Emperyalist işgale karşı direnen Irak halkıdır!
Filistin ile Irak direnişleri emperyalist barbarlığın başlattığı yeni saldırı hamlesini püskürtme umudunu büyütüyor. Bu onurlu direnişler, modern silahlarla donanmış, dünyanın en güçlü, en cani ordularına karşı direnmenin mümkün olduğunu dosta-düşmana gösteriyor. Bundan dolayı halkların özgürlüğünü savunan tüm anti-emperyalist güçler tarafından destekleniyor. Filistin-Irak direnişlerinin devrimci önderlik planında yaşadığı sorunlar, bu direnişlerin taşıdığı önemi hiçbir şekilde azaltmıyor.
Emperyalist saldırganlığın borazanı basın-yayın tekelleri El Kaide ya da yabancı savaşçılar söylemiyle Irak direnişini karalamaya çalışıyorlar. El Kaidenin yaptığı söylenen kimi eylemleri bu kirli propagandanın malzemesi yapıyorlar. Özellikle rehin alınan bazı kişilerin başları kesilerek öldürülmesi öne çıkartılarak, direnişçilere cani damgası vuruluyor. Iraklı sivillerin kitlesel şekilde ölmesine yolaçan kimi bombalama eylemleri de direnişçileri terörist göstermenin gerekçesi oluyor.
Oysa, Usame Bin Ladin ve örgütü El Kaide, CİAnın eğitip silahlandırdığı gerici bir örgütlenmedir. Suudi Arabistandaki Amerikan askeri varlığından dolayı bu örgütün ABD ile arasının açıldığı iddia ediliyor. Bu böyle olsa bile, El Kaidenin gerici bir yapılanma olduğu gerçeği değişmiyor. Zira bu yapılanma ne kapitalizme ne de emperyalizme karşıdır. Kuruluş amacı, Afganistandaki Sovyet varlığına karşı, ABD emperyalizminin çıkarları için savaşmaktı.
Yeni bir emperyalist paylaşım savaşı başlatan ABD emperyalizminin temel gerekçesi teröre karşı mücadeledir. Bu gerekçe de El Kaide tarafından yapıldığı söylenen eylemlere dayanıyor. Ancak ne hikmetse bu gerici örgüte mal edilen tüm eylemler doğrudan Bushla savaş çetesinin işine yarıyor!
Emperyalist savaş ve saldırganlığın etkin bir kolu olarak çalışan medya tekelleri, sadece ölen Amerikan askerlerinin çetelesini tutuyor. Sayıları onbinleri bulan Iraklıların işgalci zorbalar tarafından katledilmesi ise onlar için bir ayrıntı. Buna karşın yabancı kişilerin kaçırılıp öldürülmesi veya Iraklıların toplu ölümüne yol açan kimi eylemler manşetlere taşınarak, işgali haklı göstermenin propaganda malzemesi yapılıyor. El Kaidenin üstlendiği bu tür eylemler direnişçilere maledilerek, direnişin saygınlığı zedelenmek ve halklar nezdinde kazandığı sempatiye darbe vurmak isteniyor.
Yurdunu özgürleştirmek için emperyalist işgale karşı direnenlerin halkı hedef alan eylemlere yönelmelerinin mantıklı bir açıklaması olamaz. Direnişçilerin saldırılarında sivillerin ölmesi, esas olarak işgalcilerin rasgele çevreye ateş açması ve bomba yağdırmasından kaynaklanıyor. Aslında savaş şakşakçısı medya da bu gerçeği çok iyi biliyor. Ama onun işi gerçekleri yansıtmak değil, barbarlığı meşrulaştırmaktır.
Hiçbir kirli hesap Irak halkının haklı ve meşru direnişini karalamaya yetmeyecektir. Ne El Kaidenin savaş kundakçılarının işine yarayan eylemleri, ne de işgalcilerin yaptığı katliamların direnişçilere maledilmesi tecavüzcü/işkenceci katilleri aklayabileyecek. Irak halkının direnişi bu cellatları er geç kendi topraklarından söküp atacaktır.
İsviçrede NATO karşıtı kampanya ve yürüyüş
Yurtd?ş?nda oluşan NATO Karş?t? Platformun merkezi olarak saptad?ğ? ve bir kampanya biçiminde yürütmeyi hedeflediği faaliyetler, özgünlüklerini de içerecek şekilde İsviçrede de yü.ütüldü.
İsviçrede platformun bileşenleri biraraya gelerek yap?lacak çal?şmalar? saptad?. Bu çerçevede ortak afişlerin yap?lmas?, bildirilerin dağ?t?lmas?, bilgilendirme-propaganda standlar?n?n aç?lmas? kahvehanelerde.konuşmalar?n yap?lmas?, panelin örgütlenmesi ve bunların sonucu olarak merkezi yürüyüşün yap?lmas? kararlaşt?r?ld?.
Saptanan çal?şmalar?n hemen hepsi bir biçimde yap?ld?. Fakat bunlar?n tümü kendi içinde ciddi eksiklikler taş?d?. Özetle etkili bir politik çal?şma yürütülmedi.
19 Haziran günü yap?lan ortak panel´e 100 kişi kat?ld?. Konuşmac?lar NATO ve BOP üzerine düşüncelerini daha geniş bir çerçevede dile getirdiler. NATOnun sadece emperyalist bir d?ş müdahele arac? de&cu.ren;il ayn? zamanda uluslararas? bir iç savaş örgütü olduğunu, kendisini yeni dönemin devrimci süreçlerine ve s?n?flar savaş?na göre konumland?rd?ğ?n? belirten panelistler, özetle yeni bir bunal?mlar, savaşlar ve devrimler dönemine girildiğini belirttiler. Sald?rganl?k ve savaşlara daha yayg?n ve yoğun başvurulacağ?na, toplumlar?n iç yaşam?nda ise polis devleti uygulamalar?na ve terör rejimine geçiş h z?rl?klar?n?n yap?ld?ğ?na işaret ettiler. Öte taraftan ise yeni bir proleter kitle hareketi ve halk direnişleri dönemine girildiğinin alt?n? çizdiler.
Aynı kampanya çerçevesinde 26 Haziran günü yap?lan merkezi yürüyüşe ise yaklaş?k 500 kişi kat?ld?. Önde ortak pankart?n yan?s?ra platform bileşenleri kendi pankartlar?n? taş?d?lar. Coşkulu geçen yür&u.ml;yüşte TKİP yurtd?ş? örgütü bildirisi ve BİR-KAR bülteni dağ?t?ld?.
Aznar ve Blairin ardından faşist Berlusconide seçim hezimetine uğradı
İtalyanın faşist başbakanı Silvio Berlusconinin partisi Forza Italia, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından yerel seçimlerde de hezimete uğradı. Pek çok kentte yerel yönetimi sol ittifaka kaptıran Forza Italia hükümeti sarsılmaya başladı.
Irak işgalinin Blairden sonraki en hararetli destekçisi olan ve bu saldırgan tutumunu sürdüren Berlusconi, halkın cezalandırdığı üçüncü savaş kundakçısı oldu. Bölgesel seçimde büyük bir yenilgiye uğrayarak kalesi sayılan Milano kentini de kaybetti. Kentte üç sol partiden oluşan muhalefetteki Zeytin Ağacı koalisyonun adayı seçimleri kazandı. Berlusconinin yaşadığı kent olmasına ve seçim kampanyası boyunca bu kentte sık sık boy göstermesine rağmen Milanoda da hezimete uğraması, İtalyan başbakan için ağır bir darbe olarak yorumlanıyor.
Asalak bir kapitalist ve medya patronu olan Berlusconinin, elindeki tüm imkanlara rağmen seçimlerde yaşadığı hezimet, İtalyan halkının Irak işgaline duyduğu tepkinin yeni bir göstergesi oldu. Böylece İspanyol ve İngiliz halklarından sonra İtalyan halkı da, emperyalist saldırganlık ve savaşa duyduğu tepkiyi ortaya koyarak, faşist Berlusconinin siyasi çöplüğe giden yolunu açmış oldu.
|