29 Ocak 2005
Sayı: 2005/04(04)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD emperyalizmi yeni bir savaşlar serisi hazırlığında
  Emek Platformu’nun işlevi ve misyonu
  Taban iradesini harekete geçirelim!
  EP’ten 16 Şubat’a göstermelik hazırlık!
  Düzen kurumlarındaki çürüme ve kokuşma
  TEKSİF ihanet sözleşmesi imzaladı
  Beko'da başarıya ödül: Bin işçi kovuldu!
  Devrimci bir sınıf hareketi yaratmak için
  BDSP'nin kampanya çalışmalarından...
  8 Mart'ın tarihsel anlamı ve güncel çağrısı
  Özelleştirme saldırısı ve SEKA Direnişi
  Burjuva basında SEKA
  ABD işbirlikçileri suç ortaklığını pekiştirme derdinde
  Savaş çetesinin hedefinde İran var
  Siyonistler kirli icraatlarını sürdürüyorlar
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  Kendi kaderini tayin Kürt halkının temel hakkı
  Gölge boksu!
  İmralı konsepti ve son gelişmeler üzerine
  Pazartesi eylemleri sürüyor
  Rüssehlsheim Opel'de "gönüllü çıkış" dayatması
  Bültenlerden.
  Mücadele tarihinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Erdoğan Şanghay İşbirliği Örgütü ile işbirliği talebinde bulundu...

Amerikan işbirlikçileri suç ortaklığını pekiştirme derdinde

Takıyyeci Tayyip ile müritlerinin, yanlarına yüzlerce kapitalisti katarak Rusya'ya yaptıkları ziyaret esnasında, Başbakan'ın Putin'e, Şanghay İşbirliği Örgütü ile işbirliği yapmak istediklerini ilettiği açıklandı. Sözkonusu açıklamayla ilgili yapılan kimi yorumlara bakılırsa, Türk sermaye devleti ne AB, ne de ABD'ye mahkum, dahası, gerekirse yüzünü başka ittifaklara da -Şanghay İşbirliği Örgütü gibi- dönebilir. Yıldızları ABD emperyalizmi ile barışamayan ‘sol' kılıklı şovenistler de bu açıklamaları büyük heyecanla karşıladılar.
Gezi sonrası yaşananlar bu önemli konuyu birkaç günlüğüne gölgede bıraktı. Çünkü Rusya'dan dönen Başbakan Tayyip'le eşi, düzen medyasının ‘kadir bilmez' tutumu yüzünden zor günler geçirdi. Bunun nedeni, bayan Erdoğan'ın, değeri altı-üstü 70-80 bin dolar civarında olan ‘hediyeleri' ‘kabul etmek zorunda' kalmasıydı!

Bağımsız çıkarlar mı, kirli taşeronluk mu?

Başbakanın Şanghay İşbirliği Örgütü ile işbirliğine gösterdiği ilgiye gelince, bile bile gerçeği çarpıtan bir kısım medya tarafından ‘Tayyip bağımsız çıkarları savunuyor' şeklinde yutturulmaya çalışıldı. Postal cilalamakla meşgul olan devlet solu ise, ‘Türkiye kapitalizminin batılılara mahkum olmadığı' tezinin doğrulanması olarak gösterdi bu girişimi.
1996'da ‘Şanghay Beşlisi' adı altında biraraya gelen Rusya, Çin, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan'a daha sonra Özbekistan da katılmıştı. Şanghay İşbirliği Örgütü böylece oluşmuş oldu. Kafkaslar ve Orta Asya'da siyasi ve ekonomik işbirliğini amaçlayan bu bölgesel oluşumun temel hedeflerinden biri, kuşkusuz ki, ABD emperyalizminin bölge üzerinde geliştirmek istediği hegemonyayı engellemek ya da sınırlamaktır.
Gelinen aşamada Rusya ve Çin açısından bu sorunun önemi ‘96 yılına göre çok daha somut bir hal almıştır. Zira Afganistan işgali sürecinde bölgeye birçok askeri üs kuran ABD, CİA patentli ‘kansız darbeler'le (Gürcistan, Ukrayna örnekleri) bölgede kukla yönetimleri işbaşına getiriyor.
Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) temel ayaklarından birini petrol, doğal ve maden zengini Kafkaslar ve Orta Asya oluşturmakta, bu nedenle bölge, Amerikan emperyalizmi açısından özel bir öneme konu olmaktadır. Bundan dolayı, haydut Bush başkanlığındaki savaş çetesi, Türkiye'ye, bölgedeki kirli işlerini yürütecek bir taşeron misyonu yüklemektedir. Türk sermaye iktidarının sözcüleri tarafından sık sık gündeme getirilen, ‘bölgeyle güçlü tarihsel ve kültürel bağlarımız var' tekerlemesi ise, bu utanç verici role pek hevesli olunduğunu göstermektedir.
Amerikan emperyalizminin saldırganlık ve savaş politikasının bölgedeki temel ayaklarından biri Türk sermaye devletidir. Afganistan işgalinde yapılan suç ortaklığı (yeni giden birliklerle beraber Afganistan'daki Türk askerlerinin sayısı 2 bin civarına yükselmiştir) ile Irak'ta devam eden vahşi işgale verilen destek bunun göstergesidir. Türk egemenleri, ABD-İngiliz emperyalistlerinin insanlığa karşı işledikleri ağır suçların dolaysız ortağı durumundadır. Emperyalist efendileri adına yapılan taşeronluk, işbirlikçilerin suçlarını arttırmaktadır.
Pentagon'da biçilen rol ortadayken, Ankara'daki uşak takımının bu role hevesli olduğu da biliniyorken, takıyyeci Tayyip'in Şanghay İşbirliği Örgütü'ne gösterdiği ilginin nedenini ‘bağımsız çıkarlarda' değil, fakat başka yerde aramak gerek. Bu ilginin nedeni, olsa olsa ipi ABD emperyalizminin elinde olan bir ‘Truva atı' olma hevesi olabilir. Elbette bu utanç verici rolü kabul eden işbirlikçi takımının hayallerini, yağmadan kapacağı kırıntılar süslüyor.
Halen Irak bataklığında çırpınan savaş kundakçıları, son günlerde İran'a saldırmaktan da sözetmeye başladılar. Emperyalist-kapitalist düzenin jandarmalığını elden bırakmak istemeyen Washington'daki savaş çetesi, bu sıkışma döneminde kirli işlerini yürütecek taşeronlara her zamankinden çok ihtiyaç duymaya başladı. Rusya, Çin gibi güçlü rakiplerin etkin olduğu Orta Asya ve Kafkaslar sözkonusu olunca, bu işe dünden razı Ankara'daki işbirlikçilerden daha iyisini bulmaları mümkün değil.
Egemen sınıflar ve onların devleti, halkların cellatlarıyla işbirliği yapıyor. Bu kirli çıkar ilişkilerinin bedelini ise her zaman emekçiler ödüyor. Bu kirli işbirliğine alet olmamak, dahası engellemek için, işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar ilerici-devrimci güçlerle birlikte kararlı bir şekilde mücadele etmelidirler.
------------------------------------------------------------------------------------

Rus burjuvazisinin Sovyet devriminin son kazanımlarını
gaspetme girişimi geri tepti...

Emeklilerin direnişi geri adım attırdı!

Günden güne palazlanan Rus burjuvazisinin temsilcisi Putin yönetimi, bir hamlede 30 milyon civarındaki emeklinin Sovyetler Birliği döneminden kalma kazanımlarını ortadan kaldırmak istedi. Emeklilerin uzun süre direnmesi üzerine geri adım atan Putin, daha önce sahip çıktığı sosyal hak gaspları planının ‘hata olduğunu' açıklayarak, emekli maaşlarında yüzde 3.6'lık artış yapacaklarını duyurmak zorunda kaldı. Putin, reform planının ‘kendilerine ait olmadığını' iddia ederek, suçu hükümete ve yerel yöneticilere atmaya çalıştı.
Sovyetler Birliği döneminde emekliler su, havagazı, elektrik, kalorifer ve metro hizmetlerini ücretsiz kullanıyordu. İşte Putin yönetimi, emekliler için halen ücretsiz olan bu hizmetleri paralı hale getirmek istiyordu. Emeklilerin kararlı direnişi şimdilik bu saldırıyı püskürtmüş durumda. Zira bu hizmetlerin paralı olası demek, pek çok emeklinin tüm maaşını buralara harcamak zorunda kalması anlamına geliyor. Hayat pahalılığının tırmandığı ve sınıflar arası uçurumun giderek derinleştiği Rusya'da, bu sorunlar emekliler için ölüm-kalım meselesidir.
Tüm dünyada olduğu gibi Rusya'da da kapitalist sınıflar için önem taşıyan tek mesele, yağmadan aldıkları payın artmasıdır. Bunun emeklilerin veya toplumun bir başka yoksul kesiminin açlık ve sefillik içinde yokolmaya terkedilmesi anlamına gelmesi, asalak kapitalistleri ilgilendirmiyor. Dünyada yüzmilyonlarca insanın açlığa terkedilmesi bunun somut göstergesidir.
Uzun yıllar Sovyet yönetimini anti-komünist propagandanın merkezine oturtan kapitalist-emperyalist düzen, ‘sosyal devlet', ‘refah toplumu' adı altında, emperyalist ülkelerde yaşayan işçi ve emekçilerin nispi bir refah ortamında yaşamasına tahammül ediyordu. Bunun bir nedeni bu ülkelerdeki işçi sınıfının kararlı mücadelesi ise, diğer nedeni de Sovyetler Birliği'nin varlığıydı. Bunun içindir ki, Sovyet sisteminin dağılmasından sonra, sosyal hakların gaspı için emperyalist ülkelerden dünyaya yayılan saldırı furyası büyük bir hız kazandı.
Özelleştirme, esnek üretim, taşeronlaştırma, örgütsüzleştirme, sosyal kazanımların törpülenmesi, emeklilik yaşının yükseltilmesi, iş saatlerinin uzatılması vb. ile uzayıp giden saldırılar listesi, sermaye birikiminin tarihteki en yüksek noktasına ulaştığı bir dönemde gündeme getirildi. Halen devam eden bu pervasız saldırı furyası, şimdiden birçok kazanımın kaybedilmesine yolaçmıştır.
Sosyalist Ekim Devrimi'nin kazanımları evrenseldi. Bu kazanımların yitirilmesi de öyle oldu. Ne zaman ki Sovyet sistemi dağıldı, sermaye saldırıları gemi azıya aldı. Bu deneyimlerin bir kez daha gösterdiği bir diğer önemli nokta, ekonomik, demokratik, sosyal, siyasal hakların kazanımı ve korunmasının da sınıf mücadelesine bağlı olduğudur.
Güncel veriler, sermayenin dünya çapında yürüttüğü pervasız saldırıların devam edeceğini gösteriyor. Bu ise, Rusya'da dahil emperyalist dünyanın dört bir yanında işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halkların mücadele alanlarına inmesini kaçınılmaz kılıyor.