14 Mayıs 2005
Sayı: 2005/19 (19)


  Kızıl Bayrak'tan
  1 Mayıs aynasında sınıf hareketi
  İMF ve Dünya Bankası’ndan saldırıları
yoğunlaştırma talimatı
  Erdemir de tekellere peşkeş çekilecek!
  Özelleştirilecek Erdemir’i kim alsın?
  Takkıyeci AKP iktidarı siyonistlerin hizmetinde
  Almanya Başbakanı Schröder’in ziyareti
  İşbirlikçi hainlerden hesap soralım!
  Türk-İş “üzüm yemeye” devam ediyor!
  Perinçek’in Amerikancı düzen ordusunu aklama manevraları
  Gaziemir serbest sömürü bölgesinde
bir direniş ateşi
  Emek Platformu: Neye niyet neye kısmet ya da... /Yüksel Akkaya
  Devrim kaçkını liberallerin 1 Mayıs hazımsızlığı (Orta sayfa)
  Türk-Ermeni ulusal sorunu üzerine tezler /Garbis Altınoğlu
  Üniversitelerde gerginlik ve sol içi
çatışma
  Berlin’de faşizme karşı büyük protestolar

  İngiliz seçmen Bush'un “fino köpeği” Blair’e kerhen oy verdi

  Çürüyen rejimlerin yeri tarihin çöplüğüdür!
  Neler oluyor, olup biteni nasıl okumalı ve ne yapmalı?/Kürdistan Devrimci Sosyalistleri
  II. Dünya Savaşı ve sosyalizm/Serhat Ararat
  Yıldız Üniversitesi; Şovenist dalgaya tok
yanıt
  Ankara’da 6 Mayıs anmalarının
gösterdikleri
  Basel 6 Mayıs anması
  Ege Üniversitesi’nde 6 Mayıs anması
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sendikalar, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt yasalarında yapılacak değişiklikler için görüşmelere başlandı... Sendika bürokrasisi yeni bir ihanete daha hazırlanıyor...

İşbirlikçi hainlerden hesap soralım!

Sendika bürokrasisi, sermaye ve hükümetle işbirliği içinde yeni bir ihanete daha hazırlanıyor. Kölece çalışma koşullarını dayatan, esnek çalışmayı yasalaştıran, kazanılmış hakları gaspeden, sendikal örgütlenmeyi imkansız hale getiren 4857 sayılı İş Kanunu'nun hazırlayıcısı Bilim Kurulu, bu kez de 2821 sayılı Sendikalar Yasası ile 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nda yapılacak değişiklikler için hazırlanıyor.

“Sosyal Güvenlik Reformu” tasarısının da mecliste ilgili komisyonlarda görüşülmeyi beklediği bir süreçte, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, 2821 ve 2822 sayılı yasalarda yapılacak değişiklerde “sosyal mutabakat” sağlamak için Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Hak-İş Başkanı Salim Uslu ile TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik ile sendikaların uzmanları ve bakanlık bürokratlarının da katıldığı bir toplantı çağrısı yaptı. Bu doğrultuda 5 Mayıs günü Üçlü Danışma Kurulu toplantısı gerçekleşti.

Toplantı öncesi, 2821 ve 2822 sayılı yasalarda, ILO normları ve AB müktesebatı doğrultusunda değişiklik yapmak zorunda olduklarını belirten Başesgioğlu, “bilim adamları” tarafından hazırlanan bir taslak olduğunu, bu taslak üzerinde hangi yöntem ve takvim içerisinde çalışma yapılacağını kararlaştıracaklarını ifade etti.

İlerici ve sendikal kamuoyu Üçlü Danışma Kurulu'nun 5 Mayıs günü biraraya geldiğini bir haber ajansından (ANKA) öğrendi. Ancak toplantıda neler konuşulduğu, tasarının kapsam ve içeriği hakkında bir bilgiye sahip olamadı, olması da mümkün değildi. Zira sendika konfederasyonları saldırı yasalarını püskürtmek için değil, sorunsuz yasallaşmasına hizmet etmek için canla başla çalışmaktadırlar.

İşçi temsilcisi sıfatıyla toplantıya katılan sınıf hainlerinin, kapalı kapılar ardında nasıl sözler verdiklerini, nelerin karşılığında hangi kirli pazarlıklara imza attıklarını bilmiyoruz. Ancak bunları tahmin etmek için müneccim olmaya da gerek yok. Yine “Bilim Kurulu” tarafından hazırlanan, konfederasyon başkanları tarafından başından beri bilinen ve bu hainlerin büyük desteği ve çabasıyla yasallaşan kölelik yasasının maddelerine bakarak nasıl bir ihanete daha hazırlandıklarını tahmin etmek zor değil.

Toplantıda “Bilim Kurulu” tarafından hazırlanan sözkonusu yasa tasarılarının, iş yasası, dernekler yasası ve Anayasa'nın 90'ıncı maddesinde yapılan değişiklikler de dikkate alınarak yeniden ele alınması kararlaştırıldı. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt kanunları kuralsız ve sınırsız sömürü koşullarının hükmünden oluşan İş Yasası'na göre değiştirilecekse, gerisini siz düşünün artık. Elbette yapılan değişiklikler köleliği artıracak, hak aramayı imkansız hale getirecek, grev hakkını yasal olarak da gaspedecek bir çerçevede olacaktır.

Sermaye hükümeti bu denli ağır hak gasplarını sorunsuz hayata geçirmek için sendikal ihanet şebekesinin sonsuz hizmetinden bir kez daha yararlanmak istiyor. İşte bundan dolayı sendikaları “sosyal ortak” olarak gördüklerini ilan ediyor. Başesgioğlu, “Geniş katılımlı, herkesin bilgi ve birikimini aktardığı bir yasama süreci geçirmek istiyoruz. İşçi ve işveren sendikalarımızı sosyal ortak olarak görüyoruz. Sosyal politika alanındaki düzenlemelerde hükümet kadar konfederasyonlarımızın da sürece katılması, söz sahibi olması ve sorumluluk üstlenmesi lazımdır” diyebiliyor.

Değneksiz köy buldukları için ihanette sınır tanımayan sendika ağaları da güle oynaya toplantıya katılıyorlar. Salih Kılıç toplantı sonrası, bu çalışmanın işçi ve işveren konfederasyonlarından ve hükümet kanadından ikişer kişi ve “Bilim Kurulu” üyelerinin de katılımıyla yapılacağını dile getiriyor. Tasarıların Eylül'den sonra Meclis gündemine gelmesini beklediklerinin müjdesini veriyor!

İhanet şebekesinin bugüne kadar grevler yasaklanırken sesleri, asgari ücret belirlenirken tıkları çıkmadı. Kölelik yasası mecliste madde madde onaylanırken üç maymunu oynadılar. Bugün ise kamuda TİS'ler sürüyor, görüşmelerde kölelik yasasının maddeleri dayatılıyor, ancak bu hainlerin yine kılları kıpırdamıyor. Bu kısacık özet bile bu hainlerin istedikleri gibi at oynattığını açıkça gösteriyor.

Bugüne kadar sayısız ihanete imza atan sendika bürokrasisi öncesinde biraz daha temkinli davranmak zorunluluğu hissederdi. Ancak kölelik yasasının hazırlanması aşamasında sermaye ve hükümetiyle başından bu yana büyük bir gizlilik ve anlaşma içinde çalıştıkları açığa çıktığında, sınıfın geniş kesimlerinin bu ihanete sessiz kalması cesaretlerini ve yüzsüzlüklerini iyice artırdı. Ne de olsa hesap soran yok, yakalarına yapışıp koltuklarından alaşağı eden yok. “Sen benim temsilcim değil sermayenin ajanısın. Önce şu Üçlü Danışma Kurulu toplantısında nelerin pazarlığını yaptın anlat bakalım. Sonra da hükümet ve sermaye temsilcileriyle görüşmelerden çekil. Görüşülecekse de tabanda seçilen işçi temsilcileriyle birlikte görüşebilirsin. Benim iradem dışında kararların altına imza atamazsın” diyen yok.

Hesap soran olmadığı için de bu ihanet şebekesinin sermayeyle kolkola girerek çizdiği “mutlu aile tablosu”nun altında onbinlerce işçi ve emekçinin açlığı, sefaleti, sosyal haklardan mahrumluğu, örgütsüzlüğü, kölece çalışma koşulları altında inim inim inlemesi yatıyor.

Bu “mutluluk tablosu”nu bozacak olanlar, sefalet koşullarını yaşayanlardan başkası değildir. Sermayeden ve ajanlarından hesap sorabilmek için de bağımsız devrimci sınıf politikaları etrafında harekete geçmiş tabanın birliğini oluşturmak gerekiyor. Sermayenin saldırılarına geçit vermemek, ajanlarından hesap sormak için bağımsız devrimci taban inisiyatifleri kuralım, sendikalarımızı ihanet şebekelerinden temizleyelim. Çünkü geleceğimizi ve haklarımızı kazanmanın başka bir yolu bulunmuyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

Tasarıda neler var?

Basına yansıdığı kadarıyla tasarıda şu değişikler sözkonusu:

Şeker işkolu gıda işkoluyla, deri işkolu dokumacılık işkoluyla, ağaç işkolu kağıt işkoluyla, gazetecilik ve basın işkolları habercilik işkoluyla, banka ve sigortacılık işkolu büro, eğitim, ticaret ve güzel sanatlar işkoluyla, kara hava ve deniz ulaştırma işkolları ardiye ve antrepoculuk işkollarıyla birleşiyor. İşçi ve işveren sendikalarının genel kurul süresi 4 yıldan 3 yıla iniyor. Sendika ve şubelerinin yönetim kurulları en az 3, en çok 9 üyeden, konfederasyonların yönetim kurullarının da en az 5, en çok 18 üyeden oluşması öngörülüyor.

Halen sendikalara ve konfederasyonlara işçinin bir günlük çıplak ücreti üzerinden ödenen üyelik aidat tutarlarının, sendikaların ve konfederasyonların tüzükleri ile belirlenemesi, sendika ve konfederasyonların mali denetiminin bundan böyle yılda en az bir kez olmak üzere yeminli mali müşavirler tarafından yapılması öngörülüyor.

Sendika ve konfederasyonlara özel radyo ve televizyon kurma olanağı tanınıyor. Grup toplu iş sözleşmeleri yasal hale getiriliyor, işkollarında toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi için sendikalarda işkolu için aranan yüzde 10 temsil barajının yüzde 5'e indirilmesi planlanıyor.

Banka ve notercilik hizmetlerindeki grev yasağı kaldırılıyor. Ancak Bakanlar Kurulu'nun, grev veya lokavtları genel sağlığı veya ulasal güvenliğe aykırı olduğu gerekçesiyle erteleyebilmesine ilişkin madde korunuyor.

----------------------------------------------------------------------------------------

Hükümet kamu sendikalarıyla da görüştü...

İhanet yelpazesi genişliyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu işçi konfederasyonlarının ardından bu sefer de kamu konfederasyonlarını görüşmek üzere Üçlü Danışma Kurulu'na çağırdı. Meclis gündeminde olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı ile ilgili sendikalardan görüş almak üzere çağrı yaptığını belirten Başesgioğlu “diyaloga” açık olduklarını ifade etti.

KESK adına SES Genel Başkanı Köksal Aydın, Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, BASK Genel Başkanı Resul Akay ile bakanlık bürokratlarının katıldığı toplantıda, sahte sendika yasası olarak bilinen 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu ve “Sosyal Güvenlik Reformu” görüşüldü.

Sermayenin bakanı sağlık hakkı ve sendika temsilcilerinin güvencesine yönelik değişiklikler yapıldığını söyleyerek konfederasyon başkanlarına “bugüne kadar göstermiş oldukları sağduyu ve katılımcı anlayış” için teşekkür etti.

Kuşkusuz bu teşekkürü fazlasıyla hakediyorlar. Zira milyonlarca emekçinin tarihsel kazanımları bir bir gaspedilirken sınıf hareketini dizginlemek az iş değil!

Başesgioğlu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı'nın mecliste görüşüldüğünü ifade ederek konfederasyon başkanlarına telkinde de bulundu. Yasa tasarısının meclise “sadece sunulacağını, konunun görüşülmeyeceğini” söyledi. Tasarıya ilişkin sendikalardan da görüş alınacağını ifade eden Başesgioğlu, “diyaloga açık ve bu konuda samimi” olduklarını dile getirdi. Tasarının yaz döneminde uzunca bir süre tartışılması ve olgunlaşmasından yana olduklarını ifade eden Başesgioğlu, “kazanılmış hakların korunacağını, söylentiler üzerine hemen emekli olmaya gerek olmadığını” söyledi.

Bilindiği gibi saldırı yasaları uzunca süren tartışmalara konu edilerek tabandan yükselmekte olan öfke ve tepki sendikal bürokrasinin denetimine sokuluyor. Emekçilere “tasarı mecliste görülüşüyor, yok ertelendi, sen en iyisi bugün git yarın gel” denilerek saldırıların önü düzleniyor. Sermaye hükümeti, sendikal ihanet şebekesinin de büyük katkılarıyla, hiçbir engelle karşılaşmadan pervasızca saldırıyor.

Ancak artık bu gidişe dur demenin zamanı çoktan geldi. Özellikle 13-15 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek olan KESK Genel Kurulu'nda uzlaşmacı, diyalogcu anlayışlardan hesap sormak, sınıfın devrimci mücadele programı etrafında birleşmek gerekiyor.