Kızıl Bayrak'tan...
Bu sayımızda yine Şemdinli olayları üzerinden yaşanan gelişmeleri öne çıkarmış bulunuyoruz. Yaşanan ve yaşanmakta olanlar sadece Kürt halkı, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerle devrim cephesi açısından değil, düzen cephesi açısından da temel önemde bir gündem maddesi olarak ele alınmakta. Özellikle düzen cephesinin konuya gereken önemi verdiği, ciddiyetle ele aldığı, değerlendirdiği gözlemleniyor. Ama kontra saldırıların muhatabı yukarıda anılan kesimlerin de aynı ciddiyet ve özenle konunun üzerine gittiğini söylemek pek mümkün görünmüyor.
Saldırıların doğrudan ve açık muhatabı konumundaki Kürt halkı, ne yazık ki, siyasi örgüt ve önderlikleri şahsında, olayların devrimci bir değerlendirmesiyle örgütlü mücadeleye konu edilmesi şansına sahip bulunmuyor. Tümüyle taban inisiyatifiyle yaşanan ilk eylemliliklerin ardından, halk, siyasi önderlikler tarafından teskin edilmiş görünüyor.
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler de örgütlü tepki verebilme konusunda Kürt halkından daha iyi daha ileri bir konumda değil. Bir tek sendikanın Kürt halkına yönelik bu kontra saldırılara karşı kitlesel bir tepki örgütlediğine şahit olunmadı. Gazetemize de yansıdığı gibi, bazı emekçi sendikalarının bazı şubelerinin kitlesel olmaktan uzak basın açıklamaları dışında bu cepheden ne yazık ki anlamlı bir ses henüz duyulmuş değil.
Devrimci yapıların üç büyük kentin yanısıra kimi üniversite kentlerinde düzenlediği protesto eylemleri kalıyor geriye. Bu eylemlerin de bir etki ve güç ortaya çıkarabilmesi için işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin tırmandırılan devlet terörüne karşı uyarılması, bilinçlendirilmesi, örgütlenip harekete geçirilmesi çabalarıyla birleştirilmesi, sürdürülmesi gerekiyor.
Yaşanan gelişmeler üç-beş protesto eylemiyle geçiştirilebilecek, yerel ve “münferit” olaylardan ibaret değildir.
Orta sayfada ele alınan MGSB’nin de gösterdiği gibi, devletin, yaşadığımız sürece olduğu kadar yakın geleceğe de damgasını vuracak bir temel yaklaşımıdır. Belgede yeralan iki düşmandan biri Kürt halkı, diğeri devrimci örgütler, dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçilerdir. Devrimci hareketimiz işçi sınıfı ve emekçi kitlelere karşı uyarma ve mücadeleye çekme görevlerini daha büyük bir ciddiyet ve çabayla yerine getirmelidir.
***
Özgür Bir Gelecek için Liselilerin Sesi’nin Kasım ‘05 tarihli ikinci sayısı çıktı. Eğitim-öğretim sorunlarından kültürsüzlüğe kadar bir dizi temel toplumsal/siyasal soruna liseli gençlik cephesinden gelişen tepkileri, sorunların çözümü konusunda devrimci bir perspektife eğilimlerini ve mücadele istek ve potansiyelini yansıtan derginin bu sayısı “Paralı eğitime karşı örgütlü mücadeleye!” şiarını kapağa çıkarmış. Okurlarımız Liselilerin Sesi dergisini Eksen Yayıncılık bürolarından ve kitapçılardan temin edilebilir.
|