12 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/22

  Kızıl Bayrak'tan
  Mücadele sertleşirken...
  “Ekonomik teşvik ve istihdam paketi”nin özü özeti
Kürt sorununun “çözüm”üne yönelik yeni ekonomi paketi...
Kent AŞ direnişi
İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kapitalizmin krizine karşı 15-16 Haziran Direnişi'nden öğrenilmesi gerekenler
  Tersaneler cehennem,
işçiler köle kalmayacak!
AKP’nin sözde Alevi açılımı...
  Eğitimde fırsat eşitliğinden ve seçme özgürlüğünden bahsedenler sermayenin sözcüleridir...
  ÖSS mitinglerinden...
  Kapitalizm doğanın ve insanlığın geleceğini yok ediyor!
  Dünya Emekçi Kadınlar
Konferansı’na doğru
  Obama’nın Kahire vaazı…
  Pakistan’da iç savaşın perde arkası - Knut Mellenthin
  Taraf’ın Taraf’ı...
  Engin Çeber davası sürüyor...
  Bir kitap tanıtımı ve
yazarının okura çağrısı...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Entes direnişi güncesinden...

Direnişin 22. günü

Sabah saatlerinde Sinter Metal’in fabrika önündeki eylemine katılarak direnişimin 22. gününe başlamış oldum. Saat 09.00 sularında yoğun hava muhalefeti nedeni ile bir müddet yağmur altında bekledikten sonra yağmurun şiddetini arttırması nedeniyle sanayi sitesinin büfesine sığınmak zorunda kaldım.

Yağmurun kesilmesi ile tekrar direniş yerine gelerek direnişe devam ettim. Öğle paydosunda iş yerinden arkadaşlarla işyeri hakkında sohbet ettim. Arkadaşlarım paydos saatlerinin bitmesi ile iş yerlerine geri dönmek zorunda kaldılar. Biz de saat 17.00’de direniş yerinin karşısında bulunan Pimsa Direksiyon işçilerine daha önceden hazırladığımız bildirilerimizi dağıttık.

Pimsa’da çalışan arkadaşlar işyerinin yarın akşam mesai bitimiyle beraber kapatılacağını ve alacaklarının ödeneceğini söylediler. Pimsa Direksiyon adlı firma Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu bir işyeri. Pimsa işçileri, patronun işyerini kapatma kararına karşı sendikanın ses çıkarmamasından ve işçi kıyımına göz yummasından oldukça rahatsızlardı. İşyerinde taban örgütlenmesinin olmaması ve işçilerin bilinç yetersizliğinden kaynaklı olarak da bu kıyıma sessiz kalarak çözümü başka bir fabrikada çalışmakta görüyorlar. Ve biz biliyoruz ki, çözüm başka fabrikalara gitmekte değil, bulunduğumuz fabrikalarda her türlü hak gasplarına karşı işyeri komiteleri oluşturarak saldırılara karşı topyekûn direnişlerle yanıt vermekten geçiyor. İplerimizi patronlardan alıp sendikaya vermemeliyiz. Ve sendika biziz.

Birleşen işçiler yenilmez!

 

Direnişin 23. günü

 İlk işim her sabah yaptığım gibi akşamdan Sinter Metal’e bıraktığımız sandalyeleri ve ozaliti almak oldu. Kahvaltı faslının ardından yeni hazırlanan “Krizin faturası patronlara!” şiarlı pankartımızı OSİM-DER’den arkadaşlarla beraber asmaya koyulduk.

Pankart asımının bitmesiyle beraber ziyarete gelen UİD-DER’li arkadaşımızla sohbet ettik. İşçilerin duyarsızlığından, yarın sıranın onlara da gelebileceğinden bahsettik.

UİD-DER’li arkadaşların ardından ilk ziyareti TMMOB MMO Ümraniye Şubesi çalışanları gerçekleştirdi. MMO İstanbul Şubesi Ücretli ve İşsiz Mühendisler Komisyonu olarak şimdilik temsili bir ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten TMMOB’lu dostlarımız direnişe maddi destek sunmaktan da geri durmadılar.

Ardından “Entes işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” yazılı dövizlerle, sloganlar ve çevre fabrikalardaki işçilerin alkışları eşliğinde, BDSP ve Emekçi Kadın Komisyonları ziyaret gerçekleştirdi.

İlk konuşmayı BDSP’li arkadaşımız yaptı. Sermayenin saldırılarının arttığını, bu saldırıları kınadığını ve direnişlerin yanında olduğunu belirtti.

MMO İstanbul Şubesi Ücretli ve İşsiz Mühendisler Komisyonu adına konuşan arkadaşımız ise, işçi kıyımı yapan patronların mühendis olmasından ve meslek odalarına üye olmasından bahsetti. TMMOB’un işçilerin yanında olması gerektiğine vurgu yaptı.

Emekçi Kadın Komisyonları adına yapılan konuşmada ise, işçi ve emekçi kadınların çifte sömürüye maruz kaldığı, kriz dönemlerinden kadınların daha fazla etkilendiği ifade edildi. Çözümün erkek ve kadın işçilerin birlikte mücadelesiyle mümkün olacağına değinildi.

Ziyaretin ardından toplu bir şekilde “Sinter işçisi yalnız değildir!”, ”Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları eşliğinde Sinter Metal’e geçildi. Oraya gittiğimizde daha önce direnişte olan ve iyi bir mücadele örneği sergileyerek kazanan MEHA işçileriyle karşılaştık. Kısa bir sohbet ve yemek molasının ardından ziyaretimizi sonlandırdık.

Ziyaret sırasında KESK’li eğitim emekçilerine Ankara’da polisin saldırdığı haberini aldık. Bunun üzerine saldırıyı kınamak için Eğitim-Sen’in Taksim’de gerçekleştirdiği eyleme desteğe gittik.


Direnişin 24. günü

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu’nun gerçekleştireceği direniş ziyaretlerine katılmak üzere dövizlerimizi de yanımıza alarak Balmumcu’daki ATV binası önüne gittim. “Herkese sağlık güvenli gelecek için birleşik mücadeleye!” yazılı pankartı ile platformun gelmesiyle beraber basın açıklaması başlamış oldu.

Basın açıklamasının ardından hep birlikte E-Kart işçilerine ziyarete gidildi. “E-Kart işçisi direnişin simgesi!” sloganıyla ve alkışlarımızla direnişi selamladık. Burada ilk konuşmayı Basın-İş Genel Başkanı Yakup Akkaya yaptı ve Türk-İş’i eleştirdi, direnişe destek vermediklerini, kayıtsız kaldıklarını belirtti. Ayrıca 16 Haziran’da Levent Kalyon’da direnişin 1. yılı olması nedeniyle yapılacak eyleme çağrı yapıldı.

Daha sonra Tez Koop-İş Sendikası 2 Nolu Şube Başkanı Rabiya Karaca söz aldı ve o da Türk-İş’in bu işçi ve emekçilere yapılan saldırılara karşı tepkisiz kalmasını kınadı. Tüm emekten yana olan güçleri göreve çağırdı. Ben de direnişi selamlayan bir konuşma yaptım ve birlikte mücadele etmemiz gerektiğinin altını çizdim.

Direniştekilerle yapılan kısa bir sohbetin ardından her Cumartesi gerçekleştirilen ATV-Sabah emekçilerinin Taksim eylemine katılmak üzere yola çıktık. Taksim’de polisin kitlenin yürümesine engel olması üzerine oturma eylemi yapıldı.

Ziyaretler ve eylem boyunca “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Birleşe birleşe kazanacağız!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ye hiç birimiz!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları gür bir şekilde atıldı.

 

Direnişin 25. günü

Pankart asımı ve takvimin değiştirilmesi ile direnişim fabrika önünde başlamış oldu. Entes işçileri ile ara ara sohbetler gerçekleştirdik. İşçilerle yaptığımız sohbetlerde hem direnişin son durumunu aktarıyor, hem de önümüzdeki süreçte yapmayı planladığımız eylemlikleri duyuruyorum.

Son dönemlerde direnişin yarattığı etkiyle beraber, Entes patronu Ahmet Tarık Uzunkaya’nın EMO’da vermekte olduğu dersleri bu dönem veremeyecek olması TMMOB yönetiminin artık direnişe kayıtsız kalamadığını gösteriyor. TMMOB yönetimi henüz net bir tutum ortaya koymuş olmasa da bu durum bize direnişin gereken etkiyi yaratmış olduğunu gösterdi.

Bu arada tüm emekten yana güçleri, 11 Haziran Perşembe günü saat 12.00’de Unkapanı Çalışma Bölge Müdürlüğü önünde yapacağımız eyleme, Entes direnişiyle dayanışmaya çağırıyorum.


Direnişin 26. günü

Sabah saatlerinde Entes’in önündeki direniş yerine gelerek servislerden ve yoldan geçen işçilerin bakışları arasında beklemeye başladık. Bir müddet sonra selamlaşmalar ve geçişler bitince 11 Haziran Perşembe günü saat 12.00’de Unkapanı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlüğü önünde yapacağımız eylemin çağrı metnini yazdım. Sonra bu haftaki eylem ve etkinlik programıma baktım.

Hafta sonu “Direnişteyiz Platformu”nun etkinliğine katılmamdan kaynaklı çeşitli etkinliklere gidemeyeceğim. 15-16 Haziran direnişleri ile ilgili etkinliklere göndermek için Entes’ten mesaj metni hazırladım. Öğle saati geldiğinde OSİM-DER’den gelen arkadaşlar kötü bir haber ilettiler. Esenyurt İşçi Platformu’ndan 2 arkadaş yaralanmış. Sebebi ise Sabra Tekstil diye bir firmanın kötü çalışma koşullarına, sigortasız çalıştırmalara karşı hazırlanan bülteni dağıtmalarıymış. İlk dağıtımda taşlı sopalı saldıran Sabra Tekstil patronu ve uşakları, ikinci saldırıda silah kullanmışlar.

Bir arkadaşımız bacağından aldığı iki kurşunla, diğeri ise omuzundan aldığı kurşunla hastaneye kaldırılıyor. Bu durumu protesto etmek için biz de Esenyurt İşçi Kültür Evi’ne gittik. Ardından Sabra Tekstil önüne giderek basın açıklaması gerçekleştirmek istedik. Fakat bu sefer de sermayenin kolluk güçleri silahlarla saldırdı. 4 arkadaşımız gözaltına alındı. Tekrar toparlanarak basın açıklamamızı gerçekleştirdik.

Gözaltıların serbest bırakılması için sokak aralarından gür sloganlar atarak ve ajitasyon konuşmaları yaparak Esenyurt Meydanı’na yürüdük. Meydanda oturma eylemi gerçekleştirdik. Oturma eylemi sırasında marşlar, şiirler okundu, duyurular yapıldı. Sloganlarımız ise “Gözaltılar serbest bırakılsın!”, “Krizin bedeli patronlara!”, “Sabri Yılmaz hesap verecek!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Bedel ödedik, ödeteceğiz!” idi. Oturma eyleminin ardından 10 Haziran günü Osmanbey’de Sabra Tekstil önünde yapılacak eylemin duyurusuyla dağıldık.

Entes’te, Sinter’de, Desa’da, ATV-Sabah’ta yaşadığımız saldırılar işten çıkarma şeklindeydi. Saldırıların bir diğeri de Sabra Tekstil’de yaşadığımız haliyle karşımıza çıktı. Bu saldırılara artık dur diyebilmek için onların korktukları şeyi yapalım. Daha da örgütlenerek güçlenerek karşılarına çıkmalıyız. Sonuçta bütün bu saldırılar, patronların biz işçi ve emekçilerin örgütlenmesinden duydukları korkunun bir ifadesidir. Bu yüzden örgütlenmeliyiz. Bu yüzden örgütlü olarak mücadele etmeliyiz.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

Entes direnişçisi Gülistan Kobatan


BDSP ve EKK’dan direniş ziyaretleri!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ve Emekçi Kadın Komisyonları (EKK) 5 Haziran günü Ümraniye -Dudullu OSB’de kurulu Entes Elektronik’te 23 gündür kararlı direnişini sürdüren Entes işçisi Gülistan Kobatan’ı ve Sinter Metal işçilerini ziyaret etti.

BDSP ve EKK’lılar İMES Sanayi Sitesi C Kapısı önünde, “Patronlar krizin faturasını işçilere kesmeye devam ediyor! Entes işçisi yalnız değildir! / BDSP” ozaliti açarak yürüyüşe geçtiler.

Yürüyüş sırasında BDSP imzalı “Direnen Entes işçisi kazanacak!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” ve EKK imzalı “Direnen Entes işçisi emekçi kadınlara yol gösteriyor!”, “Direnen emekçi kadınlar onurumuzdur!”, “Çifte sömürüye ve eşitsizliğe karşı mücadeleye!”, “Emekçi kadınlar mücadele ile özgürleşecek!” dövizleri taşındı.

Sermayenin kolluk güçleri de akrep eşliğinde kalabalık bir polis grühuyla yürüyüşü takip ederek sermayenin direnişten duyduğu korkuyu göstermiş oldu.

Entes önünde coşkulu sloganlar

Entes’in önündeki direniş yerine gelen BDSP ve EKK’lılar “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganıyla karşılandılar. Coşkulu sloganların ardından BDSP adına direnişi selamlayan bir konuşma gerçekleştirildi. Gülistan Kobatan’ın selamlandığı konuşmada, kapitalizmin azgın sömürü koşulları altında tüm zenginlikleri üreten işçi-emekçilerin alınterine patronlar tarafından el konulduğu vurgulandı. Krizi bahaneye çeviren sermayenin asalak patronlarının Entes’te, Sinter’de, Desa’da, Kurtiş’te ve daha bir çok fabrikada olduğu gibi direnen işçileri pervasız saldırılara maruz bıraktığı ifade edildi. “Entes işçisi Gülistan Kobatan’ın direnişi milyonlarca işçi-emekçiye örnek teşkil etmesi açısından son derece önemli bir anlam taşımaktadır” denilen konuşmada ayrıca şunlar söylendi:

 “Biz işçi sınıfıyız. Tıpkı Nazi Almanya’sında olduğu gibi her gün çalışma kamplarına kapatılıyor, saatlerce çalıştırılıyoruz. Ama bizler hergün giderek pervasızlaşan çalışma  koşulları altında daha fazla bekleyemeyiz. Bu vb. direnişleri büyüterek, ortaklaştırarak, yaygınlaştıracağız.”

BDSP adına yapılan konuşmanın ardından, direnişe desteğe gelen MMO İstanbul Şubesi Ücretli ve İşsiz Mühendisler Komisyonu adına Ertuğrul Bilir de bir konuşma yaparak, ücretli mühendisler olarak her zaman direnişçi Entes işçisi Gülistan Kobatan’ın yanında olduklarını belirtti. Mühendislerin çalışma koşullarınına da değinen Bilir, mühendislerin işçi sınıfının birer  parçası olduğunu, çalışma koşullarına karşı mücadele verdiklerini söyleyerek, 14-15 Kasım’da İTÜ Maçka Kampüsü’nde bir kurultay düzenleyeceklerini, gerçekleşecek kurultayda sendikalaşmayı işaret edeceklerini ifade etti.

Konuşmasında ayrıca Entes ve Sinter patronlarının da birer makine mühendisi olduğunu hatırlatan Bilir, ancak kendilerinin sınıf kimliğiyle hareket ederek mücadele eden direnişteki işçilerin yanında olduklarını söyledi.

Kobatan: “Sonuna kadar direneceğim!”

Emekçi Kadın Komisyonları adına yapılan konuşmada ise, eşit işte eşit ücret alamayan, çifte sömürüye, şiddete, tacize maruz kalan kadınların krizle birlikte durumlarının kötüleştiği ifade edildi. Konuşmada şunlar söylendi:

“Bizler EKK olarak, zayıf, içeriye kapanık kadınlar olmadığımızı,  Desalar’ı, Entesler’i, 8 Mart’ları yaratanlardan biliyoruz. Evlerimize kapanmayacağız. Direniş önlüklerini giyerek, çocuklarımız için ekmek,  duygularımız için de gül istiyoruz. Entes işçisi Gülistan Kobatan ve Emine Arslan bize yürünmesi gereken yolu göstermiştir”

Emekçi Kadın Komisyonları adına yapılan konuşmanın ardından  Entes direnişçisi Gülistan Kobatan bir konuşma gerçekleştirdi.  Konuşmasına, “Biz sınıf bilinçli işçiler olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz”  diyerek başlayan Kobatan, örgütlenmenin alabildiğine engellendiği, hak alma mücadelesinde sermaye sahibi asalaklar tarafından saldırılara maruz bırakıldığı bir sistemde mücadele  ettiklerini söyledi. Kapitalist sistem var oldukça krizler ve savaşların süreceğini, açlığın, sefalatin, ölümlerin son bulmayacağını ifade eden Kobatan, “Bu yüzden bütün zorluklara rağmen her ne pahasına olursa olsun tekil bile olsak cevap vermek, savunmaya geçmek durumundayız” dedi.

Ayrıca “direnişimle sınıfa karşı sınıf savaşındaki tutumumu ortaya koyuyorum” diyen Kobatan sözlerini şöyle noktaladı: “Aynı zamanda kadın işçilerin çifte sömürüldüğü, birer cinsel obje olarak görüldüğü bu düzende bir kadın işçi olarak bütün saldırılara boyun eğip kabullenmek yerine kendi sınıf çıkarlarım doğrultusunda sonuna kadar direneceğim”

Sinter ve LCW-Meha işçileriyle buluşma

Karşılıklı sohbetlerin gerçekleştiği konuşmaların ardından direnişlerini sürdüren Sinter işçileri ziyaret edildi. “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Krizin bedeli patronlara!”, “Direnen Sinter işçileri kazanacak!” sloganlarıyla direniş yerine gelen BDSP ve EKK’liler, Sinter işçileri ve bu sırada destek için bulunan LCW-MEHA işçileri tarafından “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganıyla karşılandı.

Burada BDSP adına yapılan konuşmayla Sinter işçilerinin direnişi selamlandı. Ardından Gülistan Kobatan söz alarak direnişe başladığından bu yana Sinter işçilerini sürekli ziyaret ettiğini ama, Sinter işçilerinin kendisini toplu olarak ziyaret etmediğini ifade etti. Kobatan saldırılara karşı birlikte mücadelenin gerekliliğine vurgu yaptı.

İşten atmalara karşı direnişe geçen ve direnişlerini kazanımla sonuçlandıran Meha işçileri adına konuşan Bülent Erdoğan ise direnerek kazandıklarını, burada bulunmalarının nedeninin sınıf kardeşlerine hem destek vermek, hem de direnişlerinin deneyimini aktarmak olduğunu belirtti. Onun ardından Sinter işçileri adına konuşan Halit Yıldırım da sınıf dayanışmasının önemine vurgu yaptı. Son olarak ise MMO İstanbul Şubesi Ücretli ve İşsiz Mühendisler Komisyonu adına Ertuğrul Bilir bir konuşma yaptı.

Ziyaret hep birlikte atılan sloganlarıla sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul