22 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/34

  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde yeni bir dönem
   Kontrgerilla: İşçilerin, emekçilerin ve
Kürt halkının can düşmanıdır!
Emperyalist savaş Ankara’daki işbirlikçilerin açmazını derinleştiriyor!
17 Ağustos deprem yıkımının tek sorumlusu sermaye düzeni ve devletidir!

Sermaye hükümetinin bakanları yolsuzluk batağında…

Toplu görüşmeyi toplu sözleşmeye çevirmek için…
  Belediyelerde grev hazırlıkları...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Tersanelerdeki işçi ölümlerine karşı mücadelenin durumu ve görevler
  Mamak Kültür-Sanat Festivali’nin 5. yılında bütünlüklü ve güçlü bir politik faaliyet…
  Hacıbektaş Şenlikleri ve devrimci müdahale sorumluluğu
  Milletin parası...
Yüksel Akkaya
  Pakistan diktatörü general Pervez Müşerref çukura sürüldü
  Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi tamamlandı...
  Doğu Avrupa’ya “füze kalkanı” yeni savaşlara davetiye çıkarıyor!
  Dünyadan…
  Diyet öyküleri / 2...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mahmud Ahmedinejad’ın Türkiye ziyareti…

ABD’ye rağmen, ABD’nin icazetinde!..

İran cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, göreve geldikten üç yıl sonra nihayet Türkiye’yi ziyaret edebildi. Oysa Türkiye, Ahmedinecad’ın ilk ziyaret etmek istediği ülkeler arasındaydı. Lakin ortada ciddi bir sorun vardı; o da Ankara’daki işbirlikçilerin iradesinin sınırlı olmasıdır. Bunun anlamı, Washington’dan icazet almadan, Ahmedinecad’ı Türkiye’ye davet edecek iradenin Çankaya tepesine yerleşmesi bir yana, henüz o tepenin eteklerine bile yaklaşamamış olmasıdır.

İran payına sınırlı başarı…

Washington’daki savaş kundakçılarının açıktan, siyonist şeflerin ise alttan alta engellemek için çaba sarf ettikleri ziyaretin gerçekleşmiş olması, Mahmud Ahmedinecad şahsında İran yönetimi payına, sınırlı olsa da bir başarıdır. Bu haliyle ziyaret, emperyalist/siyonist güçlerin ablukasında geçici de olsa bir delik açmıştır. ABD-İsrail ikilisinin Ankara’daki işbirlikçileri, batının “şeytanlaştırdığı” Mahmut Ahmedinecad’ı gezi vesilesiyle saygın bir burjuva devlet adamı olarak karşılamışlardır.

Emperyalist/siyonist güçlerin aynı anda hem İran’ı vurmak için savaş hazırlığı yaptığı hem diplomasi alanında kuşatmaya çalıştığı bir döneme denk getirilen Ahmedinecad’ın gezisi, zamanlama açısından da isabetlidir. Gezi vesilesiyle İstanbul’dan dünyaya seslenme imkânı bulan İran cumhurbaşkanı, batılı emperyalistlere rağmen, ABD-İsrail müttefiki, NATO üyesi, AB kapısını eşeleyen bir devlet tarafından üst düzey kabul görebilecek güç ve yetenekte olduğunu göstermiştir. Bu arada İstanbul’da basın karşısına çıkan Ahmedinecad her zamanki gibi ABD-İsrail ikilisine meydan okumaktan da geri durmadı.

ABD-İsrail ikilisinin engellerini gecikmeli de olsa aşarak İstanbul’a gelen Ahmedinecad, gezi esnasında o engellere takılmaktan kurtulamadı. Nitekim İstanbul’da düzenlediği basın toplantısında, “Doğal gaz ve enerji alanında önemli anlaşmalar üzerinde görüş birliği sağladık. İnşallah, onları mümkün olan en kısa sürede tamamlarız” demesine rağmen bu alanda herhangi bir anlaşma imzalanamadı. Oysa İran cumhurbaşkanının doğalgaz alanında 3.5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalama umuduyla Türkiye’ye geldiği belirtiliyor.

İmzalanacağı varsayılan anlaşma, İran ve Türkmenistan’dan gelecek yıllık 30 milyar metreküp doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmesini, Türkiye’nin de yıllık üretimi 20,4 milyar metreküp olması beklenen Güney Pars’taki üç sahayı ihalesiz olarak almasını öngörüyordu.

Türk burjuvazisinin uğruna bir dizi takla atamaya hazır olduğu bu anlaşma imzalanamadı, çünkü Ankara’daki işbirlikçiler böyle bir anlaşma için Washington’dan izin koparmayı başaramamışlardı.

Şartlı icazet Ankara’daki iradenin sınırlarına ışık tutuyor!

 Washington’daki efendiler izin vermediği için üç yıldır komşu bir ülkenin cumhurbaşkanını davet edemeyen Türk devleti, nihayet Ahmedinecad’ı İstanbul’da ağırlayacağını açıklandığında, bu tavır değişikliğini neye borçlu olduğu merak konusu olmuştu. Elbette bunu tahmin etmek güç değil, ancak batılı diplomatik kaynakların açıklamaları, bu yönde tahmin yürütmeyi de gereksiz kıldı.

İngiliz The Guardian gazetesi, Ankara’nın Tahran ile doğal gaz anlaşması imzalamaması karşılığında, Washington’un da İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın ziyaretine göz yumduğunu yazdı.

Batılı bir diplomatik kaynağa dayandırılan haberde şu ifadeler yer aldı: “Daha önce hakkında bir mutabakat zabtı imzalanan 1,87 milyar sterlinlik doğal gaz anlaşması, Ahmedinecad’ın iki günlük İstanbul ziyaretinin en önemli başarısı olacaktı. Ancak Ahmedinecad Çırağan Sarayı’nda Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile buluştuğunda, Amerikan müdahalesinin anlaşmayı baltaladığı anlaşıldı. İki lider ortak basın toplantısında anlaşmayı ilan etmek yerine, ülkelerinin işbirliğini devam ettirme konusundaki istekliliğini teyit eden bir açıklama ile yetindiler.”

Ankara’da verilen taahhütler ise şöyle anlatılıyor: “Geçen ay Ankara’yı ziyaret eden, Amerikan Başkanı’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, burada Ahmedinecad’ın ziyaretine yönelik itirazlarını dile getirdi. Ancak Türkler Ahmedinecad'ın Türkiye’yi ziyaret etmek için uzun süredir ısrar ettiğini ve artık hayır diyemeyeceklerini belirttiler. Amerika’nın çekincelerini gidermek için de, belki elektrik konusunda birşeyler dışında, önemli bir enerji anlaşması imzalamayacakları sözü verdiler. Ayrıca Ahmedinecad’a BM Güvenlik Konseyi’nin, uranyum zenginleştirmeyi durdurması karşılığındaki teşvik paketini kabul etmesi için baskı yapmayı taahhüt ettiler.”

İranlı meslektaşıyla görüşen cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Bush’un ulusla güvenlik danışmanı Stephen Hadley ile yapılan anlaşmaya uyduğu gözlendi. Nitekim Mahmud Ahmedinejad’ı Çırağan Sarayı’nda karşılayan Abdullah Gül, görüşmeler sonrasında yaptığı açıklamada şöyle konuştu:

“Türkiye, İran’ın nükleer programı meselesine diplomatik yollarla çözüm bulunmasından yanadır. Bu çerçevede 6 ülkenin (BM Güvenlik Konseyi üyeleri –Çin, Rusya, İngiltere, ABD, Fransa—ile Almanya) sunduğu kapsamlı bir teşvik paketiyle çözüm için yeni ve çok önemli bir fırsat penceresi açan görüşme süreci başlamıştır. Bu sürecin tüm ilgili tarafların ortaya koyacakları yapıcı ve sorumlu bir irade ve iyi niyet çerçevesinde akamete uğramaksızın devam etmesini ve kısa sürede olumlu bir sonuca ulaşmasını arzu etmektedir…”

Görüldüğü üzere Türk yetkililer, çok karlı olduğu kadar, doğalgaz konusunda Rusya’ya olan bağımlılıklarını azaltacak bir anlaşmadan geri durmakla kalmamış, ABD’nin istediği telkinleri de İran cumhurbaşkanına iletmişlerdir. Bu tutumlarıyla Washington nezdinde uşaklara şayan bir takdire nail olsalar bile, dünya onların, ABD emperyalizmi nezdinde iradelerini çaput yere sermelerine birkez daha tanık olmuştur.

Gerek Ahmedinecad-Tayyip Erdoğan görüşmesinde gerekse iki ülkenin bakanlar düzeyinde yaptıkları görüşmelerde belli konularda anlaşmaya vardığı, bu sınırlar (yani Washington’da çizilen sınırlar) içinde kalmak kaydıyla işbirliğinin geliştirileceği belirtildi.

Bu haliyle gezi, Ahmedinecad namına başarısı sınırlı kalan bir girişim olurken, işbirlikçi Türk burjuvazisi ve iktidarı için ise, ABD’ye bağımlı olmaktan dolayı kaçırılan fırsatlar ve bunun dolaysız sonucu olarak güdükleşmiş irade gerçekliği ile birkez daha yüzleşmeye vesile olmuştur.

 

Taksim’de ÖSS karşıtı eylem…

“Kazanan da kaybeden de değişmedi!”


Sadece ÖSS haftasına sıkışmayan mücadelenin bir halkası olarak ÖSS sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından bir dizi liseli gençlik örgütü ve kurum basın açıklaması yapma kararı aldı. İstanbul Liseli Gençlik Platformu (İLGP), Dev-Lis, Genç-Sen, EHP Gençliği, Yeni Demokrat Gençlik, Mayısta Yaşam Kooperatifleri, Yeni Dünya Gençliği, Anadolu’da Yaşam Koop, Esenyurt Kolektifi, Özgür Lise, YDGM, 78 Ada-Der’in imzacısı olduğu basın açıklaması 16 Ağustos günü Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirildi.

Bileşenler adına yapılan açıklamada, bu sınavın da öncekiler gibi asıl kazananının dershane sahipleri olduğu belirtildi. Sınavda başarılı olarak tanımlanabilecek kesimin tamamının Fen, Anadolu ve özel lise mezunları olduğu belirtildi ve eğitimdeki eşitsizlik vurgulandı. Kürdistan’da yaşayan öğrencilerin de sınavın kaybedenleri arasında sayılması gerektiği belirtildi.

Açıklamada sınav sistemi üzerine yapılan değişikliklerin yüzeyselliğin ötesine geçemediği de ifade edildi. Son olarak ÖSS karşıtı mücadelenin devam edeceği vurgulandı.

Basın açıklamasına 100’e yakın genç katıldı. Eylem, “ÖSS, AOBP kaldırılsın!”, “ÖSS duvarını yıkacağız!”, “Cinsel, ulusal, sınıfsal elemeye son!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganlarının atılması ile sona erdi.

İstanbul Liseli Gençlik Platformu