29 Ocak 2005
Sayı: 2005/04(04)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD emperyalizmi yeni bir savaşlar serisi hazırlığında
  Emek Platformu’nun işlevi ve misyonu
  Taban iradesini harekete geçirelim!
  EP’ten 16 Şubat’a göstermelik hazırlık!
  Düzen kurumlarındaki çürüme ve kokuşma
  TEKSİF ihanet sözleşmesi imzaladı
  Beko'da başarıya ödül: Bin işçi kovuldu!
  Devrimci bir sınıf hareketi yaratmak için
  BDSP'nin kampanya çalışmalarından...
  8 Mart'ın tarihsel anlamı ve güncel çağrısı
  Özelleştirme saldırısı ve SEKA Direnişi
  Burjuva basında SEKA
  ABD işbirlikçileri suç ortaklığını pekiştirme derdinde
  Savaş çetesinin hedefinde İran var
  Siyonistler kirli icraatlarını sürdürüyorlar
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  Kendi kaderini tayin Kürt halkının temel hakkı
  Gölge boksu!
  İmralı konsepti ve son gelişmeler üzerine
  Pazartesi eylemleri sürüyor
  Rüssehlsheim Opel'de "gönüllü çıkış" dayatması
  Bültenlerden.
  Mücadele tarihinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Rüsselsheim Opel'de ‘gönüllü çıkış' dayatması...

Opel patronları ile sendika bürokratları elele!

General Motor dünya ölçüsündeki büyük tekellerden biridir. Bünyesine aldığı OPEL işletmesi Avrupa'da 50 binin üzerinde işçi çalıştırmaktadır. Ana merkezi Frankfurt/Rüsselsheim'dadır ve 20 binin üzerinde insan çalışmaktadır. Polonya, İspanya, İsveç ve Almanya (Eisenach, Bochum, Kaiserslautern) kentlerindeki işletmelerde üretim yapan OPEL tekeli, sadece Rüsselsheim'da yılda ortalama 140 bin araba üretmektedir. Üretimin otomosyonlaşmasıyla birlikte, 40 binin üzerindeki işçi sayısı 25 yılda yarıya inmiştir. Kurulduğundan bu yana ana merkezi Rüsselsheim'dır. Tüm kenti kendi bünyesine alan OPEL Rüsselsheim, 2.9 milyon metrekare üzerine kuruludur. Demiryolları, otobüsler, alışveriş merkezleri vb. bu işletmelerdeki üretime tabi hale gelmiştir. Sadece Rüsselsheim değil, irili ufaklı civar yerleşimlerin kaderi de bu işletmenin kaderine bağlıdır.
Rüsselheim OPEL işçileri bir mücadele geleneğine de sahipler. 35 saatlik iş haftası OPEL işçilerinin verdiği mücadeleler sayesinde kazanılmıştır. 1980'de haftalarca süren grev OPEL patronlarını korkutmuş, geri adım atmak zorunda bırakmıştır. Yanısıra kazanımlar sağlanmıştır.
Opel işçileri 2001'de İngiltere'nin Vauxhal işletmesinin kapatılmasıyla tehdit edilmişler Avrupa çapında sergilenen kararlılık karşısında işveren bu kararından vazgeçmek zorunda kalmıştır.
General Motor patronları hazırladıkları yeni saldırı paketini ise 2003 yıl sonunda dillendirmeye başladılar. IG Metal Sendikası bürokratlarının Rüsselsheim ekibi de General Motor patronlarının hizmetinde üstüne düşeni fazlasıyla yerine getirdi. Önce ‘bazı işletmelerde fazlalık var' propagandası ile işçiler arasında tedirginlik yarattılar, ‘Rüsselsheim'de mi, Bochum'da mı' gibi söylentileri işçiler arasında bilinçli bir şekilde yaygınlaştırdılar. Böylece farklı işletmelerde çalışan binlerce işçinin birlikte hareket etmesini engellemeyi hedefliyorlardı.
Diğer otomobil tekellerinin saldırılarından da cesaret alan General Motor OPEL patronları 2004 yılında saldırı paketini açıkladılar. Bu saldırı maddeleri kısaca şöyle:
* 40 saat çalışma haftasının tekrar uygulanmaya başlanması.
* Haftalık 40 saate karşılık ücretlerin 35 saate göre ödenmesi.
* 2009 yılına kadar ücretlerin dondurulması.
* Vardiyalı çalışmadaki farkların kaldırılması.
* Yıllık izinlerinin azaltılması.
* İzin ve Weinachten paralarından kesintiye gidilmesi.
* Çalışma bantlarını daha hızlı hale getirilmesi.
Bu acımasız saldırılara karşı IG Metal bürokratları, saldırılara boyun eğmekten başka yol olmadığını, ama ‘herşeye rağmen zorunlu çıkışın olmaması yönünde mücadele edeceklerini, 2010 yılına kadar iş garantisi' talep ettiklerini açıkladılar. Bu açıklama GM OPEL patronlarına büyük bir rahatlama sağladı. Böylece ilk raundu kazanmış oldular. Ardından, saldırının ilk adımını rahatça hayata geçirmenin verdiği pervasızlıkla, 12 bin işçininin şöyle ya da böyle azaltılmasını talep ettiler! Nerede, ne kadar işçi kıyımına gideceklerini de basına duyurdular. Buna göre, Rüsselsheim'da 5.500, Bochum'da 3.600, Kaiserslautern'de 400, Eisenach'ta 350 işçi işten çıkarılacaktı.
Bu saldırı karşısında ilk anlamlı tepkiyi Bochum verdi. Bochum'daki 9.500 işçi IG Metal bürokratlarını hiçe sayarak, bantları durdurdular. Sınıfın biriken tepkisini örgütleyen bir öncü kuşak aynı akşam tüm fabrikanın kapılarını kapattı. 6 gün süren ve Bochum halkının büyük destek ve sempatisini kazanan direniş önemli bir yankı yaptı. 14 Ekim'de başlayan fiili işgal General Motor patronlarına öfkenin kusulduğu bir eyleme dönüştü. Başbakan Klaus Franz'a bu grevi kırmaları talimatını verdi. Hükümetin bakanları ve medya hep bir ağızdan greve saldırdılar.
Binbir hile ve entrikayla, ayak oyunlarıyla 20 Ekim'de son bulan direniş, diğer işletmelerden destek alamasa da, tüm General Motor bünyesinde çalışan işçilere önemli bir mesaj verdi. Bugün patronların saldırısı arttıkça, ‘bu direnişin ortak örgütlenmesi, desteklenmesi gerekirdi' düşüncesi giderek yayılmaktadır. Rüsselsheim'de işçilerinin 19 Ekim'de taşıdığı dövizlerde ‘Bochum yolu gösterdi. Onların yolunda yürüyelim' şiarı ise, o zaman maalesef Klaus Franz ve ekibi tarafından engellenebilmiştir.
Şimdi Klaus Franz ve ekibi 10 binin üzerinde işçinin çıkışının imzalanması için General Motor patronları ile elele işçileri terörize etmektedir. Kısım şefleri ile listeler hazırlanmakta, işçiler tek tek tehdit edilerek çıkışlarını imzalamaları için zorlanmaktadır. Buna rağmen Rüsselsheim'de 5.600 işçiden 3.600'ünün gönüllü olarak işten ayrılması sağlanamamaktadır. İşçiler gönüllü çıkmayı reddetmektedir. 31 Ocak 2005'e kadar süre vermişlerdi, şimdi bu süre 28 Şubat'ta kadar uzatılmıştır.
Bochum'daki direniş örneği OPEL işçilerine yürünecek yolu göstermektedir. OPEL işçilerinin işlerini korumak için direnişi yeniden daha güçlü bir biçimda örmekten başka çıkış yolları yoktur.

-------------------------------------------------------------------------------

General Motor (OPEL) patronları işçilere zorunlu çıkışı dayatırken, sınıf bilinçli işçiler buna karşı örgütleniyor...

‘Paralı çıkış çözüm değildir'!

Basına ve kamuoyuna!
General Motor (OPEL) patronları onbinlerce işçiyi zorunlu çıkışa mecbur etmeye çalışıyor. Patronların bu saldırısına karşı, BİR-KAR ve MLPD olarak, 8 Ocak'ta OPEL işçileriyle Paul Hessemerstr'de 40 kişilik bir toplantı gerçekleştirdik. Bu panelin şiarı ‘Paralı çıkış çözüm mü'' idi. Bu toplantıya OPEL işçileri oldukça ilgi gösterdi ve burada 15 Ocak'ta ikinci bir toplantı kararı aldık. Gerçekleştirdiğimiz ikinci toplantıya 100'ü aşkın OPEL işçisi katıldı. Bu toplantıda OPEL işçilerine General Motor patronlarının planlarını, paralı çıkışla ne elde etmek istediklerini uzun uzun anlattık.
Değişik bölümlerden işçiler çaresizlik içersinde olduklarını, paralı çıkışa mecbur edildiklerini anlattılar. İşyeri temsilciliklerine başvurduklarında aldıkları yanıt; ‘biz size birşey söyleyemeyiz, oturup eş ve çocuklarınızla karar verin' olmuştu.
Bu toplantı basında ve kamuoyunda belli bir ilgi uyandırdı. Bunun üzerine Klaus Franz ve ekibi hakkımızda olur olmaz açıklamalar yaptı. Rüsselsheim Echo ve Main-Spitze'de, bizim işçileri kışkırttığımızı, onlara yalan-yanlış bilgiler verdiğimizi iddia ettiler. En son 21 Ocak 05'de Hürriyet Avrupa sayfasında, ‘İşçileri yanıltan kişiler var. Yalan söylüyorlar' vb. sözler kullandılar. Bizim açımızdan onların böyle rahatsız olmaları anlaşılır bir durumdur. İşçilerin aidatları ile finanse ettikleri, General Motor (OPEL) patronlarına karşı işçileri temsil eden bu bürokratlar, patronlar ile elele verip işçileri çaresizlik içerisinde bıraktılar. Bochum'daki direnişi yalnız bırakıp, Rüsselsheim'daki işçileri aldatıp çaresizlik içerisinde bırakanlar kendileridir. OPEL'in merkezi olan Rüsselsheim işletmesinde 5.600 işçi bir anda kapı dışarı edilmek istenmektedir. Bu da işsizler ordusuna binlerce işçinin eklenmesi demektir. Ama tüm özendirmelerine, baskı ve terörlerine rağmen bir türlü istedikleri sayıya ulaşamıyorlar. 21 Ocak'ta Klaus Franz 5.600 kişinin paralı çıkışlarını imzaladıklarını söyledi. Ardından aynı gün Franz'ın yardımcısı Peter ‘kaç işçinin paralı çıkışa evet dediği henüz belli değil' dedi. Ardından ise paralı çıkış alma süresinin 15 Şubat'a kadar uzatıldığı açıklandı. Bütün bu çelişkili açıklamalardan sonra gerçekte işçilere kim yalan söylüyor. Gerçekleri işçilerden kim saklıyor' soruları üzerine bir kez daha düşünülmelidir. Gerçekte biz işçilere ne söylüyoruz' Bizim söylediğimiz, ‘Paralı çıkış çözüm değildir'!
İşyerlerinin korunması gerektiğini, tüm Rüsselsheim ve çevresinin bu işletmeye bağlı olduğunu, mesleki eğitim yapan okulların, liselerin kapatılmakla yüzyüze kalacağını, böylece çocuklarımızın geleceğinin karartıldığını döne döne vurguluyoruz. Paralı çıkış alan işçilerin belli bir süre sonra 1 Ocak ‘05'de yürürlüğe giren Harz lV yasasıyla karşı karşıya kalacağını, bunun ise yoksulluk sınırında yaşamak olduğunu anlatıyoruz. Hayat sigortalarına, 5 bin Euro'nun üzerindeki arabalarına ve çocuklarının kumbarasındaki paraya bile el koyabileceklerini söylüyoruz. Bu gerçekleri yaklaşık üç aydır işçilere anlatmaya çalışıyoruz. 40 kişiyle başlattığımız toplantının ikincisine 100'ü aşkın katılımın olması ve Bohum'daki genç işçilerin 21 Ocak'ta işyerinde yapılan toplantıya katılmaları, deneyimlerini aktarmaları önemli gelişmelerdi. Bütün bu gelişmeler patronları ve işbirlikçilerini rahatsız etmektedir.
Tüm ilerici, devrimci kamuoyunu OPEL işçisiyle omuz omuza birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

23 Ocak 2005
Rüsselsheim BİR-KAR temsilciliği
Rüsselsheim MLPD temsilciliği
Pazartesi eylemi sözcüleri Murat Yılmaz, Astrid Much