, tek başına savaşa girebilecek durumda değil. Nitekim İsfahan’da yapılan saldırının “İsrail İran’a karşılık verdi” kapsamında olmadığı kısa sürede ortaya çıktı. Bundan dolayı haberin ilk verilişinde kullanılan başlıklar değiştirildi.

Yaklaşık aynı saatlerde Suriye ve Irak’ta da bazı hedeflere saldırı düzenlendi. Bu arada IŞİD’in Suriye’de aynı zamanlama içinde vahşi bir katliam yapması da tesadüf gibi görünmüyor. Siyonist savaş çetesi hem kendi histerisini kısmen de olsa hafifletmek hem iç kamuoyuna “İran’a karşılık verdik” mesajı vermek için bu saldırıları gerçekleştirmiş görünüyor. Suriye’ye dönük küstahça saldırılar yıllardan beri devam ediyor. İsfahan’da ve Irak’ta belli noktaların aynı anda İHA’larla hedef alınması ve IŞİD’in katliam yapması üzerinden servis edilen “İran’a karşılık verildi” propagandasının İsraillileri ne kadar rahatlatacağı ise belli değil.

Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği siyonist savaş çetesi için İHA’larla yapılan saldırılarının çok bir önemi yok. Onların istediği, İran’a karşı ABD’nin katılacağı bir savaş başlatmaktır. Ancak gelişmeler Biden yönetiminin en azından şimdilik buna onay vermediğini gösteriyor. Kendilerini frenlemekte zorlansalar da siyonist şeflerin uyarıları göz ardı edemedikleri görülüyor. Tabi bu, siyonistlerin fırsat bulduklarında saldırmayacakları anlamına gelmiyor. Ancak her koşulda ABD’nin korumasına, silahlarına, finansmanına bağımlı oldukları için bir açmaza da düşmüş görünüyorlar. Bu açmaz, riski ortadan kaldırmasa da en azından şimdilik çatışmaların daha da şiddetlenmesini sınırlıyor.