02 Temmuz 2005
Sayı: 2005/26 (26)


  Kızıl Bayrak'tan
  Yolunu bulamayan öfke!
  Genelkurmay'dan itiraflar; ABD'nin her istediğini yerine getirdik
  İmam hatipler ve türban tartışması
  Tüm düzen kurumları ABD emperyalizminin hizmetinde
  Telekom çalışanları eylemde; İşçi-memur elele genel greve!
  Kamu TİS'lerinde özelleştirme ağırlığı
  Sendika şubeleri Ankara'da ortak mücadele platformu oluşturdu
  Tariş'te grev başladı
  Samsun'da gözaltı ve tutuklama terörü
  Saldırı ve katliamlara karşı protesto eylemleri
  Mercan katliamını protesto eylemleri
  MKP'nin Mercan Şehitleri'ne ilişkin açıklamasından... 17'ler ölümsüzdür! (Orta sayfa)
  Dersim şehitlerinin ardından.. /M. Can Yüce
  DİSK: 35 yıl önce, 35 yıl sonra / Yüksel Akkaya

  Kayseri Sosyalist Kamu Emekçileri'nden panel

  DTCF'de dekan, polis, faşist çeteler işbaşında... Üniversitelerimizi savunacağız!
  İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı
  Bulgaristan'da seçimlerden sosyalist parti galip çıktı...
  Irak Dünya Mahkemesi Bush-Blair ve savaş çetesini mahkum etti
  Özelleştirme saldırısı ve kadın
  Şakirpaşa İşçi Kültür Evi'nin coşkulu kampanya şenliği
  Kazım Koyuncu'nun ardından
  Basından: İran'da sınıf savaşları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Özelleştirme saldırısı ve kadın

Kadınların istihdamı küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaygın olduğu hizmet sektöründe yoğunlaşmaktadır. Sanayileşmiş ülkelerde kadın işçilerin %75- 80'i hizmet sektöründe, %15- 20'si sanayide, %5'i ise tarımda çalışmaktadır. Kadınlar, sanayide giyim, tekstil, ayakkabı, deri ve gıda işkollarında yoğun olarak istihdam edilmektedir. Kadınlar hizmet sektöründe, kamu ağırlıklı toplum hizmetleri alanında yoğunlaşarak, ofis, satış işleri ve hizmetlerdeki işgücünün büyük bir kısmını teşkil ederler. Örneğin, AB'de ekonomik olarak aktif olan kadınların %79'u hizmetler sektöründe istihdam ediliyor.

Küreselleşme ve küresel rekabetle birlikte dünya çapında kısmi çalışma, evde çalışma, hafta sonu çalışma, çağrı üzerine çalışma, geçici işçilik gibi esnek çalışma modelleri yaygınlık kazanmaktadır. Sigortasız, güvencesiz, iş yasalarının kapsamı dışında, sendikalaşmanın mümkün olmadığı, düşük ücretli bu işlerde kadın emeği yoğunlaşmaktadır. Almanya'da 5.3 milyon yarım gün çalışan işçi vardır, kadınlar bu sayının %89'unu oluşturmaktadır. İngiltere'de 1993'ten itibaren açılan yeni iş sahalarının 2/3'ünden fazlası yarım günlü olmuştur ve bu işlerin %90'ında kadınlar çalışmaktadır.

Türkiye'de de ücretli çalışan kadınlar esas olarak imalat sanayi ve hizmetler sektöründe istihdam edilmektedir. İmalat sanayindeki çalışanların %18.6'sı kadındır ve çoğunlukla niteliksiz işgücü olarak tekstil ve gıda işkollarında çalışmaktadır. Hizmetler sektöründe çalışan kadınlar bu sektörde ki işgücünün %16.2'si olup, bu işlerin %64'ü toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetlerdir. Bu araştırmaların ve sayısal verilerin ortaya koyduğu gerçeklerden biri Türkiye'de kadın istihdamının hala çok sınırlı olduğu ise, bir diğeri de çalışma yaşamında kendisine yer açmak isteyen kadınların artık çok daha büyük zorluklar ve güçlükler yaşayacak olduğudur. Zorluklarla karşılaşacak olan elbette tek başına emekçi kadınlar değildir, fakat yukarıda ifade ettiğimiz gibi kadınlar bugün küresel sermayenin azgınca saldırdığı kamusal alanda yoğun olarak istihdam ediliyor oluşlarından kaynaklı güncel yıkım saldırılarının ilk hedeflerindendir.

Özellikle‘70'li yıllarla içine girdiği krizin yükünü hafifletebilmenin çaresi olarak emperyalist metropollerde İMF, DB gibi kuruluşlarca hazırlanan özelleştirme saldırısı, küreselleşme ve neoliberalizm politikasının ana halkalarından biridir. Özelleştirme gelip geçici, günlük bir politika değildir. Kapitalizmin yapısal krizinin yapısal uygulamalarından biridir. Ve tüm dünyada büyük bir hızla uygulanmaya devam etmektedir.

Özelleştirmenin ilk sonucu işsizliktir. Sanayiden işçi çıkarımı yapılırken de, vasıflı işçilerden çok vasıfsız, yeri kolay doldurulabilir işçiler tercih edilir. Kadın işçilerin, genellikle, ikinci grup özellikleri erkeklerden fazla taşıyor oluşu, işlerini kaybetme olasılıklarını da güçlendirmektedir. Hamilelik sırasında hafif işlerde çalışabilmeleri, doğum öncesi ve sonrası izinleri, çocuk bakımı, yaşlı bakımı, ev işleri gibi sorumlulukları nedeniyle işgücü veriminin düşeceği değerlendirmesi de işten çıkarmada temel etkenlerden biri haline gelmektedir. Öte yandan, ailenin reisi ve sorumlusu dolayısıyla da esas geçindiricisi olarak babaların ve erkeklerin görülüyor oluşu da kadınların işten atılmasını güçlendiren bir diğer nedendir. İşsizliğin emekçi kadının sadece emeği üzerinde değil yaşantısında da çok ciddi etkileri vardır. İşten çıkarılan kadın toplumsal yaşantıda edindiği statüsünü ve üretici yanını da kaybetmektedir. Ekonomik özgürlüğü, kendini ifade ettiği yaşam alanı elinden alınan kadın, sosyal yönden de yok olmaya veya sadece tüketici bir birey olma durumuna düşmektedir. Bir diğer etki ise aile yaşamında kendisini göstermektedir. Özelleştirmelere bağlı olarak eşi işten çıkarılan kadın aile içi şiddetin, huzursuzluğun, baskının kurbanı olmaktadır.

Kamu harcamalarının kısılması, kamu hizmetlerinin daraltılması özelleştirme saldırısının ikinci önemli sonucudur. Çocuk bakımı olanakları kısıtlandığı için, çocuk bakımı ve eğitimi sorunlarını çözmek kadınların üzerine yığılmaktadır. Sağlık hizmetleri kısıtlandığı için ailenin yaşlılarına, sağlık durumu kötü olan fertlerine bakmakla yükümlü olanlar yine emekçi kadınlar olmaktadır. Yani özelleştirmelerle, özel sektöre devredilen ve parası olanın faydalandığı tüm sosyal hizmetler artık emekçi kadın tarafından yerine getirilmek zorundadır.

Özelleştirme sadece kamusal kaynakların talanı ve sermayeye peşkeş çekilmesi demek değildir. Özelleştirme aynı zamanda örgütsüzleştirmedir. Sendikasızlaştırma özelleştirme saldırısının üçüncü büyük sonucudur. Çünkü dünyada ve Türkiye'de sendikalaşma oranının en yüksek olduğu kesimler kamu kesimleridir. Sendikalaşmanın yok ediliyor oluşu kadın emeği açısından çok ciddi kayıplara yol açacaktır. Günümüzde emekçi kadınların çalışma yaşamında karşılaştığı sorunların büyüklüğü düşünüldüğünde, daha örgütsüz bir tablonun saldırıların pervasızlığını arttıracağı çok açık bir gerçektir.

Özelleştirme sonucunda yaşanacak işsizlik, yoksulluk ve örgütsüzlükten toplumun tüm kesimlerinin etkileneceği ortadadır. Fakat yaşadığı gerici, ataerkil çifte ezilmişlik düşünüldüğünde, emekçi kadının çok daha katmerli bir şekilde bu süreçten etkileneceği bir gerçektir. Eğitimden sağlığa, sosyal hizmetlerden sosyal güvenliğe yönelik kapsamlı ve örgütlü bu saldırıyla başa çıkmanın tek yolu aynı şekilde örgütlü olmaktan geçiyor.

------------------------------------------------------------------------------------------

Eğitim emekçilerinden eylem

Eğitim emekçileri Eğitim-Sen'in kapatılma kararına karşı eylemlerine devam ediyorlar. 24 Haziran günü Basmane Meydanı'nda biraraya gelen 200'ü aşkın eğitim emekçisi burada zincir oluşturarak Konak eski Sümerbank önüne doğru tek sıra halinde yürüyüşe geçti. Eylemde “Özgür toplum, demokratik Türkiye!” pankartı taşındı. Eğitim emekçileri zincir halinde Gümrük çıkışından Kordon yolunu geçerken polis şefleriyle tartışma yaşadılar. Eski Sümerbank alanına gelen eğitim emekçilerine hitaben yapılan konuşmanın ardından eylem sona erdi.

Eylemde kapatılma kararına karşı çıkan eğitim emekçilerinin bildirileri ve Kamu Emekçileri Bülteni dağıtıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir

-------------------------------------------------------------------------------------------

Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi'nin 15-16 Haziran pikniği

15-16 Haziran Direnişi vesilesiyle düzenlediğimiz geleneksel pikniğimizi 19 Haziran günü başarılı bir şekilde gerçekleştirdik. Pikniğimize yaklaşık 130 kişi katıldı. Bu etkinliğin ön hazırlık çalışmalarına piknikten 2 hafta önce başladık. Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi olarak çıkardığımız el ilanlarını tüm dostlarımıza ulaştırdık. Piknik programımızı sportif ve kültürel faaliyetler biçiminde hazırladık. Günün anlam ve önemini anlatan konuşmanın yanısıra birebir konuşmalarla yaşadığımız hak gaspları ve sosyal saldırıları tartıştık. Piknikte futbol, masa tenisi, kiker gibi sportif etkinliklerin yanısıra halay ve müzik dinletileri kitleyi coşturdu.

Çocuklu aileler için iyi bir çocuk parkına sahip olmamız piknik alanında çocukların da gönüllerince oynamaları etkinliğe ayrı bir güzellik kattı. Bu etkinlik çocuk çalışmasının aciliyetini ve yakıcılığını bir kez daha bize gösterdi. Önümüzdeki dönem Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi bünyesinde çocuklara dönük tiyatro veya folklor çalışması başlatmanın bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.

Geniş bir kitle ağına sahip olduğumuzu yaptığımız bu etkinlikle bir kez daha gördük. İstikrarlı ve ısrarlı bir çalışmanın ürünü olan bu ilişkileri politikleştirmek en temel görevlerimizden biridir. Disiplinli, iddiali ve ısrarlı bir çalışmayla bunu başararak yolumuza devam edeceğiz.

Berlin İşçi ve Gençlik Kültür Merkezi

------------------------------------------------------------------------------------------

Bursa'da “Sağlık ve Sosyal Güvenlik hakkımızı istiyoruz!” kampanyası

“Sağlık ve Sosyal Güvenlik hakkımızı istiyoruz!” kampanyası başlatan KESK, DİSK, Tümtis ve Tez Koop-İş Bursa şubeleri, TMMOB ve Halkevleri 28 Haziran günü Altıparmak Sigorta İl Müdürlüğü'nde bir basın açıklaması yaptı. Genel Sağlık Sigortası (GSS) ve Sosyal Güvenlik yasaları geri çekilinceye kadar mücadelenin devam edeceğinin söylendiği basın açıklamasında “İşçi-memur elele mücadeleye!” , “Kölelik yasaları geri çekilsin!” sloganları atıldı. Kampanya için çeşitli yerlerde imza standı açılacak ve bildiri dağıtılıcak. 

Kızıl Bayrak/Bursa