İçindekiler:

29 Mayıs 2024
Sayı: KB 2024/09

Siyasal hak ve özgürlükler mücadelesini büyütelim
Kiminle, ne için "normalle?me"?
Kobanê Davası ve "adalet"
Kobanê Davası ve rejimin sureti
Rejim riyakarlığın dozunu arttırıyor
Yeni "suç" icat ediliyor: "Etki ajanlığı"
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Asıl felaket gerici-faşist düzendir!
Haziran Direnişi'nin 11. yılı
Yerli-milli aparatlar
Mücadelemiz büyüyerek devam edecek
1 Mayıs tutuklamaları protesto edildi
Saray rejiminin "Tasarruf Paketi"
Nakba'nın 76. yılında direnişi devam ediyor
Üç ülkeden Filistin'i tanıma
İsrail'in soykırım saldırısı
İslam devletlerinin Filistin hamaseti
Lahey'den tutuklama emri talebi
Şi Jinping'in Avrupa ziyareti
Çin'den Tayvan'a kuşatma
İEKK Kadın İşçi Çalıştayı sonuç bildirgesi
Gericiliğin ortak dili
Güçlü aile!
Maarif Modeli
Yasaklar baharın gelişini engelleyemez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Mücadelemiz büyüyerek devam edecek

 

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İç Anadolu Bölge Temsilcisi Mahmut Yıldırım ile Özel sektör öğretmenlerine dönük saldırılar ve buna karşı verilen mücadele hakkında konuştuk.

Son süreçte sizin de vermiş olduğunuz mücadele ile beraber özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunlar daha çok gündeme gelmeye başladı. ÖMK diye bilinen, Meclis’te görüşülmek üzere olan bir kanun var. Bu kanun ve iş kolunuzda yaşadığınız sorunlar üzerine neler söylemek istersiniz?

Mahmut Yıldırım: Şu an Meclis’e sunulacak olan ÖMK (Öğretmenlik Meslek Kanunu) ile ilgili eğitimin öznesi olan öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin herhangi bir bilgisi yok. Yine tepeden inme, anti demokratik bir biçimde bir anlayışla yasa hazırlıyorlar. MEB, bir ÖMK hazırladığını söylüyor ama bir içeriğine dair hiçbir şey bilmiyoruz. Bizim daha çok düşündüğümüz şey bu ÖMK içinde özel sektör öğretmenlerine dair bir şey var mı, taban maaş var mı, belirsiz süreli iş sözleşmesi var mı? Dolayısıyla özel sektör öğretmenleri statü ve haklar olarak kamudaki öğretmenlerle eşit olmak istiyor ama bununla ilgili bir açık olduğunu tahmin ediyoruz. Bakan yakın zamanda katıldığı bir programda “bizim bu konuda bir yetkimiz ve gündemimiz yok” diye komik ve yalan söyleyen bir açıklama yaptı. Biz bunu da teşhir etmek için bu eylemleri yapıyoruz. Geçtiğimiz ay bir özel okulda bir öğretmen saldırı sonucu hayatını kaybetti. Burada yapılan eylemlerden sonra iktidar üzerinde bir baskı oluştu. Bakanlık “Eğer bir olumsuzluk yaşanırsa özel sektör öğretmenleri de kamu personeli olarak görülecektir” diye bir açıklama yaptı. Demek ki bizim bir saldırıya uğramamız, ölmemiz gerekiyor ki biz o zaman kamudaki meslektaşımızla eşit görülecekmişiz. Bu gerçekten büyük bir trajedi. Özel sektör öğretmenleri her alanda eşitlik istiyor. Evet, 5580 sayılı özel öğretim kanunu içerisinde bir taban maaş olsun ama onun haricinde diğer özlük haklarımızın da korunduğu bir yasa istiyoruz. Yasa olmadan eşit olamayız. Bakanlık bizi patronların keyfi ortamına bırakmış oluyor. Dolayısıyla taban maaş konusu ÖMK içerisinde olmalı diyoruz. Belirli süreli iş sözleşmesi kaldırılmalıdır. Bu güvencesiz çalıştırmadır. Böyle olunca kıdem hakkımız da gaspedilmiş oluyor. Biz patrona bu ve çeşitli sömürü biçimlerine karşı çıkıyoruz. Böyle olunca işten atılıyoruz. Belirsiz güvenceli bir biçimde sözleşme olmasını istiyoruz. Ayrıca ek ders ücretlerimizin ödenmesini istiyoruz. Yaptığımız sözleşmede ek ders alacağımıza dönük madde var. Ama buna rağmen birçok kurum sanki tek maaş üzerinden anlaşmışız gibi “konuştuğumuz maaşın içinde ek ders ücreti de var” diyorlar. Bu bir gasptır. Bunun haricinde sömestr da kamudaki öğretmenlere göre daha az oluyor. Biz 15 gün tatilin 10 gününde çalıştırılıyoruz. Dinlenme hakkımız elimizden alınıyor. Ayrıca öğrenci de dinlenmemiş oluyor. Bir de şu var: Milli Eğitim Bakanı bizi öğretmen olarak dahi görmüyor. Geçtiğimiz sene Yusuf Tekin MEB’e atandığından kısa bir süre sonra bir TV programında özel sektör öğretmenleri ile ilgili şunu demişti: “zaten özel sektörde çalışan öğretmenler KPSS’yi kazanamamış, yani başarılı olamamış kişilerdir. O yüzden mecburen özel sektörde çalışmak zorunda kalmıştır.” Ve cümlenin devamına “benim öğretmenim” diye devam ederek bizi ötekileştirdi ve itibarsızlaştırdı. Biz bu açıklamaları teşhir ettik. Bizi kendi öğretmeni gibi görmeyen, öğretmeni ayrıştıran öğretmen mücadelesini bölen bir yerden ayrıştırıyor. Biz eğitimin ailesiyle, öğrencisi ve öğretmeni ile bir bütün olduğunu düşünüyor, mücadelesini de bu bütünlük içinde görüyoruz.

Eğitim Nöbeti açıklaması yapıldı. Bir hafta boyunca bu eyleme devam edeceğinizi açıkladınız. Bundan sonrası için nasıl bir mücadele hattı izlemeyi düşünüyorsunuz?

Mahmut Yıldırım: ÖMK bu hafta Meclis’te gündeme gelecek. Dolayısıyla biz bu haftayı bir direniş haftası olarak ilan ettik. Eğitim için nöbetteyiz diye belirledik. Tabi ki süreç burada sonlanmayacak. Burada birçok arkadaşımız derslerinden feragat ederek, ekonomik koşullarını zorlayarak, bekli işten atılma pahasına burada mücadele ediyorlar. Yüzlerimiz de açık… Görüntülerde eylemlerde yüzümüz açık. Mücadelemizde hiçbir şeyden çekinmiyoruz. Ama patron cephesinde durum böyle değil, onlar bizi mimlemeye çalışıyorlar. İşten atıyorlar. Bir çoğumuz işten atıldık. Haklarımızı aradığımız için. Bugün bu eylemi bir hafta olarak belirledik, ilerleyen günlerde işimize de dönmemiz gerekiyor. Ama ilerleyen günlerde ÖMK açıklandığında içeriğine bakacağız tabi. Ve olumsuz bir durumda yine teşhir eylemelerimiz devam edecek. Bugün birçok ilde bu eylemlerimiz devam ediyor. İl Milli Eğitim Müdürlükleri önünde eylemler devam ediyor. Mücadelemiz hem okullarda hem de sokakta devam edecek. Hem yeni üyelerimizi hem eski üyelerimizi mücadeleyi çağırırken hem de diğer sendika ve emek kurumlarını da dayanışmaya çağırıyoruz. Mücadelemiz büyüyerek devam edecek. ÖMK açıklanınca yeni bir mücadele hattı çizeceğiz.

Bugün burada direniş nöbetindeyiz. Ve gelen ve gelecek olan birçok destekçi kurum var. Çeşitli sendikalardan, siyasi kurum ve partilerden birçok destek var. Mücadelemiz dayanışma ile büyüyecek.

Kızıl Bayrak / Ankara