İçindekiler:

29 Mayıs 2024
Sayı: KB 2024/09

Siyasal hak ve özgürlükler mücadelesini büyütelim
Kiminle, ne için "normalle?me"?
Kobanê Davası ve "adalet"
Kobanê Davası ve rejimin sureti
Rejim riyakarlığın dozunu arttırıyor
Yeni "suç" icat ediliyor: "Etki ajanlığı"
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Asıl felaket gerici-faşist düzendir!
Haziran Direnişi'nin 11. yılı
Yerli-milli aparatlar
Mücadelemiz büyüyerek devam edecek
1 Mayıs tutuklamaları protesto edildi
Saray rejiminin "Tasarruf Paketi"
Nakba'nın 76. yılında direnişi devam ediyor
Üç ülkeden Filistin'i tanıma
İsrail'in soykırım saldırısı
İslam devletlerinin Filistin hamaseti
Lahey'den tutuklama emri talebi
Şi Jinping'in Avrupa ziyareti
Çin'den Tayvan'a kuşatma
İEKK Kadın İşçi Çalıştayı sonuç bildirgesi
Gericiliğin ortak dili
Güçlü aile!
Maarif Modeli
Yasaklar baharın gelişini engelleyemez!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Lahey’den tutuklama emri talebi

 

Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısı Karim Khan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Galant hakkında “savaş suçları ve insanlığa karşı islenen suçlar” sebebiyle tutuklama emri çıkarılması talebinde bulundu. Emperyalist/Siyonist güçlerin baskısı altındaki UCM, Hamas’ın üç lideri hakkında da aynı yönde karar aldı. Ancak alınan karar, mahkemenin tüm baskılarına rağmen Amerika ile Siyonist lobilere tam teslim olmadığına işaret ediyor.  

Ceza mahkemesi Başkanı Karim Khan, pazartesi günü yaptığı açıklamada Netanyahu, Gallant ve üç Hamas liderinin, yedi aydan uzun süredir devam eden Gazze savaşıyla bağlantılı olarak Gazze Şeridi ve İsrail’de savaş suçları ve insanlığa karşı islenen suçlardan sorumlu olduğuna inandığını söyledi.

Kararla ilgili açıklama yapan Khan, Siyonist şeflerle ilgili şunları söyledi:

“Ofisim tarafından toplanan ve incelenen delillere dayanarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın savaş suçları ve Filistin’e karşı işlenen suçlardan cezai olarak sorumlu olduklarına inanmak için makul gerekçelerim var.”

İsrail’in eylemleriyle ilgili olarak Khan’ın açıklamasında, “Gazze’deki sivil halka yönelik diğer saldırılar ve toplu cezalandırmalarla birlikte açlığın bir savaş yöntemi olarak kullanılmasının etkisinin ciddi, görünür ve yaygın olarak bilindiği” belirtildi. Bunlar arasında “yetersiz beslenme, dehidrasyon, derin acılar, bebekler, diğer çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere Filistin halkı arasında giderek artan sayıda ölüm” yer alıyor. Khan pazartesi günü yaptığı açıklamada, Netanyahu’nun savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlardan sorumlu olduğunu belirtti ve İsrail’i insanlığa karşı suç işlemekle suçladı.

Khan’ın soykırıma değinmekten kaçınması nasıl bir baskı altında olduğunu gösterse de Siyonist İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçu işlemekle itham edilmesi önemlidir. Zira İsrail 76 yıldan beri bu suçu belli aralıklarla işlemektedir.

Ancak ilk kez insanlığa karşı Siyonistlerin işlediği suçlar uluslararası bir mahkeme tarafından adıyla anılıyor ve İsrail devletinin tepesinde oturanların savaş suçlusu oldukları dünyaya ilan ediliyor. Bu karar ırkçı-Siyonist çeteninin insani, ahlaki ve siyasi hezimetidir aynı zamanda.

***

Ceza Mahkemesinin kararı Siyonist şefleri çileden çıkardı. Gazze’de devam eden soykırım savaşını organize eden “İsrail Savaş Kabinesi” Bakanı Benny Gantz, Netanyahu ve Gallant’a yönelik tutuklama emri talebinin başlı başına “tarihi boyutlarda bir suç” olduğunu öne sürdü. Gantz, “Teröre karşı savunma yapan demokratik bir ülkenin liderleri ile Hamas liderleri arasında paralellik kurmak, derin bir adalet çarpıtması ve bariz bir ahlaki iflastır” laflarını etti.

Soykırımcı rejimin şeflerinden biri olan ve en az diğerleri kadar savaş suçundan mahkum edilmesi gereken Ganz’ın küstahça sözleri, mahkeme kararının Tel Aviv’deki cellat takımını ne kadar rahatsız ettiğini gözler önüne seriyor. Savaş suçlularından İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog ise mahkemenin tutuklama emri talebini “son derece çirkin” olarak nitelendirdi.

Mahkemenin talebinden rahatsız olanlar Siyonist şeflerden ibaret kalmadı. Gazze’deki soykırımın esas sorumlularından biri olan ABD Başkanı Joe Biden’da UCM’nin kararından rahatsız oldu.

“UCM tarafından İsrail’e yönelik suçlamaların aksine olup biten bir soykırım değil. Bunu reddediyoruz” diye açıklama yapan Biden, kararın hukuki bakımdan olmasa da siyasi ve ahlaki olarak kendisini de savaş suçlusu ilan ettiğinin farkındadır. Üstüne vazife olmadığı halde karara dair açıklama yapması, bir tür suç üstü yakalanma haline işaret ediyor.

Bu karara Almanya’nın sessiz kalmayacağı aşikardı. Zira soykırımcı İsrail lehine mahkemeye müdahil olan Alman emperyalizmi de İsrail’in savaş suçlarına yardım/yataklık ettiği için Nikaragua tarafından dava edilmişti. Karara tepki gösterme işini histerik, savaş kışkırtıcısı açıklamalarıyla bilinen “yeşil” Annalena Baerbock’un başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı üstlendi. Soykırım destekçisi Almanya’yı “inciten” şey ise, siyonist cellat takımı ile Hamas liderlerinin aynı kefeye konması oldu.

***

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı kararın, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırım savaşının gidişatını etkilemesi verili koşullarda kolay değil. Nitekim savaş suçlusu olduğu mahkeme kararıyla da tescillenen Joaw Gallant, ABD ile İsrail hamisi diğer Batılı emperyalistlerin çağrılarına rağmen, Gazze Şeridi’nin güneyindeki sınır kasabası Refah’a yönelik işgal saldırısını genişletmeye devam ediyor. Pazar günü, İsrail’in Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampına düzenlediği hava saldırısında 10’u kadın, 7’si çocuk 27 kişinin öldüğü bildirilmişti. İsrail her gün katliamlar yapamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler kaynaklarına göre İsrail 7 Ekim’den bu yana 35.000’den fazla Filistinliyi katletti. Öldürülenlerin en az üçte ikisi çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Enkazlar altında ise halen 7 binden fazla kişinin olduğu tahmin ediliyor.