İMF ile kölece ilişkiler sürüyor...
Kapsamlı saldırılar kapıda!
Yerel seçimler öncesinde AKP hükümetinin ortaya attığı, sonra da sermaye cephesinde uzun süreli bir tartışmaya dönüşen İMF ile ilişkilerin stand-by çerçevesinde sürdürülüp sürdürülmeyeceği konusu rafa kaldırılmış durumda. İMF ile ilişkilerin mevcut durumu ve atılan son adımlar ile buna bağlı olarak yapılan açıklamalar bu tartışmaya son noktayı da koymuş bulunuyor. Tartışmayı başlatan AKP yetkilileri artık böyle bir şeyi düşünmenin dahi abes olduğunu söyleyebiliyorlar. Ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ali Babacan, önümüzdeki iki yıl içerisinde 20 milyar dolar civarında bir borcun geri ödenmesi gerektiğini, dolayısıyla İMF ile ilişkilerin aynı biçimde sürdürülmesinin kaçınılmaz olduğunu açıkladı. Onu TÜSİAD ve MÜSİADın benzer açıklamaları izledi.
Bir kez daha görüldü ki, AKP hükümetinin esip gürlemelerinin, asgari ücret ve İsraille ilişkiler konularında olduğu gibi, gerçek yaşamda herhangi bir karşılığı yoktur. Dahası bu esip gürlemelerden tersine sonuçlar çıkmıştır. Kölelik ilişkileri katmerleştirilmiş, yeni saldırı planları gündeme gelmiştir. Herşey işçi ve emekçilerin gözlerini bağlamaya yönelik bir oyundan ibarettir. Uşaklıkta her ileriye gidiş bu tür oyunlarla meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Hükümetin çıkışları İMF programına çerçeve oluşturan stand-by anlaşmasının süresinin bu yılın sonunda dolacak olmasından dolayı idi. Yakın zamanda İMF ile yeni bir stand-by anlaşması yapılacak ve hükümetin önüne bu anlaşmaya bağlı olarak yeni saldırı programları konulacaktı. Bunun için hükümetin önce yığınların gözünü boyaması gerekiyordu.
8. Gözden Geçirme Görüşmeleri kapsamında Türkiyede bulunan İMF heyeti yeni bir saldırı programının ilk taşlarını hükümetin önüne koymuş bulunuyor. Dahası bu saldırı başlıklarının ilanı için yeni bir stand-by anlaşmasını beklemeye dahi gerek duymuyor. AKP hükümeti sözde İMFye ters düşerken, İMF kendinden emin yeni saldırı programları oluşturmuş ve bunları hükümet temsilcileriyle birlikte bir plana bağlamış durumda.
Yeni saldırı programının ilk taşları
İMFnin yeni saldırı programının temel taşları, geçtiğimiz hafta açıklanan bir İMF raporunda ortaya konulmaktadır. Devletin kamu harcamalarına ilişkin olan bu raporda şunlar ileri sürülmektedir:
- Türkiyede kamu kesiminde çalışanların aldığı maaşlar, OECD ölçülerine göre (toplam giderler içinde personel giderleri) yüksek
- Milli Eğitim Bakanlığında personel harcamaları bakanlık bütçesinin yüzde 90ını oluşturuyor. Öğretmenlerin maaşlarının düşürülmesi gerekiyor. Türkiyede öğretmenlerin maaşları kişi başına ortalama gelirin üstünde
- Kamu personel harcamaları kısıtlanmalı, çalışanlara enflasyonun altında bir zam verilmeli
- Sosyal güvenlik açığının azaltılması için, emeklilik yaşı yeniden yükseltilmeli, emekli olduktan sonra çalışanlardan kesilen SSK primleri de yükseltilmeli
Bu başlıklardan anlaşılacağı üzere İMF saldırılarının sivri ucu kamu çalışanlarına dönmüş bulunmaktadır. Kamu harcamalarının kısılması adı altında, kamu emekçilerine yönelik kapsamlı bir saldırı programı devreye sokulacaktır.
Amaç borçların ödenmesi için
kaynak yaratmak!
İMFnin kamu çalışanlarının maaşlarının yüksek olduğu iddiası, OECD ülke ortalamalarına göre ve toplam giderler içerisinde personel harcamalarının payı üzerinden gerekçelendirilmektedir. Bu hesaplamada, ne insanca yaşam için gerekli geçim ücreti ne de açlık sınırı gibi yaşamsal kriterler dikkate alınmaktadır.
Çünkü İMF, emperyalistlerin mali polisi olarak, borçların geri ödenmesini güvenceleme hedefini gütmektedir. Bu nedenle, geçmişte olduğu gibi yeni hazırlanan İMF programı da, borç yükünün ve sermayenin krizinin faturasını işçi ve emekçilere kesmektir. İMF programlarının uygulanması sonucunda bugün açlık ve sefalet içerisinde yaşayan emekçiler bir kez daha hedef durumundadır. Bu programın uygulanmasıyla işçi ve emekçilerin boğazından kesilecekler, borç ve faiz ödemeleri için kullanılacaktır.
Kamu hizmet alanları özelleştirilecek!
Kamu harcamaları içerisinde personel giderlerinde yapılacak kısıtlama iki biçimde uygulanacak. Birincisi, kamu emekçilerine yapılacak maaş artışlarının enflasyonun altında tutulmasıyla maaşların reel olarak düşürülmesi; ikincisi kamu emekçilerinin işten çıkarılması...
Halen mecliste bekletilen Kamu yönetimi reformuyla tüm bu saldırılar için gerekli zemin hazırlanacaktır. Kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılması, sözleşmeli personel çalıştırılmasının genel çalışma biçimi haline dönüştürülmesi ve performansa göre ücretlendirme bu saldırı programının en önemli başlıkları arasındadır. Bu saldırı yasasının meclisten geçirilmesinin ardından İMFnin isteklerinin karşılanması önünde herhangi bir engel kalmamaktadır. Sermaye iktidarı kamu emekçilerine açlığı dayatacak, kabul etmeyenler işten atılacak, yerlerine sözleşmeli statüde düşük ücretli çalışan alınacaktır.
İMF raporunda özel bir başlıkla ifade edilen eğitim alanında mevcut uygulama da bu yöndedir. Öğretmen açığı sermaye hükümeti tarafından bilinçli bir tercihle sözleşmeli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya çalışılmakta, sözleşmeli öğretmen sayısı hızla artırılmaktadır.
Eğitim emekçilerinin maaşlarının fazlalığı ve MEBin toplam giderleri içerisinde oransal yüksekliği üzerinden edilen sözler ise tam bir aldatmacadır. Bu demogojik söylemlerle kamu hizmet alanlarının tasfiye edilerek özelleştirilmesi amacı gizlenmeye çalışmaktadır. Kamu harcamaları devlet okulları ve eğitim emekçileri sözkonusu olduğunda kısılırken, özel okulların büyük teşvik kalemleriyle beslenmektedir.
Emeklilik yaşının bir kez daha yükseltilmesi başlığı ise aynı gerçeğin bir diğer yüzüdür. Mezarda emekliliğin perçinlenmesi hedeflenirken, SSK zarar ediyor bahanesiyle sosyal güvenlik tümüyle ortadan kaldırılacaktır. Böylece havuzda duran kaynaklar borç ödemesi için kullanılabilecektir. Diğer taraftan emeklilik yaşının yükseltilmesi yanında bireysel emeklilik şirketlerine verilen teşvikler yoluyla sosyal güvenlik alanında da sermayeye yeni kâr alanları açılacaktır.
Tek kurtuluş yolu
militan sınıf mücadelesidir!
İMF ile ilişkilerin sürmesi sermaye iktidarı açısından bir varoluş sorunudur. Emperyalist borç köleliğinin yarattığı bataklık ve sermaye iktidarının çıkarları bu ilişkinin devamını ve saldırı programlarının kesintisiz uygulanmasını gerektirmektedir. İşçi sınıfı ve emekçiler cephesinden kararlı bir karşı koyuş sergilenemediği sürece, sermayenin krizinin ve borç köleliğinin faturası işçi ve emekçilere kesilmeye devam edilecektir. Hazırlıkları süren yeni saldırı programı bu gerçeğin bir kez daha tescillenmesidir.
Sadece ve sadece işçi ve emekçilerin örgütlü militan mücadelesi ile İMFnin saldırı programları püskürtülebilir. İşçi ve emekçiler için kurtuluş yolu ancak Emperyalist köleliğe ve kapitalist sömürüye son! şiarı doğrultusunda saldırı programlarına karşı militan sınıf mücadelesi bayrağının yükseltilmesiyle açılabilir.
|