Kızıl Bayrak'tan...
“Kentsel Dönüşüm Projesi” adı altında sermayenin emekçi mahalleleri rant alanı haline getirme saldırısı devam ediyor. 85 bin gecekonduyu yıkacağını açıklayan İstanbul Belediyesi neredeyse hiç boş durmuyor. Üstelik her gittiği yerde taşlı-sopalı direnişlerle karşılaştığı halde.
Belediyenin ve AKP hükümetinin bu davranışına şaşırmamak gerekiyor. Çünkü bugüne kadar yaptıklarıyla sermayeye hizmette, emekçilere ise düşmanlıkta sınırlarının olmadığını çoktan kanıtlamış bulunuyorlar. Ancak geride kalan Aydost, Yeşilkent, Cambazbayırı, Güzeltepe ve Beykoz Tokatlıköy direnişleri, yıkım tehlikesi altında olan Okmeydanı ve Gülsuyu gibi mahallelerde gerçekleşen eylemler de gösteriyor ki, sermayenin işi bu kez gerçekten zor.
Yıkıma karşı tepkinin aldığı biçimler umut verici olsa da, kendi başına bu tepkinin saldırıları durduramayacağını söylemek gerekiyor. Her mahalle kendisi için, herkes kendi evi için direndiği sürece rantsal dönüşüm planını çöpe atmak mümkün olmayacak. Birbirinden kopuk mücadeleleri ortaklaştıracak, yıkım karşıtı mücadeleyi tek elden yönlendirebilecek bir merkezin oluşturulup oluşturulamayacağı, saldırının geri püstürtülmesi mücadelesinde kiritik bir önem taşıyor. Böyle bir merkezin inşa edilmesi görevi devrimci güçlerin önünde acil ve yakıcı bir sorun olarak duruyor. Ancak ve ne yazık ki, mevcut hareketlenmenin cazibesiyle yapılan küçük hesaplar, “dar olsun benim olsun” yaklaşımları ve kaynağı reformizm olan kafa karışıklıkları, devrimci güçlerin böyle bir görevi üstlenebilecekleri konusunda umut vermiyor. Bazı mahallelere verilebilecek sus payı mahiyetinde tavizleri bir yana bırakırsak, emekçilerin barınma haklarına sahip çıkma mücadelesinin başarıya ulaşmasının koşulu mücadelenin ortaklaştırılmasından geçiyor. Bu başarılamadığı durumda sonuç almak mümkün olmayacaktır.
***
Sınıf devrimcileri kültür ve sanat cephesinde “Yeni bir dünya, yeni bir kültür!” şiarı ile başlattıkları mücadelelerini ileriye taşımaya devam ediyorlar. Geçen yıl birincisi yapılan Mamak Kültür ve Sanat Festivali'nin ikincisi bu yıl 5-7 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşecek. Günlerdir hazırlıkları süren festival çalışması, bu cephedeki iddianın ete-kemiğe büründürülmesi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Sınıf devrimcileri bu iddianın hiçbir biçimde temelsiz olmadığını kendi çalışmalarıyla ortaya koyacaklardır. Kültür-sanat cephesinde yeni bir düzey ve birikimin yaratılmasında bu festival önemli bir rol oynayacaktır. Öyleyse bu birikim ve düzeyden öğrenmek, daha ileri ve kalıcı mevzilere dönüştürmek için tüm gücümüzle seferber olalım.
***
Ekim Gençligi'nin Ağustos ‘05 tarihli 85. sayısı çıkmıştır. Okurlarımız Ekim Gençliği'nin yeni sayısını tüm Yay-Sat bayilerinden ve Kızıl Bayrak bürolarından temin edebilirler.
|