12 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/22

  Kızıl Bayrak'tan
  Mücadele sertleşirken...
  “Ekonomik teşvik ve istihdam paketi”nin özü özeti
Kürt sorununun “çözüm”üne yönelik yeni ekonomi paketi...
Kent AŞ direnişi
İşçi ve emekçi hareketinden…
  Kapitalizmin krizine karşı 15-16 Haziran Direnişi'nden öğrenilmesi gerekenler
  Tersaneler cehennem,
işçiler köle kalmayacak!
AKP’nin sözde Alevi açılımı...
  Eğitimde fırsat eşitliğinden ve seçme özgürlüğünden bahsedenler sermayenin sözcüleridir...
  ÖSS mitinglerinden...
  Kapitalizm doğanın ve insanlığın geleceğini yok ediyor!
  Dünya Emekçi Kadınlar
Konferansı’na doğru
  Obama’nın Kahire vaazı…
  Pakistan’da iç savaşın perde arkası - Knut Mellenthin
  Taraf’ın Taraf’ı...
  Engin Çeber davası sürüyor...
  Bir kitap tanıtımı ve
yazarının okura çağrısı...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dünya Emekçi Kadınlar
Konferansı’na doğru

2011 yılında Venezuela’da yapılacak olan, Dünya Emekçi Kadınlar Konferansı’na hazırlık amaçlı, Avrupa düzeyinde bir toplantı yapıldı.

Yaklaşık yüz kadınının katıldığı toplantı 1 Haziran’da Almanya nın Gelsenkirchen-Horst şehrinde gerçekleştirildi. Toplantı bileşenini Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden katılan kadınlar oluşturuyordu. İngiltere, Almanya, Fransa, Kosovo, İsviçre, İtalya, Hollanda, Macaristan, Yunanistan, Türkiye ve Avrupa dışından Kazakistan’dan misafir kadınlar toplantıda yer aldı.

Toplantının gündem maddeleri şöyleydi:

1. Yurt dışından gelen kadınların selamlanması

2. 13 ve 14 Şubat 2009’da Venezuela’nın Barquısımeto şehrinde gerçekleştirilen 3. Enternasyonal Hazırlık Toplantısı’nda alınan kararların oylanmaya sunulması.

3. Dünya ekonomik krizi, bu krizin kadınlar üzerindeki etkileri ve Almanya da dahil olmak üzere tüm katılımcı ülkelerin dünya emekçi kadınlar konferansına hazırlık sürecinde yapılan faaliyetler üzerine konuşmalar.

4. Aşağıdaki konuların tartışılması:

* Dünya Emekçi Kadınlar Konferansına ( WorldWomensConference -WWC ) hazırlık olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Avrupa çapında neler yapılabilir konusunun tartışılması

* 8 Mart 2011’de dünya çapında bir yürüyüş yapılması.

* Tüm ülkelerdeki hazırlık komitelerinin finans konusundaki önerileri

* Avrupa genelinde bir koordinasyon grubunun oluşturulması.

5. İki Avrupa delegesinin dünya çapında merkezi hazırlık komitesinde konuşulan önerileri aktarmaları.

Venezüele’da alınan kararların oylanması sonrasında katılımcı her ülke yaklaşık 5’er dakikalık süreler içinde ülkelerindeki kadının konumunu, ekonomik krizi ve Dünya Emekçi Kadın Konferansı’na hazırlıkların ne durumda olduğunu çok kısaca anlattı.

Bu süre içinde Türkiyeli örgütlerden katılımcıların çok olmasına rağmen bir kişiye söz hakkı verileceği söylendi.

Verilen arada bu konuyu tartıştık ve bir temsilci seçtik. Bu temsilci Türkiye’de kadının konumuna ve politik sorunlara yönelik kısa bir konuşma yaptı. Ayrıca toplantının katılımcılarının belirlenmesine dair eleştiriler getirdik. Büyük coğrafyaya sahip ve çeşitli politik ve ulusal sorunları bağrında taşıyan Türkiye’ye daha fazla söz verilmesi gerektiğini ifade ettik. Alman delegasyonu içerisinde bir Türk ya da Kürt kadın temsilcinin olmayışını kınadığımızı belirttik.

Türkiye’den davetli gelen katılımcı ise Diyarbakır da yapılan Ortadoğu Kadın Konferansı’ndan kısaca bahsetti.

Konferans sonunda alınan kararlar:

* Venezuela’da organize edilecek olan Dünya Emekçi Kadın Konferansı’nın giderlerinin büyük bir kısmının Avrupa ülkeleri tarafından fınans edilip edilmemesi bulunan delegeler arasında oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

* 25 Kasım’ın enternasyonal bir biçimde organize edilmesi.

* Görevlendirilecek kadınların en az bir-iki hafta öncesinden Venezuela’ya giderek konferansın organize edilmesine yardımcı olmaları önerisi oylamayla kabul edildi.

* 1 Eylül 2009’ dan önce her ülkenin Venezuela’ya göndereceğı 5 temsilcinin adını bildirmesi.

* Yunanistan, Berlin ve Gelsenkırchen’ de yapılacak olan göçmen sorunlarının tartışılacağı enternasyonal konferansa WWC Avrupa Komitesi olarak katılıp WWC’nin tanıtımını ve çağrısını yapmak.

* WWC nin dünya çapındaki hazırlık komitesine her ülkeden bir temsilcinin katılması. Hollanda’nın da bu komite ye katılıp katılmaması oylandı ve kabul edildi.

* Türkiye Kürdistanı’ndan Leyla Zana ve kadın parlamenterlerin WWC’ ye katılmaları çağrısında bulunmak ve politik anlamda hiçbir sorun yaşamamaları için garanti verilmesi konusunda önerge sunmak.

* İranlı bir katılımcının önerisi ile Berlin’de bir hastane morgunda bulunan 90 yıl önceye ait kadın cesedinin Rosa Luxemburg’ a ait olması durumunda, Rosa’ ya yakışır bir cenaze töreninin yapılması ve bu komitenin katkı sunması.

* 2010’da yapılacak olan Avrupa hazırlık konferansının İtalya’ da yapılması.

Toplantı saat 17.00’de kadınlar için ve kadınlar tarafından yazılmış olan bir şarkının hep beraber söylenmesi ile bitirildi. Saat 18.00’de misafir delegelerle sohbet etmek fikir alışverişinde bulunmak üzere bir olanak yaratıldı.

Toplantının genelinin politik bir atmosferde geçmesi ve çoğunlukla sosyalizm vurgularının yapılması katılımcı kadınların mücadeleci ruhunun bir göstergesiydi.

Toplantıya BİR-KAR Emekçi Kadın Komisyonu’ndan 3 temsilci olarak katıldık.

BİR-KAR Emekçi Kadın Komisyonu Hollanda delegasyonu


Yeni teşvik ve istihdam paketi : Karşı devrimci bir saldırı

Çin çalışma rejimi inşa ediliyor:
Köle işçilik + Beleş ücret

Volkan Yaraşır


Kapitalist krizin yıkıcı etkileri giderek açığa çıkıyor. Tayyip Erdoğan’ın işsizliğe karşı önlem, yeni istihdam düzenlemeleri adıyla açıkladığı son paket, sermayeye sınırsız sömürme olanakları yaratıyor.

Türkiye hızla Avrupa’nın Çin’i olma yönünde adımlar atıyor. Bunun anlamı Çin çalışma rejiminin inşası demektir. Çin çalışma rejimi iki esasa dayanır. Köle işçilik artı beleş ücret. Bugün öz olarak paketten çıkan budur. İşçi sınıfının tarihsel (kıdem ihbar tazminatı, toplu sözleşme düzeni, asgari ücret, sosyal haklar, ikramiye, sekiz saatlik iş günü gibi) kazanımlarının gaspıdır.

Pakette bahsedilen işsizliği önleme ya da sosyal yönlü düzenlemeler özünde, sermayeye hiçbir risk almaksızın yeni ucuz işgücü sağlamayı içeriyor. Lise üstü eğitim gören yüz bin kişinin staj programına alınması ve şirketlerin staj sonrasında istediği işçiyi işe alma keyfiyeti kazanması bunlardan biridir. Bu sürede stajyerlere ücretlerinin işsizlik sigortası fonundan ödenmesi ve bu ücretlerin asgari ücretin altında olması çarpıcıdır. Ayrıca yine pakette yüz yirmi bin işçinin altı ay süreyle geçici olarak istihdam edilmesi ve ücretlerinin fondan ödenmesi de düşündürücüdür. Sadece bu uygulamalar bile geçici işçiliği meşrulaştırmak da, fiilen asgari ücret düzenini parçalamak da ve sermayenin göz diktiği işsizlik fonunu alenen sermayeye aktarmaktadır. Öte yandan bir başka amaç ise işsiz yığınlardan doğabilecek tepkilerin massedilmesidir.

Pakette Türkiye’nin her yanının sistemli güvencesizleştirilmesi ve emek süreçlerinin esnekleştirilmesinin yanında, sermaye yeni teşviklerle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Türkiye’nin Çin’ine dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Bu yön ayrıca Kürt sorununun evrimi ve olası gelişmeler anlamında ciddi tartışmalara yol açabilir. Yani Avrupa’nın Çin’i olmaya adım atan Türkiye, kendi içinde de işçi cehennemleri yaratmayı hedefliyor.

Bütün bu gelişmeler dışarıda emperyalist agresyonun parçası ve aktif taşeron olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, içeride Çin çalışma rejimini inşa edişini göstermektedir. Bu süreç “geçici”, “güvencesiz”, “kiralık”, “bedava” işçilik gibi sistematik güvencesizleştirme operasyonlarını ve sistematik esnekleştirme taktiklerini içermektedir.

Paket işçi sınıfı için işsizliğe çözüm, yeni sosyal düzenlemeler değil, bir karşı devrimci saldırıdır. Sınıfa yönelik tarihin en büyük saldırısıdır. Yaşanan kapitalist kriz bir büyük bunalım ya da buhran mahiyeti taşıyor.

Böylesine kriz anları iki olasılığı gündeme getirir. Biri tehdit diğeri ise imkandır. Tehdit karşı devrim tehdididir. Sermaye karşı devrim saldırısına başlamıştır. Görev sınıfın bağımsız, birleşik, siyasal gücünü oluşturmaktır. Kriz anlarında devrimin ve sosyalizmin olanaklarını yaratmak da buradan geçer.

Bundan dolayı sınıfın her eylemi ve her direnişi artık bir manifestodur. Bu manifestoyu iyi okuyanlar ve manifestonun parçası olanlar geleceği kazanacaktır.