02 Temmuz 2005
Sayı: 2005/26 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yolunu bulamayan öfke!
  Genelkurmay'dan itiraflar; ABD'nin her istediğini yerine getirdik
  İmam hatipler ve türban tartışması
  Tüm düzen kurumları ABD emperyalizminin hizmetinde
  Telekom çalışanları eylemde; İşçi-memur elele genel greve!
  Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı
  Sendika şubeleri Ankara'da ortak mücadele platformu oluşturdu
  Tariş'te grev başladı
  Samsun'da gözaltı ve tutuklama terörü
  Saldırı ve katliamlara karşı protesto eylemleri
  Mercan katliamını protesto eylemleri
  MKP'nin Mercan Şehitleri'ne ilişkin açıklamasından... 17'ler ölümsüzdür! (Orta sayfa)
  Dersim şehitlerinin ardından.. /M. Can Yüce
  DİSK: 35 yıl önce, 35 yıl sonra / Yüksel Akkaya

  Kayseri Sosyalist Kamu Emekçileri'nden panel

  DTCF'de dekan, polis, faşist çeteler işbaşında... Üniversitelerimizi savunacağız!
  İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı
  Bulgaristan'da seçimlerden sosyalist parti galip çıktı...
  Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti
  Özelleştirme saldırısı ve kadın
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'nin coşkulu kampanya şenliği
  Kazım Koyuncu'nun ardından
  Basından: İran'da sınıf savaşları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti...

Hizmet ettikleri düzen gözardı edilerek suçlulardan hesap sorulabilir mi?

Dünyanın çeşitli kentlerinde 2003 Kasım'ından bu yana 20 kez toplanan Uluslararası Irak Dünya Mahkemesi'nin son oturumu 24-26 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da yapıldı. Irak Dünya Mahkemesi, 56 kişilik bir iddia makamı, tanıklar ve 15 kişilik bir vicdan jürisinden oluşuyordu. Bu bileşim, aralarında Hindistanlı muhalif yazar Arundhati Roy, Samir Amin, Arjantin'den Plaza del Mayo Anneleri'nin temsilcisinin de bulunduğu dünyanın farklı yerlerinden gelen savaş karşıtı aktivist, yazar, akademisyen, sanatçı, hukukçu, eski diplomatın yanısıra, Irak'ta emperyalist işgalin yıkım ve katliamlarına bizzat tanık olan katılımcılardan oluşuyordu.

Türkiye'den oturumlara katılan isimler ise dikkat çekiciydi. Örneğin iddia makamında Türkiye'den Ahmet İnsel, Sabancı Üniversitesi'nden Ayşegül Altınay, Baskın Oran, Ömer Madra, Turgut Tarhanlı gibi liberal, AB savunucusu, sivil toplumcu isimler ağırlıktaydı.

Üç gün süren oturumlarda, Irak işgalinin uluslararası hukuka aykırı ve gayrı meşru olduğu kanıtlarıyla ortaya konuldu. Özellikle Iraklı tanık, işgale fiilen katılan eski Amerikan askerleri ve emperyalist orduların Irak'taki icraatlarının tanığı olan gazeteciler, işgal ordularının barbarlığını çarpıcı olaylarla gözler önüne serdiler.

Iraklı kadın gazeteci Hana İbrahim şu ifadelerle tanıklık etti, “Bu işgal ülkemin çocuklarını yiyor, bitiriyor. Kadınlarımız çok büyük bedeller ödüyor. Sadece Felluce'de evinin kapısında kafasından tek kurşunla vurularak öldürülen 72 kadın var. Ayrıca kadınlar kaçırıldı, tecavüz edildi. Beyaz kadın ticareti için ülke dışına kaçırılan kadınlar var... Fuhuş her geçen gün artıyor. Kocaları öldürülen kadınlar çaresiz...” Farklı tanıkların buna benzer tüyler ürpertici anlatımları, emperyalist işgalin Irak halkları açısından ne anlama geldiğini yeterince açıklıyordu.

Mahkeme oturumlarında suçları teşhir edilen sadece Bush liderliğindeki savaş çetesiyle işbirlikçileri değil, suç ortakları arasında fakat “barışı koruma misyonu” olduğu iddia edilen Birleşmiş Milletler ile Güvenlik Konseyi'nin veto hakkı olan daimi üyeleri de vardı. Mahkemede, 1994-98 yıllarında BM Genel Sekreter Yardımcılığı yapan, 1997 yılından BM Irak Petrol Karşılığı Gıda Programı Direktörü olan ve programın işlevsizliğiyle Irak'taki ekonomik ambargoyu protesto ederek istifa eden Deniz Halliday da bir sunum yaptı. Halliday şunları söyledi: “BM, istiladan önce ABD ve Britanya güçlerinin uçuşa yasaklı bölgelerde yaptığı bombalamalarla tüm bunları kabullendi. 12 yıldan fazla süren soykırımı destekledi ve kendi şartını ihlal etti. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni bilerek ve isteyerek ihlal etti. Çocukları korumakta başarısız kaldı.” Irak'ta 100 binin üzerinde sivilin katledildiğini belirten Halliday, ülkeyi yeniden özgür ve güvenilir bir yer haline ancak Irak halkının getirebileceğini vurguladı.

Mahkemenin işbirlikçi Türk sermaye devletiyle ilgili tutumu tam bir tutarsızlık örneği oldu. Emperyalist saldırıyı yargılama iddiasındaki mahkeme heyeti, kaza sonucu reddedilen tezkereye atıflar yaparken, kısa süre sonra tezkereyle aynı içeriğe sahip olan hükümet kararnamesinin çıkarılmasından, dahası Barzani ve Talabani önderliğindeki Kürt güçlerinin itirazı olmasaydı eğer, Türk askerinin fiilen işgale katılmış olacağından sözetmedi. ABD'ye yaranmak için uşak takımının yaptığı “ABD uçakları hava sahamızda 4 bin 500 sorti yapmıştır” açıklaması ile İncirlik Üssü'nün emperyalist saldırının “merkez üssü” olduğu gerçeğinin üstünden de atlandı.

Mahkeme oturumlar sonunda aldığı “tavsiye” niteliğindeki kararlarını kamuoyuna açıkladı. “Bush ve Blair hükümetleri, dünyanın en haksız, ahlaksız ve korkakça savaşlarından birine imza attılar” ifadeleriyle başlayan açıklamada, uluslararası tekeller ve savaş çığırtkanlığı yapan medya da suçlandı. Jüri kararlarında BM Güvenlik Konseyi de “Koalisyon güçlerinin yasadışı davranışlarına karşı çıkmayarak, savaşı durdurmak için gerekeni yapmamakla” suçlandı. İşgal ordularının Irak'tan bir an önce ve koşulsuz çekilmesini talep eden jüri, Irak halkının işgale karşı, kendi kaderini tayin, özgürlük ve bağımsızlık için direnişinin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi tarafından meşru kılındığı görüşünde olduğunu da dile getirdi.

Irak dünya mahkemesi jürisi, emperyalist işgal kavramını kullanmaktan kaçındığı halde, “koalisyon güçleri”nin yürüttüğü yasadışı savaşın görünürdeki sorumlularını genel olarak tespit etti. Bush ve Blair hükümetleri, savaşa asker gönderen ülkelerin yöneticileri, savaştan çıkar sağlayan uluslararası tekeller, işgale katılan orduların başındaki komutanlar, savaş çığırtkanlığı yapan medya kuruluşları... Bu liste daha da uzatılabilir. Mahkeme, Irak halklarına karşı ağır suçlar işleyenleri tespit etmiş, bu suçları kanıtlarıyla ortaya koymuş, bu kişi ve kurumları mahkum etmiştir.

Buna rağmen bu tabloda asıl suçlu ortada yok. Zira bu tutum -pek çok örnekte görüldüğü gibi- nedeni bir yana bırakıp, sonucu öne çıkartmakla yetiniyor. Oysa diğer emperyalist savaşlar gibi, Afganistan ve Irak işgalleri de bir takım kişilerin caniliğinden dolayı başlamış değildir. Bu vahşi savaşları döne döne üreten emperyalist-kapitalist sistemin kendisidir. Dolayısıyla asıl suçlu bu kokuşmuş düzendir. Elbette bu sisteme hizmet eden tüm cellatlar yaptıklarından sorumludur ve işledikleri ağır suçlardan dolayı mutlaka hesap vereceklerdir. Ancak suçun kaynağı olan kapitalizm varolduğu sürece yeni Bushlar, Blairler yetiştirmekte güçlük çekmeyecekleri de açıktır.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Amerikan rejiminin akıl hocaları itiraf ediyor...

Irak bataklığa dönüşüyor

Emperyalist işgal karşıtı direnişin Irak'ı Bush yönetimi için bir bataklığa çevirdiği uzun süreden beri dile getiriliyordu. Bu gerçeği ilk dile getirenler vahşi işgale karşı çıkan anti-emperyalist güçler olmuştu. Ancak belli bir süre sonra “tarafsız” gözlemciler de bunu onaylamaya başladılar. İşgal orduları ile soysuz işbirlikçilerinin tüm manevra, yıkım ve katliamlarına rağmen direnişin güçlenmeye devam etmesi ise, işgal destekçilerini de bu gerçeği itiraf etmeye zorluyor.

Daha önce Irak işgaline herhangi bir itirazı olmayan muhalefetteki Demokrat Parti, artık Bush'la savaş çetesini işgal konusunda eleştirmeye başladı. Oysa Demokratlar geçen Kasım ayında yapılan seçimlerde Irak işgali konusunda Bush'un Cumhuriyetçi Parti'sinden farklı bir söz söylememişlerdi.

Bu arada eski Demokrat Başkan Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Zbigniew Brzezinski de, Irak'ın ABD ordusu açısından içinden çıkılamayacak bir bataklığa dönüşmekte olduğunu söyledi. Demokrat Parti adına yayımlanan haftalık radyo konuşmasında, “Ulusumuz, Irak'ta bu noktaya nasıl geldiğimiz konusunda dürüst bir açıklamayı hakediyor. Bir bataklığa dönüşme eğilimi gösteren bu savaşta bundan sonra başarının nasıl tanımlandığını da ulusumuz duymak istiyor. Ancak Bush yönetiminden bunları alamıyoruz” dedi. Demokratlar Irak'taki Amerikan askerlerinin geri çekilmesi için bir takvim açıklanmasını istiyor. Ancak Bush ve çetesi bu talebi reddediyor.

Brzezinski gibi ABD emperyalizminin etkin akıl hocalarının bile Irak bataklığından sözetmeleri, işgal ordularının içinde bulunduğu durum hakkında bir fikir veriyor.

Ezilen halkların direnme gücüne güvenen ilerici-devrimci güçler, emperyalist orduların er ya da geç Irak'tan defolup gideceğini döne döne vurgulayageldiler. Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesi konusunun Beyaz Saray'da tartışılmaya başlanması ise, bu sürecin beklenenden de erken başlama olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor.