02 Temmuz 2005
Sayı: 2005/26 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yolunu bulamayan öfke!
  Genelkurmay'dan itiraflar; ABD'nin her istediğini yerine getirdik
  İmam hatipler ve türban tartışması
  Tüm düzen kurumları ABD emperyalizminin hizmetinde
  Telekom çalışanları eylemde; İşçi-memur elele genel greve!
  Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı
  Sendika şubeleri Ankara'da ortak mücadele platformu oluşturdu
  Tariş'te grev başladı
  Samsun'da gözaltı ve tutuklama terörü
  Saldırı ve katliamlara karşı protesto eylemleri
  Mercan katliamını protesto eylemleri
  MKP'nin Mercan Şehitleri'ne ilişkin açıklamasından... 17'ler ölümsüzdür! (Orta sayfa)
  Dersim şehitlerinin ardından.. /M. Can Yüce
  DİSK: 35 yıl önce, 35 yıl sonra / Yüksel Akkaya

  Kayseri Sosyalist Kamu Emekçileri'nden panel

  DTCF'de dekan, polis, faşist çeteler işbaşında... Üniversitelerimizi savunacağız!
  İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı
  Bulgaristan'da seçimlerden sosyalist parti galip çıktı...
  Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti
  Özelleştirme saldırısı ve kadın
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'nin coşkulu kampanya şenliği
  Kazım Koyuncu'nun ardından
  Basından: İran'da sınıf savaşları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ankara'da sendika şubeleri ortak mücadele platformu oluşturdu...

“Taleplerimizi, gücümüzü ve mücadeleyi ortaklaştırıyoruz!”

Ankara'da biraraya gelen sendika şubeleri saldırılara karşı mücadelelerini ortaklaştıracaklarını açıkladılar. Petrol-İş Ankara Şubesi'nin girişimiyle oluşturulan Şubeler Platformu'nda KESK'e ve Türk-İş'e bağlı sendikaların 14 şubesi yeralıyor.

Platformun kuruluşunun duyurulduğu basın toplantısında açıklama yapan Petrol-İş Ankara Şube Başkanı Mustafa Özgen, “Sendikalarımızın genel merkezlerinden tavır bekleyen ve izleyici konumdan kurtularak taleplerimizi, gücümüzü ve mücadeleyi ortaklaştırarak ülkemiz işçi ve emekçi hareketine katkı koyup, genel merkezlerimizi ve konfederasyonlarımızı güçlendireceğimize inanıyoruz” dedi.

Platform adına 22 Haziran tarihinde yayınlanan kuruluş bildirgesinin tamamını aşağıda sunuyoruz.

* * *

İMF ve Dünya Bankası direktiflerini harfiyen uygulayan AKP hükümeti, kapitalizmin içinde bulunduğu buhranın ekonomik yükünü emekçilerin sırtına yıkıyor.

İş Yasası, Belediyeler Yasası, Gelir İdaresi Yasası, Tarım yasaları, Sosyal Sigortalar ve GSS Yasası, Kamu Yönetimi Temel Kanunu, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrine ilişkin kanun, kamusal alanı yoketmek ve sosyal devleti ortadan kaldırmak amacıyla kamuya ait işletmeleri ve ülke kaynaklarını (yeraltı–yerüstü) yağmalamak için çıkarılan özelleştirme kanunları, yabancı sermayenin Teşvik edilmesine dair kanun, Türk Ceza Kanunu, Kamu Personel Reformu kanunu gibi düzenlemelerin hepsi DTÖ içinde güç odağı olan emperyalistlerin, İMF ve DB gibi finans örgütleri aracılığı ile dayatılarak mecliste düzenlettikleri bilinen bir gerçektir.

ABD'nin Ortadoğu politikalarına Türkiye halkının %80'ine rağmen tam destek veren AKP hükümeti halk karşıtı ve ABD yanlısı politikalarda ısrarı sürdürüyor. Çareyi ABD'ye sığınmakta bulan hükümet, ABD'ye vaadettiği rolü bölgemizde oynarsa, İsrail gibi bütün komşularımız ve bölge halklarının nefretini kazanacaktır. Fakat Tüpraş, Petkim, Telekom, Seydişehir Alüminyum, Erdemir, Tekel, Seka, limanlar ve madenlerde yaşanan emekçi hareketi ve özelleştirme karşıtı mücadele gösteriyor ki, içeride halk karşısında kendisini tüketen AKP hükümetini artık (kendinden öncekilerde olduğu gibi) ABD de kurtaramayacaktır.

Emekçilere yönelik bütün bu amansız saldırılara karşı biz aşağıda imzası bulunan Ankara'da örgütlü sendika şubeleri olarak her alanda ayrı ayrı yürüttüğümüz mücadeleyi birleştirmekten başka bir çarenin kalmadığını görerek, “Ankara Şubeler Platformu” adı altında ortak mücadele etme kararı aldık.

Bugün gelinen durum itibariyle bir tek ayrımın olduğunu açıklıkta tespit ettik. Bu da emperyalizmin yerli işbirlikçileri ile ülkeyi satanlar ve ülkeyi ve emekçilerin çıkarlarını koruyanlar.

Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadele ayrı ayrı hareket etsek bile bizleri alanlarda buluşturuyorsa ortak mücadele aciliyet kazanmış demektir.

Yaşadığımız saldırılara karşı yalnızca sendikalarımızın genel merkezlerinden veya konfederasyonlarımızdan tavır bekleyen ve izleyici olan konumlardan kurtularak taleplerimizi, gücümüzü ve mücadeleyi ortaklaştırarak hem ülkemiz işçi ve emekçi hareketinin gelişmesine katkı koyacak, hem de genel merkezlerimizi ve konfederasyonlarımızı güçlendireceğimize inanıyoruz.

Yaz sıcağı ile beraber, özelleştirmelere karşı mücadele de ısınırken önümüzdeki dönemde;

1-) Tüpraş, Petkim, Telekom, Seydişehir Alüminyum, Erdemir, Tekel, Seka, Madenler, limanlar her biri vatandır. Vatanın satılmasına yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin sermayeye peşkeş çekilmesine, ormanlarımızın, enerji santrallerimizin, barajlarımızın ve hatta müzelerimizin dahi satılmasına karşı tarihimizi, kültürümüzü, topraklarımızı ve ulusal bağımsızlığımızı savunacağız.

Bu temelde mücadele eden emekçilerle dayanışma ve mücadele birliği sağlayacağız.

2-) Kamu sözleşmeleri sürerken hükümetin IMF direktifleri doğrultusunda yoksulluk ücreti, esnek ve kuralsız çalışma dayatmalarına teslim olmayacağız.

3-) Sosyal güvenlik reformuna, Eğitim-Sen'in susturulmak istenmesine ve kamu personel reformu kanununa karşı mücadelemiz aynı güçlerle yürütülecek ortak bir mücadeledir.

4-) Amerikan emperyalizmine, IMF ve Dünya bankası politikalarına karşı mücadele ederken, ülkemiz ve emekçiler aleyhine geliştirilen mali iktisadi ve askeri her tür bağımlılığa karşı da mücadele edeceğiz. Komşu ülkeler halklarına karşı sürdürülen saldırı ve katliamlara karşı seyirci kalmayacağız.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Ankara Şubeler Platformu adına Yürütme Kurulu

Platform katılımcıları

Petrol-İş Sendikası Ankara Şubesi, Eğitim-Sen Ankara 1 No'lu Şube, Eğitim–Sen Ankara 3 No'lu Şube, TÜMTİS Ankara Şube, Sağlık-İş Ankara Şube, Haber Sendikası Ankara Şube, Yol–İş Sendikası 3 No'lu Şube, ESM Ankara 1 No'lu Şube, Kültür Sanat Sendikası Ankara Şube, Tüm Bel-Sen 2 No'lu Şube, Tezkoop-İş Ankara 1 No'lu Şube, Tezkoop-İş Ankara 2 No'lu Şube, Basın İş Sendikası Ankara Şube, BES Ankara 1 No'lu Şube, GİMS MTA Şube, ESM Ankara 2 No'lu Şube, BTS Ankara Şube, Tezkoop-İş Ankara 4 No'lu Şube, Tüm Bel-Sen 1 No'lu Şube

------------------------------------------------------------------------------------------

Emek Platformu ihanet için pusuda!

Çoktandır sesi çıkmayan Emek Platformu Başkanlar Kurulu 27 Haziran günü TTB'nin çağrısıyla bir toplantı yaptı. Toplantı sonrası yaptıkları açıklamaya bakılırsa “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı ile Türk Telekom, Erdemir, Seydişehir, TÜPRAŞ, PETKİM, limanlar, THY başta olmak üzere özelleştirme girişimlerini değerlendirmek üzere” biraraya gelmişler. Gene bu açıklamaya göre toplantıda epeyce bir “kapsamlı değerlendirme” yapmışlar. Ve bugüne kadar Emek Platformu'nun “iyi niyetli girişim ve taleplerini” ciddiye almayan hükümete karşı “ortak etkin bir tutum geliştirme kararı” almışlar.

Bildiride bu “ortak etkin tutum”un ne olduğu da yazılı; “TBMM'deki Komisyon ve Genel Kurul süreçleri yakından izlenerek, toplumun görüşlerini dışlayan tutumlarda ısrar edilmesi halinde Emek Platformu Başkanlar Kurulu konunun ciddiyetine denk düşecek programın oluşturulması için olağanüstü toplanarak eylem programını kamuoyuna açıklayacaktır.”

Emek Platformu şu yakın dönemde bile işçi ve emekçileri sayısız kez aldattı, yüzüstü bıraktı. SSK hastanelerinin devri, saldırı yasalarının mecliste kabulü gibi gelişmeler karşısında kılını kıpırdatmadı. Döne döne işçi ve emekçilerin beklentilerini boşa çıkardı. Mücadele imkanlarını törpüleyerek, sermayeye paha biçilmez hizmetlerde bulundu. Son olarak SEKA direnişi sürecinde direnen işçilere yardım etmek adına ortaya çıktı. Gerçek yüzünü burada da gösterdi. Türlü ayak oyunlarıyla direnişin bitmesini, sermayenin rahat bir nefes almasını sağladı.

Emek Platformu son zamanlarda bir dağılma süreci yaşamaktaydı. İşçi ve emekçilerin birleşik mücadeleye en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde Emek Platformu'nun dağılmasını, büyük bir kayıp, büyük bir eksiklik olarak değerlendiriyorlar, platformun yeniden canlandırılması için akıllar verip duruyorlardı.

Oysa ki tam tersi geçerliydi. Emek Platformu mücadele etmek isteyen işçi ve emekçilerin önünde yükselen bir barikattı. Emek Platformu'nun dağılması bu barikatın ortadan kalkması demekti. Sınıf hareketi açısından sahte çözümlerden uzaklaşmanın, zor ve sancılı da olsa daha iyiyi ve daha doğruyu aramanın, bulmanın, kurmanın önünün açılması demekti.

Şimdi Emek Platformu bir kez daha sahnede. Özelleştirmeye karşı mücadelenin görülür şekilde genişlediği, birleşik ve militan mücadele biçimlerinin giderek daha fazla benimsendiği, mücadelenin nasıl birleştirileceğine dair tartışma ve girişimlerin yoğunlaştığı ve bütün bunların emek-sermaye arasındaki kutuplaşmayı, saflaşmayı giderek daha belirginleştirdiği bir süreçte Emek Platformu bir kez daha sahnenin önüne doğru itiliyor.

Emek Platformu bugüne kadar sınıf ve emekçi hareketine bir şey vermemiştir, tersine ondan çok şey alıp götürmüştür. Mevcut yapısı, bileşeni ve işleyişiyle Emek Platformu'nun bundan böyle de işçi ve emekçilere vereceği bir şey yoktur. Eğer bugün yeniden üstelik Türk-İş'in çabalarıyla canlandırılıyorsa, bunun tek amacı bir kez daha sermayeye hizmetten başka bir şey değildir. Platform içerisinde gerçekten de emekten, mücadeleden yana olan birilerinin olup olmaması bu gerçeği değiştirmemektedir. Bu nedenle işçi ve emekçiler dikkatli olmalıdır. Gelişen mücadele dinamizminin, sermayeye yönelen öfke ve tepkinin bir kez daha sermaye uşağı ihanet çeteleri tarafından heba edilmesine izin verilmemelidir.