26 Kasım 2005 Sayı: 2005/46 (46)

  Kızıl Bayrak'tan
  Devlet ve düzen suçlarının üstünü örtme, suçluları koruma telaşına düştü
  Şemdinli'nin yaydığı dalga kabarıyor
  Yüksekova'da onbinlerin katıldığı cenaze töreni
  Ülke çapında Şemdinli protestoları
  "Şemdinli, Yüksekova'nın faili devlettir"
Şemdinli protestolarından
Ordu'da skandal bitmiyor; Yalova'da deprem soygunu
  CHP Kurultayı ve ötesi
  DİSK'ten sermayeye "daha aktif" hizmet!
  Laik-şeriatçı bölünmesi değil emek-sermaye bölünmesi
  Sendikal ihanet çetelerinden arsızlığın bu kadarı
  Roj TV tartışmaları; Basın özgürlüğü kimin için?
  Son milli maçta yaşananlar devlet geleneğinin resmidir
  Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerine... Devletin gizli ama gerçek anayasası / Orta sayfa
  Her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor
  Ankara Sendika Şubeler Platformu sözcüsü ile röportaj
  Şemdinli ve gençlik alanında devrimci sorumluluklar
  Ekim Gençliği: Hedefli, sistemli bir kitle çalışması ve yoğun bir politik faaliyet örgütlüyoruz
  Ekim Gençliği'nin 10. yılında özgüleştirilmiş bir kampanya hazırlığı
  Irak'ta zorunlu olan halkların birleşik direnişidir!
  APEC zirvesini onbinlerce emekçi protesto etti
  Tekeller işkenceden de kar ediyor
  Yerel işçi kurultaylarında "işçilerin birliği halkların kardeşliği" şiarı yükselecek!
  Yerel işçi kurultayı hazırlıklarından
  Değiştirmek için değişmeli!
  Ekim Devrimi 88, Yeni Ekimler'in Partisi 7 yaşında!
  Basından/ Şemdinli olaylarının siyasal boyutu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Ankara Sendika Şubeler Platformu sözcüsü ve Petrol-İş Ankara Şube Başkanı Mustafa Özgen ile konuştuk...

“Amacımız örgütlü ve örgütsüz işçilerin ortak mücadelesidir!”

- Ankara Sendika Şubeler Platformu’nun nasıl kurulduğunu ve neyi amaçladığını kısaca anlatır mısınız?

- Uzun zamandır işçi ve emekçiler sistemli ve planlı saldırılarla karşı karşıya. Sendikal örgütlenme önündeki engellerin 1980 sonrası yoğunlaşması, sendikal anlayıştaki farklılıklar, ayrıca küresel kapitalizmin sermayeyi yeniden yapılandırma programları bu saldırıları işçi ve emekçi hareketinin gündemine sokmuştur. Özellikle de kamusal alanın tasfiyesi anlamına gelen özelleştirme uygulamaları işçi ve emekçiler açısından ortak bir mücadeleyi zorunlu kılmaktadır.

Özelleştirme saldırılarıyla şimdi tüm kamusal alan tasfiye edilmeye çalışılıyor. KİT’lerin yanısıra eğitim, sağlık ve sosyal güvenliğin tasfiyesi, piyasaya terkedilmesi sözkonusudur. Bunlarla mücadele ediliyor. Edilmiyor dersek haksızlık etmiş oluruz. Petrol-İş bunlardan bir tanesi, başka sendikalar da var mücadele içerisinde. Fakat saldırılar tek bir yerden yönlendiriliyor. Uluslararası ve ulusal sermayenin bu çok yönlü planlı saldırısını biz tek başımıza durduramayız.

Ankara’da emek hareketi daha geri bir noktaya savrulmuş durumda. Bu nedenle mücadeleci, sınıf sendikacılığına inanan şube başkanı arkadaşlarımızla bu durumu değerlendirdik. Hem genel kurullarımızda alınan kararlar doğrultusunda hem de üyelerimize karşı duyduğumuz sorumluluk gereği daha iyi işler yapmak zorunda olduğumuzu belirttik.
Özelleştirmelere karşı emeğe, sınıfa yönelik saldırılara karşı ortak mücadeleyi hedefleyen Şubeler Platformu 22 Haziran ‘05’te kuruldu. Ankara’da, hangi konfederasyona bağlı olduğuna bakmaksızın işçi ve kamu emekçilerinden oluşan bir oluşumdur. Burada işçilere ve emekçilere herhangi bir koşul dayatmıyoruz. İsteyen, “ben bu platforma katılmak ve burada alınan kararlar doğrultusunda mücadele etmek istiyorum, bunu kabul ediyorum” diyerek gelebilir, mücadele edebilir, bizimle dayanışma içinde olabilir. Zaten biz bunu her yazımızda, her toplantımızda, her konuşmamızda söylüyoruz.

- Bugüne kadar yaptığınız çalışmalar nelerdir?

- Çalışması 22 Haziran’da başladı. Bugüne kadar elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar bölgemizdeki sınıf hareketiyle dayanışma içinde olmaya çalıştık. Ekstra Metal, Çaykur, Yataş işçilerini ziyaret ettik, MİTAŞ işçilerinin yanındaydık. Yine Sincan’da örgütlü-örgütsüz işçilere yönelik bildiri dağıtımımız oldu. Platformun tanıtılmasına yönelik 40 bin adet bildiri bastık, hem kendi işyerlerimizde hem de Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde dağıttık. Kendi işyerlerimizde platformu anlatıyoruz. TÜMTİS, Tez Koop-İş’e bağlı işyerlerinde platformu anlattık. Bu anlamda bize çağrı yapan herkesin yanında olmaya çalışıyoruz. Hergün üye, temsilci ve yöneticilerle görüşüyor, işyerlerine gidiyoruz. Faaliyet alanımız oralar, dolayısıyla onlara özgü sorunları çözerken mücadelede daha ne kadar ileri gidebileceğimizin gayretini gösteriyoruz.

Çalışmalarımız arasında dört başlıktan oluşan sınıfsal temelli eğitim çalışmaları var. Üçüncüsü bu ayın 26’sında yapılacak. İki eğitim programımızı geride bıraktık. Burada üyelerimizin, örgütlü ve örgütsüz işçilerin, kamu emekçilerinin yararlanabileceği değişik konular var. Tez Koop-İş Sendikası Uzmanı Volkan Yaraşır tarafından veriliyor. Şimdi pilot uygulama yapıyoruz. Platform bünyesinde sendika temsilcisi ve yöneticilerle yapılıyor. İleriki dönemlerde işçi okulu gibi bir oluşumla platform bünyesinde eğitim verilecek, zaman zaman o günün koşullarına uygun konular çalışma haline getirilecek. Yine aynı zamanda 22 Ekim ‘05 tarihinde platform temsilciler kurulu toplandı. Platformun çalışmaları, amaçları, sonraki hedefleri değerlendirildi. Çalışmalar içerisinde olan birçok arkadaşımız görüşlerini beyan etti. Görev istediler, yeni çalışma alanlarını önümüze açtılar. Daha sonraki çalışmaların planlamaları yapıldı.

Temsilciler kurulu toplantımızda özelleştirmeler, Genel Sağlık Sigortası, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı, emeklilik, Kamu Personel Yasa Tasarısı, kıdem tazminatının kaldırılması, asgari ücretin bölgelere göre farklılaştırılması gibi konuları gündeme aldık.

- Örgütsüz işçileri de bünyenize almak gibi bir tutumunuz var mı?

- Bu platform salt örgütlü işçileri kapsamıyor. Zaten kuruluş amacı itibariyle işçi ve kamu emekçilerinden oluşmasına özen gösterdik. Hepimiz emekçiyiz, ama biz özellikle örgütsüz işçilerin sorunlarını önemsiyoruz. Örgütlü ve örgütsüz işçilerin ortak mücadelesini amaç ediniyoruz. Çünkü böyle bir birliktelik uzun yıllardır belki ilk defa görülüyor. İşçi ve memurların tek çatı altında mücadele etme kararı önemli bir adımdır. Gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında gerekse hukuksal sorunlarda her işçinin, Ankara Sendikalar Şubeler Platformu olarak yanında olacağımızı ifade ediyor, bu anlamda kendi şubemizin olanaklarını seferber edeceğimizi, kendi uzmanlarımızı, binalarımızı kullanıma açabileceğimizi açıkça ifade ediyoruz. Bu nedenle hedef kitlemiz arasında örgütsüz işçiler ve işsizler de bulunuyor.

- Son dönemde asgari ücret üzerine tartışmalar yaşanıyor… Asgari ücretin belirlenmesi, bölgesel olmasına ilişkin... Bu konuda Platform’un ne gibi çalışmaları olacak?

- Asgari ücretin belirlenmesi aşamasında bir imza kampanyası düşünüyoruz. Asgari ücretin açlık sınırının üstünde belirlenmesi, yaşam koşullarına uygun olmasını istiyoruz. Tabii ki bölgesel asgari ücret uygulamasının literatürden çıkarılması, bu uygulamanın olmaması için bir kampanyamız olacak. Bölgesel asgari ücret konusunda ilk olarak bir bildiri hazırlayacağız, bunları ilk önce örgütsüz işyerlerinde dağıtacağız. Ardından yılbaşından sonra toplumsal bir muhalefet örgütlemeyi hedefliyoruz, etkili eylemleri hayata geçirebileceğimizi ümit ediyoruz. Aksi takdirde hiçbir direnç göstermeden maalesef tek tek yasalaşıyorlar. 200 yıllık birikimimizi teker teker kaybediyoruz. Düşük olan asgari ücretin daha da aşağıya çekilmesi, hatta bölgelere göre belirlenmesi, sermayenin buna dönük ciddi kamuoyu oluşturma girişimleri var. Dolayısıyla üyelerimize, işçi ve emekçilere hazırlıklı olmak gerektiğini çok iyi bir şekilde anlatmak durumundayız.

- Özel sektörde çalışan işçiler bu saldırılara daha çok duyarsız. Siz kamuda ve özel sektörde çalışan işçileri aynı mücadele hattında birleştirmeyi nasıl düşünüyorsunuz?

- Bu çok zor bir iş. Çok uzun yıllardır örgütlü ve örgütsüz kesimler arasında ciddi kopukluklar var. Özellikle özelleştirmeler konusunda özel sektörde çalışan işçilerin mücadeleye nasıl soğuk baktığını biliyoruz. Dolayısıyla özelleştirme saldırısının hakkıyla karşılanamamasının en temel nedenlerinden birisidir bu. Diğer taraftan örgütlü ve kamuda çalışan işçilerin böyle bir kesim yokmuş gibi davranmaları, bu iki kesim arasındaki varolan kopukluğun temel nedenidir. Sendikacıların bunu besleyen davranışlarının etkisi de yok değil. Bu, uzun yılların biriktirdiği bir sorun olarak karşımızda duruyor. Bunu aşmak da kısa vadenin işi değil. Platformun bunun için iyi bir araç olduğunu düşünüyoruz. Platform bu nedenle bütün işçi ve emekçilere tüm kapılarını açmıştır. Örgütsüz kesimlerde bir çalışma düşünüyoruz. Örneğin işçi sağlığı ve iş hukuku konusunda Sincan Organize’de ve OSTİM’de bir panel ya da seminer yapmayı planlıyoruz. Bunları planlayarak bir çalışma olarak koyduk.

- Özelleştirmeler konusunda Petrol-İş’in daha farklı çabasının olduğunu görüyoruz. Yerli ve yabancı sermaye tartışmasının dışına çıkarak saldırının ideolojik yönünü belirtiyorsunuz. Diğer sendikalarla nasıl ortaklık sağlayacaksınız?

- Öncelikle inanmak gerekiyor. “Bu konuları bırakalım, başka konulara bakalım” diyen sendikacılar var. Özelleştirmeler bitmemiştir. Asıl kayıplar bundan sonra gelecektir. Şimdi karşı koyamazsak bundan sonrakilere de koyamayız. Yenilgi psikolojisi olacaktır. O nedenle tabanımızda daha geniş bir karşı duruşu sağlamalıyız. Mücadele etmek kişilerin kendi tercihi. Ya seçmeyi bilmiyoruz. Ya da böyle düşünmeyen çok.
Herkesi çağırıyoruz. Mesele sadece KİT’ler değil, arkasından diğer saldırılar gelecek. Dur demenin yolu buna karşı gelmektir. 22 Haziran’dan bugüne tüm olanaklarımızı seferber ediyoruz. Bu önemli bir başlangıçtır. Bunu gören işçiler platform çatısı altında mücadele edeceklerdir.

- Son olarak neler söylemek istersiniz.

- Platformun herkes tarafından anlaşılmasını istiyoruz. ASŞP hiçbir siyasi partinin gölgesinde değildir. Her düşünceden insan var. Ama emeğin bir siyaseti var. Suni ayrımlar bölünmeye neden oluyor. Sermayeye karşı yönelteceğimiz gücümüzü kendi içimizde birbirimize karşı kullanıyoruz. İşçilerin bilinçlenmesi, kendini sömürenlerin farkında olması lazım. AKP Cumhuriyet döneminin en İMF’ci, en Amerikancı, en özelleştirmeci olan partisidir. Talancıdır. “Karşıma ne çıkarsa satarım, ülkeyi pazarlarım” diyen bir Başbakan var. Bu utanç vericidir. Ülkeyi daha çok sömürmek, piyasa koşullarına terkedilen bir alan yaratmak için emperyalistlerle işbirliği yapan bir siyasi irade var. İşçiler bundan da kurtulmalıdır.

Kızıl Bayrak/Ankara