İsrail meclisi Filistin topraklarını
gaspetme tasarısını onayladı
Kasap Şaronun, Gazzeden çekilme adı altında hazırladığı ve Bushun onayından geçen plan, 2 Mayısta Şaronun partisi Likud tarafından reddedilmişti. Plana karşı çıkan Ulusal Din Partisine mensup iki bakanı azleden Şaron, planda da bazı değişiklikler yaptı.
Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek de plana destek verdiğini açıkladı. Şaronla telefon görüşmesi yapan Mübarek, İsrailin Gazze Şeridinden çekilme planına destek verdiğini ve bu konuda yardım etmeye hazır olduğunu söyledi.
İsrail Bakanlar Kurulunun Gazzeden çekilme planını onaylamasından bir gün sonra İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Şalom, Kahirede Mübarek ve danışmanı Usame El Baz ile görüştü. Şalom, Mısırın Gazze Şeridi sınırına ek birlikler konuşlandırması konusunda anlaşmaya çok yaklaştıklarını açıkladı. Asker ve sivillerden oluşan yüzlerce Mısırlı, varılan anlaşma çerçevesinde bölgede bulunacak. Yıllardır Filistin halkını sırtından hançerleyen ABD uşağı gerici Mısır rejimi, ihanetler zincirine bir yenisini daha eklemiş oldu.
İsrail hükümeti Şaronun Gazze Şeridinden tek taraflı geri çekilme planını çoğunlukla onayladı. İsrail hükümeti Şaronun planındaki bütün ilkelere destek verirken, Şaron da Gazze Şeridindeki Yahudi yerleşim birimlerinin tahliyesi konusunda 2005 Mart ayına kadar herhangi bir resmi açıklama yapmayacak.
Gazze Şeridindeki 21, Batı Şeriadaki 4 Yahudi yerleşim biriminden, 2005 sonuna kadar aşamalı olarak çekilmeyi öngören plan, Yahudi yerleşim birimlerinin yeni bir bakanlar kurulu kararına kadar boşaltılmaması koşuluyla onaylandı. Gazzeden çekilme adıyla anılan plana göre, Batı Şeriadaki Yahudi yerleşimlerinin Israil topraklarına katılacağı ve tecrit duvarı inşaatının tamamlanacağından doğal olarak söz edilmiyor.
İsrail Bakanlar Kurulu Şaronun Gazzeden çekilme planına prensipte onay verdi. Ancak plana ilişkin görüş ayrılıkları koalisyon hükümetini zorluyor. Irkçı Ulusal Din Partisinin hükümetten ayrılması durumunda, koalisyonun 120 üyeli parlamentodaki sandalye sayısı 55e düşecek. Bu durumda Şaron, ya çekilme yanlısı İşçi Partisini koalisyona katacak ya da seçimlere gidecek.
İsrailin en ırkçı kesimini oluşturan Yahudi yerleşimciler, çekilme planının onaylanmasına tepki göstererek, durumu korkunç bir felaket olarak tanımladılar. Yerleşimciler, yeni konutlar inşaa edeceklerini ve bölgede kalıcı olduklarını söylediler. Tümü de silahlı olan bu ırkçılar hem Filistinlilerin topraklarını gaspediyorlar, hem de sık sık çevredeki Filistinlileri katlediyorlar. İşledikleri cinayetlerden dolayı haklarında herhangi bir soruşturma bile açılmıyor.
Emperyalist ordulara sırtını dayayan kasap Şaron pervasızlıkta sınır tanımıyor. Bir yandan katliamları sürdürüyor, diğer yandan çekilme demagojisi ile Filistin topraklarının bir kısmını daha ilhak etmeye hazırlanıyor.
Siyonist işgale karşi direnen Filistin halkının talebi ise, İsrail ordusunun işgal altındaki Filistin topraklarından kayıtsız şartsız çekilmesidir. İşgal sona erene kadar direnişin devam edeceği sık sık vurgulanıyor.
Arafat sonunda geri adım attı
Bush-Şaron katilleri ile onların kuyruğundaki gerici Mısır rejimi, uzun süredir Yaser Arafata baskı yapıyorlardı. Arafat, uzun süre bu baskıya direndikten sonra geri adım attı, yetkilerinin bir bölümünü Başbakan Ahmed Kureye devretmeyi kabul etti. Güvenlik birimlerinin idaresini de içişleri bakanlığına bıraktı. Arafat başbakanı tayin etme ve görevden alma yetkisini ise korudu.
Bu kararın alınmasından hemen önce Washingtondaki savaş kundakçıları doğrudan Arafatı hedef alan açıklamalarda bulundular. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Arafatın barışın önünde bir engel olduğunu iddia etti. Powelle göre etnik kıyım gerçekleştiren Şaron ise, barış için önemli adımlar atan biri.
Gerici Mısır rejimi de ABD-İsrailin safında yeraldı. Kahire hükümeti Arafatın kenara çekilmesini ve Filistin güvenlik güçleri üzerindeki kontrolünü bırakmasını isteyecek kadar gericileşti. Mısırın istihbarat şefi Amr Süleyman, ülkesinin konuyla ilgili olarak hazırladığı önerileri İsrailli ve Filistinli yetkililere sunmuştu. Kıskaca alınan Arafat, Filistin güvenlik birimlerinin içişleri bakanlığına bağlanmasını kabul etti.
Emperyalist güçlerden boş yere medet uman Arafatın uzlaşmacı bir çizgi izlediği biliniyor. Ama Arafat herşeye rağmen Filistin direnişinin sembolü durumunda. İşte Bush-Şaron katilleri Arafatı bu nedenle hedef alıyorlar. Zira onların aradığı muhatap, onursuzca köleliği kabul edecek türden olmalı.
Filistin halkını her açıdan kıskaca alan emperyalist-siyonist zorbalar, buna rağmen bu yiğit halkın direnişini kırma gücünden yoksunlar. İsrailin başına Şaron gibi nice kasaplar geldi geçti. Ama hiçbiri siyonist işgale karşı devam direnişi tasfiye edemedi. Kasap Şaronun da diğer siyonist şeflerle aynı akıbete uğrayacağına kuşku duyulmamalıdır.
Siyonistler Vanununun peşini bırakmıyor...
Hapiste kaldığı 18 yılın üçte ikisini hücrede geçiren Mordecay Vanunu, dışarıda da İsrail devletinin yakın takibi altında tutuluyor. Şaron yönetimi, elinde halen gizli belgeler bulunduğunu iddia ederek Vanununun hareket alanını kısıtlıyor. Siyonistlerin bir yıl süreyle ülkeyi terketme ve 6 ay boyunca liman, havaalanı ve yabancı ülke konsolosluklarına yaklaşma yasağı getirdiği Vanunu ise İsrailden ayrılmak ve bir başka ülkede yaşamak isteğini yineliyor.
Cezaevinden çıktıktan sonra ilk demecini İngiliz yayın kuruluşu BBCye veren Vanunu, ağır bir ceza ödediği için pişman olmadığını belirtti. Böyle bir cezayı haketmediğimi düşünüyorum. Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı diyen Vanunu, Yaptığım, gizlice olup biteni dünyaya duyurmaktı. Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı! Ben İsrailin ne yaptığını görün ve kararınızı verin dedim diye konuştu.
İsraili kitle imha silahları deposu haline getiren siyonistler ise, Vanunuyu vatan hainliği ile suçluyorlar. Dünyadan gizledikleri çok şeyleri olmalı ki, 18 yıl boyunca zindana kapatılan Vanunu da halen gizli belgeler bulunduğunu iddia edebiliyorlar.
Vanununun yaptığı açıklamalar ve siyonistlerin 18 yıl aradan sonra bile peşini bırakmaması, İsrailde biriken kitle imha silahlarının ne kadar tehlikeli bir hal aldığını gösteriyor. Kitle imha silahı deposu haline getirilen İsrail, siyonistler tarafından yönetildiği ve söz konusu silahlardan arındırılmadığı sürece, Ortadoğu halkları güven içinde olmayacaklar.
|