Emperyalist işgal karşıtı direnişte yeni aşama...
Şiiler birçok kentte silahlı direnişe geçtiler!
Irakta beklenen gerçekleşti. Iraklı Şiiler de silahlı direnişe geçtiler. İşgal karşıtı direnişin sadece Sünni üçgeninde sürdüğü, Irakın diğer bölgelerinde işgalin sessizlikle karşılandığı iddiası çöktü. Aslında Musul, Kerkük, Basra gibi kentlerde aylardan beri işgalciler ile işbirlikçilerine karşı eylemler yapılıyordu, buna rağmen basın tekelleri ısrarla Sünni üçgenini öne çıkartıp, diğer bölgelerde başlayan direnişin üstünü örtmeye çalışıyorlardı.
Şiiler küstah işgalciye karşı isyan ettiler
Şiilerin önde gelen liderlerinden Mukteda El Sadr, işgale karşı direnişe geçmemiş, ancak emperyalist ordu ve kukla yönetimle de barışık olmamıştı. İşgal karşıtı muhalefetini silahlı direnişe başvurmadan kitle gösterileri ve basın aracılığıyla sürdürüyordu. Iraka demokrasi getirdiklerini sık sık yineleyen sömürge valisi Paul Bremer, Bağdatta haftalık yayınlanan Sadr yanlısı El Havza Gazetesini, bir bölük askerle baskın yaptırıp 60 gün süreyle kapattı. Bu karar üzerinde 10 binlerce Şii, Bağdattaki El Sadr semtinde toplanarak ABDyi protesto etti. Şiilerin El Havza Gazetesinin kapatılmasını protestoları ikinci gün de sürdü. Sadrın bürosunun bulunduğu El Sadr semtinde toplanan onbinlerce Şii, ABDye hayır!, Kafir ABD!, Vaadettiğin demokrasi bu mu? şeklinde sloganlar attı. Şiiler, El Hvza Gazetesinin gerçekleri yazdığı için kapatılmasının demokrasiye sığmayacağını belirterek, söz konusu kararın geri çekilmesini istediler.
Bu demokratik talebe işgal güçlerinin yanıtı göstericilere kurşun sıkmak oldu. Ardında Sadrın Necef temsilcisi Mustafa El Yakubi gözaltına alındı.
Emperyalistlerin bu küstahça saldırısına karşı sokaklara çıkan Şiiler, birçok kentte gösteriler yaptılar. Necefteki gösteriye katılan Sadr yanlısı binlerce Şii, Sadrın gözaltına alınan Necef temsilcisi Mustafa El Yakubinin tutulduğu kente 5 km uzaklıktaki İspanyol üssüne doğru yürüyüşe geçti. Mukteda Sadrın resimlerini taşıyan göstericiler, Kahrolsun ABD! sloganları attılar. Göstericiler arasında, Mukteda El Sadrın liderliğini yaptığı Mehdi Ordusuna bağlı milisler de yer aldı. Yaklaşık 5 bin Sadr yandaşının İspanyol üssüne doğru yürüyüşe geçmesiyle, koalisyon güçleri göstericilere ateş açtı. 20 gösterici katledilirken, 180i de yaralandı. Saldırıya karşılık veren Mehdi Ordusuna bağlı direnişçiler de 4 El Salvador askerini öldürdüler.
Necefteki katliam üzerine Sadrın Kufedeki ofisinden yayımlanan bildiride, Düşmanlarınız görüşleri bastırmayı ve insanları küçümsemeyi sevdiği sürece, gösterilerin yararı kalmamıştır. İhlallerine sessiz kalamayacağımız için, düşmanı yıldırmak için mücadele edin çağrısı yapıldı ve düşmanın görüldüğü yerde vurulması istendi. Bu açıklamanın ardından Basra, Nasıriye, Amara, Kufe, Divaniye ve Şiilerin yaşadığı diğer kentlerde Sadra bağlı silahlı güçler direnişe geçtiler.
Direniş karşısında şaşkına dönen işgal orduları, birçok çatışmada Şii direnişçiler tarafından püskürtüldü. Samara kentinde bulunan 500 Japon askeri çatışmaların başlamasıyla kamplarına kapandılar. Kut kentindeki İtalyan ve Ukraynalı askerler de, kenti Sadr yanlısı direnişçilere terkettiler. Necef yakınlarındaki Kufede ise direnişçiler bir polis karakoluna girerek silahlara el koydular. Direnişin yükseldiği kentlerde denetimi bir süreliğine ele geçiren direnişçiler, bazı taleplerini işgalcilere kabul ettirdiler.
Direnişin boyutu ve işgalcilerin yaptığı katliamlara ilişkin bilgilerin ulaşması işgal güçleri tarafından engelleniyor. Buna rağmen Irak direnişinde yeni bir dönemin başladığı, Washingtondakiler dahil pek çok çevre tarafından kabul ediliyor.
Mukteda Sadr önderliğinde örgütlenen Mehdi Ordusu mensuplarının Şii toplumundan izole olmuş dar bir çevreden ibaret olduğu varsayımından hareketle saldırıya geçen emperyalist ordular, fena halde yanıldıklarını hemen anladılar. Ama artık ok yaydan çıkmıştır. Azgın bir saldırıya geçmeleri, Sadr hakkında tutuklama kararı almaları onları kurtarmaya yetmeyecektir.
Şii-Sünni dayanışması güçleniyor
İşgal ordularının sözcüleri ve medyadaki borazanları iç savaş olasılığını sık sık dile getirdiler. İşgalden sonra birkaç kez Şii önderleri hedef alan saldırılar gerçekleşti. Aşure Günü gibi Şiiler için özel anlamı olan bir günde yapılan saldırı Irak halkını hedef alan barbarca bir kitle katliamıydı. Bu katliamların ertesinde Şii-Sünni çatışması çıkabileceğine dair pek çok yorum yapıldı.
Ancak Irak halkı bu kirli beklentileri boşa çıkardı. Zira herkes biliyordu ki, iç çatışma doğrudan emperyalist haydutların işine yarayacaktı. Bu gerçeği gören Iraklılar, sembolik de olsa Şii-Sünni dayanışmasını öne çıkaran etkinliklerde bulundular. Şiilerin silahlı direnişe geçmesi ise, emperyalist işgale karşı ortak bir cephe açmak için önemli olanaklar yaratacaktır. Nitekim Sünniler, Şiilerin direnişe geçmesini sevinçle karşıladılar. Sadrın Bağdattaki bürosunu kuşatan Amerikan askerlerine, Sünni direnişçiler tarafından roketlerle saldırı düzenlendi. Dağıtılan bildirilerde direnişinizi destekliyoruz ifadeleri öne çıkarıldı.
Emperyalist işgale karşı yeni bir direniş cephesi açan ve sonuna kadar direneceklerini ilan eden Şiilerin lideri El Sadr ise, Filistin, Lübnan Hizbullah ve Irak Sünnileriyle dayanışma içinde olduklarını açıkladı.
Vietnam benzetmesi!
Anti-emperyalist direniş denilince halklar için doğal olarak ilk akla gelen ülke Vietnam oluyor. Ancak bu çağrışım haydutlar için bir kabustur. Zira bu, halkların yenilmezliği, emperyalist orduların da hezimeti anlamına geliyor.
İşte Şiilerin de direnişe geçmesi Beyaz Saraydaki bazı senatörlere Vietnamı hatırlattı. Bir kısmı Bush bizi yeni bir Vetnama sürüklüyor, onu durdurmalıyız derken, kimileri de Bushu azledelim önerisinde bulunmaya başladı. Direnişin güçlenmesi anında emperyalist merkezlerde yankı buluyor. Kolay zaferler bekleyenler, bir günde 30 Amerikan askerinin tabutunu karşılamak zorunda kalınca sarsıntı geçiriyorlar. Yüzlerce Iraklının ölmesi ise bu senatörleri hiç ilgilendirmiyor.
Irak halkıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim!
Her onurlu halk gibi Irak halkı da, emperyalist barbarları topraklarından kovana kadar direnişi sürdüreceğini ilan etmiş bulunuyor. İşgal ordularının bu direnişi en vahşi katliamlarla ezmeye çalışacaklarına kuşku yok. Nitekim son günlerde katledilen Iraklıların sayısını kimse bilmiyor. Ancak işgal ordularının kitle gösterilerine yaylım ateşi açtıkları, tanklar, helikopterler ve savaş uçaklarıyla direnişi ezmeye çalıştıkları biliniyor. Cezayir, Vietnam gibi yakın geçmişte yaşanan örnekler, emperyalistlerin barbarlıkta sınır tanımadıklarını tüm dünyaya göstermiştir. Washingtondaki savaş çetesinin Iraka takviye birlikler göndermeye hazırlandığı şimdiden açıklandı. İşgal ordusu tarafından yapılan açıklamada, Iraktaki ABD birliklerinin sayısının, ülkede düzenlenen son protesto eylemleri ve ayaklanmalarla baş edebilmek için yeterli olduğu, ancak durmun kötüleşmesi ihtimali karşısında yeni askeri birlikler gönderilmesinin de gözardı edilmediği bildirildi.
Bütün veriler Irak halklarının zorlu bir direniş sürecine girdiğini gösteriyor. Bu da dayanışmanın önemini bir kat daha artırıyor. Başta bölge halkları ve ilerici-devrimici güçler olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki tüm anti-emperyalistlerin Irak direnişiyle enternasyonal dayanışmayı yükseltmesi ertelenemez bir görevdir.
|