06 Ağustos 2005
Sayı: 2005/31 (31)


  Kızıl Bayrak'tan
  Seydişehir direnişinin
anlamı ve önemi
  Seydişehir’de yağmacılara karşı militan
direniş!
   Avrupa Birliği’nin TEKEL’i ve tütüncülüğü bitirme dayatması
  TMY’de değişiklikler gündemde... Devlet terörde sınır tanımayacak
  ÖSS’de biçimsel değişiklikler
Coca Cola işçilerinin çadırına polis saldırdı
Sendikalaşmanın önündeki en büyük
engel sendika ağalarıdır!
  Adalet Ağaoğlu’nun İHD üyeliğinden istifası... “Aydın” olmanın
dayanılmaz hafifliği!
  Anayasa Mahkemesi kadın başkanla “taç”landı!
  Gelin canlar bir olalım, Hızır Paşalar’ın
kanlı iktidarını yıkalım!
  Munzur Festivali fiili
olarak gerçekleşti!
  Mersin Limanı işçilerinin eylemi sürüyor
  Bu UMUDU öldürmeye
gücünüz yetmez!
  Sınıf hareketinin güncel görünümü ve işçi
kurultayı çalışmaları (Orta sayfa)
  Tasfiyeciliği örtme ve teorileştirme aracı:
Demokratik konfederalizm!
  Şimdi de Gazze’ye ırkçı duvar

  ABD askerleri arasında depresyon
yaygınlaşıyor.

  İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (İRA) silahlı mücadeleye son verdi
  Özbekistan, topraklarındaki ABD
üssünün boşaltılmasını istiyor
  Düzen mumdan gemiyle ateşten denizi geçmeye çalışıyor
  Yarım kalan hayatlar
  Ekim Gençliği’nden
  Mamak 2. Kültür-Sanat Festivali
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Avrupa Birliği'nin TEKEL'i ve tütüncülüğü bitirme dayatması

Başbakan ve diğer bakanlar yeri geldikçe ekonomideki olumlu gidişten sözetmeyi, pembe tablolar çizmeyi pek severler. Enflasyonun düşmesinden dem vurur, bundan böyle hiçbir şeyin fiyatına zam yapılmayacağını söylerler.

Fakat her konuda olduğu gibi ekonomide de son sözü söyleyenler hep emperyalizmin temsilcileri olduğu için sık sık tükürdüklerini yalamak durumunda kalırlar. Aynı durum geçtiğimiz günlerde bir kez daha yaşandı. Bir kez daha İMF'nin ve Avrupa Birliği'nin dediği oldu ve sigaradan alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) oranları uluslararası sigara tekellerinin istediği şekilde arttırıldı.

Bilindiği gibi uluslararası sigara tekelleri Türkiye'deki faaliyetlerini son yıllarda giderek arttırıyorlar. ABD'den getirdikleri tütünden sigara yapan bu tekellerin amacı tüm pazara hakim olmak. Bunun için de kendilerine rakip olarak gördükleri yerli tütün üretimini ve yerli tütüne dayalı üretim yapan TEKEL'i bitirmeye çalışıyorlar.

ÖTV'deki son düzenleme yapılmadan önce ithal tütünden daha yüksek, yerli tütünden ise daha düşük ÖTV alınıyordu. Bu uygulama hem yerli tütün üretimini bir parça koruyor, hem de daha ucuz sigara satan TEKEL'e rekabette bazı üstünlükler sağlıyordu.

Uluslararası tütün ve sigara tekelleri yıllardır bu farklı vergi uygulamasını kaldırtmak için uğraşıyorlardı. Bunun için hem Türkiye'de hem de Türkiye'nin göbekten bağlı olduğu emperyalist ülkelerde yoğun bir lobi faaliyeti yürütüyorlardı. Öyle ki sonunda Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'na kendi istekleri doğrultusunda bir hüküm bile koydurdular. Avrupa Birliği'nin yayınladığı ilerleme raporunda, Türkiye'den başka birçok şey yanında bu vergi düzenlemesini değiştirmesi, yerli tütün üretimini korumaktan vazgeçmesi de talep edildi.

Nihayet hükümet geçtiğimiz hafta sigaradan alınan ÖTV oranlarını uluslararası sigara tekellerinin ve Avrupa Birliği'nin istediği şekilde ayarladı. Yerli yabancı bütün sigaralardan alınan vergiler eşitlendi. Tabii bunun sonucunda TEKEL'in ürettiği sigaraların bazılarının fiyatlarında astronomik artışlar meydana geldi. Örneğin daha önce 550'şer bin liradan satılan Bitlis ile Bafra sigaralarının fiyatları yüzde yüzde 172.7 oranında arttırılarak bin 500 liraya yükseltildi. Birinci sigarasının fiyatına yüzde 87.5 zam yapıldı. TEKEL'in ürettiği diğer sigaraların fiyatları da yüzde 12-15 civarında artırıldı.

TEKEL zam yapar da uluslararası sigara tekelleri durur mu. Yeni vergi düzenlemesinden hiç etkilenmedikleri halde şimdiye kadar TEKEL'in ürettiği sigaralarla rekabet edebilmek için zorunlu olarak düşük tuttukları fiyatlara anında zam yaptılar. Yani kâr oranlarını yükselttiler.

Yapılan şeyin bir tek anlamı vardır. Hükümet, bir taraftan ÖTV'yi arttırarak elini bir kez daha emekçilerin cebine daldırmış, diğer taraftan ise uluslararası sigara tekellerinin isteği ve Avrupa Birliği'nin dayatmalarına uyarak TEKEL'i ve tütün üretimini bitirmeye soyunmuştur. Hükümet emekçi düşmanlığını ve sermayeye uşaklığını bir kez daha çok açık bir biçimde ispatlamıştır.

TEKEL'i bitirme operasyonu bu hamleyle hız kazanmıştır. Özelleştirme saldırısı gündemdeyken ayağa kalkan ve SEKA'nın izinden yürüyeceklerini ilan eden TEKEL işçilerini şimdi daha uzun soluklu ve daha çetin bir mücadele beklemektedir. TEKEL işçisi nasıl olsa şu an özelleştirme gündemde değil diyerek bekleme lüksüne sahip değildir. Zira TEKEL'i bitirme saldırısı başarıya ulaştığı takdirde TEKEL'e bağlı fabrikalarda özelleştirmeye karşı direnecek işçi bile kalmayacak, hepsi zaten işten atılmış olacaktır. Gün bekleme günü değil mücadele günüdür.

---------------------------------------------------------------------------------------

Petrol-İş'ten “500 sanayi kuruluşu” açıklaması...

“Şampiyonu tanıyor musunuz?”

Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın bir basın açıklaması yayınlayarak, İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) gerçekleştirdiği “Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının verilerini değerlendirdi.

“Şampiyonu tanıyor musunuz?” başlıklı açıklamada, Tüpraş'ın Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu olduğunun bir kez daha tescil edildiğini vurguladı.

Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Tüpraş, ekonomi içindeki önemli payını korumakta, 1990 yılında özelleştirme gündemine alınmış olmasına rağmen ekonomideki rolünü giderek arttırmaktadır.

“2004 yılında, Tüpraş'ın tek başına ürettiği katmadeğer, ülkede üretilen toplam katmadeğerin %2,8'ini oluşturmuştur. Diğer yandan, Tüpraş'ın imalat sanayinde %13,6 gibi büyük bir paya sahip olduğu görülmektedir. Bu rakamlar, ülkemizin en önemli sanayi kuruluşu olan Tüpraş'ın, 2004 yılında da bu konumunu koruduğunu göstermektedir. Üstelik Tüpraş, 1992 yılında ekonomideki %1,8, imalat sanayindeki %8,4'lük payını geçen 12 yıl boyunca giderek arttırmıştır...

“Özel bir rafineri şirketi olan ATAŞ unutulmamalıdır. ATAŞ'ın sahipleri gerekli modernizasyon yatırımlarını yapamadıkları ve rafineri faaliyetini kârsız buldukları için ATAŞ'ta rafineri faaliyetlerine 2004 yılında son vermişler, daha kârlı ama katmadeğeri düşük olan istasyon ve depolama faaliyetine geçmişlerdir. Bu kararla birlikte, ülkemizin rafineri kapasitesi 4,4 milyon ton düşmüştür.

“Tüpraş, herşeye rağmen özelleştirilir ve özel sektöre geçerse, benzer bir kararı Tüpraş'ın yeni sahiplerinin de vermeyeceğini hiç kimse iddia edemez. Özel sektör için kâr ön plandadır; kamu yararı, faaliyetleri sırasında vereceği kararlarda bir kriter değildir. Oysa Tüpraş, kamu elinde, üretmeye ve ülkemizin zenginliklerine zenginlik katmaya devam etmektedir.

“Ülkemizin en fazla katmadeğer yaratan kuruluşu Tüpraş, ülke ekonomisinin dinamosu, geleceğimizin garantisidir. Tüpraş, yeni rafinerilerle güçlendirilerek kamuda kalmalıdır...”