29 Ocak 2005
Sayı: 2005/04(04)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD emperyalizmi yeni bir savaşlar serisi hazırlığında
  Emek Platformu’nun işlevi ve misyonu
  Taban iradesini harekete geçirelim!
  EP’ten 16 Şubat’a göstermelik hazırlık!
  Düzen kurumlarındaki çürüme ve kokuşma
  TEKSİF ihanet sözleşmesi imzaladı
  Beko'da başarıya ödül: Bin işçi kovuldu!
  Devrimci bir sınıf hareketi yaratmak için
  BDSP'nin kampanya çalışmalarından...
  8 Mart'ın tarihsel anlamı ve güncel çağrısı
  Özelleştirme saldırısı ve SEKA Direnişi
  Burjuva basında SEKA
  ABD işbirlikçileri suç ortaklığını pekiştirme derdinde
  Savaş çetesinin hedefinde İran var
  Siyonistler kirli icraatlarını sürdürüyorlar
  Gayrimeşru seçimler işgali meşrulaştıramaz
  Kendi kaderini tayin Kürt halkının temel hakkı
  Gölge boksu!
  İmralı konsepti ve son gelişmeler üzerine
  Pazartesi eylemleri sürüyor
  Rüssehlsheim Opel'de "gönüllü çıkış" dayatması
  Bültenlerden.
  Mücadele tarihinden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Kölece çalışma ve yaşama koşullarına hayır!

Merhaba dostlar,
Ben tekstil sektöründe çalışan bir işçiyim. Çalıştığım fabrikada karşılaştığım sorunlardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle ücretlerimiz çok düşük. Zorunlu mesaiye bırakılıyoruz. Fabrikada yoğun bir kamera sistemi var. Patron böylece her an ve her yeri gözetliyor. İşçiler üzerinde psikolojik baskı uyguluyor. Bu uygulama, patronun istediği bir sistem. Kölece çalışma koşullarına aykırı davranan, buna isyan eden işçileri her an gözetleyerek fabrikada tam bir denetim kurmak istiyor.
Tuvalete gitme süreleri bile patronun denetiminde. Ayda tuvalete gitme süresi iki buçuk saat olarak belirlenmiş. Eğer ay sonunda bu süreyi aşmışsanız ücretinizden kesinti yapılıyor. Bunların yanısıra daha birçok sorun yaşıyoruz. İşe geç kalan (5 dakika dahi olsa) bir işçinin üç günlük ücreti birden kesiliyor ve o gün fabrikaya da alınmıyor. Sigortasız çalışan işçi sayısı bir hayli fazla. Yemeklerin düzensiz olması, yemekhanenin temiz olmaması, öğle araları kısa olduğu için işçilerin her paydos saatinde birbirleriyle kıyasıya yarışması ise cabası.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi yılın başında patron işçilerle bir toplantı yaptı. Geçtiğimiz yıl işlerinin iyi gitmediğini ileri sürerek bu sene zam yapmayacağını açıkladı. Kölece çalışma koşulları, düşük ücretler sanki İlbek Tekstil'de çalışan işçi arkadaşları hiç ilgilendirmiyormuş gibi, patronun ‘bu sene zam yapmayacağım' demesine rağmen var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.
Dostlar,
Kapitalist sistem bizlere açlık, sefalet ve kölece yaşama koşulları dayatıyor. Biz bir sınıfız, yani üreten ve vareden bizleriz. Bu bilinçle kapitalist sömürü düzenine karşı her alanda militan bir sınıf harekete yaratmak için örgütlenmeliyiz. Ancak bu bilinçle hareket edersek temel demokratik hak ve özgürlüklerimizi kazanabiliriz.
Yaşasın işçilerin birliği!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

İlbek Tekstil'den bir işçi/GOP

--------------------------------------------------------------------------------------

Güzel bir dünyada yaşamak istiyorum!

Şu an başta olan sermaye hükümeti kimdir' İşçi ve emekçileri ezendir. İşçi ve emekçi insanlar çalışıyor ama karşılığını alamıyor. Ben dünyada insanlar çalışsın ve evlerine bir şeyler götürsün istiyorum. Hükümet fakir insanların karnını doyurucağına zengin insanların karnını doyuruyor. Türkiye'de milyonlarca aç ve susuz insan var. Bunlara yardım edilmesini isterim.
‘Benimle evlenir misin ‘gibi programlar milyonlarca insanın beynini zehirliyor. Bazı insanlar hacca gidiyor, milyonlarca para harcıyor. Ama sokaktaki insanlara yardım etmiyorlar.
Ben babaların çalıştığı ama karşılığını aldığı bir işi olmasını isterim. Bu dünyada başkan ve devlet başkanları seçiliyor. Bunun insanlara yararı ne'
Bizim okulda popstar gibi şeylerden bahsediyorlar ve bundan çok rahatsız oluyorum. Bir gün öğretmenime ‘bunlar kötü şeyler' dedim. Öğretmen başaramayız dedi. Ben böyle bir dünya istemiyorum. Sevgiyi bile satın almak istemiyorum. Çünkü bu dünyada sevgiyi bile satın alıyorlar.
Asya'da tsunamiden çocuklar annesiz-babasız kalıyor. Ben öğle saatinde eve gidiyorum. Ama bazı çocuklar paraları olmadığı için yiyecek alamıyorlar. Bazı babalar çocuklarına acımadan Çocuk Esirgeme Yurdu'na veriyor.
Ben bütün bu kötülüklerin son bulmasını ve güzel bir dünyada yaşamak istiyorum.

Bir ilkokul öğrencisi

-------------------------------------------------------------------------------------

İşçi sınıfının kurtuluşu sadece ve sadece sosyalizmde!

79 kişinin çalıştığı bir tekstil fabrikasında çalışmaktayım. Günde 8 saat 3 vardiya halinde çalışıyoruz. İşlerin yoğun olması nedeniyle pazar günleri zorunlu mesai yaptırılıyor. Haftanın 7 günü çalışmamız yetmiyormuş gibi 2-3 kişinin yapması gereken işi tek kişi yetiştirmeye çalışıyor. Yetiştirilmediğinde bağırmalar ve hakaretler başlıyor. Böylece patronlar daha az işçi ile daha fazla kâr elde etmek istiyor. Bu da bizlerin daha fazla sömürülmesi anlamına geliyor. Ayrıca özel günler ve resmi tatillerde normal mesai ücretine çalıştırılıyoruz. Bir arkadaşımız işe gelmediği zaman onun yaptığı işi de bizlerin yapması gerekiyor. Normalde kendi işimizi zor yetiştiriyoruz... Yeni işçi almak yerine bizlerden daha fazla çalışmamız isteniyor. Ben bu fabrikada 5 aydır çalışıyorum. İşe ilk girdiğimde deneme süresi 4 hafta diye söylüyorlardı. Daha sonra 2 aya, sonra da 3 aya çıkartıldı ve sigortam yapılmadı. Benimle birlikte işe girenlerde benden önce orda olanlarda aynı durumda... Bu yoğun çalışma koşullarında dörtgözle beklediğimiz yemek molası 30 dakika ile sınırlı. İşi bırakıp yemekhaneye gelene kadar 5 dakika geçiyor, 5 dakika önce çıkmak gerekiyor. Geri kalan sürede yemek yiyip dinlenmeye yetmiyor.
Bu şartlar altında çalışan tek ben değilim, fabrikadaki herkes aynı koşullarda çalışıyor. Ama çoğu patronun adamı! Böyle davranarak işlerini garantiye almak, zar-zor buldukları bu işte kalıcı olmak istiyorlar. Ama yanılıyorlar. İşten çıkarmalar başladığında bizimle birlikte kapı önüne konulacaklarını bilmiyorlar. Gerektiğinde bu düzenin korumalığını yapıyorlar. Sanki herşeyden memnunlarmış Erdoğan geldiğinde şakşakçılığını yapmayı bile becerebiliyorlar. Mücadeleyle kazandığımız tüm hakları gaspeden bu devleti yöneten kişiler (patronlar, Erdoğan vd.) değiller mi' Sanki bu işçiler bizim gibi zarar görüp kölece yaşamaya mahkum olmuyorlar.
Sermaye düzeni yıkılmadıkça, birlik ve beraberlik sağlanmadıkça işçiler daha zor şartlarda köle gibi yaşamaya mecburdur. Birlik ve beraberlik olacak ki güçlü olacaksın ve birşeyler yapacaksın. Evet hepimiz yaşamak için çalışmak zorundayız ama bu şartlar altında değil. Yaptığı işin hakkını veren her işçi, kendi emeğinin hakkını istemesini de bilmelidir. İnsan haklarıyla insandır. Eğer kendi çalışma ve yaşam koşullarımız üzerinden söyleyecek sözümüz, seçme hakkımız, irademiz yoksa, bunu bütünüyle patronun iki dudağı arasındaki söze kalmışsak köleden ne farkımız kalır. Patronların küçük oyunlarına prim vermeyelim, haklarımız için mücadele edelim.
İşçi sınıfının kurtuluşu sadece ve sadece sosyalizmde!

Bursa'dan bir tekstil işçisi

---------------------------------------------------------------------

Kayseri BES'ten basın açıklaması

BES üyesi emekçiler, 27 Ocak günü Kayseri Defterdarlık önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Yapılan açıklamada hükümetin politikaları eleştirildi, İMF programlarının sonuçlarına değinildi. Diğer sendika ve kitle örgütlerinin de destek verdiği eylem ‘Kahrolsun İMF, yaşasın bağımsız Türkiye!' sloganıyla bitirildi. Eyleme 30 emekçi katıldı.

Kızıl Bayrak/Kayseri