22 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/34

  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde yeni bir dönem
   Kontrgerilla: İşçilerin, emekçilerin ve
Kürt halkının can düşmanıdır!
Emperyalist savaş Ankara’daki işbirlikçilerin açmazını derinleştiriyor!
17 Ağustos deprem yıkımının tek sorumlusu sermaye düzeni ve devletidir!

Sermaye hükümetinin bakanları yolsuzluk batağında…

Toplu görüşmeyi toplu sözleşmeye çevirmek için…
  Belediyelerde grev hazırlıkları...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Tersanelerdeki işçi ölümlerine karşı mücadelenin durumu ve görevler
  Mamak Kültür-Sanat Festivali’nin 5. yılında bütünlüklü ve güçlü bir politik faaliyet…
  Hacıbektaş Şenlikleri ve devrimci müdahale sorumluluğu
  Milletin parası...
Yüksel Akkaya
  Pakistan diktatörü general Pervez Müşerref çukura sürüldü
  Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi tamamlandı...
  Doğu Avrupa’ya “füze kalkanı” yeni savaşlara davetiye çıkarıyor!
  Dünyadan…
  Diyet öyküleri / 2...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Toplu görüşmeyi toplu sözleşmeye çevirmek için…

Grev ve TİS komiteleri kuralım, grev ve direnişe hazırlanalım!

 

İki milyon kamu emekçisini ilgilendiren toplu görüşme süreci 15 Ağustos’ta başladı. Hükümet bir kez daha İMF ve Dünya Bankası’nın direktifleri, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda kamu emekçilerine sefalet ücretini reva görmektedir. Geçtiğimiz aylarda Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasasıyla bizlerin emeklilik ve sağlık hakkını gaspettiler. Önümüzdeki dönemde ise Kamu Personeli Rejimi Yasa Tasarısı ile işgüvencemizi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Kamu hizmet sektörlerinde 4/B, 4/C, sözleşmeli, taşeron vb. adlar altında işgüvencesiz istihdamı artırdılar. Şimdi ise tüm kamu hizmet sektörlerinde hem çalışma koşullarını hem de istihdam biçimlerini esnekleştirerek kazanılmış haklarımızı tümden ortadan kaldırmaya hazırlanıyorlar.

Böylesine önemli bir süreçte milyonlarca kamu emekçisini ilgilendiren toplu görüşme süreci başlamış bulunmaktadır. Ancak sermaye hükümeti toplu görüşme adı altında başta sefalet ücreti olmak üzere kazanılmış haklarımızı ortadan kaldıran saldırıları görüşmeye katılan konfederasyonlara onaylatmakta, ne yazık ki sendikalar da bu dayatmaya karşı çıkamamaktadır. Kamu-Sen ve Memur-Sen masada kalarak hükümetin hak gasplarına ve sefalet ücreti dayatmasına karşı seslerini çıkarmamaktadır. Göstermelik bir takım eylemlerle süreci geçiştirmektedir. Bu halleriyle saldırıların uygulayıcısı sermaye hükümetinin işini kolaylaştırmaktadırlar. KESK ise üç yıldır masaya oturmamaktadır. Ancak o da masadan kalkmasına rağmen yüzünü işyerlerine, eylem alanlarına dönmekte eksik kalmaktadır.

Saldırılar ortak, mücadelemiz de ortak olmalı!

Hangi kamu sendikasına üye olursak olalım sermaye hükümetinin hak gaspları ve saldırıları hepimizi etkilemektedir. Düşük ücretler, ağır ve yorucu çalışma koşulları, özelleştirmeler, mezarda emeklilik, sağlık hakkımızın gaspı, işgüvencemizi ortadan kaldıracak olan Kamu Personel Rejimi Yasa Tasarısı, tüm bu saldırılar tek bir merkezden yöneltilmektedir. Bugün devletin karşılamakla yükümlü olduğu sağlık, eğitim, ulaşım vb. kamu hizmet sektörleri paralı ve pahalı hale getirilerek özel işletmelere devredilmek istenmektedir. Yani saldırıların kaynağı emperyalistlerle işbirliği yapan sermaye sınıfıdır. Onun adına devleti yönetenler sermaye hükümetleri eliyle saldırıları uygulamaktadır. Birbirinin peşi sıra hükümete gelen düzen partilerinin hepsinin programlarının aynı olması bundandır. Birinin başladığı özelleştirme saldırısını diğeri tamamlamaktadır.

Saldırılar sermaye iktidarı tarafından tek bir merkezden planlanıyor, hazırlanıyor, uygulanıyor ve yönetiliyorsa, saldırılara karşı mücadelemiz de ortak olmalıdır. Kamu emekçilerinin sınıfsal çıkarı mücadelesini ortaklaştırmaktan geçmektedir. Bunun için de hak alıcı bir mücadele programı etrafında örgütlenmeli ve harekete geçmeliyiz.

Saldırıları püskürtmek, yeni haklar kazanmak için grev ve TİS komiteleri kuralım, grev ve direnişe hazırlanalım!

Kamu emekçilerinin mücadelesinin ve taleplerinin toplu görüşme sürecine sıkıştırılamayacağı açıktır. Saldırıları püskürtmek, yeni haklar kazanmak için sendikalı-sendikasız fark etmez, tabanda bir araya gelmeli, hiç zaman yitirmeden hak alıcı bir mücadele programı oluşturmalı ve genel grev-genel direnişe hazırlanmalıyız. Görüşme masasına oturan ya da oradan kalkan konfederasyonları taleplerimizi kazanmak için harekete geçirmek istiyorsak tabandaki emekçiler olarak bir araya gelmeliyiz. 

Kamu emekçilerini harekete geçirmenin yolu ise işyerlerinde grev ve TİS komiteleri kurmaktan, taleplerimizi ortaklaştırmaktan, yaptığımız her eylem ve etkinliği “genel grev-genel direniş” sürecine bir hazırlık olarak kurgulamaktan geçmektedir. “Hak verilmez alınır” şiarıyla sürece işyerlerinden doğru hazırlanmalı, konfederasyonlarımıza ve sendikalarımıza basınç uygulamalıyız. Haklarımızı kazanmak için işyeri toplantıları yapmalı, sorunlarımızı buralarda tartışmalı, hızla grev ve TİS komiteleri kurmalıyız.

Son süreçte greve çıkarak haklarını koruyan THY, Tekel ve lastik işçileri bizlere izlenmesi gereken yolu göstermektedir. Bu yola ışık tutmak ise tüm kamu emekçilerinin görevidir.

(Kamu Emekçileri Bülteni’nin Ağustos 2008 tarihli 27. sayısından alınmıştır...)

Toplu görüşme adı altında orta oyunu sürüyor!

Kamu’da toplu görüşme 15 Ağustos tarihinde başladı ve ilk turu sona erdi. Hiçbir fonksiyonu olmayan, sadece görüş bildirmekten ibaret olan toplu görüşme sürecinin bir oyundan farksız olduğu ilk görüşmenin kendisinde bir kez daha tescillenmiş oldu. Daha ilk oturumun sonunda basına açıklama yapan Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu, “ek ödeme alamayan kamu emekçilerine yapılacak ödemelerle ilgili kararnamenin hazır olduğunu” söyleyerek, toplu görüşme sürecinin ne denli göstermelik ve bir oyundan ibaret olduğunu gösterdi.

7. dönem toplu görüşme sürecinde KESK, görüşme salonuna girerek, taleplerini iletmiş, masanın dağıtılması gerektiğini ifade etmiş ve görüşmeden çekilmiştir. KESK’in masayı terketmesi Tayyip Erdoğan’ı o denli kızdırmış olacak ki, anında yanıt vermekte gecikmedi. 1 Mayıs’ta sendikaların Taksim ısrarı noktasında emekçilere saldıran Tayyip, şimdi de KESK’in öne sürdüğü talepleri “uçuk kaçık” olarak nitelendirdi, “sokaklarda yürüyerek işlerin çözülmeyeceğini” söyledi.

KESK’in hazırladığı acil talepler listesinde çalışanlara 350 ytl ek zam yapılması, temel ücretin 1250 ytl olması, kamu emekçilerine brüt maaş tutarında yılda iki kez ikramiye ödenmesi, sözleşmeli personel uygulamasına son verilmesi, 4/B, 4/C, 4924 ve vekillerin kadroya alınması, kamu personel rejimi kanun taslağının geri çekilmesi, SSGSS’deki emekçiler aleyhine düzenlemelerin geri alınması olmak üzere bir dizi ekonomik demokratik talep yeralıyor. KESK’in önerdiklerini başbakan “uçuk” buluyor. Türk İş’in 2008 yılı Nisan ayı açlık ve yoksulluk araştırmasına göre, 4 kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırı 717.07 YTL, yoksulluk sınırı ise 2 bin 335 YTL olarak belirlenirken, kamu emekçilerinin talep ettiği 1.250 ytl ücret çok görülüyor.

Tayyip’in öfkesine sebep olan masanın terkedilmesidir. Tabanın gücünden yoksun olsa bile KESK’in taleplerini eylemle dile getirmesidir. “Yollar yürümekle aşınmaz” diyen Demirel’in soyundan gelen Tayyip de KESK’in icazet masasını terketmesine, sokaklara çıkarak kendilerinin karşısında dikilmesine tahammül edememiştir.  

“Malûm sendikamızın toplantının 10’ncu dakikasında toplantıyı terk etmesini şık bulmuyorum.” diyen Tayyip’e KESK’ten de yanıt geldi. 16 Ağustos günü açıklama yapan KESK Genel Başkanı Sami Evren, şunları söyledi: “KESK’in yürüttüğü haklı ve meşru mücadele özellikle son günlerdeki Toplu Sözleşme çağrıları ve talepleri Sayın Başbakanı rahatsız etmiştir. “Uçuk” olan 350 YTL’lik ek zam ve 1250 YTL’lik temel ücret ve Toplu Sözleşme talebi midir? Yoksa uçuk olan, toplu görüşme masasının kurulduğu gün, ek zam oranlarının tek taraflı olarak açıklanması mıdır?”

Tayyip’in “uçuk kaçık” olarak nitelendirdiği  kamu emekçilerinin haklı ve meşru taleplerinin kazanılması ancak yüzünü tabana, işyerlerine dönen, süresiz iş bırakma ve grev hedefine bağlanmış bir mücadele hattının izlenmesiyle olanaklıdır.


Kamu emekçilerinin toplu iş görüşmesi süreci başladı!

“Sadaka değil toplu sözleşme!”

Kamu emekçilerinin toplu iş görüşmesi süreci başladı. KESK 14 Ağustos günü Ankara’da diğer illerden yöneticilerin de katılım sağladığı basın açıklamalarını işyerleri önünde gerçekleştirdi.

Genel Merkez düzeyinde yöneticilerin ve işyerlerindeki kamu emekçilerinin katıldığı basın açıklamalarının ardından saat 16.00’da Güven Park’ın yanında trafiğe kapalı olan sokakta sloganlar ve konuşmalarla oturma eylemi gerçekleşti.

Burada ilk sözü Sami Evren aldı. Sami Evren önce, “Sevil Erol ve yaşamını emek ve demokrasi mücadelesinde yitiren kamu emekçileri” için saygı duruşu çağrısında bulundu. AKP hükümetinin saldırılarına değinen Evren, Toplu İş Görüşmesi’nin hukuksuz olduğunu, TİS’in kamu emekçileri ile birlikte yapılması gerektiğini ifade etti. ‘Toplu İş Görüşmesi’ değil ‘Toplu Sözleşme” istedikleri için görüşmelere katılmayacaklarını söyledi. “Biz burada ki kamu emekçilerinin iradesini sokaklara, alanlara, işyerlerine taşıyarak AKP’ye dur diyeceğiz. Gerekirse Bakanlığa yürür o masayı da dağıtırız” diyen Sami Evren konuşmasının devamında kamu emekçilerinin taleplerini sıraladı. Eylemde “Toplu sözleşme hakkımız, grev silahımız!”, “Sadaka değil toplu sözleşme!”, “Devlet güdümlü sendikaya hayır!”, “Masada figüran olmayacağız!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Ne şeriat ne çete demokratik Türkiye!” sloganları atıldı.

Akşam saatlerinde oturma eylemine 20 kadar DİSK Genel iş üyesi işçi “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları ile katılarak destek verdi. DİSK Genel İş Bölge Temsilcisi Kani Beko burada kitleye hitaben bir konuşma yaptı ve kamu emekçilerinin mücadelesinin yanında olduklarını söyledi. EMO Ankara Şubesi de şapkalarıyla eyleme katıldı. EMEP, TKP ve SDP ise dövizleri ile eylemde yerini aldı. Eyleme 300 kişi katıldı.

KESK yöneticileri 14 Ağustos gecesi boyunca oturma eylemini sürdürdü.


KESK masadan kalktı!

15 Ağustos günü oturma eylemi esnasında kamu emekçilerine hitaben yapılan konuşmalarda toplu sözleşme talebi sıklıkla vurgulandı. KESK’li Kadınlar adına yapılan konuşmalarda da “Eşit işe eşit ücret”, “Emzirme odaları”, “24 hafta süt izni”  vb. talepleri duyuruldu. DTP Milletvekili Aysel Tuğluk’un da katılarak destek verdiği eyleme ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras da mesaj gönderdi.

Saat 13.00’te toplu görüşmenin yapılacağı Başbakanlık’a doğru yürüyüşe geçmek için hazırlıklar başladı. Yaklaşık 500 kişilik kitlede, yürüyüş başladıktan ve polis barikatıyla karşılaşıldıktan sonra gözle görülür bir azalma oldu. Burada kamu emekçilerinin bir bölümü barikata yüklenme iradesini “Gemileri yaktık, geri dönüş yok!” sloganlarıyla ifade ettiler. “Barikat açılsın, yürüyüş başlasın!”, “Emekçiye değil, çetelere barikat!”, “Çetelere kıyak, emekçiye barikat!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları coşkulu bir şekilde atıldı.

Burada kamu emekçilerinin kendi arasında barikata yüklenme konusunda kısa süreli gerilimler yaşandı. KESK kitlesinin önünün barikatla kesilmesinin sonrasında KESK yöneticileri tarafından “heyet gönderiyoruz” açıklamasının yapılması kamu emekçileri tarafından tepkiyle karşılandı. Tepkiler, “biz buraya Başbakanlığa yürümeye geldik, geri dönmeyelim, hep birlikte gidelim” şeklinde ifade edildi. Özellikle şehir dışından gelen şube yöneticileri Ankara’ya, 2 gün kalıp barikattan geri dönmek için gelmediklerini ifade ettiler. Ancak heyet Başbakanlığa gönderilerek barikattan geri dönüldü.

Oturma eylemi heyetin beklenmesi ile birlikte Güven Parkın yan sokağında sürdürüldü, heyetin gelmesiyle sona erdi. KESK heyeti tarafından, toplu görüşme masasından kalkıldığı ve toplu sözleşme taleplerinin bundan sonra her yerde dile getirileceği söylendi.

Kamu Sen ve Memur- Sen’e de masadan kalkma çağrısı yapıldı. Konuşmaların ardından eylem sona erdi.

 Kızıl Bayrak / Ankara


DİSK: “Göstermelik görüşmelere son!”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) 16 Ağustos’ta yaptığı yazılı açıklama ile kamu emekçilerine “grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının” tanınması gerektiğini duyurdu, göstermelik görüşmelere son verilmesi istendi. DİSK, KESK öncülüğünde yürütülen mücadelede kamu emekçilerinin yanında olduklarını ifade etti.

“Kamuda göstermelik görüşmelere son verilsin!” başlıklı açıklamada şu cümlelere yer verildi: “Kamu emekçileri mağdur edilmeden, yaşam standartları ve sosyal boyutu dikkate alınarak derhal sözleşme yapılmalıdır. Artık bu trajikomik oyun bitirilmeli, kamu emekçileriyle, grev ve toplusözleşme hakkı bulunan gerçek görüşmeler sürdürülmelidir.

KESK’in öncülüğünü yaptığı, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini zor koşullarda sürdüren kamu emekçilerinin haklı mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu ilan ediyoruz.”



SES’ten toplu sözleşme çağrısı!

SES Aksaray ve Şişli şubeleri 20 Ağustos’ta gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla sağlıkta yıkım programlarını ve ek ödemeleri eleştirdiler, hükümeti toplu sözleşmeye davet ettiler.

SES Aksaray Şubesi: “Mücadele ile hakkımızı alacağız!”

SES Aksaray Şubesi, toplu görüşme ve kamu emekçilerine yapılan zamlarla ilgili Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi bahçesinde saat 12.30’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“SES Aksaray Şube” pankartının açıldığı açıklamada SES Aksaray Şube Yönetim Kurulu üyesi Erol Aydın söz aldı. Başbakan’ın KESK’e saldırmasını eleştiren Aydın, KESK’in toplu sözleşme taleplerini sıraladı.

Aydın, Başbakan’ın alelacele ek ödeme kararını çıkarması ile ilgili olarak, KESK’in “ek ödeme” değil, doğrudan maaşlara ve tüm kamu emekçileri ile birlikte emeklilere de yansıyacak zam talep ettiğini ifade etti.

Açıklama şu sözlerle sona erdi: “Hükümeti uyarıyoruz! Oyununuzu bozan konfederasyonumuz KESK’e ve emekçilere saldırmaktan vazgeçmeye, toplu sözleşme masasına oturmaya çağırıyoruz. Ulufe değil, hakkımızı istiyoruz. Sendikalarımızı kurarken gördüğünüz gibi; lütfunuzla değil, mücadele ile hakkımızı alacağımızı biliyoruz. Bunun için, tüm kamu emekçilerini KESK’te örgütlenmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.”


SES Şişli Şubesi: “Toplu görüşme değil, toplu sözleşme!”

SES Şişli Şubesi Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimlik önünde saat 12.30’da bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

SES Şişli Şubesi adına Handan Mısıroğlu’nun yaptığı açıklamada, AKP hükümetinin sağlıkta yıkım programına ısrarla devam ettiği söylendi ve SSGSS Yasası eleştirildi. SHCEK’te yürütülen politikaların da farklı olmadığına değinen Mısıroğlu, AKP döneminde sosyal hizmet anlayışının sadaka kültürüne dönüştürüldüğünü ifade etti.

Mısıroğlu’nun 16 maddelik TİS taleplerini sıralamasının ardından basın açıklaması sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul